Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) Ortadoğu ve Sahra Altı Afrika ülkelerine yönelik stratejisinde köklü değişikliklere yol açtı.
Üye devletlerin devlet başkanlarının son açıklamasında bölge, 'stratejik öneme sahip' olarak nitelendirildi.
Açıklamada ayrıca, Atlantik müttefiklerinin güvenliğini önemseyen askeri ittifak tarafından güneye doğru daha büyük bir genişlemenin başlangıcı gibi görünen İran davranışını eleştirmek ve rejimin 'kötü niyetli faaliyetleri' konusunda uyarıda bulunmak için önemli bir yer ayrıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
NATO liderlerinin 11 Temmuz Salı günü Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlenen yıllık zirvenin ilk gününün sonunda İran ile ilgili olarak yapılan açıklamada, "İran asla nükleer silah geliştirmemeli" ifadesi güçlü bir tonla yinelendi.
İran'ın nükleer programını tırmandırmasından derin endişe duyulduğu ifade edildi.
Liderler, İran'ı Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'nın gerektirdiği koruma önlemleri kapsamındaki yasal yükümlülüklerini ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesine ilişkin siyasi yükümlülüklerini daha fazla gecikmeden yerine getirmeye çağırdılar.
Açıklamada, İran'ın bu taahhütleri yerine getirmesinin, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) İran'ın nükleer programının barışçıl doğası hakkında inandırıcı güvenceler sağlamasına izin vermesi açısından kritik olduğu belirtildi.
Liderler ayrıca Tahran'ı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2231 sayılı kararına aykırı olan tüm balistik füze faaliyetlerini durdurmaya çağırdılar.
NATO Genel Sekreterliği Ofisi'nden üst düzey bir yetkili, Independent Arabia'ya yaptığı özel açıklamalarda şunları söyledi:
İran, sadece nükleer faaliyetleri nedeniyle değil, aynı zamanda bölgedeki ve dünyadaki vekilleri aracılığıyla gerçekleştirdiği ve güney ülkelerinin istikrarsızlaşmasına yol açan, Atlantik ülkelerini etkileyen kötü niyetli faaliyetleri nedeniyle NATO için özel bir meydan okuma oluşturuyor. NATO'nun bir tehdit ve meydan okuma listesi var. Tahran, NATO ülkeleri için doğrudan bir tehdit oluşturmamakla birlikte, bizim için pek çok endişe uyandıran bir meydan okumayı temsil ediyor.
Diğer yandan NATO liderlerinin açıklamasında, İran'ın NATO üyesi ülkelerde yaşayan muhalifleri susturma girişimlerine değinildi.
Bu ülkelerin liderleri, Tahran'ın "müttefik ülkelerin topraklarında" yürüttüğü "yıkıcı faaliyetler" konusunda ciddi endişelerini dile getirdiler.
ABD, Birleşik Krallık ve Almanya, İran'ın, her ikisi de ABD'de bulunan eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve İranlı aktivist Masih Alinejad da dahil olmak üzere rejimi eleştirenlere yönelik suikast girişimlerini engelledi.
Söz konusu suçlamalar, Bolton'a suikast girişiminde bulunma suçlamalarını 'saçma' olarak nitelendiren Tahran tarafından reddedildi.
Açıklamada, İran rejimine "gemileri ele geçirmek de dahil olmak üzere istikrarı bozucu faaliyetlerden kaçınması ve bölgede barış ve istikrarın sağlanmasında yapıcı bir rol oynamaya yönelik davranışını değiştirmesi" çağrısında bulunuldu.
İran'a "Ukrayna'ya yönelik saldırıda Rusya ile iş birliğini sona erdirmesi" çağrısında bulunulan açıklamada, "İran'ın Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik savaşına verdiği desteğin Avrupa-Atlantik güvenliği üzerinde etkisi var. İran'ı Rusya'ya askeri desteğini, özellikle de kritik altyapıya saldırmak için kullanılan ve çok sayıda sivil can kaybına neden olan İHA transferini durdurmaya çağırıyoruz" ifadeleri yer aldı.
Stratejik önem
NATO liderlerinin açıklamasında Ortadoğu ve Afrika 'stratejik öneme sahip' bölgeler olarak tanımlandı.
Açıklamada, "Akdeniz Diyaloğu ve İstanbul İşbirliği Girişimi'ndeki eski ortaklarımızla siyasi katılımımızı ve kamu diplomasisi alanındaki iletişimimizi derinleştirmek için çalışacağız. Afrika Birliği (AfB) ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) dahil olmak üzere ilgili bölgesel kuruluşlarla da iletişimimizi artıracağız" ifadeleri yer aldı.
Ayrıca Amman'da bir NATO irtibat ofisi kurma olasılığına değinildi.
Salı günü, NATO'daki üst düzey bir kaynak Independent Arabia'ya, NATO liderliği ile Ürdün hükümeti arasında Ürdün'ün başkenti Amman'da bir ofis kurmak için devam eden görüşmelerin ayrıntılarını açıkladı.
Ayrıca konuyla ilgili koordinasyon sağlamak için önümüzdeki Ekim ayında NATO heyetinin Amman'ı ziyaret edeceğine işaret etti.
İsminin açıklanmaması kaydıyla Vilnius'tan konuşan kaynak, "Arap dünyası ve bölgede bir ilk olacak olan Amman'da bir ofis açılması konusu şu anda Ürdün makamlarıyla görüşülüyor. Bu ofisin kurulması ihtiyaçtan ve Ürdün ile ilişkilerin özellikle yoğun olmasından kaynaklanıyor. Böyle bir ofis olmadan Ürdün ile yaptığımız tüm iş birliği projelerini gerçekten yürütemezdik. Ofis, daha sonra bölgedeki diğer ülkelerle çalışmak için bir bağlantı olacak" ifadelerini kullandı.
Kaynak ayrıca geçen haziran ayında gerçekleştirilen Akabe Görüşmeleri'nde Kral II. Abdullah da dahil olmak üzere Ürdün'deki üst düzey yetkililerle görüşmelerde bulunduğuna işaret etti.
NATO yetkilisine göre Ürdün'de kurulacak yeni ofis, rolü yalnızca eğitim ve öğretimle sınırlı olan Kuveyt'in ev sahipliği yaptığı eğitim merkezinden farklı amaçlar için kullanılacak.
Güneydeki Rus tehdidi
NATO ve ortaklarının karşı karşıya olduğu tehditlerle başa çıkmak için stratejik konseptte belirtildiği gibi Ortadoğu ve Afrika'ya atıfta bulunan kaynak, NATO'nun güney komşuları, özellikle Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Sahel bölgesi "birbiriyle bağlantılı güvenlik, demografik, ekonomik ve siyasi zorluklarla karşı karşıya. Bölgedeki sorunlar, iklim değişikliğinin etkisi, hassas kurumlar, sağlıkla ilgili acil durumlar ve gıda güvensizliği ile daha da kötüleşiyor. Bu, terör örgütleri de dahil olmak üzere devlet dışı silahlı grupların çoğalması için verimli bir zemini temsil ediyor" ifadelerini kullandı.
NATO yetkilisinin açıklamasına göre ittifak, bu durumun NATO'nun terörizmle birlikte güneyde kendisi için bir tehdit olarak gördüğü Rusya'ya atıfta bulunarak "stratejik rakiplerin müdahaleyi istikrarsızlaştırmasına" olanak tanıdığını belirtti.
Transatlantik çıkarları için önemli olan konularda çalışan, partizan olmayan bir ABD düşünce kuruluşu olan Alman Marshall Fonu'nun bir makalesine göre, "NATO'nun güney uçlarındaki güvenlik ortamı zorludur. Libya'dan Yakın Doğu ve Basra Körfezi'ne kadar Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi, bölgesel çatışmalar, devlet kırılganlığı, terörizm ve uluslararası organize suçlar gibi çok sayıda tehdide tanık oluyor. Bu aynı zamanda kontrolsüz göç, insan güvensizliği ve iklim değişikliği ile ilgili olanlar da dahil olmak üzere NATO üyelerinin ve topluluklarının güvenliği için doğrudan ve dolaylı riskler oluşturuyor."
Alman Marshall Fonu çalışmasına göre son zamanlarda Rusya ve Çin'in Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yeniden ortaya çıkması NATO'nun buradaki rolünün önemini artırdı.
Ayrıca makalede bölgedeki Rus varlığının, NATO'nun bölgedeki varlığına olan ihtiyacı güçlendiren ek bir gerekçe olduğu belirtildi. Diğer dış güçlerin (Moskova ve Pekin) Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde ne istedikleri konusunda net planları olduğu uyarısında bulunularak "Bu nedenle, NATO veya Batılı güçlerin herhangi bir geri çekilmesi büyük olasılıkla çok büyük riskler taşıyacaktır. Bir sonraki stratejik konsept göz önünde bulundurarak, NATO bölgenin genel istikrarını etkileyecekse, yenilenmiş bir iş birliğine dayalı güvenlik hedefi zorunludur" ifadeleri yer aldı.
Washington'daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'ne (CSIS) göre, 2015 ile 2021 yılları arasında Rusya, geçen yıl itibariyle 27 ülkedeki operasyonlarıyla dünya çapındaki askeri varlığını yedi kat artırdı.
En önde gelen Rus askeri grubu ise ABD ve Avrupa Birliği'nin (AB) Rus ordusunun ajanı olarak gördüğü Wagner grubu. Kremlin ise bunu reddediyor.
Libya'dan Madagaskar'a kadar, Wagner ve diğerleriyle yapılan güvenlik sözleşmeleri, Rusya'nın maden kaynaklarına erişmesini sağlıyor ve nükleer silahların yayılması operasyonlarının ve Batılı ülkelerin etkisine meydan okuyan geniş dayanak noktalarının temelini oluşturuyor.
ABD medyasına konuşan ABD'li yetkililere göre, Libya ve Sudan ile birlikte Mali, Kremlin'le güvenlik ittifakları oluşturan birçok kaynak zengini Afrika ülkesinin sonuncusu.
Emekli ABD'li General Philip Breedlove, AP'ye verdiği demeçte "Gördüğümüz şey, Rusya'nın özellikle son altı yılda çok daha fazla keşif yaptığı ve askeri gücünü daha geniş ve daha uzak bir ölçeğe yaydığı" dedi.
Putin Ukrayna'da şiddetli savaşını sürdürürken, Avrupalılar onun Ortadoğu ve Afrika'daki yayılmacı hedeflerini Avrupa veya NATO için uzun vadeli potansiyel bir tehdit olarak görüyor.
Aynı zamanda, güney ülkeleriyle ittifaklar kurmaya çalışmak, Kremlin'in Rusya'nın nüfuzunu yeniden Soğuk Savaş'ın sınırlarına getirme emellerini zorlamak anlamına geliyor.
Alman Marshall Fonu'nda Avrupa güvenliği uzmanı olan Christina Koch, "Rusya, NATO'yu güneyden tehdit ediyor. Ruslar kendilerini NATO tarafından kapana kısılmış hissettiler ve şimdi de NATO'yu kuşatmak istiyorlar" ifadelerini kullandı.
Independent Arabia