Uyumakta zorluk çekenlerde koroner damar hastalığının ve kalp yetmezliğinin ortaya çıkma ihtimali daha yüksek.
İsveçli ve İngiltereli bilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre uykusuzluğa genetik yatkınlığı olanlar; daha fazla inme, kalp yetmezliği ve koroner arter hastalığı riskiyle karşı karşıya.
Daha önceki araştırmalar da halihazırda uykusuzluk sorunu ve kalp-damar rahatsızlıkları arasında bağlantı olduğunu açığa çıkarmıştı.
Ancak bu eski çalışmalar uykusuzluğun mu kalp hastalıklarına neden olduğunu, yoksa sadece birlikte ortaya çıkma ihtimali yüksek farklı sorunlar mı olduğunu belirleyememişti.
Kişinin nasıl beslendiği, ne kadar egzersiz yaptığı ya da ne kadar varlıklı olduğu gibi etkenler hem uyku bozukluklarına hem de kalp hastalıklarına neden olabiliyor.
Akademik bilim dergisi Circulation'da yayımlanan yeni çalışma, uyku yoksunluğuyla felç, koroner damar hastalığı ve kalp yetmezliği gibi rahatsızlıklar arasındaki bağlantıyı bulmayı hedefledi.
Araştırmacılar uykusuzlukla (insomnia) bağlantılı genetik farklılıkları inceledi. Ve çoğu Avrupa kökenli 1,3 milyondan fazla kişinin bulunduğu örneklemde, bu genetik farklılıkların kalp-damar hastalıklarındaki daha yüksek riskle bağlantılı olup olmadığını araştırdı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bunun sonucunda uykusuzluğa genetik yatkınlığın “daha fazla koroner damar hastalığı, kalp yetmezliği ve iskemik inme ihtimaliyle anlamlı düzeyde bağlantılı olduğunu” ancak atriyal fibrilasyonla ilişkili olmadığını anladılar.
Atriyal fibrilasyon adlı kalp hastalığı, kalpte ritim bozukluğuna neden oluyor.
Öte yandan bilim insanları, çalışmanın uykusuzluğa (insomnia) eğilim gösteren genetiği araştırmak konusunda eksik kaldığını kabul etti. Çünkü bu, katılımcıların ne kadar uyuyabildikleriyle ilgili bir sorun değil.
Sonuçta araştırmacılar uykusuzlukla ilintili genetik farklılıkların daha yüksek kalp hastalığı riskini artırıp artırmadığını sonuca bağlayamadı. Ancak bu, uykusuzluğun kendisinin bir neden olmadığı anlamına da gelmiyor.
Stockholm’deki Karolinska Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı ve epidemiyoloji profesörü olan çalışmanın başyazarı Dr. Susanna Larsson şöyle konuştu:
Uykusuzluğun altında yatan sebebi belirlemek ve bunu tedavi etmek önemli. Uyku, yeni alışkanlıklara ve stres yönetimine göre değişebilen bir davranış.
Bilim insanları, terimin muğlaklığını ve uykuyla ilgili farklı şikayetlere karşılık gelebileceğini kabul etmekle birlikte, uykusuzluğun (insomnia) toplumların yüzde 10'yla 30'u arasındaki bir oranını etkilediğini söylüyor.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/news
Independent Türkçe için çeviren: Umut Can Yıldız
© The Independent