Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkındaki kapatma davası nedeniyle seçimlere Yeşil Sol Parti listelerinden giren Ankara milletvekili adayları, basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Ankara 1. bölge milletvekili adayları Emirali Türkmen, Selma Gürkan, Ruken Dilara Zaf, Ali Özkan, Hatice Göz, Çağdaş Küpeli, 2. bölge milletvekili adayı İhsan Seylan ve 3. bölge milletvekili adayı Metin Kılıç toplantıya katılanlar arasındaydı.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın kitaplarının da yayıncısı Dipnot Yayınları'nın Genel Yayın Yönetmenliği'ni de yürüten Emirali Türkmen, toplantıda ilk sözü alan isimdi.
"Ben kendimi bir vekil adayı olarak görmüyorum" diyerek konuşmasına başlayan Ankara birinci bölge birinci sıra adayı Türkmen'e göre bunun nedeni, Türkiye'de demokrasi krizinin temsil siyaseti krizinden kaynaklanması.
"Gelecek dönemde Ankara'daki toplumsal mücadeleleri yürüten, bunu parlamentoya taşıyan ve onların mücadelesinin omuz başı olan bir halk temsilcisi olmak isterim" diyen Türkmen, "Toplum nezdinde benim gördüğüm, 'kaldır parmağını, indir parmağını' algısının güçlendiği, buna 'vekil' dendiği bir dönemden geçiyoruz" ifadelerini kullandı.
"Ankara'da her noktayı taramış durumdayız" diyen Türkmen, "7 Haziran (2015) sürecindeki duyguyu yakaladığımızı düşünüyorum" ifadesini kullandı ve şöyle devam etti:
Bunun nedeni; Haymana'da Kürt yurttaşlarımızla bir araya geldiğimizde 'Partimiz geldi, yanınızdayız' duygusu, Mamak'a Tuzluçayır'a Ege Mahallesi'ne, Dikmen'e gittiğimizde Alevi yurttaşlarımızdan gelen 'Bizim çocuklar geldi' yorumu, gerekse kentin orta sınıf modern toplumlarında gördüğümüz tutum, tek adam rejimine karşı kararlı mücadele yürüten Yeşil Sol Parti'ye 'Tek adam gidecekse sizin sayenizde gidecek' tutumları… Bunlar bize moral oldu."
Ankara 1. bölgede daha iddialı bir çizgide olduklarını düşündüklerini belirten Türkmen'e göre Ankara'daki milletvekili sayıları çoğalabilir.
Daha önce İnsan Hakları Derneği yöneticiliği, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) ile HDP'nin kuruluşunda görev alan Emirali Türkmen'in konuşmasında önemli bir vurgu vardı: Siyasi hayatımda 12 Eylül'den sonraki siyasi gerilimi en yüksek olan seçimlerden bir tanesi. Bu topluma da yansımış durumda.
Türkmen'e göre bunun iki nedeni var:
Tek adam rejimi toplumu kutuplaştırarak siyaset yapmayı kendisi açısından bir kazanım ve yöntem haline getirdi. Bunu yaparak tek adam rejiminin karşısındaki toplumsal kesimleri bu yöntemle sindirmek istiyor. Küstürmek ve moralman yıkmak istiyor.
Tek adam rejimi kaybetme psikolojisi içerisinde. Yaptığı her hamlenin elinde kaldığını ve karşılıksız kaldığını görüyor. Bunun vermiş olduğu bir gerilim var.
AKP sokağa çıkamaz durumda. Yani, yurttaşa gidip 'bize oy verir misiniz?' deme potansiyelini kaybetmiş görünüyor. Bu nedenle bir merkezi medya üzerinden karşıt tarafa hakaretler ve şiddete varan tutum içerisinde. Devletin tüm imkanlarını seçim sürecinde kullanmakta.
Toplumda bazı kesimlerin siyasi tutumunu beyan etmediğini söyleyen Türkmen'e göre bu durum, sandıklara "pozitif" yansıyabilir.
"Bize oy verecek yurttaşlarımızla karşılaştığımızda, 'siz merak etmeyin sandıkta gereğini yapacağız' diyorlar" ifadelerini kullanan Türkmen, 14 Mayıs'taki seçimlerde sürpriz sonuçların olabileceğini söyledi.
"AKP'li eski belediye başkanı bile 'Gidiyorlar, hiç merak etmeyin' diyor"
Independent Türkçe'nin "Ankara'da ve doğu illerinde AK Parti'ye hâlâ yüksek oranda bir destek var. Bahsettiğiniz sürprizleri Ankara'nın hangi bölgelerinde ve hangi doğu illerinde görebiliriz" şeklindeki sorusuna Emirali Türkmen şu yanıtı verdi:
Toplumun bir an önce sandığa gidip seçimi sonuçlandırmak istediği kanaatindeyim. Bu, benim toplumun farklı kesimlerinin olduğu yerlerde edindiğim izlenim.
Haymana'ya gittiğimizde bir önceki dönemin AKP'den belediye başkanı ile kahvede karşılaştık. Sohbet ettik. "Gidiyorlar, hiç merak etmeyin, rahat olun" dedi.
Benzerini Birlik Mahallesi'nde yaşadık. Bir muhtar ziyareti yapmıştık. Muhtarla sohbet ettiğimde 'Toplum konuşmuyor ama burada Kemal Kılıçdaroğlu, çok yüksek oranda oy alacak' dedi."
Yeşil Sol'u destekleyen seçmende de aşırı bir tek adam rejimini gönderme kararlılığı var. Bundan dolayı bence sürpriz olacağı kanaatindeyim.
"Diyarbakır'da bir vekil de CHP çıkartabilir"
Kürt yoğun olarak yaşadığı bazı illerde Yeşil Sol'un oyunun artacağını iddia eden Türkmen, "Diyarbakır'da biz 9 vekil almışız, 10'a çıkarmak için mücadele ediyoruz. Ama bir vekil de CHP çıkartabilir diye düşünüyoruz. AK Parti'nin bir vekile düştüğü bir Diyarbakır olabilir, mesela. Ankara birinci bölgedeki rüzgâra baktığımızda biz en az iki vekil çıkartacağız. Benim hissim ve duygum bu yönde. AKP de birinci bölgede oy kaybettiği bir sahne ile karşılaşacak" dedi.
AK Parti'nin mevcut durumda parlamentoda üç vekili bulunuyor.
Türkmen, "Bir tek gitmediğim için bilmiyorum; Karadeniz ve İç Anadolu hattı, yandaşlığı ile meşhur. Orada dağılımın nasıl olacağı hakkında söz söylemem zor görünüyor" ifadelerini kullandı.
HDP'nin Kılıçdaroğlu desteği depremden sonra netlik kazandı
Gazeteci Murat Yetkin'in "Kılıçdaroğlu'nun adaylığını desteklemeniz parti tabanında nasıl karşılandı? Size ne getirdi, Millet İttifakı'na ne getirdi? Bir sinerjiden bahsedebiliyor musunuz" sorusuna Türkmen, şu yanıtı verdi:
Partinin il ve ilçe temsilcilikleriyle, tabanıyla görüştük. Orada bir eğilim gözlemlemeye çalışıyorduk. Önce 'Biz adayımızı çıkarmalı ve kendi toplumsal tezlerimizi anlatmalıyız' diyorduk.
Bu tartışmalar da basına yansımıştı. Daha sonra benzer tartışmaları Emek ve Özgürlük İttifakı'ndaki arkadaşlarımızla yaptık. Biz öncelikle tek adam rejiminin siyasal araçlarını yıkmak için bakıyorduk. Bizim daha önce açıkladığımız, 10 maddelik demokrasi taleplerimizi, değerleri temsil eden bir aday olması gerektiğini de savunuyorduk.
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adaylığında adı geçen kişiler, tartışmalara neden oluyordu. Depremden sonra ise ilk defa parti meclisi ve MYK'da şuna karar verdik: Tez elden AKP'nin gitmesi lazım. Artık toplum için zararlı hale gelmiş durumdaydı. Hiçbir yurttaşın can güvenliğini sağlayamaz hale gelmişlerdi. Bundan dolayı Kılıçdaroğlu, açık ara bizim partimizin desteklediği bir aday profiliydi.
Kürtler daha önce "barış" diyen Erdoğan'ı, şimdi "parlamentoda çözüm" diyen Kılıçdaroğlu'nu destekliyor
"Alanlarda gördüğüm şu; Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi için Yeşil Sol kadroları ve gönüllüleri, Millet İttifakı'ndan daha yüksek performansta çalışıyor. Ağrı ve Van mitinglerine bakınca bunu görmek mümkün" diyen Türkmen, şöyle devam etti:
Hatırlarsanız şimdiki tek adam çıkıp, 'Kürt sorununu ben çözeceğim, barışı ben getireceğim' dediği vakit, Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda milyonlar onu karşılamıştı. Şimdi, Kılıçdaroğlu'nun 'Kürt sorunun parlamentoda çözümünden yanayım ve bunun için çalışacağım' dediğinde bu sefer de 100 binler Kılıçdaroğlu'nun meydanına gitti ve onu destekledi.
"Eskiden Erdoğan'ı destekleyen fabrika işçisinde şimdi kopuşlar var"
Türkmen'den sonra konuşma sırası, Yeşil Sol Parti'nin listelerinden Ankara birinci bölge ikinci sıra milletvekili adayı gösterilen Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan'daydı.
Çalışma yaptıkları bölgelerde halkın değişim özlemini gördüklerini söyleyen Gürkan, "Bu değişim özlemi, sadece tek adam yönetiminin değişmesine yönelik bir özlem değil. Parlamentoyu tartıştığımızda kendisini ve aslında mücadeleyi özne olarak gören bir yaklaşımın arttığını görebiliyoruz" dedi.
Erzurum'daki taşlı saldırılar ile ilgili konuşan Gürkan, "Bu linç girişimi bile tek adam yönetimin bir an önce değişmesi gerektiğinin ihtiyacı. Bu durum, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turda bitirilmesi gerektiğinin önemine de işaret etti. Çünkü bu iktidar, gerilim ve kutuplaşma üzerinden kendi iktidarını korumayı hedefliyor. Görünen o ki, çeşitli provokatif yöntemlere başvurarak bunu devam ettirecek" dedi.
Daha önce KESK'te temsilcilik, şube ve merkez yöneticiliği de yapan Selma Gürkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fabrikalarda son yıllara kadar şiddetli şekilde savunulduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
Son birkaç yıldır bir tepkinin olduğunu görüyoruz. Bu, 2018 seçimlerinde olmayan bir eğilim. Artık kopuşa doğru dönüştüğü yönünde izlenimler var. Canhıraş Erdoğan'ı savunan kesimlerin utangaçça sessiz kaldığı, savunamadığı yönünde eğilimler var.
Yeşil Sol'un Çerkes adayı
Yeşil Sol Parti'nin Ankara'daki adaylarından biri de Metin Kılıç.
Suruç katliamında eşi Ferdane Kılıç ve oğlu Nartan Kılıç'ı kaybeden Metin Kılıç, bir Çerkes. Çerkesler ve diğer azınlıkların parlamentodaki temsili açısından Yeşil Sol Parti'nin önemli adaylarından.
Ankara 3. bölge 1. sıra adayı Metin Kılıç, basın toplantısında yaptığı açıklamada adaylığının Çerkesler açısından neden önemli olduğunu ve Çerkesler arasında neden bir heyecan yarattığını şu sözlerle açıkladı:
Çerkeslerin sorunlarının bugüne kadar dillendirilmemesi ve mecliste yer almaması bugüne kadar bir handikaptı. Bunun bundan sonra tarafımızdan gerçekleştirileceğine olan inançla büyük bir destek vermiş bulunmaktayız, bu desteği boşa çıkartmak istemiyorum.
Adaylık sürecimizi vekilliğe dönüştürerek yalnızca Çerkeslerin değil, tüm halkların temsilcisi olmaya adayım. Hem Avrupa'daki hem de anavatan Kafkasya'daki Çerkeslerden de yoğun destek görmekteyiz.
Hem adalet mücadelesi hem sosyalizm mücadelesi hem halkların kendini ve inançların kendisini özgürce ifade ettiği mücadelenin içerisinde var olmayı, bundan sonraki süreçte sürdüreceğimizi ifade etmek isterim.
"Ankara ikinci bölge kimsenin kalesi değil, bunun yıkıldığını göreceksiniz"
10 Ekim Ankara Gar saldırısında yeğeni Ümit Seylan'ı kaybeden İhsan Seylan ise Yeşil Sol Parti'nin Ankara 2. bölge 1. sıra adayı.
İnsan Hakları Derneği Ankara Şube Yöneticiliği yapmış, 10 Ekim Barış Derneği kurucularından Seylan, konuşmasında 2. bölgeyi "kırılmaları olan, hafızası bastırılmış bir bölge" olarak tanımladı.
"Sosyolojik yapısı en çok ötelenmiş hem de ekonomik zorlukları daha yoğun yaşayan bir bölge" diyen Seylan, göçmen nüfusu yoğun olan Altındağ'dan bahsetti ve Ankara Kale'si çevresinde "yıllardır kimliklerinden dolayı köşelere sıkışmış Roman halkı var" hatırlatması yaptı.
Keçiören, Altındağ, Akyurt, Çubuk gibi bölgelerin her konuda bastırıldığını söyleyen İhsan Seylan, "Bu bölge iktidar tarafından 'muhafazakâr, milliyetçi' mottosuyla bir 'kale' gibi görünür. Burası hiç kimsenin kalesi değildir. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. Orası kimsenin kalesi değil, bunun yıkıldığını göreceksiniz. Halkın sessizliğini olumluya yormanız gerekiyor. 20 yıldır bastırılmış, kendini ifade edemeyen bir halk var. Ancak bu halktan umudumuz var" dedi.
Seylan, "Millet ve Cumhur ittifakları basının oluşturduğu algıyla ikilemde bırakılan halkın aslında güçlü üçüncü yol olarak bizim etrafımızda dalga dalga büyüdüğünü, olumlu şekilde desteklediğini de görüyoruz" ifadelerini kullandı.
© The Independentturkish
