Seçimler yaklaştıkça siyasilerin farklı etnik ve dini aidiyetlere yönelik hamleleri de arttı.
Özellikle cumhurbaşkanı adayları, toplumun farklı kesimlerinin oyunu almak için şimdiye kadar hassas ve zaman zaman mağduriyetlere bile yol açmış konulara değinmeye başladı.
Bu konulara değinenlerden biri de Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
DAHA FAZLA OKU
Kılıçdaroğlu son birkaç günde, "Kürtler" videosuyla etnik, "Alevi" paylaşımıyla da inanca vurgu yaptı.
Destek verenler çoğunlukta
Paylaşılan videolar yüzbinlerce beğeni aldı. "Kürtler" başlıklı paylaşım yaklaşık 4 milyon görüntülenme alırken, "Aleviler" videosunda ise görüntülenme sayısı 90 milyona yaklaştı.
Yüksek etkileşim alan paylaşımlar özellikle iktidara yakın çevrelerin tepkisini çekti. Ancak toplumun geniş kesimleri destek verdi.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'tan, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'a, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal'a kadar birçok lider, akademisyen siyasetçi Kılıçdaroğlu'nun paylaşımını alıntılayarak paylaştı.
Türkiye'nin "kanayan yaraları"
Kılıçdaroğlu'nun seçim arifesinde gündeme getirdi konular, Türkiye'nin "kanayan yaralarının" başında geliyor.
Şimdiye kadar birçok siyasetçi ve parti lideri çözüm adına vaatlerde bulunduysa da problemin nihayete ereceği bir sonuç alınmadı.
Peki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, neden Kürt ve Alevi kimliğine vurgu yaptı?
Alevi. pic.twitter.com/C9Pd1ZaKoN
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) April 19, 2023
Kimin elindeki kozları aldı, Alevi olduğunu açıklamasıyla bir eşik daha aşıldı mı?
Siyaset bilimciler, konuyu Independent Türkçe'ye yorumladı.
"Kılıçdaroğlu bir tabuyu ortadan kaldırdı"
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Somer, paylaşımların sadece stratejik olarak yorumlanmaması gerektiği görüşünde.
Paylaşımların daha iyi anlaşılması için Kılıçdaroğlu'nun geçmişteki söylemlerine bakılması gerektiğine değinen Prof. Dr. Somer, "Özellikle helalleşme çağrısı burada fay hatlarını tedavi etme, daha kapsayıcı bir demokrasiyi inşa etme çabası görüyoruz" dedi.
Ülkede Sünni-Alevi, Türk-Kürt gibi konuların hassas ve çok farklı kesimlerde mağduriyetlere yol açtığına dikkati çeken Somer, "Siyasi partilerin dokunmakta imtina ettikleri, çözüm için istismar edilen ama çözmek yolunda gerekli cesur adımların atılmadığı konular bunlar. Kılıçdaroğlu bir tabuyu ortadan kaldırmış oldu" değerlendirmesinde bulundu.
"İktidarın silahını elinden aldı"
Hem "Kürtler" hem de "Aleviler" videosunun önemli ve birleştirici olduğunu kaydeden Somer'e göre açıklama, stratejik veya taktiksel olmanın yanında yapıcı anlamda atılmış siyasi bir adım.
Kılıçdaroğlu'nun çıkışıyla iktidar tarafından yöneltilen silahı ellerinden aldığına vurgu yapan Somer, "Türkiye'de gerçek anlamda çoğulcu ve özgür bir medya olmadığı için her şeyin istismar edilmesi de mümkün. Medya avantajı kullanarak bu adımı çarpıtmak, kendi lehine istismar etmeye çalışmaları da mümkün. Kemal bey bir şekilde kendisine yöneltilen, Alevi kimliğinden kaynaklanan saldırıları ortadan kaldırmış oldu" dedi.
"Açılan yaralara erişmeye çalışıyor"
Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seda Demiralp ise Kürtlere, Alevilere ve diğer ötekilere seslenen Kılıçdaroğlu'nun seneler boyu popülizm ve kutuplaştırmanın söz konusu kesimlerde açtığı yaralara erişmeye çalıştığını söyledi.
Popülizmin "biz ve ötekiler" ayırımından yükseldiğini, "öteki"nin yarattığı varoluşsal korkunun kendine benzeyene narsist bir aşkla tutunmayı getirdiğini kaydeden Doç. Dr. Demiralp, "Bunun panzehiri karşı kutuplaştırma değil, farklı olanla da ‘bir' olunabileceğini gösteren kapsayıcı bir vizyondur" dedi.
"Öteki"ye yönelik şiddetin bir kardeş şiddeti gibi de düşünülebileceğini ifade eden Demiralp, "Yerinden edilme, hatta yok edilme korkusundan gelen bir duygu var temelde. Popülizm bu korkunun üzerine inşa ediyor kendisini. Bu korkuya sahip bireylere, birbirinin ‘aynısı' olanların bir arada olacağı ve böylece bu korkuya temel bırakmayacak bir dünya sunuyor" yorumunda bulundu.
"Çözüm, daha radikal bir değişim, yeni bir vizyon sunabilmekte"
Popülizmin duygusal repertuarında kendine benzeyene sunulan abartılı sevgi ile benzemeyene gösterilen kontrolsüz öfke gibi yalnızca iki duygunun var olduğunun altını çizen Demiralp, devamında şunları kaydetti:
Popülizmden çıkışın yolu da karşı kutuplaştırma değil, farklı olana öfke salanları karşı öfkeyle bastırmaya çalışmak da değil. Bu ancak yeniden üretiyor çünkü mevcut fay hatlarını. Çözüm, daha radikal bir değişim, yeni bir vizyon sunabilmekte.
Farklı, aynı ve bir olduğumuz, çoğulcu bir birlik modeli olabilir çözüm. Yani, Kılıçdaroğlu Kürtlere, Alevilere ve diğer ötekilere seslenirken elbette öncelikle onların yıllar boyu yaşadıkları dışlanma travmasına dokunuyor ve kapsanma vaat ediyor.
Ama diğer yandan popülist talebin sahibi olan gruba, yani ötekileştiren çoğunluğa da sesleniyor aslında ve ‘öteki'nin bir tehdit olmayabileceği bir dünyayı hayal ettirmeye çalışıyor.
"Etnik ve mezhepsel kimliklere sahip çıkmak, toplumsal barışı getirir"
Siyaset bilimci Doç. Dr. Can Kakışım da Kılıçdaroğlu'nun çok değerli bir iş yaptığını, kimlik ve farklılıkların bir tehdit değil, bir zenginlik olarak görülmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Bunun birinci şartının da zihinlerdeki kalıpların yıkılması olduğunu kaydeden Kakışım, "Bunun için de asla bir gizleme çabasına girmeden kimliğini açıkça dile getiriyor" ifadelerini kullandı ve ekledi:
İnsanların etnik ya da mezhepsel kimliklerine sahip çıkması, bunu rahatça dile getirebilmesi ülkede gerçek toplumsal barışı temin edecektir. Bu tavır aynı zamanda iktidar aparatlarının alttan alta yaydığı mezhepsel mesajların da tümüyle işlevsiz kalmasını sağlayacaktır.
© The Independentturkish