İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Sözlerine Sinan ateş cinayetini hatırlatarak başlayan Akşaner, ”14 Mayıs'a kadar Sayın Erdoğan'a aynı soruyu soracağım dedim. Adalet yerini bulana kadar Sinan Ateş'i sormaya devam edeceğim. Sayın Erdoğan adaletsizliğe teslim olmaya devam edecek misin? Maşalar tutuklandı maşayı kullananlar serbest. Katilleri kaçıranlar henüz davada şüpheli bile değil. Sinan Ateş'in yakınlarının bildiği gerçekler henüz daha yargının gündeminde bile değil. Ben de sana soruyorum Erdoğan yargının işini yapmasına neden engel oluyorsun? Kimden korkuyorsun? Biz adalet yerini bulana kadar unutmayacağız unutturmayacağız” dedi.
“Depreme hazırlık yapmayanlar felaketten, sorumludur, yandaş müteahhitleri besleyenler felaketten sorumludur” diyen Akşener, “İktidarın neden olduğu büyük felaketin yüreklerde açtığı yara her geçen gün daha da belirginleşiyor. Her artçı sarsıntıda yaşana felaketi tekrar tekrar hatırlıyoruz. Tüm bu güvensizliğe sebep olanlar sorumluluktan kaçmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı. Akşener konuşmasında özetle şunları söyledi:
Bir kişi bile istifa etmiyor. Sorumluluk hissedenler ne yapar istifa eder hukuk önünde hesap verirler. Bay kriz ve arkadaşları ise kampanya yapıyorlar, propaganda yapıyorlar. Başıma gelen her felakette önce Sayın Erdoğan televizyona çıkıp, milleti tehdit etmeye suçlamaya başlıyor. Hep bağırıyor çağırıyor hakaret ediyor. Tüm algı operasyonlarına rağmen gerçekleri değiştiremiyor.
Sonrasında ise yeniden ekranlara çıkıyor helallik istiyor. Sen ilk gün ne dedin günü geldiğinde tuttuğumuz defteri açacağız dedin, düpedüz tehdit ettin. Bugün çıkmışsın utanmadan helallik istiyorsun. Hem Adıyamanlı kardeşlerimizi üç gün ölüme terk ettiğin için helallilik istiyorsun. Sanki önemsiz bir şeymiş gibi, sanki borcun varmış da bir iki gün geç ödemişsin gibi söylüyorsun. Ayıptır günahtır. Bir idarecinin vatandaşlarıyla helalleşmesi istifa ederek- hesap sorarak olur. Bu enkazlar iktidarın suçlarının enkazdır, hükümetin haramlarının enkazıdır. Bir Allah’ın kulunun sorumluluk almayıp istifa etmemesi yüce Allah'ın adil olun emrine apaçık isyandır.
“En son kullanılacak kelime helalleşmedir”
Gideceksin; bizzat vatandaşlarımızdan, helallik isteyeceksin. Öyle korunaklı, çadır tiyatrosu mizansenleriyle olmaz. İlla helallik isteyeceksen gideceksin üç gün boyunca kepçe vinç gitmeyen berbat organizasyon yüzünden yakınlarını kaybedenlerden helallik isteyeceksin.
Bu kadar cürmün haramın olduğu yerde en son kullanılacak kelime helalleşmedir. Meydanlarda sadaka dağıtır gibi para dağıtarak helallik alamazsın. Kameraların karşısında sırtında mont bile olmayan çocuklarımızı zırh yaparak alamazsın.
Paranın kölesi olan yandaşların bekçiliğini yaparak helallik alamazsın. Kimsesiz kalan çocuklardan helallik alamazsın. Takdiri çok gördüğün sağlıkçılardan helallik alamazsın. Cenazesine kefen arayan babalardan helallik alamazsın. Dondurucu soğukta çadır peşinde koşanlardan helallik alamazsın. Böyle terbiyesizlik olmaz olamaz. İllaki helalleşmek istiyorsan, siyasetçi attığı nutukla televizyonda helalleşmez. Sandığı getireceksin helalliği de öyle isteyeceksin. Sandğı getireceksin milletimiz ne diyecek göreceksin. Derhal sandığı getireceksin.
Kızılay çadır tüccarı olmuş
Binlerce depremzede kardeşimiz soğukta çadır beklerken kendi vatandaşına çadır satmak bu düpedüz bir ahlak sorunudur. Kızılay'ımızda yaşananlara bir bakın. Bunların elinde zaten bir naylon bağış kurumuna dönüşmüştü. Gelinen noktada tam anlamıyla paravan bir şirket olmuş. Kızılay, tümüyle yozlaşmış çürümüş. Memleketin yarasını saracağına çadır tüccarı olmuş.
İnsanlarımız 20 gündür çadır bekliyor, Kızılay ise depolarında çadır stoklayıp satıyor. Böyle bir kepazelik olabilir mi? Gıda stoklanıyor diye memleketi birbirine kattınız, soğan stokluyorlar diye depoları bastınız, patates stokluyorlar diyerek milleti suçladınız ve terörist ilan ettiniz. Şimdi çadır stoklayan Kızılay'a ne diyeceksiniz? Kızılay'ın depolarını basıp çadırlarına el koyacak mısınız, stokçu diye Kızılay Başkanı'nı da aldıracak mısınız?
Bu ülkenin Kızılay'ı utanmadan kendi vatandaşına çadır sattı. Herkesin aklı da fikri de deprem bölgesindeydi. İnsanlarımız devletin kurumlarına güvenmedi diye suçlandı ama Kızılay kendi vatandaşına çadır sattı.
“Biz hiç şaşırmadık”
Bu ahlaksızlığa şaşıranlar olduğunun farkındayız ama biz hiç şaşırmadık. Kaşıkçı davasını satan bu hükümet değil miydi? Memleketi sığınmacı hendeğine çevirip milletin huzurunu satılığa çıkaran bu hükümet değil miydi? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını satan yine bu hükümet değil miydi? Sayın Erdoğan'ın dünyasında bu ülkenin satılık olmayan hiçbir değeri olmadığını çok iyi biliyoruz.
Madem hiçbir işe yaramıyorsunuz bir zahmet istifa edin. Ülke yönetmekten acizsiniz, milletin huzurunu bozmayın. Kızılay'ı daha fazla lekelemeyin. Ahlaksız, şuursuz yönetim anlayışıyla tüm kurumları delik deşik ettiniz, bari Kızılay'ın surlarında gedik açmayın.
Independent Türkçe