6 Şubat saat 04.17’de gerçekleşen deprem Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini uykusunda yakaladı. Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki depremin en fazla etkilediği illerde çalışmalarını sürdüren yardım ekiplerine gönüllüler destek oluyor.
Şu ana kadar 19 bin 875 kişinin hayatını kaybettiği depremde, 79 bin 717 kişi yaralandı. Kahramanmaraş'ın yanı sıra Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Diyarbakır, Adana, Şanlıurfa, Osmaniye ve Kilis’te hissedilen deprem çok büyük acılara neden olmaya devam ediyor.
10 ilde "olağanüstü hal" (OHAL) ilan edilirken, devlet bayraklarının yarı çekildiği "milli yas" ise 12 Şubat gün batımına kadar devam edecek.
Arama kurtarma çalışmalarının bazı bölgelerde 24 saati aşkın sürelerde yapılmadığı belirtiliyor. Enkazda olmayan veya enkazdan çıkan vatandaşlar ise ailelerinin enkazların altından kendi çabalarıyla kurtarmaya çalıştıklarını söylüyor. Dördüncü gününü geride bırakan depremde bir yandan mucizeler gerçekleşirken, bir yandan gönüllü olmak isteyenler deprem bölgelerine akın ediyor. Ancak bu şehre girişlerde trafiği de alt üst ediyor.
"Geç kaldık"
Depremden en kötü etkilenen şehirlerden olan Hatay’ın merkez ilçesi Antakya’da sokaklar eski görüntülerinden çok uzak. Enkazların altında cesetler bekletiliyor, o esnada başka hayatlardan da ses alınmaya çalışılıyor. Enkaz çalışmalarına katılmak için Zonguldak’tan Antakya’ya gelen gönüllü maden işçilerinden Engin Aydın ise geç kaldık diyor.
Yaklaşık 140 kişi buraya gönüllü arama ve kurtarma ekipleri olarak Zonguldak Ereğli ilçesinden geldik. İlk gün gelen arkadaşlarımıza 7-8 tane canlı almak nasip oldu. En büyük sorunlardan bir tanesi, koordine olamadık. Madenciye bence ilk gün ‘sen kesin gidiyorsun, buraya mutlaka gitmelisin’ denmesi gerekiyordu. Biraz geciktik."
"Evden çıkarken üç veya on gün diye çıkmadık"
Gönüllü olarak Çarşamba sabah askeri helikopterle Adana’dan Hatay’a getirildiklerini söyleyen Aydın şehre girişteki trafik nedeniyle çok bir çalışma yapamadıklarını belirtti.
Emek ve Güven mahallelerine gittik. Çalışmalar yaptık ama yeterli bir ortam yoktu. Gördüğümüz binalarda canlının olmadığını söylediler. 2-3 ekip olarak farklı mahallelerde çalıştırıldık. Biz evden çıkarken, üç gün, beş gün veya on gün diye çıkmadık. Gelen herkes buraya bir gönüllü olarak geldi. Kimse şu kadar gün kalırım, şunu yaşarım gibi bir düşüncesi olmadı. Onun için burada ne kadar kalacağımızın hiçbir önemi yok. Önemli olan insanlara yardımcı olabilmek."
Hatay’ın merkez ilçesi Antakya’da 10 kişilik gruplarla çadırlarda kaldıklarını söyleyen Aydın, beslenme konusunda gelen yardım ürünleri ile idare ettiklerini söyledi.
Madencilerin yerin 300-500 metre altında çalışmasından dolayı enkazlarda çalışmasının normal olduğunu dile getiren Aydın sözlerine şöyle noktaladı:
"Madenciliğin kaderinde toprakla taşla mücadele etmek var. Madenciye enkaz, göçük gibi şeyler çok uzak değil. Madenci yerin 700 metre altında toprak, taş, kömürle uğraştığı için burada da betonla uğraşması biraz normal olarak geliyor. Madenciler gözü kara çalışan, bizim deyimimizle biraz daha cefakar işçi olarak gözükür"
Soma madencileri yine gönüllü görevde
Hemen hemen her depremde 2014’teki maden faciası ile hatırlanan Soma maden işçileri, büyük bir yıkıma neden olan bu depreme de 72 kişilik bir ekiple katıldı. Ekipte maden teknikeri olarak görev yapan Şahabettin Akça ise kimsenin kendilerine bir görev vermediğini aktardı.
Bize ‘şurada, burada çalışacaksın’ diyen yok. Kendi gönüllük esasına dayanaraktan bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Salı günü biz geldik buraya ve yaraları bir nebze de olsa merhem olmaya çalışıyoruz."
Soma’dan gelen ekipte görev alan bir diğer isim ise Ahmet Tayyip Bozkağan, kendileri için battaniyelerle örtülü çadır yaptıklarını ve onlara verilen çadırları depremzedeleri verdiklerini söyledi.
Kalmak için kendimize barınak inşa ettik. Diğer çadırları depremzedeleri verdik. Artçılar oldu. Bayağı etkilendik, yaralarımız var."
Tekirdağ’dan Hatay’a gönüllü beş kardeş
Gönüllü madencilerin yanı sıra vatandaşlar da deprem bölgelerine gelip gönüllülük çalışmalarına katılıyor. Bu durum aynı zamanda bilinçsiz bir gönüllülük tartışması da yaratıyor. Çünkü araçlarıyla kriz noktalarına giden gönüllüler aynı zamanda bölgede bir nüfus kalabalığı da yaratıyor.
Tercan ailesinin beş kardeşinden biri olan Ali Tercan, ağabeyleriyle birlikte Tekirdağ’dan geldiklerini söyledi. Kıyafet, bebek bezi, gıda ürünleri gibi malzemeler dağıtan Tercan şunları söyledi:
5 kişilik ağabey-kardeş ekibi olarak geliyoruz. Pazartesiden (depremin ilk günü) beri buradayız. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Biz yapmaya çalışıyoruz ama yetemiyoruz. Çok kişiye ihtiyacımız var. Abimler Adana’ya yardım toplamaya gittiler. Diğer gönüllü büyükler sayesinde bir şekilde barındım. Çok kişi dışarıda kalıyor ve barınma yeri yok. Yeterli olmuyor."
© The Independentturkish