Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile kamu kesimi arasında gelecek yılın zam oranlarını belirleyecek sözleşme pazarlığı, kamu işçileri için 19 Haziran’dan, memurlar için ise 1 Ağustos’tan bu yana devam ediyor.
Görüşmelerde henüz sonuç çıkmadığı gibi, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Kurban Bayramı sonrası için eylem kararı aldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
2019-2020 yıllarındaki mali ve sosyal hakları içeren, “2019 Dönemi Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmesi Çerçeve Protokolü” yaklaşık 200 bin kamu işçisini ilgilendiriyor.
Üç milyon 200 bin memur ile 2 milyona yakın memur emeklisinin gözü ise 2020 ve 2021 yıllarındaki mali ve sosyal haklarını belirleyecek Beşinci Dönem Toplu Sözleşmesi görüşmelerinde.
Peki bugüne kadar hem işçi hem memur sendikalarıyla ne konuşuldu, ne çözülemedi?
1) TÜRK-İŞ
TÜRK-İŞ, 19 Haziran’da ilettiği talebinde tüm kamu işçilerine seyyanen (eşit biçimde) brüt 300 lira zam, ilk altı ay yüzde 15, iki, üç ve dördüncü altı aylar enflasyon+3 puan refah payı verilmesini istedi.
Bu talebe 9 Temmuz’da yanıt veren Bakanlık, 3 bin 500 liranın altında ücret alanlar için 60 lira, ilk altı ay yüzde 5, ikinci altı ay için de yüzde 4 oranında zam teklifi sundu.
Teklifin hemen ardından "Bu rakamın müzakere edecek, konuşacak bir tarafı yok" değerlendirmesini yapan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, ocak ayında 3 bin 400 lira net maaş alan bir işçinin, vergiler nedeniyle temmuz ayı itibariyle eline geçenin 3 bin 215 lira olduğunu hatırlatmıştı.
2017'de imzalanan sözleşmede ilk altı ay için yüzde 7,5, ikinci altı ay için ise yüzde 5 zam oranında anlaşıldığını söyleyen Atalay şunları söylemişti:
Ortalama iki senede elektriğe yüzde 50 zam gelmiş, çaya, şekere, tüpe yüzde 35-45 civarında zam var. Bizim hesabımıza göre enflasyonun yüzde 17 olduğu yerde bize diyorlar ki “Yüzde 5 zam yapacağız”. Biz de Sayın Bakan’a teşekkür ettik. Kamu Koordinasyon Kurulu bizi bekliyor. Bu oranı, oraya götürmenin de bir anlamı yok.
İki tarafın 30 Temmuz’da bir kez daha görüşmesinden bir gün sonra Ergün Atalay, “Dün bize en son verdikleri teklif, ilk altı ay için yüzde 6, ikinci altı ay için yüzde 4" açıklamasını yapmıştı.
2017’den bu yana işçinin alım gücünün yüzde 27 gerilediğini söyleyen Atalay, “Bu rakamı anlamakta zorlandığımızı kendilerine ifade ettik, önümüzdeki günlerde bunu değerlendireceklerini söylediler” dedi.
6 Ağustos’taki son görüşmeden çıktıktan sonra da bir açıklama yapan TÜRK-İŞ Başkanı, Bakanlık’ın “Bize bir iki gün müddet verin bununla ilgili bir çalışma yapalım” dediğini aktardı.
“Biz afaki bir rakam istemiyoruz. Doğal gaza, elektriğe gelen zamlar ortada. Çarşıdaki pazardaki enflasyonla açıklanan enflasyon örtüşmüyor” ifadelerini kullanan Atalay, Bakanlık’ın verdiği zam teklifinin iki sene önce alınan zammı dahi karşılamadığını aktardı.
TÜRK-İŞ koordinasyon kurulu toplu sözleşme görüşmelerinde uzlaşma sağlanamaması üzerine eylem kararı aldı.
TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay bayramdan sonraki perşembe günü sabah tüm işçilerin katılımıyla iş yerlerinde basın açıklaması yapacaklarını, işçilerin öğle yemeği yemeyeceklerini, pazartesi günü ise sendika temsilcileri ile Ankara Güvenpark'ta buluşulacağını söyledi.
Atalay, kamudaki 200 bin işçiyi ilgilendiren 2019 yılı Toplu İş Sözleşmesi süreciyle ilgili, “Masa başında bitmesini arzu ediyoruz. Ben bu yaştan sonra grev meraklısı değilim ama kanundan aldığımız yetkiyi kullanmaktan hiç çekinmeyiz, onu da yaparız.” demişti.
2) HAK-İŞ
Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Genel Başkan Mahmut Arslan başkanlığındaki bir heyetle 5 Temmuz 2019 tarihinde Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a taleplerini iletti.
Buna göre HAK-İŞ’in talepleri arasında şunlar yer alıyor:
- Kamuda 4 bin 250 lira brütün altında ücret alanların ücretlerinin 4 bin 250 lira bürüte çekilmesi,
- Bu yükseltmeden sonra tüm işçilerin toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihindeki aylık çıplak brüt ücretlerine 360 lira, günlük brüt çıplak ücretlerine 12 lira zam yapılması,
- Yükseltme ve maaş zammından sonra işçilerin aylık brüt çıplak ücretlerine birinci altı ay için yüzde 15, iki, üç ve dördüncü altıncı aylarda da enflasyon artı yüzde 5 refah payı ilave edilmesi.
9 Ağustos’ta Bakan Selçuk ile bir saat süren görüşmenin ardından bir açıklama yapan Arslan, hükümetin kamu işçisi için kendilerine iyileştirme yapıldıktan sonra ilk yılın birinci 6 ayı için yüzde 7, ikinci 6 ayı için yüzde 4, ikinci yılın ilk ve ikinci 6 ayı için ise yüzde 3+3 ve enflasyon farkı teklif ettiğini söyledi.
Bu teklifte uzlaşmanın söz konusu olmadığını aktaran HAK-İŞ Genel Başkanı, müzakerelerinin devam edeceğini söyledi. Arslan teklif edilen iyileştirmenin ne kadar olduğunu sorulması üzerine, “80 lira” cevabını verdi.
Bir önceki yıl gerçekleşen enflasyonun üzerindeki bir orana sözleşme imzalamak istediklerini belirten Mahmut Arslan, bu noktaya ulaşılması halinde kendileri için sözleşmenin imzalanma aşamasına geleceğini kaydetti.
3) Kamu-Sen
Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Kamu-Sen), 23 Temmuz Bakanlık’a talebini iletti.
Buna göre taban aylığa seyyanen 600 lira, birinci yılın ilk ve sonraki altı ayı için yüzde 10, ikinci yıl yüzde 8+8 zam ve her iki yıl için yüzde 3 refah payının yanında, memurlara da bayram ikramiyesi ödenmesi talep edilmişti.
Beşinci Dönem Toplu Sözleşme pazarlığının ilk toplantısı ise 1 Ağustos’ta yapıldı.
Burada söz alan Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, taleplerini 10 bin 578 kamu görevlisi ile yaptıkları araştırma sonuçları ile belirlediklerini vurguladı.
“Bu masa, sorunların çözülebileceği tek yerdir” diyen Kahveci, "Tüm çalışanlara enflasyon hedefi doğrultusunda ücret artışı yaptıktan sonra, hedeflenen enflasyondan sapılması durumunda, çalışanlarını ve vatandaşlarını gerçekleşen enflasyon karşısında kaderiyle baş başa bırakması doğal değildir" ifadelerini kullandı.
4) KESK
Pazarlık masasının diğer üyesi KESK, Kamu-Sen gibi 23 Temmuz’da ilettiği teklifinde 2020 için toplam yüzde 38 artış, 2021 yılı için de 2020 enflasyonuna ek olarak 3 puan refah payı istemişti.
Kamu-Sen ve Memur-Sen ile birlikte ay başındaki görüşmelere katılan KESK’in Genel Sekreteri Ramazan Gürbüz, kamu çalışanlarının daha önce belirlenen yoksulluk sınırının altında maaş almaması gerektiğini vurguladı.
KESK’in 23 Temmuz’da yaptığı basın açıklamasında Haziran 2017’de dört kişilik aile için yoksulluk sınırının 4 bin 913 lira, Haziran 2019’da ise bu miktarın 6 bin 773 lira olduğu hatırlatılmıştı.
“Yoksulluk sınırı iki yıl içinde rakamsal olarak bin 820 lira, oransal olarak yüzde 37 arttı” denilen açıklamada “Maaşlarımızın yoksulluk sınırı temel alınarak yüzde 38 artırılması ‘abartılı’ değil, makul hatta mütevazı bir talepti” ifadeleri kullanılmıştı.
Gürbüz, 1 Ağustos’taki görüşmelerde "Türkiye dünyanın 17'nci büyük ekonomisi ise biz kamu emekçileri, 3 milyon emeklisi ile bu toplumun nüfusunun dörtte biri olarak bundan payımızı istiyoruz" dedi.
Görüşmeler sürerken bir grup KESK üyesi Bakanlık önünde basın açıklaması yaptı.
Van, Edirne, Muğla ve Artvin'den gelen üyelerin de yer aldığı grup, “Sadaka değil, toplu sözleşme" sloganı attı. Bakanlık binasına yürümek isteyen gruba polis izin vermedi.
5) Memur-Sen
Memur Sendikaları Konfederasyonu, 24 Temmuz’da ilettiği talebinde, taban aylığa seyyanen 200 lira zam istedi. Bunun yanı sıra, ilk yılın birinci yarısı için yüzde 8, ikinci yarısı için ise yüzde 7 zam talep edildi.
İkinci yıl zam talebini yüzde 6+6 şeklinde açıklayan Memur-Sen, birinci yıl yüzde 3, ikinci yıl yüzde 2 refah payı talebinde bulunmuştu.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, bu ayın başında gerçekleşen ilk görüşmede yaptığı açıklamada "Tekliflerimiz, makul ve rasyonel tekliflerdir. Masanın da reformist ve makbul kabul ederek karşı teklifi buna göre sunmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı. Yalçın sözlerine şöyle devam etti:
Türkiye'de de özellikle 2018'e yönelik enflasyon ve işsizlik odaklı verilerin tahmin ve hedef noktasında kağıda aktarılandan çok farklı gerçekleştiğini hep birlikte müşahede ettik.
Maaşların enflasyona karşı korunması ile enflasyon farkı uygulamasıyla kamu maliyesini koruma seçeneği arasındaki gelgit üzerinden oluşan sosyal maliyeti de Kamu İşveren Heyeti'nin gördüğüne inanıyoruz.
Emeğin hakkının ekonomik öngörülere mahkum ve mecbur bırakılmasını doğru bulmadığımı ifade edeyim.
Emeğin hakkı, alın terinin ederi bütün bunlardan bağımsız bir kurguyla ortaya konmak zorundadır.
Ali Yalçın, maaşlara zammın yanında, 3600 ek gösterge, kamuda sözleşmeliliğe son verilmesi, yardımcı hizmetler sınıfındakilerin genel hizmetler sınıfına alınmasının da aralarında olduğu talepleri dile getirdi.
Kamu-Sen, Memur-Sen ve KESK temsilcilerinin açıklamalarından önce söz alan Bakan Selçuk şu ifadeleri kullandı:
2002'de 392 lira olan en düşük memur aylığı bu yılın temmuz ayı itibarıyla 3 bin 723 lirayı buldu. Böylece en düşük memur aylığında nominal düzeyde yüzde 849, enflasyondan arındırılmış şekilde reel yüzde 102 oranında artış sağlamış olduk.
2002'de yüzde 48 olan sendikalaşma oranı, 2019'da yüzde 67'ye ulaştı. Bunda, kamu görevlileri sendikacılığıyla ilgili yapılan iyileştirmelerin etkisi olduğunu özellikle belirtmemiz lazım.
Bugün bu masada başlattığımız 5. Dönem Toplu Sözleşme müzakerelerinde de hem kamu görevlilerinin genelini hem de 11 hizmet kolunu ilgilendiren mali ve sosyal hakları konfederasyonlarımız, sendikalarımız ve ilgili kurum ve kuruluşlarımız ile beraber değerlendireceğiz. Bu süreçte tüm tarafların konulara mali ve sosyal haklar çerçevesinden ayrılmadan, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda, bütüncül bir bakışla yaklaşmalarını önemsiyoruz.
Beşinci Dönem Toplu Sözleşmesi kapsamındaki görüşmelerin ikincisi 9 Ağustos'ta gerçekleşti. Üçüncü toplantı 15 Ağustos'ta, dördüncü toplantı da 16 Ağustos'ta yapılacak.
Hükümet, zam teklifini 16 Ağustos'taki bu toplantıda memur sendikalarına sunacak.
Independent Türkçe