Türk ekonomisinde durgunluk tehlikesi

Sanayi Üretim Endeksi, eksiye döndü. Yüksek enflasyonun yarattığı belirsizlikte iş yapmak güçleşti. Dördüncü çeyrek büyümesinin eksi olacağı uyarısı gelince "Türk ekonomisi durgunluk tehlikesiyle karşı karşıya geldi" yorumları yapıldı

Ünlü ekonomist Mahfi Eğilmez, 2022 dördüncü çeyrek büyümesinin önceki çeyreğe göre eksi çıkabileceğini yazdı. 

Eğilmez, buna kanıt olarak da Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Haber Bülteni'nde kasımda "Sanayi Üretim Endeksi"nin eksiye dönmesi bilgisine yer verilmesi ve Ulusal Hesaplar Daire Başkanı Cihat Erce İşbaşar'ın görevden alınmasını gösterdi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

TÜİK, İşbaşar ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada İşbaşar'ın geçen ay görevinden alınarak başka bir pozisyona atandığı ifade edildi. Ancak bu açıklama akıllardaki soru işaretlerini gidermedi. 

Zira görevden alma, beklenti altı açıklanan üçüncü çeyrek büyüme verisinin ardından gerçekleşti.

"Yoğun siste araba sürmeye benziyor"

Sadece üçüncü çeyrek değil, Sanayi Üretim Endeksi'nin de eksiye dönmesi, ekonominin durgunluğa gireceği yorumlarını beraberinde getirdi. 

Ekonomist yazar Alaattin Aktaş'a göre durgunluk davul çala çala geldi. 

 

Sanayi Üretim Endeksi kasımda eksiye döndü
Sanayi Üretim Endeksi kasımda eksiye döndü / Fotoğraf: AA

 

"Yüksek enflasyon ve yarattığı belirsizlik ortamında iş yapmak, yoğun siste araba sürmeye benziyor" diyen Aktaş, şu uyarıda bulundu: 

Cama yapışıyorsunuz adeta; bir de yola devam edemeyip olur olmaz yerlerde park edip bekleyenler, sis lambası olmadan gidenler var, onlara çarpma korkusuyla yavaş yavaş ilerliyorsunuz. Zamanında varmanız gereken bir yer, taahhüt ettiğiniz bir üretim, üretimi tümüyle durdurduğunuzda bisikletten düşme riskiniz var. Enflasyon buna yol açıyor. Ama bir taraftan hala ‘Biraz(!) enflasyon varsın olsun, biz faizi düşürdük mü her şey yoluna girer' anlayışı hakim. Ama girmiyor! İş alemi bu sisli havayı hiç mi hiç sevmiyor." 

Birçok ekonomiste göre Türk ekonomisinin temel sorunu belirsizlik. 

Durgunluk, küçülmeye ve işçi çıkarmaya yol açar

"Enflasyon yüksek seyrediyor, herkes yapar zammını ve yoluna devam eder" anlayışı yanlış.

Zira bunun sonucu çok daha kötü. Yüksek enflasyon ve fahiş fiyatlar döngüsü yaşandığında, ekonomi durgunluğa girebilir.

Bunun sonucunda daralma ve küçülme yaşanır. Birçok iş yeri işçi atmak durumunda kalır. 

Henüz bu yaşanmasa da durgunluğun başka belirtileri var. Artık halk tüketici stokçuluğunu eskiye göre daha az yapıyor. Alışverişi azaltıyor.

Şimdilerde kimi zincir marketlerinin fiyatları sabitleme kampanyaları bunun bir sonucu. 

Fiyat sabitleme neyi göstergesi? 

Bu durum sadece gıda sektöründe yaşanmadı. Pandemi sürecinde işleri açılan tekstil sektörü de benzer bir süreci yaşıyor. Arka arkaya yaptıkları fahiş zamlarla zirveyi bulan giyim (kılık-kıyafet ve ayakkabı) sektörü de fiyatları sabitleme yoluna gitti. 

 

 

Ama bu kampanyalar, hükümetin girişimleri sonucu yapılıyormuş gibi gösteriliyor. Ancak olay öyle değil gibi. Zira asgari ücret ile memur ve emeklilere yapılan ücret zammı henüz insanları ceplerine girmeden zaten fahiş fiyatlar uygulamaya konuldu.

Ekonomist Aktaş'a göre Türkiye'nin yanı başında ve en büyük pazarı Avrupa'da da durgunluk yaşanıyor. Türkiye'nin bundan etkilenmemesi mümkün değil.

Aktaş, "İşte ayak sesleri üçüncü çeyrekte iyice hissedilmeye başlanmıştı, ekim ve kasımda bu sesler daha güçlü duyulur oldu. Bakalım aralık verileri nasıl gelecek ve yılı nasıl tamamlayacağız?" diye soruyor. 

"Neler olacak hep beraber göreceğiz" 

Independent Türkçe'ye konuşan ekonomist Prof. Dr. Seyfettin Gürsel'e göre ise Türk ekonomisinde zaten bir durgunlaşma uzun süredir yaşanıyor.

Kasımda Sanayi Üretim Endeksi'nin eksiye dönmesinin önemli bir gösterge olduğunu vurgulayan Gürsel, "ancak" diyerek "Dördüncü çeyrekte daralma olacak anlamına gelmez ama iyi bir işaret değil. Bundan sonra ne olacak hep beraber göreceğiz" dedi.

 

Seyfettin Gürsel
Seyfettin Gürsel / Fotoğraf: Twitter

 

Asgari ücretin yüzde 54,6 artırılması, memur ve emekli maaşlarının artırılmasının iç talebe adete pompa etkisi yaptığını vurgulayan Gürsel, 2 milyon 500 bine yakın insan emekli olacağını da belirterek "Bunlar durumu değiştirebilir. Doğrusu önce bir dördüncü çeyreğin büyüme rakamlarını görmek gerekir. Sanayi üretimi bir önceki ayda yükselmişti. Ocak-şubat aylarını beklemekte fayda var. Hatta şubat-martı beklemek lazım" diye konuştu.

"Yeni ekonomi modeli büyümeye dayalı"

Bolu İzzet Baysal Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Durusoy'a göre ise tek bir veriye bakarak ‘durgunluğa girildiği' değerlendirmesini yapmak doğru değil. 

Türk ekonomisinde uygulanan yeni modelin büyümeye dayalı olduğunu hedeflerin ise bu yönlü olduğunu aktaran Durusoy, "Modelde özellikle vurgulanan ana nokta büyümeye dayalı olarak enflasyonun önlenebilmesiydi. Ancak gelen sanayi verisine bakıldığında ilk kez yıllık bazda aslında bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,3'lük bir daralma yaşandığı görüldü" ifadelerini kullandı. 

Daralmanın öncü göstergesi olarak PMI (satın alma yöneticileri endeksi) verilerinin aslında 9 aydır eşik değerin altında kaldığını dile getiren Durusoy, "Bu sanayide bir daralmanın olduğunun göstergesiydi" tespitinde bulundu. 

 

Serap Durusoy
Serap Durusoy / Fotoğraf: Twitter

 

"Yavaşlamanın sinyali" 

Durusoy, şunları söyledi:

Özellikle politika ve kredi faizleri arasındaki makasın genişlemesi, seçim konjonktürünün yarattığı belirsizlik, banka kredi faizlerinin yüksekliği, özellikle ihracat pazarlarındaki daralma ayrıca son dönemlerde getirilen makro ihtiyati tedbirler bağlamındaki birtakım hükümlülükler, sanayi üretimindeki azalmanın temel nedenleri olarak sırlanabilir. Nitekim bu hafta açıklanan ihracat iklim endeksinin de aralıkta 48,5 değerinde gelmesi aslında Türk imalatçılarının ihracat koşullarındaki yavaşlamanın sürdüğünün bir sinyalini verdi." 

"Ücret artışları işsizliğe yukarı yönlü baskı yaratır"

"Dün gelen işsizlik rakamlarına bakacak olursak evet, sanayideki daralma belki önümüzdeki dönemde işsizliğin daha da çok artmasına yol açabilir" diyen Prof. Dr. Serap Durusoy, "Kaldı ki asgari ücrette meydana gelen artışlar da işsizlik üzerinde yukarı yönlü bir baskı yaratabilir. Ancak burada bizi en çok rahatsız eden özellikle genç işsizliğin ve iş gücüne katılım oranlarındaki rakamlar oldukça endişe verici" değerlendirmesinde bulundu. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU