Urartulara kadar dayanan savatlı gümüş işlemeciliği yeniden hayat buluyor

Urartu mimarisiyle yaptığı atölyede bu kadim sanata yeniden hayat veren Erdal Binici, bölgenin tarihsel ve mitolojik motiflerini kullanarak el işçiliğiyle eserler üretiyor

Fotoğraf: Şenol Balı/Independent Türkçe

Gümüş işlemeciliğinde bir süsleme sanatı olarak bilinen savat, Van ve çevresi için kadim bir uğraş.

Bölgedeki kökeni Urartulaa kadar giden savatın Romalılar için de önemli olduğu biliniyor.

Bu dönemde daha çok tabak çanakta kullanılan bir süsleme olan savat, daha sonra gümüşle daha çeşitleniyor ve kalıcı hale evriliyor.

Savat, tarihin önemli el işçiliklerinden biri olarak kabul ediliyor. 
 

Urartuların yaşadığı Van, İstanbul ile birlikte savat işlemeciliğinin merkezi konumundaydı.

1915'li yıllara kadar Van'da 120 civarında savat atölyesi vardı ve kentin ekonomisi büyük oranda bu uğraşa dayanıyordu.

Söz konusu atölyelerde üretilen hamayiller, gerdanlıklar, saç tokaları, saç bağları, bilezikler, yüzükler ve kemerler birçok bölgeye gönderiliyordu.

Yine tütün tabakaları gibi günlük yaşamda kullanılan gereçlerle farklı süs eşyaları burada işleniyordu. 
 

1.jpg
Urartu mimarisiyle yapılan atölyede üretilen eserler bölgenin tarihsel ve mitolojik motiflerini taşıyor / Fotoğraf: Şenol Balı- Independent Türkçe

 

Van ve çevresinde 1915'li yıllara kadar yaşayan Ermeniler de gümüş işlemeciliği yapıyordu.

Bu yönüyle yaklaşık 2 bin 800 yıllık bir geçmişi olan savatlı gümüş işlemeciliği, bölgede yaşayan Ermeni ve Kürt kültürünün birer parçası durumundaydı ve kent ile özdeşleşmişti.

Bu yüzden Van'da üretilen bu ürünler, diğer bölgelerde üretilenlere nazaran daha pahalı ve kıymetliydi. Hatta savatın, buradaki ustalar tarafından Osmanlı'nın saray süslemesinde de kullanıldığı biliniyordu.


Savatlı gümüş işlemeciliği 1915'li yıllardan sonra yok olmaya doğru gitti 

Ancak 1915'li yıllardan 2000'li yılları arasındaki süreç savatın yok olmaya doğru gittiği bir süreç oldu.

Bir asır boyunca üretimi yok seviyesinde olan savat, son yıllarda kısmi de olsa yeniden canlandı.

Kentteki birkaç usta, kısıtlı imkanlarla bu sanata yeniden hayat veriyor.

Bu ustalardan biri de 52 yaşındaki Erdal Binici. Binici'nin ailesi üç kuşaktık savatlı gümüş işlemeciliği yapıyor.

Dedesinden öğrendiği savat işlemeciliğini geliştiren Binici, hem bu kadim geleneği sürdürüyor hem de günümüz dünyasının bazı formlarıyla entegre ediyor.

Binici, ata mirasıyla takılara Urartu medeniyetine ait motif ve figürler ile şehrin simgelerini işliyor ve bu eserleri yerli ve yabancı misafirlerin beğenisine sunuyor. 
 

2.jpg
Büyük bir atölye kuran Erdal Binici, ürettiği eserleri burada satışa çıkarıyor / Fotoğraf: Şenol Balı- Independent Türkçe

 

Urartu mimarisiyle inşa edilen atölye: Arubani Bedesteni

Dede ve babasının yanında kent merkezindeki eski bir atölyede savatı öğrenen Binici, son yıllarda Van Kalesi'ne yakın bir yerde Urartu mimarisini andıran ve Urartulardaki Tanrı Haldi Tapınağı olarak bilinen tapınağın benzeri bir bina inşa ediyor.

Her bir motifi tarihten kesitler sunan bu binada ürettiği eserleri yine burada satıyor. 

Binici, atölyesinin ismini Arubani Bedesteni olarak belirtmiş. Arubani, Urartu inanışında yer alan 79 tanrının baş tanrısı olan Tanrı Haldi'nin eşi olarak biliniyor.

Aynı zamanda bereket ve sanat tanrıçası olarak kabul edilen Arubani'nin sanatkarları koruduğuna inanılırdı.

Bedesten ise Osmanlı'da mücevher ve değerleri eşyaların alım satımların yapıldığı yer anlamına geliyor. 
 

Atölyeden.jpg
Tarihi Urartulara kadar dayanan savatlı gümüş işlemeciliği; Ermeniler başta olmak üzere Van ve çevresinde yaşayan halklar için önemli bir uğraş kaynağı / Fotoğraf: Şenol Balı-Independent Türkçe

 

Urartulara kadar dayanan motifler savatla yeniden hayat buluyor 

Kardeşiyle beraber bu kadim mesleği ayakta tutmaya çalışan Binici, birkaç yılda onlarca usta yetiştirmiş.

Yetiştirdiği ustalarla birlikte önce motifler tasarlayan Binici, bunu çizdikten sonra yapım aşamasına geçiyor.

Binici, savatın kurşun, kükürt, bakır, gümüşten elde edilen alaşımlar sonucu ortaya çıktığı bilgisini veriyor. 
 

4.jpg
Savat ustası Erdal Binici / Fotoğraf: Şenol Balı-Independent Türkçe

 

İşini ticari bir faaliyetten çok, tarihsel bir sorumluluk olarak değerlendirdiğini söylen Binici, tabaka, kemer, küpe, yüzük, bilezik, kama, baston, vazo ve daha nice eserleri ürettiğini ve bu eserlerde Urartu motiflerini kullandıklarını belirtti.

"Urartu motiflerini savatla birleştiren dünyadaki tek firmayız'' diyen Binici, sözlerine şöyle devam ediyor:

Savatın üzerindeki motifler çok önemli. Urartulara kadar uzanıyor ve tamamıyla bu bölgeye aittir. Urartu sanatının çok kıymetli olduğunu biliyoruz. Bu yüzden bazı zamanlar Urartu aslanını çalıştık. Yine Urartular için gücü temsil eden boğayı sık sık kullanıyoruz. Bolluk ve bereket olarak geçen ceylan veya uğur olarak geçen keçi yine öyle. Bu motifleri bilezik, yüzük veya kolye gibi çalışmalarda kullanıyoruz. Selçuklu veya Osmanlılara ait motifleri de yapıyoruz. Yani bu bölgede neler yaşanmışsa aşama aşama yapıyoruz. 
 

5.jpg
Binici, savatın tarihteki gibi el emeğiyle yapılması gerektiğine inanıyor / Fotoğraf: Şenol Balı-Independent Türkçe

 

El emeği üretimde ısrar var 

Savatın yıllandıkça kıymetlendiğini dile getiren Binici, tarihsel değeri için ise şu ifadeleri kullanıyor;

Savat, gümüş üzerindeki süslemenin adıdır. Savat işçiliği, 1700'lü yıllardan 1915 yılına kadar bu bölgede devam etmiş. Sonra yok oldu. Yıllar sonra biz yeniden ortaya çıkardık bu sanatı. Kimsenin uğraşmak istemediği bir işçilik. Van için çok önemli ve kentin olmazsa olmazlarından birisi. Savatla birlikte Granüre ve Halk sanatı da önemli. 1915'li yıllara kadar büyük yeri vardı kent için. Kentte 120 atölye var o dönem ve tüm geçim kaynağı bunun üzerinden yapılıyordu.


Savatı geçmişte yapılan yöntemiyle devam ettirmek istediklerini dile getiren Binici, bu yüzden el işçiliğinde ısrar ettiklerini ifade etti.

Binici, şunları anlattı:

Bir parçayı yapmadan önce tarihini araştırıyoruz. Geçmişte kimler yapmış, nasıl yapmış bunları öğrenip daha sonra ortaya çıkarıyoruz. O dönemdeki işçilikler çok kıymetliydi. Onu yakalamak için elimizden geleni yapıyoruz. O zaman nasıl yapılmışsa aynı yöntemleri deniyoruz. Döküm falan kullanmıyoruz o yüzden. Döküm olunca gerçek savat ortaya çıkmaz. El emeği olunca savat kendini gösteriyor. 
 

Üretilen vazo gibi süs eşyaları.jpg
Atölyede üretilen süs eşyaları / Fotoğraf: Şenol Balı-Independent Türkçe

 

İlgiden memnun olan Binici, artan maliyetlerden şikayetçi

Savat sanatına duyulan ilgiden memnun olan Binici, artan maliyetlerden şikayetçi.

Binici, son olarak şu ifadeleri kullandı:

Dışardan gelenler çok büyük ilgi gösteriyor. Gelenlerin çoğu savatı biliyor. Geldiklerinde de atölyede savatın yapım süreçlerini anlatırız. Bu süreci gördüklerinde ürünleri daha çok merak ediyorlar ve alıyorlar. Çünkü buradaki ürünlerin yüzde 98'ni biz üretiyoruz. Ancak son dönemlerde çalışanların giderlerini karşılayamaz olduk. Bu yüzden kendimiz üretmeye başladık. Enerji ücretleri ve sigorta çok pahalı. Çalışan kişinin giderlerini kazanamıyor işveren. Bu sefer ürüne yansıtmak zorunda kalıyorsun öyle olunca da müşteri almıyor. 100 TL'ye sattığım küpeyi 200 TL'ye sattığımızda kimse almıyor. Onlar da haklı çünkü alım güçleri düşmüş. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU