Zam-fahiş fiyat-yüksek enflasyon döngüsünden ne zaman çıkılacak?

Asgari ücretli, memur ve emekliye yapılan maaş artışı daha ceplere girmeden her şeyin fiyatı yükseliyor. 2021'den bu yana adeta döngü halini almış gibi zam-fahiş fiyat ve yüksek enflasyonu durumunun kadar süreceği merak konusu

Türkiye'de son iki yılda yaşananlar, insanları adeta ekonomist yaptı. 

Fahiş fiyatlar, yüksek enflasyon, asgari ücret zammı, kur korumalı TL vadeli mevduat hesabı, ateşi düşmeyen döviz kurları, memur ve emekli maaşlarına yapılan artış…

Bunlarla ilgilenmeyen vatandaş yok herhalde. Çünkü geçim herkesin ortak konusu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Daha önce Uluslararası Para Fonu'na (IMF) borç ödeyen, enflasyonu düşüren iktidar son iki yılda yaşanan tüm olumsuzlukların sorumlusu görülüyor. 

Vatandaş haksız mı? Elbetteki değil. Zira demokrasilerde icraatın başında bulunanlar gelişmelerden sorumlu olur. Yani yönetenden hesap sorulur.

2021 Ekim ayına kadar döviz kurlarının dışında vatandaş pek bir şey hissetmiyordu. 

Dövizin ateşi her yükseldiğinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) dolar ve euro satıyordu. 

Bunun neticesinde ise 128 milyar doların heba edildiği ifade edildi. Ancak bütün dengeleri sarsan "faiz sebep, enflasyon neticedir" repliği oldu. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "nas" vurgusu da yaparak birçok defa tekrarladığı bu cümle neticesinde döviz durdurulamaz hale geldi. 

 

Refah kaybı grafiği

 

Merkez Bankası'nda piyasaya eskisi gibi müdahale edilecek rezerv de kalmayınca bu sefer devreye "kur korumalı TL vadeli mevduat hesabı" sokuldu. 

Zam vatandaşın cebine girmeden A'dan Z'ye her şeyin fiyatı arttı

Fakat yine de ne dövizin artışı durduruldu ne de yüksek enflasyonun önüne geçildi. 

"Vatandaşı enflasyonun altında ezdirmeme" sözü veren iktidar haliyle 2022'nin başında asgari ücrete yüksek oranda zam yaptı. 

Ancak asgari ücretinin cebine daha yeni ücretten 5 kuruş bile girmeden A'dan Z'ye tüm ürünlerin fiyatı "fahiş" denilecek oranda arttı. 

Çok geçmeden asgari ücretlinin alım gücü düşünce hükümet bu defa da yılın ikinci yarısı için yeniden ciddi anlamda zam yaptı. 

5 bin 500 liraya kadar çıkan asgari ücret yine vatandaşın cebine girmeden daha ilk ayda eridi. 

Enflasyon yüzde 64, memur ve emeklilere verilen yüzde 30

Bir yıl içinde artış oranı yüzde 100'ü bulan asgari ücretle çalışanın alım gücünün yükselmemesi tepkileri beraberinde getirdi. 

 

Enflasyon

Zam vatandaşın cebine girmeden A’dan Z’ye her şeyin fiyatı arttı / Fotoğraf: Reuters

 

En yüksek enflasyon oranının yüzde 84,51 bulduğu ülkede devletin yaptığı her artıştan sonra özel sektörden de ciddi anlamda zam yapıldı. 

Baz etkisiyle enflasyon yüzde 64'e düşmesine rağmen ürünlere yapılan artış durmak bilmiyor. 

Durum böyle olunca 2023'ün başında yine asgari ücrete yüzde 54,66 oranında zam geldi. 

Memur ve memur emeklileriyle SGK ve Bağ-kur emeklilerinin maaşına da önce yüzde 25, tepkiler artınca da yüzde 5 daha artış yapılarak yüzde 30 oranında zam yapıldı. 

Ancak yine değişen bir şey olmadı. Her seferinde maaşlar zamlanırken ürünlerin fiyatı da arttı. 

Öyle ki bu durum artış bir dönüye dönüşmüş durumda. Asgari ücret ve memur, memur emeklileri ve SGK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılacak zam açıklanır açıklanmaz firmalar, ürünlerinin etiketlerini değiştiriyor. 

Bunun ise artık bir alışkanlık haline dönüşmesinden endişe ediliyor. 

Türkiye'de fahiş fiyat-yüksek enflasyon ve maaş zammı- fiyat artışı döngüsünün ne zaman son bulacağı merak ediliyor. 

 

enflasyon
Enflasyon yüzde 64, memur ve emeklilere verilen yüzde 30 / Fotoğraf: Reuters

 

"Bu işin içinden çıkabilene aşk olsun" 

Konuyu değerlendiren ekonomistler farklı görüş dile getiriyor. 

Ekonomist Hayri Kozanoğlu bu konuda bazı rakamları açıklayarak tepkisini gösterdi. 

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın 2023 enflasyon tahminin yüzde 22,3 olduğunu hatırlatan Kozanoğlu, "Yeniden değerleme oranı yüzde 123. Politika faizi yüzde 9. Asgari ücret zammı ise yüzde 54" dedi. 

Kozanoğlu şunları kaydetti: 

"Memur ve emekli zammı yüzde 25. Pardon şimdilik yüzde 30! Özel okul zammı yüzde 65, gıda enflasyonu yüzde 78. Ekonomi aynı ekonomi oranlar bu denli farklı! İşin içinden çıkabilene aşk olsun!

 

"Gelirler enflasyondan dolayı tahribata uğruyor"

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi ekonomist Prof. Dr. Hüseyin Selimler'e göre Türk ekonomisinde henüz sarmal olayı yaşanmıyor. Bunun oluşabilmesi için ücretlerin reel olarak devamlı artmış ve insanların talebinin yükselmiş olması gerekir.

Türkiye'de özellikle emekli ve asgari ücretlilere zammın her zaman enflasyon dikkate alınarak yapıldığını ifade eden Selimler, "Dolayısıyla bizim burada yapmış olduğumuz ücret artışları insanların satın alma gücünü enflasyonu aşan kısmından koruyacak kadardır. Yani gerçek bir talep artışı yok. Talep olsa fiyatlar artar ama o da gerçekten talebi artıracak reel anlamda bir durum söz konusu değil" dedi.

TÜİK'in açıkladığı enflasyon verileri dikkate alınarak artışın yapıldığını vurgulayan Selimler, "Ücretli, emekli veya dar gelirli kesim enflasyona karşı risk altında. Çünkü gelirlerini artıracak bir unsur yok. Gelirleri enflasyondan dolayı tahribata uğruyor. Enflasyon yüzde 64 çıktı ama gıda enflasyonu yüzde 90'ların üzerinde. Kira ve konut fiyatlarındaki artış çok yüksek. Mesela özel okul ücretleri yüzde 65 artırıldı" diye konuştu. 

 

Hüseyin Selimler
Hüseyin Selimler / Fotoğraf: Twitter

 

"Yüzde 3 artacak ürünü yüzde 30'a satıyorlar"

Prof. Dr. Hüseyin Selimler şöyle konuşarak sözlerini tamamladı: 

"TÜİK rakamları baz alınarak artış yapılıyor ancak piyasada tüketici enflasyonu TÜİK rakamların üzerinde. Evet, maliyet açısından bakıldığında ücret artışları işveren için bir maliyet unsuru ve maliyetlerine bunu yansıtacaktır ama fiyatlarda fahiş bir artışa neden olacak bir artış söz konusu değildir. Burada aşırı kar elde etme hırsı var. İnsanlar nasılsa enflasyon var ve her fiyata razıymış gibi normalde yüzde 3 artıracakları ürünü yüzde 20-30 daha yüksek satıyorlar. Bunu pandemi sürecinde de gördük ve hala görüyoruz."

"'Enflasyonu düşürdük' denilerek seçim propagandası yapılacak" 

İktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman ise 4 Eylül'de yayınlanan ve bütçenin de esas alındığı orta vadeli programa göre TÜFE'nin yıl sonu hedefi 24,9 olduğunu hatırlattı. 

Bunun daha mürekkebi kurumadan OECD'nin 22 Kasım'da ekonomik görünüm raporu yayınladığını aktaran Konukman, "Türkiye'ye ilişkin öngörüler de yer almıştı burada" ifadelerini kullandı.

 

Aziz Konukman
Aziz Konukman / Fotoğraf: Twitter

 

Söz konusu raporda 2022 yılı için öngörülen enflasyon oranının 44,6 olduğunu dile getiren Konukman, "Yani neredeyse 24,9 ikiye katlamış durumda" yorumunu yaptı. 

Bütün bu açıklamalar ortadayken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen günlerde yaptığı bir konuşmada, ‘herkes enflasyon hesabını yüzde 20'lere göre yapsın' dediğini anımsatan Prof. Aziz Konukman, "Bir kere ifade ettiği rakamları kendisi dikkate almıyor" diye konuştu. 

"Enflasyonun yüksek seyredeceği anlaşılıyor" diyen Prof. Dr. Aziz Konukman, "Ayrıca 2022 görüldü ki 8 öngörülen enflasyon 64 oldu. Enflasyon baz etkisiyle düştü ama bunu tepe tepe kullanılacaklardır. Seçim atmosferinde cumhurbaşkanı "işte bakın faiz sebep, enflasyon sonuç demiştik ve enflasyonu düşürdük, artık herkes rahatlayacak" diyecektir. Ancak bu çok gerçekçi değil. Aslında şunu sormak gerekir; ne yaptınız da düştü?" değerlendirmesinde bulundu.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU