Ali Geçmenler, 62 yaşında bir evsiz.
Genç yaşta annesini kaybetti.
Babası ikinci evliliğini yapınca üvey annesi onu dışarı attı.
Bir daha eve dönemdi. 25 yıldan fazladır dışarda parklarda yatıp kalkıyor.
Çocukları yok, çünkü hiç evlenmedi. Bundan sonrasına aile kurmasına dair bir umudu da yok.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
60 yaşındaki Hüseyin Bulut da onun gibi evi barkı olmayan biri.
Bulut'un anlatımına göre, ailevi nedenlerle eşinden boşanıyor.
Ayrılıktan sonra tüm servetini kaybediyor. Sonrasında kendini sokakta buluyor.
28 yıldır sokakta, evsiz arkadaşlarını aile edinmiş. Kendi ifadesiyle herkese resti çekmiş.
Bulut, akrabalarına çok kızgın çünkü onların yüzünden yuvasının dağıldığı söylüyor.
17 yıl cezaevinde kaldı
Servet Usta ise Geçmenler ve Bulut'a göre daha genç bir evsiz.
Yaklaşık 40 yıldır dışarda yaşamını sürdürüyor.
40 yılın 17'sini cezaevinde geçirmiş. Cezaevinden şartlı olarak tahliye edilmiş.
Hayat hikayesine gelince "neyi anlatayım" dedikten sonra çok fazla detaya girmeden şunları ekliyor:
Cezaevinde yatmaktan bıktım. Şu anda izinli mahkumum. Destek yok, yardım yok. Valilikten 3 ayda bir sadece 300 Türk lirası alıyorum."
Geçmenler, Bulut ve Usta, binlerce evsizden sadece birkaçı.
Hikayeler farklı, kaderler aynı
Bu insanların evsiz kalarak sokakta yaşamalarının sebepleri arasında ekonomi, aile içi anlaşmazlık ve ruhsal sorunlar ilk sırada yer alıyor.
Onları bu duruma düşüren sebepler ve hayat hikayeleri farklı olsa da kaderleri aynı.
Üstelik onlar yalnız değiller. İstanbul ve Türkiye'de onbinlerce evsiz var.
Tahminlere İstanbul'da 10 bine, Türkiye genelindeyse 70 bine yakın evsiz yaşam mücadelesi veriyor.
Sessiz sedasız gerçekleşen yardım faaliyeti
Evsizler, valilik ve belediyeler başta olmak üzere birçok hayır kurumunun yaptığı yardımlar sayesinde yemek ve battaniye gibi zaruri ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.
Kurumların yardım faaliyetlerinin yanında evsizlere sessiz, sedasız el uzatan insanlar da yok değil.
Evsizlere yiyecek ve giyecek yardımı eden 5-6 kişilik gönüllü ekibin herhangi bir ismi yok.
Bu ekip, yaklaşık 4 yıldır her cuma evsizlere yemek, iç çamaşırı, banyo imkanı ve mevsimine göre battaniye ulaştırıyor.
Şimdiye kadar sosyal medya dahil hiçbir basın kuruluşunda ne açıklamaları ne de fotoğraf ve video görüntüleri yer aldı. Hatta isimlerinin duyulmasını dahi istemiyorlar.
İstikamet: Eyüpsultan, Taksim ve Fatih
Ulaştığımız ekiple gece 22.30'da İstanbul'un Sultangazi ilçesinde bir geldik.
Malzemeler araçlara yüklendikten sonra ekip üç gruba ayrıldı.
Biri Eyüpsultan, biri Taksim'e (Beyoğlu) biri de Fatih yönüne yola koyuldu.
Biz de Fatih grubuna eşlik ettik. İlk uğrak yerimiz Topkapı-Ulubatlı metro durağı oldu.
Vatan Caddesi'ndeki park ve hastanelerin bahçelerine uğrayarak Saraçhane'ye, oradan Fatih Camii çevresi, Vezneciler, Unkapanı, Eminönü ve Tahtakale'deki evsizlere uğrayarak onlara gerekli malzemeler dağıtıldı.
Her dağıtım sonrası durum muhasebesi yapılıyor
Gece 23.00'de başlanılan dağıtım, 02.00 gibi bitti ama dağıtımı biten gruplar hemen eve dönmüyor.
Geleneğe göre işini bitiren grup Unkapanı pilavcısına geçiyor ve orada bekliyor.
Tüm gruplar geliyor, pilav ve çay eşliğinde bir durum muhasebesi yapılıyor.
Bir sonraki dağıtım için eksik ve ihtiyaçlar belirlendikten sonra ekip evlerin yolunu tutuyor.
Ekibin yaşça en büyüğü Cengiz Açıkgöz… Herkes Açıkgöz'e "ağabey-abi" diye hitap ediyor.
Açıkgöz, Independent Türkçe'ye faaliyetleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
"Daha fazla evsize dokunmayı istiyoruz"
Öncelikle sokakta kalan insanlara bir şeyler yapma düşüncesi için 4-5 kişilik bir arkadaş grubunun bir araya gelmesiyle işe başladıklarını kaydeden Açıkgöz, faaliyetlerinde dördüncü seneye girdiklerini söyledi.
Faaliyeti tamamen kendi imkanlarıyla finanse ettiklerini ve dışardan herhangi bir yardım veya destek almadıklarını aktaran Açıkgöz, "Duyanlar, görenler ‘biz de katılalım, destek olalım' diye çok teklif geliyor. Doğrusu bu teklifleri yapanlara şunu diyoruz; maddiyattan öte gelin şahit olun, dahil olun. Belki sonra kendiniz bir şeyler yapmaya karar verir, bir ekip oluşturursunuz. Biz daha çok evsize dokunmayı sağlamak istiyoruz" diye konuştu.
"Belki bir vicdan muhasebesine vesile olur"
Amaçlarının bir sandviç ile sokakta kalan insanın karşısına çıkmak olmadığını, asıl hedeflerinin daha fazla evsize dokunmak olduğunu ifade eden Açıkgöz, "Bu alışverişte verdiğiniz bir şey var ama aldığınız bir şey de olsun. En azından gece 03.00'te eve gittiğinizde belki bir vicdan muhasebesine vesile olur. Dışardan bize katılmak isteyenlere bu teklifte bulunuyoruz. Yoksa diğer türlü yardım etmek, bir şeyler vermek tabiri aslında çok nezaketsiz bir tabirdir. Bir şey verdiğimiz de yok, sadece elimizdeki imkanları onlarla paylaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
"Çok ciddi küsmüşlükleri var bu insanların"
Evsizlerin zannedildiği kadar suçlu ya da kriminal olmadığını, hepsinin farklı, derin ve çok hüzünlü hikayelerine şahit olduklarının vurgulayan Açıkgöz, "Tahmininizce sokakta ne kadar insan kalıyor" sorusuna şu yanıtı verdi:
İstanbul'da veya Türkiye'de kaç tane evsiz var, bunun cevabını bilmiyorum. Aslında biraz da bilmek istemiyorum. Bildiğimiz, gördüğümüz her şey gözlümüzde biraz daha ağırlık yapıyor. Dışarda 30 bin insan var desem, ne fark eder ki veya 100 bin desem daha fazla kahır çekmemize sebep olacak. Ama bildiğim 250-300 tane insan var. Çünkü bunları biliyorum. Görmüşüz, dokunmuşuz. Benim dünyamda her daim sokakta 300, 500 tane insan var. Belki de bundan fazlasını bilmek istemiyoruz. Hayata karşı çok ciddi küsmüşlükleri var bu insanların. Anlamaya çalışıyoruz. Bu insanlar niye sokakta? Bu yoksunluktan mı kaynaklanıyor, yoksa bir tercih mi? Şunu fark ediyoruz; yaşadıkları hayatın pratikleri içerisinde bir yerde hayatları kırılıyor ve çok fena küsüyorlar. Bir tepki, bir çığlık olarak da sokakta kalmayı tercih ediyorlar. Belki sevdiklerine, yakınlarına karşı feryat etme şeklidir. Çok kırılgan olduklarını fark ediyoruz. Bu insanlar fark edilmek isteniyorlar."
© The Independentturkish