Kenya polisi Haiti'de neyi değiştirdi?

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Ralph Tedy Erol/Reuters 

Karayipler'in stratejik noktası Haiti, bağımsızlığını kazanmasının üzerinden 200 yıl geçmesine rağmen bugün hâlâ çete şiddeti, yoksulluk ve istikrarsızlık içinde bir varoluş mücadelesi veriyor.

Ancak bu zorluklar sadece Haiti'nin iç sorunlarından kaynaklanmıyor; ABD'nin uzun yıllardır yürüttüğü gizli politikalar, ülkeyi bugün içine düştüğü bu karmaşaya sürükledi.

Amerika, Haiti'de çete şiddetini sona erdirme iddiasıyla Kenya'dan polis birlikleri gönderdi ve göndermeye devam ediyor.

Oysa Amerika hegemonyası Haiti'de güvenliği ve istikrarı sağlama çabası içinde değil, bilakis kendi kıyılarına yakın güçlü ve bağımsız bir ülke görmek istemediği için karmaşanın devam etmesini arzuluyor. 


Başarıya ulaşan ilk köle isyanından kaosa

Haiti, Afrika'dan getirilen kölelerin bağımsızlık için başlattığı 1791'deki devrim neticesinde 1804'te Fransız sömürgeciliğine son verdi.

Haiti Devrimi'ni özgün kılan, modern tarihte başarıya ulaşan ilk köle isyanı olmasıydı.

Ancak bağımsızlığını elde ettikten sonra, Fransa tarafından 1825'te tanınması ağır bir bedelle mümkün oldu.

Haiti, Fransız köle sahiplerine tam 150 milyon frank (yaklaşık 21 milyar dolar) tazminat ödemek zorunda kaldı.

Bu ağır borcu ödeyebilmek için ABD'nin kredi teklifini kabul eden Haiti böylece aynı anda iki ülkeye borçlandı.

Ülke, borç yükünü 1947'ye kadar ödemeye çalıştı, fakat bu süreçte kaynakları tükendiği için yakın gelecekteki ekonomik sömürüye açık hale geldi.

1915'te, Haiti Devlet Başkanı Vilbrun Guillaume Sam'in öldürülmesinden sonra, ABD "güvenlik" bahanesiyle Haiti'yi işgal etti.

Bu işgal, 1934'e kadar sürse de ABD, ülkeden ayrıldıktan sonra Haiti'nin mali kontrolünü elinde tutmaya devam etti.

Şeker kamışı ticareti de dahil olmak üzere Haiti'nin gelir getiren tüm ticari faaliyetleri ABD kontrolü altına geçti.

Haiti'de bugün hala ekonomik ve siyasi anlamda ABD kontrollü kaos yaşanıyor.


Çeteler ve statüko: Haitililerin bilinçli yoksullaştırılması

Haiti, yeraltı kaynakları ve doğal zenginlikleriyle çok uluslu şirketler için uzun zamandır bir cazibe merkezi.

Altın, nadir mineraller ve tarıma elverişli verimli toprakları olan bu ada ülkesinin, ABD'nin hem ekonomik hem de stratejik çıkarları nedeniyle bağımsız hareket kabiliyeti elinden alınmış durumda.

ABD, Haiti'de 100 yılı aşkın bir süredir çeşitli bahanelerle asker bulunduruyor.

Haiti'nin Dominik Cumhuriyeti sınırındaki altın yatakları ve çok uluslu şirketlerin buraya yaptığı muazzam yatırımlar bir yana, bu küçük ülke aynı zamanda deniz ve hava uyuşturucu hattı üzerinde yer alıyor.

ABD, tarımsal üretimin zayıflaması için Haiti'yi belli ürünlere bağımlı kılarken, çetelerin varlığı ve şiddet de sürdürülebilir kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biri olarak korunuyor. 

Her ne kadar Haiti'deki çeteler Batı medyasında "kendiliğinden oluşmuş" gibi gösterilse de başta Amerika olmak üzere bazı dış güçler bu gruplara destek veriyor.

Haiti'nin finansal ve siyasi kumandası Amerika'nın elinde.

Silah ambargosu uygulanan ülkede, faaliyet gösteren çetelerin elindeki silahlar Amerikan silahı.

Çoğu Haitili çete lideri, ABD'den geri gönderilmiş göçmenlerden oluşuyor. 

Çeteler aracılığıyla sağlanan bu "kontrollü kaos", ülkenin büyük sermaye gruplarının hakimiyetinde kalmasını sağlıyor.

ABD'nin finanse ettiği sistem, Haiti'nin doğal kaynaklarına erişimi sınırlandırarak ülkeyi sürekli dış yardıma bağımlı kılıyor.

Amerikan tahıl ve gıda şirketleri, bu bağımlılık ilişkisinin en büyük kazananı olurken, tarım ve sanayi alanındaki kapasitesi yok edilen Haiti, ucuz iş gücü deposu haline getiriliyor.

İstikrarsız bir Haiti ABD'nin varlığı ve geleceği için karlı.


ABD'nin dolaylı müdahalesi ve İsrail'in parmağı

Haiti, ABD hegemonyasına karşı her direndiğinde çeşitli askeri müdahalelere sahne oldu.

1994 yılında "Demokrasiyi Destekleme Harekâtı" adı altında ABD, Haiti'ye BM barış gücü yetkisiyle 20 bin asker gönderdi.

Bu güç gösterileri, Haiti'yi ABD'nin jeopolitik çıkarlarına hizmet eden bir uydu devlet konumuna sürükledi.

Benzer şekilde, 2004'te demokratik yollarla seçilen Başkan Jean-Bertrand Aristide'nin askeri darbe ile devrilmesinde de ABD'nin dolaylı desteği söz konusu oldu.

Temmuz 2021'de Devlet Başkanı Jovenel Moïse suikastı sonrası ülkedeki yönetim boşluğu, çete şiddetinin dramatik boyutlara ulaşmasına yol açtı.

Ancak 2024 yılı Şubat ayında çetelerin Viv Ansanm (Kreyol dilinde Birlikte Yaşamak) adı verilen bir koalisyonda güçlerini birleştirerek Başbakan Ariel Henry'yi devirmesi, polis karakollarına, hükümet binalarına ve altyapıya koordineli saldırılar düzenlemesi, uluslararası havalimanı ile ana limanın kontrolünü ele geçirmesiyle ülkedeki güvenlik sorunu daha da kötüleşti.

Bugün başkent Port-au-Prince'in yüzde 80'ini çeteler kontrol ediyor.

11,5 milyonluk Haiti nüfusun yaklaşık yarısının akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor.

Adam kaçırma, tecavüz ve yağma günlük hayatın bir parçası.

Çetelere destek veren bir diğer ülke de İsrail.

İsrail'in Haiti'deki fahri konsolosu olarak da nitelendirilen Gilbert Bigio, Kanada tarafından, ülkedeki aşırı nüfuzunu ve servetini, yıllardır Port-au-Prince'te faaliyet gösteren "silahlı suç çetelerinin yasadışı faaliyetlerini korumak ve mümkün kılmak" için kullanmakla suçlandı, ancak Bigio hiçbir ceza almaksızın çeteleri beslemeye devam etti.

Bigio gibi daha nice nüfuz sahibi beyaz savaş ağaları ülkeye silah ve diğer kaçak nesneleri sokmak için gereken özel havaalanlarına, limanlara ve sınır bağlantılarına sahip.

Bizzat babasının Haiti'nin İsrail'in kuruluşuna destek vermesinde büyük rol oynadığı bilinen Gilbert Bigio, ülkenin en zengin ve en etkili adamı.

Onlar Haiti halkının yaşadığı gerçeklerken uzak köşklerinde ülkedeki kaosu artırmak için yasadışı faaliyetlerde bulunuyorlar ve tüm bu faaliyetler ABD ve Batı ülkeleri tarafından destekleniyor. 
 


Kenya'nın katılımı: Maşa rolü

Daha önce ülkeye direk müdahale eden ABD bu defa dolaylı yoldan müdahil olmayı tercih etti.

Haiti'deki çetelerle mücadele etmesi için (Kenya Somali sınırında Eş-Şebab militanlarıyla savaş tecrübesi bulunan) Kenya'dan polis kuvvetlerini Haiti'ye göndermesini istedi.

Kenya bin kişilik polis gücü gönderme sözü verdi.

400 kişilik Kenyalı polis ekibi haziran ve temmuz aylarında gönderildi.

17 Ocak'ta ise özel eğitim sürecinden geçen 217 kişilik üçüncü ekip Haiti görevine başladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı fonunun yanı sıra, Kanada, ABD ve Fransa gibi ülkelerin katkıda bulunduğu BM Güven fonu ile finanse edilen Kenya polis kuvvetleri şimdiye kadar çetelerle mücadelede herhangi bir ilerleme kaydetmedi.

Zaten Amerika'nın hedefi de çetelerden kurtulmak değil, Afrika'daki müttefiki William Ruto'yu maşa gibi kullanarak Haiti'deki "çözüm" sürecine dahil olmuş gibi gözükmek. 

BM raporuna göre 2024 yılında Haiti'de çete şiddeti nedeniyle en az 5 bin 600 kişi öldü (2023'tekinden yaklaşık bin kişi daha fazla) ve 2 bin 212 kişi yaralandı. 

ABD destekli diktatör rejimler altında siyasi cinayetlerin, keyfi tutuklamaların, adam kaçırma ve işkencenin sıklıkla yaşanageldiği ülkede, Kenya'nın insan hakları ihlalleri ile nam salan polis kuvvetlerinin Haiti çeteleriyle gireceği çatışmalarda şiddet olaylarını daha da artırmasından korkuluyor. 

Bu defa hem çetelerden hem de Kenya polisinden korkan halk, çok daha zor bir durumla karşı karşıya.

Üstelik İngilizce ve Svahili konuşan Kenya polisinin Fransızca ve Kreyol konuşan Haiti polisiyle ve halkıyla iletişim kurması da mümkün değil.

Kenya halkı da kendi polislerinin denizaşırı misyonunu onaylamıyor, Başkan Ruto'yu Amerika neo kolonyalizmini desteklemekle ve para karşılığı kendi polisini tehlikeye atmakla suçluyor. 

6 ay önce atanan Haiti Başbakanı Garry Conille'nin geçtiğimiz aylarda görevden alınması, istikrarsızlık sürecini daha da derinleştiriyor.

Ülkede şiddet olayları tırmanışta.

Haiti'deki asıl sorun, sadece güvenlik açığı değil; köklü bir siyasi ve ekonomik düzen değişikliği gerektiren sistem sorunu.

Amerikan çıkarlarının Haiti'de güç kazanması için istikrarsızlık, bu ülkenin kontrol altında tutulması açısından önemli bir strateji unsuru ve ABD'nin bu unsurdan vazgeçmesi yakın gelecekte beklenen bir durum değil. 

Kenyalı polisler arasında maaşların düşüklüğünden şikâyet ederek istifa mektubu sunanlar var.

Gönderilmesi planlanan diğer polis memurlarının gelmemesi ve kendilerine sağlanan fonun daha da azaltılması yada kesilmesi durumunda (Trump bu konuda farklı bir tavır alabilir ve ABD desteğini tamamen çekebilir) nasıl bir tavır alacaklarını tahmin etmek zor değil. 

 

 

Kaynaklar: 

https://www.indyturk.com/node/565906/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/haitide-devlet-yok-%C3%A7eteler-var-bm-haitiye-askeri-m%C3%BCdahale 
https://news.asu.edu/20210721-5-factors-have-led-haitis-current-political-state 
https://www.thenewhumanitarian.org/investigations/2025/01/13/haiti-depth-why-kenya-led-security-mission-floundering 
https://haitiliberte.com/gilbert-bigio-israels-man-in-haiti/ 
https://www.standardmedia.co.ke/america/article/2001505603/un-says-haitis-murder-rate-rose-from-july-to-sept

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU