Erdal İnönü'nün 15. ölüm yıldönümü nedeniyle düzenlenen konferansta siyasi parti temsilcilerinin dışında siyaset bilimciler de ülkedeki kutuplaşmaya dair önemli açıklamalarda bulunarak, farklı araştırma sonuçlarını açıkladı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin II. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün oğlu olan ve uzun yıllar boyunda Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) liderliğini yürüten fizikçi Prof. Dr. Erdal İnönü, 31 Ekim 2007 günü tedavi gördüğü ABD'nin Houston şehrinde yaşamını yitirmişti.
Siyasette hoşgörülü, uzlaşmacı ve esprili kişiliği ile tanınan İnönü'nün 15. ölüm yıldönümü nedeniyle kurucusu olduğu Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) tarafından "Erdal İnönü'yü Anma Konferansı / Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Kutuplaşmayı Nasıl Aşacağız Konferansı" düzenlendi.
İstanbul'daki Cevahir Grand Otel'de düzenlenen konferansta TÜSES Başkanı Celal Korkut Yıldırım'ın ardından konuşan kamuoyu araştırmacısı Bekir Ağırdır, önümüzdeki seçimin popülist bir iktidardan demokratik yollarla kurtulma çabası olarak başarılı olunması halinde dünyaya da ilham verici olacağını öne sürdü.
Ağırdır'a göre önümüzdeki seçimi gençler, dindarlar ve Kürtler belirleyecek.
Ağırdır, 62 milyon seçmenin 20 milyonunun genç olduğunu belirterek, "İktidarın gençlerden alabileceği en fazla oy üç, çok zorlasa dört milyon. Geri kalan muhalefete oy verebilecek durumda ama bunun olup olmayacağını muhalefet belirleyecek. Gençlerin sandığa gitmesi sonucu belirleyecek" dedi.
"En büyük kopuş dindarlardan"
Daha önce iktidara oy veren dindarlardan 10 puanlık bir kesimin koptuğunu söyleyen Ağırdır'ın Kürtlere dair de şöyle bir iddiası var:
"İktidar Kürtlere helikopterden altın atsa ancak 10 seçmenden ikisinden oy alacak. Sekizinden oy alma şansı yok. Bu çok önemli çünkü 2010'de her 10 Kürt'ten beşi Ak Parti'ye oy veriyordu"
Ağırdır, buna karşın muhalefetin seçimi kazanma yönündeki çalışmalarının da şu ana kadar yeterli olmadığını öne sürerek, "İktidarın kaybedeceği kesin ama muhalefetin kazanacağı kesin değil. İktidarın yüzde 20'de olsa kazanma şansı var. Eğer muhalefet bu seçimi kimlikler, partilerin ayrışması üzerinden değil de ülkenin geleceği üzerinden anlatabilirse bütün bu manipülasyonlar boşa çıkar" diyerek sözlerini bitirdi.
Konferansın diğer konuşmacılarından Prof. Dr. Evren Balta, seçmenlerin olumsuz duygular besledikleri partileri tespit etmek için 2018, 2019 ve 2021'de yapılan araştırmalardan örnekler vererek şöyle dedi:
2018'de en fazla oy vermem denilen partilerden biri CHP iken 2021 yılında bu AK Parti öne geçti. 2018'de AK Parti'ye asla oy vermem diyenlerin oranı yüzde 25 iken bu 2021'de yüzde 40'a çıktı.
Balta, asla oy vermem denilen parti sıralamasında HDP'nin yüzde 60'la ilk sırada olduğunu ancak 6'lı masayı oluşturan partilerden CHP seçmenleri arasında bu oranın Türkiye ortalamasının altında iken İYİ Parti'de ise MHP'ye yakın bir oranın çıktığını söyledi.
"Araştırmaya katılanların yüzde 60'ı rakip partinin telefonlarının dinlenmesini normal karşıladı"
Prof. Dr. Emre Erdoğan ise kutuplaşmaya dair yaptıkları bir araştırmada halkın yüzde 75'inin karşıtı olan partiye yakın bir komşu istemediğinin ortaya çıktığını öne sürdü.
Erdoğan, aynı araştırmada katılımcıların yüzde 40'ının diğer partinin miting yapmasına karşı olduğunu belirttiğini, yüzde 60'ının ise rakip partinin telefonlarının dinlenmesini normal gördüğünü de kaydetti.
Siyasetçi parti temsilcileri kutuplaşmadan çıkmayı konuştu
Konferansın "Siyasetçiler Kutuplaşmacı Siyasetten Çıkış Yolunu Anlatıyor" başlıklı üçüncü oturumuna ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Taşkın, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Faik Tunay, Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, Gelecek Partisi Genel Başkan Baş Danışmanı Dr. Hakan Tartan, HDP Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç ile Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya konuşmacı olarak katıldı.
İYİ Parti'nin HDP'nin olduğu toplantılara katılmama kararı nedeniyle temsilci göndermediği öğrenildi.
"Bizi bir araya getiren Erdoğan karşıtlığı ama düşmanlığı değil"
Konuşmasında "Bizi bir araya getiren doğruya doğru Erdoğan karşıtlığı ama Erdoğan düşmanlığı değil" diyen Faik Tünay, sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden değil, işbirliklerini çözüm önerileri üzerinden kurmaları gerektiğini söyledi.
"Altılı masanın çalışmalarının duyurulmasında ilerlemeler kaydedilecek"
Tünay ayrıca altılı masanın çalışmalarının kamuoyuna yeterince duyurulamadığı konusundaki bir eleştiriye dair verdiği cevapta, bu sorunun aşılması için altı partinin temsilcilerinin bulunduğu bir iletişim komisyonu kurulduğunu söyleyip, şöyle devam etti:
Geçen haftaki toplantıda kararlar aldık. İki partiden cevap bekliyoruz. Yapılan çalışmaların daha etkin duyurulması konusunda önemli ilerlemeler kaydedeceğiz. Ortak web sayfası kurmak gibi çalışmalar olabilir.
"Hepimiz dayak yemekte eşitlendiysek devlet gücünü sopa olarak kullanmaktan kaçınacak bir mutabakat üretmek zorundayız"
Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Erkmen de Türkiye'de günümüze kadar devlet sopası yemeyen bir kesimin kalmadığını iddia ederek, "Birkaç istisna dışında bir şekilde devlet sopasını ele geçirip karşısındakini dövmeyen de kalmadı. Hepimiz dayak yemekte eşitlendiysek eğer artık devlet gücünü sopa gibi kullanmaktan kaçınacak bir mutabakat üretmek zorundayız" diye konuşarak altılı masanın hedeflerinden birinin de özgürlükçü bir anayasa yapmak olduğunu belirtti.
"Anayasa Mahkemesi HDP'yi kapatırsa seçime girmenin bir yolunu bulacağız"
HDP Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oruç da konuşmasında seçime kadar zorlu bir yedi ayın olduğunu belirtti.
HDP'ye yönelik kapatma davasının son noktasına geldiğini hatırlatan ve bunun bir nedeninin de seçim sonuçlarını etkilemek olduğunu öne süren Oruç, devamında "Anayasa Mahkemesi kapatmak durumunda kalırsa bizler içinde bulunduğumuz durumu atlatmak için hem milletvekili hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmanın bir yolunu bulacağız" ifadelerini kullandı.
© The Independentturkish