M.S. 13. yüzyılda yaşayan Hacı Bektaş Veli, öğretileriyle özellikle Alevi-Bektaşi inancının oluşumunda, gelişmesinde büyük etkisi oldu.
Yerleştiği ve M.S.1271'de vefat ettiği yer, zamanla Hacı Bektaş Veli Dergahı olarak anılarak "hoşgörünün" merkezine dönüştü.
Aradan geçen yüzyıllara karşı halen hafızalarda güçlü bir yeri olan Hacı Bektaş Veli, her ağustos ayında adını verdiği ilçede anılıyor.
Bu yıl ki törenlere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı.
Ayrıca alışıla gelmiş kişiler dışında bir isimden Hacı Bektaş Veli'yi anan bir mesaj geldi.
Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velî Hazretleri'nin anıldığı şu günlerde Yüce Rabbimiz'den kendisine fevka't-tecellîler bahşetmesini niyaz eder ve bu münasebetle yüce velînin: pic.twitter.com/eMW2AIvxn1
— Cübbeli Ahmet Hoca (@c_ahmethoca) August 16, 2022
Cübbeli Ahmet, Hacı Bektaş Veli'yi andı
Bu isim de İsmailağa tarikatının ileri gelenlerinden ve kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü oldu.
Ünlü Twitter'daki paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velî Hazretlerinin anıldığı şu günlerde Yüce Rabbimizden kendisine fevka't-tecellîler bahşetmesini niyaz eder ve bu münasebetle yüce velînin 'İnsan suya yaramalı, su abdeste yaramalı, abdest namaza yaramalı, Allah'a ulaşmak için namaz lazım' (Makalat sh.51. Türkiye Diyanet Vakfı) sözlerini hatırlatmak lazım. Allah-ü Teala, dostlarının sevgisini iddia edip de buyruklarına uymayan sahtekarlardan olmaktan cümlemizi muhafaza eylesin. Amin.
Tartışmalı bir konu…Alevilikte namaz var mı yok mu?
Cübbeli Ahmet, mesajında tartışmalı bir konuya giriş yaptı.
Anadolu Aleviliğinde Sünni ve Şiilerde olduğu gibi alışıla gelmiş namaz ibadeti yok. Bazı çevreler Alevilerin de namaz kıldığını iddia etse de genel olarak Alevi ileri gelenleri bu mezhep inancında Sünni ve Şiilerde uygulandığı haliyle bir namazın olmadığını, Alevilerin ibadetinin cem olduğunu kaydediyor.
Ünlü'nün ise mesajında Alevilik açısından önemli bir isim olan Hacı Bektaş Veli'nin söylediği iddia edilen, namaz tavsiye ettiği bir cümleyi paylaştığı görülüyor.
Ünlü'nün kaynak gösterdiği Makalat adlı kitabın ise Hacı Bektaş Veli tarafından yazdırıldığı öne sürülüyor.
Peki Aleviler, Hacı Bektaş Veli'ye ait olduğu iddia edilen bu sözler için ne diyor?
Bu soruyu önemli bir Alevi ocağından gelen ve Alevilik üzerine pek çok çalışmaya imza atmış bir akademisyene Prof. Dr. Ali Yaman'a sorduk.
"Makalat'ın Hünkar'a aidiyeti tartışmalı"
Ünlü'nün içeriğindeki bir cümleyi paylaştığı Makalat, Hacı Bektaş Veli'ye mi ait?
Öncelikle Makalat'ın Hünkar Hacı Bektaş Veli'ye aidiyeti tartışmalı. Bu nedenle biz Alevilerce güvenilir bulunmuyor. Ancak sadece Aleviler değil Hacı Bektaş Veli konusunda çok önemli ve bilimsel araştırmalar yapan Sünni kökenli Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak da Makalat'ın Sünni tasavvuf anlayışına uygun bir el kitabı olduğunu ve dolayısıyla onun tarafından yazıldığı iddiasını güvenilir bulmuyor.
"Hacı Bektaş Veli'yi anlatan en eski kaynak onun Sünnilerden farklı olduğunu söylüyor"
Hacı Bektaş Veli'yle ilgili en eski bilgiler nereye dayanıyor?
Hünkar Hacı Bektaş Veli'yle ilgili bilgi veren en eski kaynak olarak iki tane menakıbname (velilerin, tarikat büyüklerinin kerametlerini konu alan eserler) var. Biri Mevlevi olan Ahmet Eflaki'nin Menakıbu'l-Arifin, diğeri de Baba İlyas'ın torunlarından Elvan Çelebi'nin yazdığı Menakıbu'l-Kudsiye kitabı. Özellikle Eflaki'nin kitabında çok önemli ifadeler var. Bu kitap Hacı Bektaş'ın dönemiyle ilgili ve onunla ilgili en eski kaynak olması bakımından önemli. Üstelik bir Alevi kaynağı da değil Sünnilerce hazırlanmış olması açısından da önemli. Mevlevilerce hazırlanmış.
Efaki'nin kitabında Makalat'taki ifadelerden bahsediliyor mu?
Eflaki, kitabında "…Hacı Bektaş'ın marifetle dolu bir kalbi vardı. Fakat şeriata uymuyordu…" , "O dış görünüşe hiç saygı göstermiyor şeriata uymuyor ve namaz kılmıyordu…" diyerek Hacı Bektaş Veli'nin kendileri gibi olmadığını, kendilerine benzemediğini, şeriata uymadığını, görünüşünün kendilerinden farklı olduğunu ifade ediyor. Yani "Sünni çevrelere mensup değil bu kişi" diyor. Bunu onun, Sünnilerin söylemesi önemli. Diyorlar ki "Bu bizden değil." Bunu da anlatıyor. Onun için Makalat üzerinden namaz konusunu ve hatta Aleviliği tanımlamak pek de doğru değil.
"Onlar Proto Alevilerdi"
Her iki kitapta Hacı Bektaş Veli'yle ilgili başka bilgi var mı?
Ariflerin menkıbelerinde Hünkar, 1240'taki Babai isyanının lideri Baba Resul'ün halifesi olarak tanıtılıyor. Elvan Çelebi'nin kitabında ise Dede Kargın'ın halifesi olarak geçiyor. Her ikisinin de içinde yer aldıkları kitleler belli. Bunlara Proto yani ön Aleviler diyebiliriz. Sonuçta bugünkü bildiğimiz anlamda Aleviliğe ve ocak sistemine son halini 16. yüzyılda Kızılbaş Türkmenlerin önderi Şah İsmail Hatayi veriyor.
"Makalat üzerinden Alevileri kendileri gibi bir topluluk göstermeye çalıştılar"
Hacı Bektaş Veli'nin böyle bir emri olsaydı Alevilerin yaşamına yansırdı diyorsunuz?
Yani biz Alevilerin işte yüzyıllardır Anadolu'daki yaşamı ortada. Köylerindeki mescitlerin ve camilerin ağırlıklı olarak nasıl yapıldıkları, sonradan yaptırıldığı ortada. Dolayısıyla İslamcı çevreler bir dönem Hacı Bektaş'ı Sünni bir şeyh ve Makalat üzerinden Alevileri bir şekilde Sünni pratikleri uygulayan kendileri gibi bir topluluk olarak sunmaya çalıştılar ama bu tarihi olarak doğru değil.
"Şah İsmail'in büyük atasından oğluna namaz açıklaması"
Peki Alevi kaynakları bu konuda ne diyor?
Bu konuda en önemli kaynaklardan biri Alevi Dedelerinin temel kaynağı diyebileceğimiz "Büyük Buyruk"ta yer alan ve Şah İsmail'in 13. yüzyılda yaşayan büyük atası Şeyh Safi (Safiyüddin Erdebilî) ile oğlu Şeyh Sadrettin Musa arasında geçen konuşmalardır. Soru cevap şeklinde bir anlatım tarzı olan Buyruk'ta Şeyh Safi şöyle cevaplar: "Çünkü namazdan kastedilen niyazdır." (Buyruk, 2000: 23)
"Alevilikte namaz niyazdır. Niyaz da Hakk'a yakarmadır"
Yani Alevilerin anladığı anlamda namaz farklı bir şey diyorsunuz?
Alevilerin namaza verdiği, namaz dedikleri şeyi de iyi anlamak lazım. Metinlerde geçen namaz sözcüğünden neyi kastettiklerine bakmak lazım. Aleviler, cem ibadeti sırasında oturdukları cemal cemale (yüz yüze) ibadetlerini bazı yörelerde halka namazı olarak nitelendiriyorlar. Şimdi bundan yola çıkarak "Efendim bak halka namazı deniliyor. O zaman bunlar namaz kılıyor mu" diyeceğiz yani. Oysa yaptıkları cemde on iki hizmetli bir ibadet gerçekleştiriyorlar. Kısaca Alevi buyruklarının namazı tasvir edişi tanımlayışı bu. Yani biz namaz derken niyazı kastediyoruz. Niyaz nedir? Niyaz da Allah'a yakarmadır, duadır.
Zaten aslında namazın özü de budur. Aleviler şekilden çok özü ön plana alırlar. Hacı Bektaş'ın, Pir Sultan Abdal'ın ve diğer Alevi-Bektaşi ulularının kim olduklarını, nerede yaşadıklarını az çok biliyoruz. Ona bağlı toplulukların nasıl yaşadığını, ibadetlerinin ne olduğunu biliyoruz.
"Makalat'ı bastıranlardan biri de Nakşibendi şeyhi Esad Coşan'dı"
Peki Hacı Bektaş'ın Makalat'ı nasıl daha da bilinir oldu?
Makalat'ı 1990'lı yıllarda bastıranlardan biri de bir Nakşibendi şeyhi olan Esad Coşan'dır. Peki Coşan, başka konu kalmadı da neden bu meseleyle uğraştı. Coşan, bu kitap üzerinden "Aleviler bak size doğru yolu gösteriyoruz, aslında sizin piriniz namaz kılıyordu" gibisinden bir mühendislik çalışmasına girdi. Sadece o değil, pek çok ilahiyatçı ve Diyanet mensubu da çok uğraştılar Alevilere "doğru Aleviliği" öğretmek için. Ancak Aleviler bu tür kitaplardaki bilgileri geleneksel Alevi yaşamı ile karşılaştırmalılar, yani sağlamasını yapmak zorundalar. Kitapta her yazan bilgi acaba Alevi hayatına uyuyor mu uymuyor mu? Yani bu işin bir de tarihsel ve sosyolojik yönü var, Alevilik ancak bu şekilde anlaşılabilir.
"Cübbeli Ahmet'in Hünkar'ı kendilerine uyan kalıba oturtması kabul edilemez"
Cübbeli Ahmet Hoca'nın bu konuya girmesine ne diyorsunuz?
Pir Sultan, Kul Himmet gibi bütün Alevi uluları deyişlerinde, dualarında Hacı Bektaş'ı nakşetmiş insanlar. Bu insanların köyü, memleketi, yaşamı belli. Cübbeli Ahmet'in o tarikat yapılanmalarıyla Hünkar Hacı Bektaş Veli'yi kendilerine uyan bir kalıba oturtmaya çalışmaları kabul edilemez. Bu daha önce de yapılmaya çalışıldı ama Hünkar Hacı Bektaş Veli'nin kim olduğu, kimlerin piri olduğu ve yüzyıllardır Anadolu ve Balkanlar'daki Alevi-Bektaşilerin nasıl onu ser çeşme olarak gördükleri meydanda.
"Kendi inancımıza da saygı gösterilmesini istiyoruz"
Bu tür açıklamalar Aleviler arasında nasıl etki yapıyor?
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum. Biz Alevi-Bektaşiler olarak, bütün inançlara, kültürlere saygı duyuyoruz. Ancak kendi inanç anlayışımıza da saygı duyulmasını bekliyoruz. Kaldı ki, Sünni ilahiyatçı ve din adamlarının Aleviliğe yönelik değerlendirmeler yaparken, bu saygı ve hoşgörü temelinde hareket etmeleri doğrudan Hacı Bektaş'ın temel felsefesi ve savunduğu değerlerle ilgilidir. Aslan ve ceylanı kucaklayan Hacı Bektaş yüzyıllar öncesinden bize ışık tutmaktadır.
© The Independentturkish