Yüksek Öğretim Kurumları (YKS) tercihleri için süreç bugün başladı.
Tercihler 29 Temmuz Pazartesi saat 23:59'a kadar yapılabilecek.
Independent Türkçe adayların tercih yaparken nelere dikkat etmeleri gerektiğini uzmanlara sordu.
Prof. Dr. Selçuk Şirin, Abbas Güçlü ve Sadık Gültekin, adayların sevdikleri işleri yapmaları görüşünde hemfikir.
Ancak eğitimciler, genel olarak “Bölüm mü yoksa üniversite mi seçilmeli?” sorusuna farklı yanıtlar veriyor.
Abbas Güçlü ve Sadık Gültekin, meslek seçiminin üniversiteden daha önemli olduğu görüşünde.
Prof. Dr. Selçuk Şirin ise "Tercihinizi yaparken bölümden çok üniversiteye odaklanın" diyor.
Prof. Dr. Selçuk Şirin: Bölüm değil, üniversite seçin çünkü en önemli kazanım network yani ilişkiler ağı
New York Üniversitesi (NYU) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin, adaylara bölüm değil, üniversite seçmesi tavsiyesinde bulunuyor.
Şirin’e göre içinde bulunduğumuz çağda network oluşturmak ve sosyal çevre yapmak, bölümden daha önemli:
Tek başına bölümde alınan eğitimle üniversiteli olunmuyor. Üniversite dediğiniz kavram, bir ekosistem. Bölüm elbette önemli ama bölümden daha önemli olan şey o bölümün bulunduğu kampus ortamı. Kimlerle oturup kalkacaksınız? Hangi sosyal çevreye dahil olacaksınız? Sosyal sermayeden söz ediyorum. Üniversitenin bu çağda size kazandıracağı en önemli kazanım bu: İlişkiler ağı! Harvard’a gidenler, orada alacağı dersler kadar orada edineceği arkadaşlar için de onca parayı veriyor. O nedenle tercihinizi yaparken bölümden çok üniversiteye odaklanın. Sıradan bir üniversitenin iyi bir bölümündense, iyi bir üniversitenin sıradan bir bölümünü tercih edin.
Abbas Güçlü: Aslolan meslek seçimidir; Boğaziçi, ODTÜ mezunları arasında da işsizler var
Eğitimci Abbas Güçlü ise seçilecek üniversitenin de bölümün de önemli olduğunu belirtse de, mesleğe göre tercih yapılması gerektiği görüşünde:
Eğitim alınacak üniversite de, seçilen bölüm de önemlidir ancak aslolan meslektir. Bazı öğrenciler, mutlaka A, B üniversitelerini kazanmak için o okullardaki pek çok bölümü yazıyor, bu çok yanlış. Üniversite dediğiniz 4-5 yıllık bir dönemi kapsar, oysa meslek bir ömür boyu sürer. Network, çevre önemlidir ancak siz okuduğunuz bölümden mutlu değilseniz, üniversitenin size katacağı bir şey olmaz. İyi okul yoktur, iyi öğrenci vardır. Boğaziçi, ODTÜ mezunu gençler arasında da işsizler var.
Sadık Gültekin: Bölüm veya meslek seçimi çok daha önemli
Eğitimci Sadık Gültekin de bölüm ya da meslek seçmenin, üniversite seçmekten daha önemli olduğu kanaatinde:
Üniversite de meslek de önemlidir ama üniversite ile birliktelik 4-5 sene sürer, meslek ile birliktelik ise 4o sene. Aslında ideali, ikisinin bir arada olması, yani seçilen meslek ile üniversitenin adayı mutlu etmesi. Ancak bazen şartlar elvermiyor. Ben bu durumda bölüme göre tercih yapılsın yani meslek tercih edilsin derim.
Ortak görüş: Seveceğiniz işleri yapın, hayallerinizin peşinden koşun
Eğitimciler, adayların tercih sıralaması yaparken başkalarının sıralamasına ya da puanına değil, kendilerinin gerçekten ne istediğine bakmaları ve hayallerinin peşinden koşmaları görüşünde hemfikir.
Uzmanlar, üniversite adaylarının tercih yaparken kalbinin sesini dinleyip en çok istedikleri bölümleri, meslekleri yazmaları tavsiyesinde bulunuyor.
Şirin: Bu çağda yaptığınız iş değil, zirvede olup olmamanız önemli
Prof. Dr. Selçuk Şirin, adaylara, taban puan ya da sıralamalara göre değil hayattaki tutkularına ve hayallerine göre seçim yapmaları tavsiyesinde bulunuyor.
Adaylara "Puana değil, aynaya bakın" diyen Şirin, işine tutkuyla bağlı kişilerin başarılı olduğunu düşünüyor:
Tercih yaparken taban puanlarına, sıralamalara bakmayın. Bütün bu veriler geçen sene sınava girenlerin belirlediği bir referans noktası. Başkalarının tercihleri… Yıllardır taban puanda zirvede olan öyle bölümler var ki eski halinden hemen her şeyi kaybetmiş, hocalar gitmiş, okul geriye gitmiş ama sıra hep aynı yerde kalmış… Sadece taban puan ya da sıralama ile tercihlerinizi belirliyorsanız, geçmişte takılı kalmış bir pusulayla yönünüzü arıyorsunuz demektir. Bu sıralamaları bir kenara bırakın ve aynaya bakın. Tutkunuz nedir? Hayattan en büyük beklentiniz nedir? Ya hayalleriniz? Etrafınızda o alanda aç kalırsınız diyenlere de pek kulak asmayın. Çünkü bu çağda artık yaptığınız işin ne olduğu önemli değil. Yaptığınız işte zirveye çıkıp çıkmadığınız önemli. Zirveye çıkmanın formülü de yukarıdaki soruda saklı. İşine tutkuyla bağlı olmayanın zirveye çıktığı görülmedi zira… Unutmayın ki sıradan bir tıp doktoru olacağınıza mesleğine tutkuyla bağlı bir hemşire olmak hem sizi daha çok mutlu edecek hem de size daha iyi bir gelecek sunacak. Sıradan bir gıda mühendisi olacağınıza, işine tutkuyla bağlı bir şef olun. Hem daha başarılı hem de daha zengin olursunuz.
"Devir değişti; meslek değil, disiplin seçin"
Eskiden, üniversite tercihinin meslek tercihi anlamına geldiğini belirten Şirin, sözlerini şöyle sürdürüyor:
Artık böyle bir dünya yok. Doktor, mühendis ya da öğretmen olarak mezun olanların bir ömür bu mesleği yaptığı devir bitti. Çünkü hem bireylerin beklentileri hem de meslekler hızla değişiyor. Hesap şu ki sizin kuşak en az üç, belki daha çok kariyer değiştirecek! Pek çoğunuz mezun olduğunuz işi yapmayacaksınız. Muhtemelen mezun olduğunuzda şu an size tercih olarak sunulan mesleklerin tamamen dışında bir iş yapacaksınız. Açın bugün bir iş ilanları sayfasını inceleyin. Aranan elemanların çoğu üniversite tercih rehberinde olmayan ‘mesleklerden’ oluşuyor. O nedenle tercih yaparken mesleği değil, okuyacağınız disiplini seçin. Bu ne demek diye merak ediyorsanız, bir örnekle açayım: Özel bir gerekçeniz yoksa, işletme yerine ekonomiyi seçin. İlki meslek, ikincisi disiplin!
Güçlü: Paranın değil hayallerinizin peşinde koşun
Abbas Güçlü, günümüzde işsiz kalma kaygısı yaşayan pek çok gencin, para kazanmayı öncelik haline getirip, tercihlerini buna göre yaptığını söylüyor.
Bu durumun yanlış olduğunu savunan Güçlü, “Kişiler sevdikleri mesleği yapsın” tavsiyesinde bulunuyor:
Gençler, iş bulacakları mesleğe yöneliyor. Sevdiği mesleği seçmiyor. Belki iş buluyor ama mutlu olmuyor. Mutlu olmayınca da başarılı olamıyorlar. Benim gençlere tavsiyem, paranın değil hayallerinin peşinden koşmaları ve sevdikleri meslekleri yapmaları.
Gültekin: Başka adaylara göre avantaj ya da dezavantaj yaratılmaz, kişinin neyi istediği önemlidir
Adaylara 24 tercih yapma hakkı tanındığını hatırlatan Sadık Gültekin, kişilerin sıralama yaparken başka adayları değil, kendi isteklerini ön planda tutması gerektiğini savunuyor.
Gültekin, tercih sıralamalarındaki aralığın da geniş tutulması görüşünde.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Örneğin 120 bin sıralamasında yer alan bir adayın, tercih yapmaya 70 binlerden başlayabileceğini belirtiyor.
Gültekin ayrıca, eğitim hayatının üniversite sınavında ypaılan tercihle sınırlı olmadığını vurguluyor:
Olmayacağını düşünseniz de yazabilirsiniz, bir başka adaya göre avantaj ya da dezavantaj yaratılmaz. Kişinin tercihi, hangisini istediği önemlidir. Bir başka adaya göre değil, kendi istek sıramıza göre bu listeyi hazırlayalım. Eğitim hayatı üniversite tercihiyle sınırlı değil. Kendi branşımla ilgili o ilgim alakamı karşılayan bölüm, onda yertkin olmak. Yüksek lisansını istediğin üniversitede yapabilirsin. ‘Ya ak ya kara’ demeyelim, birçok şeyi bir arada gerçekleştirebiliriz. Bir üniversitede istediğinize yakın bir bölüme girebilir, oradan çift anadal ya da yatay geçiş yapabilirsiniz. Yüksek lisans yapabilirsiniz. Pek çok şey mümkün ama önemli olan soru şu: Sen ne yapmak istiyorsun? Adaylar kendilerine ne yapmak istediklerini sorsun.
Gültekin: Pişman olacağınız seçimler yapmayın
Sadık Gültekin, adayların en son sırada yazacakları yerler için ise kendilerine “pişman olma sınırı” koymaları gerektiğini bulunuyor.
Gültekin, adayların en son tercihi bir daha sınava girmek istemeyeceği; severek okuyacağı bölüm olmalı diyor.
Şirin: 4 yılı tek şehirde geçirmek, üniversite eğitiminizde yapacağınız en büyük hata
Dünyanın globaleşmesine dikkat çeken Prof. Dr. Selçuk Şirin, öğrencilere değişim programlarıyla farklı ülkelerde eğitim görmeleri tavsiyesinde de bulunuyor:
Dünya artık küçük bir köy. Bu nedenle tercihinizi yaparken, size, Türkiye sınırlarını aşan bir eğitim olanağı sunan üniversiteyi seçin. Bunun artık pek çok yolu var. Erasmus, yurtdışında yaz okulları ve öğrenci değişim programları var. Tercih yaptığınız üniversitenin bu seçenekleri size sunup sunmadığına bakmanızda yarar var. Eğer üniversitede geçen yıllarınızın tamamını tek bir kampusta, tek bir şehirde, tek bir ülkede geçiriyorsanız bilin ki iyi bir eğitim almıyorsunuz. 4 yılı tek bir şehirde geçirmek, üniversite eğitiminde yapacağınız en büyük hata olacaktır.
Güçlü: Sınavların önemi olsaydı, dünyayı sınav şampiyonları yönetirdi
Abbas Güçlü, sınavların hayattaki her şey anlamına gelmediğini ve puanlar yerine gerçekten ne istenildiğine odaklanılması gerektiğini vurguluyor:
Puanların esiri olmayın. Ne istediğinizi önemseyin. Sınavların önemi olsaydı, dünyayı sınav şampiyonları yönetirdi. Yeniden söylüyorum, hayallerinizin peşinden koşun.
Güçlü: Sınav sistemi baştan aşağı yanlış
Güçlü’nün Türkiye’deki sınav sistemini de eleştiriyor:
Kaplumbağa ile tavşanın yarışması ne kadar adilse, bu sınav sistemi de o kadar adildir! Sınav sistemi baştan aşağı yanlış. Sistemin değiştirilmesi şart.
***Adaylar, Yüksek Öğretim Kurumları (YKS) tercihlerini 29 Temmuz Pazartesi gecesi saat 23:59'a kadar yapabilecek.
© The Independentturkish