Şırnak'ın Beytülşşebap ilçesinde 23-24 Temmuz'da 2 bin 625 rakımlı Laleş Yaylası'nda düzenlenen "Kuzu Kırpma Festivali" sonrasında 30 Temmuz'da, Şırnak'tan yaklaşık 100 kilometre uzaklıktaki 2 bin 141 rakımlı Cudi Dağı'nda da "2. Cudi Festivali" düzenlendi.
Festivallerde konuşma yapan yetkililer bölgenin "terörden" arındırıldığına dikkati çekerken, bölge halkı da bu tür etkinliklerle "günümüz koşullarında kültürlerinin canlandırılmasını" istiyor.
Beytüşşebap'ta Kato Dağı eteklerinde düzenlenen "Kuzu Kırpma Festivali"nde Kürtlere ait halaylar çekildi, koyun kırpma, yoğurt ve peynir yapma yarışmaları yapıldı.
23 Temmuz gecesi davul zurna eşliğinde çekilen halaylarla başlayan festival, bir sonraki gün bölge yetkilileri ve halkının katılımıyla gerçekleşti.
Bu etkinlikte düzenlenen "Kuzu Kırpma, yoğurt, peynir yarışmalarında" birinci olanlara toplam 240 bin TL ödül verildi.
100 yıllık gelenek
Bölgede 100 yıllık bir kültürel geçmişe sahip olan Kürtçe "Bexbır" olarak adlandırılan "koyun kırkma" işlemi, Kürtçe ezgiler eşliğinde çekilen halaylar, geleneksel yemeklerin hazırlanmasıyla akşam saatlerine kadar sürüyor.
Kırpılan yünler, genelde yorgan, döşek, yastık ve minder gereksinimlerini karşılamasının ardından fazla ürünlerin satışı yapılıyor.
Independent Türkçe'ye konuşan Beytülşşebaplılar, imece usulüyle yapılan işlemlerin bir nevi aile ve toplumsal birlikteliği sağladığını söylüyor.
Bu geleneğin özellikle siyasetin günlük hayata baskın olmasıyla beraber, son 15 yılda kitlesel ve resmi olmaya başladığını dile getiriyor.
Tabii bu geleneklerinin zamana direnip, kültürel yönünün korunmasını savunanlar olduğu gibi, süreç içerisinde yaşanan bazı değişimleri normal karşılayanlar da oldu.
Şırnaklılar Cudi Dağı'na akın etti
Şırnak'ta Cudi Dağı Sefine bölgesinde 30 Temmuz'da Şırnak Valiliği ve belediye tarafından organize edilen 2. Cudi Festivali'ne ise bölge halkı oldukça yoğun ilgi gösterdi.
"Hz. Nuh'un gemisinin ilk karaya oturduğu" 2 bin 114 rakımlı Cudi Dağı'ndaki Sefine bölgesi Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar için Kudüs'ten sonra kutsal bir yer olarak kabul ediliyor.
Bazı vatandaşlar bu alanda şükür namazı kılarak, dua etti.
Festivale, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Şırnak Valisi Osman Bilgin, Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka, Beytüşşebap Belediye Başkanı Habip Aşan, Şırnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Emin Erkan, Şırnak Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Tekin Aktemur, kurum müdürleri ve 4 bin 800'ü kent merkezinden olmak üzere yaklaşık 8 bin kişi katıldı.
Geçen yıl düzenlenen festivale, yaklaşık 600 davetli katılırken, bu yıl sınırlandırma olmadı ancak katılımcıların ilgili birimlere kayıt yaptırılması şartı getirildi.
"Hem dua ediyoruz hem de dengbejlerimizi dinliyoruz"
Independent Türkçe'ye konuşan Beytüşşebap Belediye Başkanı Habip Aşan, "Artık Şırnak'ta genel anlamda huzur iklimi yaşanıyor. Bugün Cudi'de Sefine'de vatandaşlarımızla buradayız. 50 yıldır çıkamadığımız Cudi Dağı'na şu anda etkinlikle namaz kılarak, dua ederek festivalimiz başladı. Çok yoğun bir ilgi var, siz de görüyorsunuz. İlgiden dolayı izdiham da yaşanıyor. Mutluyuz, inşallah bundan sonra tüm dağlarımıza çıkıp, etkinlikler yapıp çiftçilik faaliyetlerini yapacağız" dedi.
68 yaşındaki Sabahat İ. de festivalin dini öneminden bahsetti ve Allah için ziyaret edip dua etmeye geldiklerini vurguladı.
Sabahat İ, "İlk kez geldim ve ailemin büyük bölümü burada şu anda; hem güzel hem eğlenceli bir ortamla karşılaştık. Bir yandan dua ediyoruz bir yandan da dengbejlerimizi dinliyoruz. Bundan daha güzel ne olabilir ki?" şeklinde konuştu.
Festival alanına "Sayın Bakanımız temizlenen dağlara hoş geldiniz, devlet, millet, vatan, bayrak diye okunur. Recep Tayyip Erdoğan diye okunur, terörün korkulu rüyası Sayın Bakanımız Süleyman Soylu Cudi'ye hoş geldiniz" pankartları dikkat çekti.
7 bin kişilik aşure
Festivalde dikkat çeken bir diğer konu da İstanbul'dan Şırnak'a gelen 40 kişilik Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu oldu.
Independent Türkçe'ye konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Karaman, festivale geliş amaçlarını şöyle anlattı:
Bizler İstanbul'da daha etkin bir federasyonu ancak bu organizasyon için Valimizin talimatı ve aslında çok büyük bir anlamı olan ve hayrına veren Abdulkerim Özdemir Ağamızın ricasıyla geldik. Çünkü 5 binden fazla kişinin ve sıcağın fazla olduğu bir noktada gıda güvenliğini ön planda tutarak ve bu bölgede bu duruma pek önem vermeyenlerin olmadığını düşünerek, yaklaşık 40 kişilik bir ekiple 7 bin kişiye güzel bir kavurma, pilav, aşure, ayran ve su servisi yapmak için geldik. İnşallah çok güzel bir festival olacak nitekim buraya geldiğimiz gibi tüm hassasiyatı vücudum da hissettim. Kaldı ki bizler şu anda aşurenin doğduğu yerdeyiz. Yani burada bir kez daha temsil ediyoruz.
Silopili Halil Birge de, "Her kim bu festivali düzenlediyse Allah bin kez onlardan razı olsun. Özellikle Şırnak bölgesi olarak çok memnunuz, İnşallah daha güzel şeyler de olur" diye konuştu.
Cizreli Dengbejler, Abdurrahmanê Dengbej, Mahmut Ciziri ve Diyar Aslan'ın konseriyle ise alanda toplanan kalabalık hem geçmişe döndü hem de halaylar çekti.
Gerek Beytülşşebap gerek ise Cudi Dağı'nda yetkililerin yaptığı konuşmalarda, bölgenin "terörden arındırıldığı ve vatandaşların huzur içinde yaşadığına" dikkat çekildi.
Beytüşşebap'ta şenlikte karşılaştığımız 26 yaşındaki Hatun T., "Bu tür etkinlikler bizim için de iyi ve farklı oluyor. İki etkinliği de katıldım. Biz gençler için özellikle hem kültürel farklılığımızın ortaya konuşuna tanık oluyor hem de akraba, dost ve arkadaşlarımızla güzel saatler geçiriyoruz. Siz de görüyorsunuz birçok insanımız artık şiddetten uzak sadece kültürünü yaşamak istiyor" ifadelerini kullandı.
Soylu: "Cudi Dağı diyor ki; ben bugün güzelim!"
Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, öğleden sonra geldiği festival alanında kurulan stantları ziyaret ederek vatandaşlarla sohbet etti.
Festivalde konuşan Süleyman Soylu; "Bize tarihi ve medeniyetiyle ve geçmişimizle olan vuslatını anlatıyor. Cudi Dağı diyor ki; 'Ben bugün güzelim. Çünkü sevdiklerimle beraberim.' Diyor ki; 'Benim bana bırakılan emanetlere sahip çıkan bu nesle müteşekkirim. Nuh'un emanetine, ecdadımızın emanetine, medeniyet mirasına sahip çıkan bu millete bu güzel insanlara müteşekkirim.' Namazımızı kıldık, kurbanımızı kestik. Allah nasip edecek biraz sonra aşuremizi yiyeceğiz. Ve buradaki bize bırakılan üç emanete de sahip çıkmış olacağız. Dağlar konuşur mu? Dağlar konuşur. Onlar söz söyler. Ağaçlar konuşur mu? Anlarsanız onların tembihatları vardır. Çiçekler konuşur mu? Çiçekler konuşur. Çünkü onlar hepsi Cenabı Allah tarafından yaratıldılar. Kavgalar, dövüşler, kışkırtmalar, nifaklar ve fitneler bunlar her biri biraz önce anlattıklarımı engellemek içindir" diye konuştu.
Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
Cudi Dağı konuşuyor. Terör bittiği için şenlik içerisinde, Cudi Dağı konuşuyor. Ben bugün neşeliyim. Şırnaklıyla, Batmanlıyla, Siirtliyle hep beraber buradaki Kürt kardeşlerimle hep beraber birlik içerisindeyim, diyor. Dağlar şenlenir mi? Dağlar neşelenir mi? Dağlar hüzünlenir mi? Dağlar gözyaşı döker mi? Aynen insan gibi. Dağlar neşelenir. Dağlar şenlenir. Dağlar hüzünlenir. Dağlar gözyaşı döker. Tam beş bin yıllık bir tarihi bugün yeniden ihya ediyorsunuz. Geçen yılı ihya ettiniz. Ondan önceki yıl Allah'a çok şükürler olsun Kurban Bayramı'nda burada aynen bugün kıldığımız gibi bir bayram namazını eda ettik.
Süleyman Soylu, konuşmasının bir bölümünde ise, "Hazreti Hamza'ya yoldaş olan evlatlarımıza minnettarız. Birliğimizi ve beraberliğimizi daim etmek için çocuklarımızın geleceğe huzurla bakabilmesi için annelerin ve babaların Ayetel Kürsü okudukları arkasından bu çocuklarımızın mühendis, ilahiyat fakülteleri, uzay bilimi, doktor, eczacı, asker ve polis olabilmeleri için emek verdikleri evlatlarımızın rahat bir şekilde geleceği kucaklayabilmeleri için bugün bizi bu kutlu beldede, kutlu diyarda huzur içerisinde bir arada olmamızı sağlayan Cenabı Allah'a sonsuz hamdolsun şükürler olsun. Burada hep birlikteyiz, burada olamayan ama kalbi burada olan, gönlü burada olan ve milletinin bir tekinin gözyaşında hicran içerisinde olan sevincinde mutlu olan kıymetli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın kardeşlerine selamlarını, muhabbetlerini, sevgilerini getirdim. Biz sizin emrinize amadeyiz. Biz sizin hizmetkarınızız. Gün olur biz gideriz başka kardeşlerimiz gelir. Bilesiniz ki onların da adımlarının sahibi bellidir" sözlerine yer verdi.
"Bu büyük medeniyetle gurur duyun" diyen Bakan Soylu, şunları kaydetti:
Buradan şuradaki oturuşunuzla dilinizle öyle şeyler anlatıyor ve söylüyorsunuz ki geleceğe büyük bir miras bırakıyorsunuz. Kural oyununu ve tezgahları siz bozdunuz. Huzur yolculuğunuz, hayırlı ve uğurlu olsun. Bu vesileyle burada bulunan çok kıymetli Diyanet İşleri Başkanımıza Allah ondan razı olsun. Sadece bizim mihmandarımız değil, aynı zamanda ortaya koyduğu emek ve gayretle Türk dünyasından Balkanlar'a kadar bu Anadolu coğrafyasının nefesini, maneviyatını her yerde ortaya koyan Diyanet İşleri Başkanımızın burada olması da esasen sadece evet Nuh Diyarı'na değil Şam'dan Bağdat'a kadar Tahran'dan Kosova'ya kadar Özbekistan'a kadar bütün dünyaya birlikteliğimizin bir tescilidir.
"Nuh'un gemisi Ağrı Dağı'nda değil, Cudi Dağı'nda"
Araştırmacı-yazar Abdullah Yaşın, "Cudi Dağı'nın doğusundaki Ziyaret Tepesi Nuh Peygamber'in (as) gemisinin durduğu bölümdür" diyor.
Abdullah Yaşin, "Kur'an-ı Kerim'in Hud suresinin 44. ayetinde şöyle buyrulmuştur: 'Yere, 'Suyunu çek!' göğe, 'Ey gök sen de tut!' denildi. Su çekildi, iş bitti; gemi CUDİ'ye oturdu. Haksızlık yapan millet Allah'ın rahmetinden uzak olsun' denildi.' Dolayısıyla Kuran-ı Kerim açık bir şekilde geminin Cudi Dağı üzerinde durduğunu buyurmaktadır. Ancak bugüne kadarki İslam dışı yaygın düşünce Nuh'un Gemisinin Ararat'ta durduğu yönündedir. Nuh'un gemisinin Masid (Ağrı) Dağı'na oturmasına dair rivayet ancak XI. Ve XII. Asırlardan itibaren Ermeni edebiyatıyla birlikte başladı. Cudi Dağı'ndan bahseden Torgun Tevrat'ının aksine Ararat'ı geminin durduğu yer olarak tavsir eden günümüz Tevrat'ı da bu düşüncenin yaygınlaşmasında etkilidir." ifadelerini paylaştı.
© The Independentturkish