Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, dün yaşanan bir istifa dalgasının ardından sürpriz bir şekilde siyasi akıbeti açısından kendisini bir meçhulün karşısında buldu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Boris Johnson'ın politikalarına karşı öfkesini dile getirmekte tereddüt etmeyen Chris, "Ülkemizin başbakanı insanları herhangi bir diktatör gibi yönetiyor" diye haykırdı.
Birkaç yıldır tanıdığım ve küçük bahçeme bakmakla görevli genç adam, şaşkın bakışlarımdan bu sözüyle ne demek istediğinden emin olmadığımı anladı ve -pazartesi öğleden sonra- oturma odasına girdiğinde radyoda yayımlanan içerik hakkında yorum yaparak alelacele şunları sordu:
İngiliz hükümetinin, başbakanın Chris Pincher'ı daha yüksek bir pozisyona terfi ettirmeye karar vermesi öncesinde onun suiistimalinden haberdar olduğunu kabul ettiği hakkında söylenenleri duydunuz mu?
Bu davranış, Johnson'ın aslında rejimlerine karşı çıktığımız ve zaman zaman savaş açtığımız Rusya gibi ülkelerin yöneticilerinden çok da farklı olmadığını kanıtlamıyor mu?
Hayır, tam olarak değil. Öfkeli Chris'e cevap verdim ve sonra onu sakinleştirmeye çalışarak bir fincan çaydan biraz yudumlamasını söyledim.
Öyle yaptı, bakışlarını bana yönelterek meseleyi açığa kavuşturmamı istedi. Ona, Johnson'ın demokratik bir ülkedeki herhangi bir başbakan gibi seçimler aracılığıyla göreve geldiğini söyledim.
Putin, her ne kadar Johnson gibi seçilmiş olsa da, Birleşik Krallık ve Rusya gibi iki ülkedeki iktidarın doğasının en temel unsurlarını bilen herkes için "Kremlin Sarayı'na nasıl ulaşılacağının ve burada nasıl kalınacağının yolu ile Londra'daki başbakanlık konutunun anahtarlarını almanın yolu arasındaki fark" açıktır.
Birleşik Krallık (BK) tarafında belalardan ve zorluklardan kaçınmak, yönetimde yüksek derecede doğruluğu ve açık bir vizyona dayanmayı gerektirir.
Çünkü ırk ve kültür çeşitliliğinin yanı sıra demokratik köklerinin derinliği dolayısıyla bu ülkeyi hiçbir sorun yaşamadan yönetmenin yolu yoktur.
Bu nedenle, aynı şekilde demokratik yönetimin esaslarının sıkı bir şekilde uygulanması haricinde sorunların üstesinden gelmenin bir yolu da yoktur.
Belki de bu temellerin en açık ve en önemli olanlarından biri, başbakanın "eşitler arasında birinci" olması ya da halkının büyük yenilikçisi Shakespeare'in deyimiyle "first among equals" olmasıdır.
Bu nedenle ondan devamlı inisiyatif alması, yapılan hatayı kabul etmesi, aynı hatanın veya benzerinin tekrarlanmasını önlemek için gerekli tüm önlemleri alması ve diğerlerinden önce kendisinin bunlara uyması beklenir.
Boris Johnson yönetimi süresince hiç tereddüt etmeksizin bu şekilde hareket etti mi?
Cevap basit: Maalesef, hayır. Bunu yapmadı.
Muhafazakar Parti Milletvekili Chris Pincher'in sebep olduğu skandal, Boris Johnson'ın başına gelen son felakettir.
Chris Pincher, Muhafazakâr Parti'nin Parlamento'daki Grup Başkanvekili olarak görev yapmaktaydı ve rolü, milletvekilleri arasında disiplini sağlamaktı.
Bu arada bilmeyenler için bu ülkenin parlamentosunda disiplini sağlamakla sorumlu milletvekilinin görevinin ne olduğunu açıklamak uygun olabilir.
Görünen o ki, demokratik sistemin kurucu babaları bahsi geçen görevi "kamçı" anlamına gelen "whip" kelimesinden esinlenerek isimlendirdiler.
Nitekim whipler, üyesi oldukları partinin beklentileri doğrultusunda, milletvekillerinin oylamalara ve Kamara çalışmalarına katılmalarından ve parti içi disiplinin sağlanmasından sorumludurlar.
Üyesi bulundukları partilerin ajandasında yer alan hususların Kamara gündemine alınması için çalışırlar ve milletvekillerini, özellikle de hükümet tarafından sunulan herhangi bir yeni yasa tasarısı oylanırken hükümetin politikalarına uymaya teşvik ederler.
Bu bağlamda, geçen pazar akşamı sunucu Rachel Johnson, genç Chris'in öfkesini andıran bir tonda, "Milletvekilleri arasında disiplini sağlamakla görevli olan bu başkanvekilinin davranışlarını kim kontrol ediyor" diye sordu.
Bu soru doğru olmakla birlikte açık ve kısa bir cevabı vardır. Çünkü herhangi bir toplum içinde pozisyon sahibi biri, başkalarından önce, ifa yükünü üstlendiği sorumlulukların koşullarına ne ölçüde uyduğu konusunda kendini sorgulamalıdır.
Kamuda görevli olanlar kendilerine bakarak bu sorgulamayı yaptıklarında ortaya çıkan aksamaların çoğundan kaçınılabilir.
Boris Johnson'ın Muhafazakar Parti'nin omuzlarında, özellikle üst düzey liderleri ve 2024 seçimlerini kazanmak isteyen genç liderler arasında yük haline geldiği doğrudur.
Ancak muhtemelen henüz alternatifi bulunmamaktadır. Kesin olan bir şey var ki, o da Boris Johnson'ın Vladimir Putin olmadığıdır. İki dünya arasında devasa bir mesafe bulunmaktadır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil