Irak'ta neler oluyor ve hükümet krizi nereye verilecek?

Serbest Ferhan Sindi Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters (Arşiv)

Irak'ta olup bitenler bu ülkede yaşayan Arap halkı kadar Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) ve bölgedeki Kürtlerin de kaderini etkiliyor. Zira Kürdistan Bölgesi hala Irak'ın bir parçası ve her türlü siyasi gelişme Erbil'in de iç sorunu niteliğinde.

Bu ülkede seçimler 10 Ekim 2021'de yapıldı ve Meclis 9 Ocak'ta ilk oturumunu yaptı, vekiller yemin etti.

Normal şartlarda 1 ay içinde cumhurbaşkanının seçilmesi ve hükümetin kurulması gerekiyordu. Ancak Irak'ta şartlar hiçbir zaman normal olmadığı için seçimden bu yana 8 ay geçti. 

Şiilerin aykırı hareketlerinden seçimin galibi ve 73 kürsüye sahip Sadr, İran'ın Irak üzerindeki hegemonyasına "dur" demeyi denedi. Bunun için Sünnilere ve KDP'ye el uzatarak İran'ı birlikte frenlemek için ittifak kurdu. 

İran'ın Irak'ta etkili olması, burada hegemonya kurması, paramiliter yapılanmalara sahip olması en fazla KDP ve Sünnileri rahatsız ediyor.

Sadr ise Şii kesiminde Arap ve Iraklılık kimliğini korumak istediği için İran'ın sadece müttefik bir komşu ülke olmasını istiyor.

İran komşu kalmakla yetinmiyor, Irak'ın kendi otoritesine boyun eğmesini ve egemenliğini tanımasını bekliyor. Şiiler arasında sadece Sadr buna karşı duruyor.

Sadr'ın son seçimde birinci parti olması ve diğer grupların fiyasko yaşamasının nedeni de Tahran'ın politikalarına olan tutumlarıydı.

Sadr, İran hegemonyasına karşı olduğu için kazandı, diğerleri tersi durumda olduğu için başarısız oldu.

Irak sokağı İran'dan ve ona bağlı gruplardan rahatsız. Bunu siyasete taşıyan avantaj elde ediyor. Sadr'ın yaptığı da buydu tam olarak, sokağın nabzını okuyabildi. 

Şimdi gelinen aşamada süreç tıkandı. Çünkü mesele seçimleri kazanmakla gitmiyor.

İran, 11 Şubat 1979 devriminden bu yana Irak'a yatırım yapıyor. Onlar da hareket kurdurdu. Saddam ile 8 yıl bilfiil savaştı.

ABD ile sırf bunun için ittifak yaptı ve Irak'a müdahalesine yeşil ışık yakmakla kalmadı bizzat destek verdi.

Bu nedenle devrimden sonraki dönemde 43 yıldır buraya yatırım yapıyor. Sadr seçim kazandı ve Kürtler ile Sünniler istemiyor diye bırakıp gitmesini beklemek saflık olacaktır. 


İran, Irak'ın ilim-dini havzası, siyasi sahnesi, ekonomik alanı ve kültürel alanında geniş bir nüfuza sahip.

Son olarak da Haşdi Şabi ile askeri noktada da en güçlü konuma geldi. Irak Ordusunu bizzat yönetir hale geldi. 

İran bu anlamda Irak'ta güçlü bir altyapı kurdu ve zeminini her geçen gün sağlamlaştırdı.

Bunun sonuçlarını yargının aldığı kararlarda da görüyoruz artık. Zira askeri, bürokrasi, ekonomi ve ilim havzalarında tarlayı eken İran, yargıyı ihmal etmiş olabilir mi?


Olamayacağını IKB'nin petrol ihraç etmesiyle ilgili Federal Mahkeme'nin aldığı kararla net bir şekilde gördük. O nedenle İran'ın Irak'taki etkisi ve sahip olduğu gücünü tartışmak beyhude bir uğraştır. 

O nedenle bundan sonraki süreçlere ve muhtemel gelişmelere odaklanmak daha sahici ve faydalı olacaktır.

Irak'ın yeni dönemde rahat bir nefes alması ve iç sorunlarını çözerek gelişim yoluna girmesi tamamen Tahran'ın iradesine bağlı. 


Sadr, İran'ın adamlarıyla hükümet kurmak istemedi. Çünkü farklı siyasi hesaplar yaptı. Ya yönetirim ya da muhalefet ederim yaklaşımını benimsedi. 

Sadr politikasında başarılı olabilseydi ülke görece olarak rahat bir nefes alabilirdi.

Çünkü Bağdat büyük bir petrol gelirine sahip ve gelen paranın ülkede kalması halinde herkes bundan yarar görecektir.

Sadr hükümeti kuramayınca siyasetten de çekildi. Meydan tamamen İran milisi Şiilere kaldı. 


Kürtlerin ve Sünnilerin ise hükümeti kuracak taraf kim olursa olsun veto etme ve denklem dışında kalma şansları yok. Burada önemli olan asgari müştereklerde anlaşabilmeleridir.

Sadr siyasetten çekilmekle ve hükümeti kurmamakla bir şey kaybetmez. Çünkü Kürtler gibi varlık yokluk mücadelesi vermiyor.

Sünniler gibi dezavantajlı durumda da değil. Şiiler ülkede hakim güç oldukları için Şiiler aleyhine bir durum olmaz. 


Kürtlerin özellikle yeni denklemde kurulacak hükümette güçlü bir şekilde almaları ve ertelenen sorunları çözmek için şartlar öne sürmeleri gerekecektir.

Sünnilerin de DAEŞ sonrası Sünni bölgelerin yeniden inşasını sağlamaları gerekiyor. 

Bu gerçekler ışığında hareket edildiğinde Sadr'ın siyasetten çekilmesi Kürtler için büyük kayıp olmadığı gibi İran yanlıları için de zafer değildir.

Çünkü sonuç olarak hükümetin kurulması için hepsinin birbirine ihtiyacı var. 

Hatta İran yanlıları bundan sonra Sadr'ın sokakları harekete geçirmesini engellemek için Kürtleri ve Sünnileri razı etmek ve yolsuzlukları bir süre askıya almak zorunda kalacaktır. Bu da ülke geneli için hayırlı bir sonuç demektir. 


Netice olarak İran yanlılarının KDP ve Sünnilerin içinde olduğu ulusal çoğunluk hükümetini kısa sürede kurmasını bekliyorum. 

Başbakanlık için Maliki'nin ismi öne çıksa da İran yanlıları konsensüs için Kazımi ya da ona benzer bir siyasetçiyi önerebilir. 

Elbette Irak derken İran-ABD, Suudi-Türkiye ve Körfez ülkelerinin dünya ile kurduğu ilişkilere de dikkat kesilmemiz gerekiyor.

İçeride sağlıklı bir süreç için dışarıdaki bu dengelerin de uygun olması lazım...

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU