Hazirandayız ve bu normalde lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve queer millet ile müttefikleri için Onur'u kutlama zamanıdır.
Her ne kadar pandeminin bittiğine işaret eden kamusal güncellemelerle birlikte sokaklar canlanmaya, alışveriş merkezleri dolmaya başladıysa da Türkiye koşullarında insanların kitlesel bir eylem için toplanması ve bir yürüyüş gerçekleştirmesi hala pek mümkün görünmüyor, ki özellikle bunun bir Onur Yürüyüşü olması bunun olasılığını sanki daha da imkansızlaştırıyor.
Fakat bu, Onur'un bittiği anlamına gelmesin; yürüyüşler ve etkinlikler kısıtlanmış veya ertelenmiş olsa da 'Onur Ayı' şenlikleri, dünyanın dört bir yanında gösteriler, konserler ve diğer birçok etkinlikle şimdiden kutlanmaya, kurumsal firmalar hayatın her noktasında çeşitliliği desteklediklerine dair kamusal paylaşımlarını yapmaya başladı.
Eğer bu duruma hala mesafeli olan bir taraftaysanız belki bu sene siz de önceki senelerden farklı olarak, dünya çapında birçok zorlukla karşı karşıya olan LGBTQ+ topluluğunu desteklerken haziran ayı boyunca gökkuşağı bayrağını uçurmanın ötesine geçerek üzerinize düşeni yapabilir, birçok ülke 'Onur Ayı'nı kutlarken, işyerlerinizin içinde ve dışında daha kapsayıcı ortamlar yaratmak için kendinizi gerçekten zorlayabilirsiniz; emin olun bunun kendini öteki olarak gören herkes için çok faydası olacaktır.
Onur Ayı'ndan bahsetmişken, geçen sene Cannes'da Jüri Ödülü, Saraybosna'da ise En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu ve CICAE Sanat-Sinema ödüllerini kazanan ve Türkiye'de Filmekimi programı ile izleyiciyle buluşan, ayrıca 2022 Akademi Ödülleri'nde En İyi Uluslararası Film kategorisinde Avusturya'nın Oscar adayı olarak seçilen "Büyük Özgürlük" filmini MUBI'de çevrimiçi göterime girmesi vesilesiyle bu hafta tavsiye mahiyetinde sizin için kalame almak istedim.
Yasak aşkın gücü; Büyük Özgürlük
Yönetmen: Sebastian Meise / Oyuncular: Franz Rogowski, Georg Friedrich, Anton von Lucke, Thomas Prenn, Thomas Stecher, Alfred Hartung, Thomas Wehling, Mex Schlüpfer, David Burnell IV, Fabian Stumm, Joachim Schönfeld, Dirk Nocker, Andreas Patton, Daniel Wagner, Lutz Bolle, Ulrich Faßnacht, Peer Maurer, Martin Walanker, Johannes Scheutz, Bernd Eischeid, Florian Anrather, Antoine Effroy, Norbert T. Fiedler, C. Michael Gangemi, Willy Mutzenpachner, Wolfgang Fischer, Stefan Soder, Dan Lestrade, Ernst Sigot / Süre: 116 dakika
Bir hevesle izleyeceğiniz bir film değil ama gerçekçi, hümanist sinema severlerin mutlaka seyir listesine alması gereken çarpıcı bir film…
Kısa bir süre önce MUBI'nin yayın kataloğuna eklenerek Onurlu ve Önyargısız: LGBTQ+ Filmler kategorisinde izleyiciyle buluşan Great Freedom (Große Freiheit) adlı bu dramatik türdeki etkileyici film; eşcinselliği nedeniyle hapsedilen bir adamı kadrajına alıyor.
Savaş sonrası Almanya'da Hans eşcinsel olduğu ve yasalar eylemlerini "sapkın uygulamalar" olarak tanımladığı için art arda hapis cezası alan bir gençtir.
Çünkü Ceza Kanunu'nun 175'inci maddesi Hans'ın özgürlük arzusunun önünde sistematik bir engeldir.
Kendini defalarca, sapkın görülen eylemlerinden dolayı yüksek güvenlik önlemleriyle donatılmış hapishanede bulan Hans, aldığı cezanın yanı sıra özellikle bunu yaparken yakalandığı için ayrıca azarlar işitir.
Hans'ın yaşamında görünen en tutarlı şey ise özgürlüğünü kısıtlayan bu engelin yanı sıra, uzun süredir birlikte aynı hücreyi paylaştığı, katil Viktor'dur.
Uzun süredir paylaştığı diyorum; çünkü 1968 tarihi ile başlayan filmde gördüğümüz üzere 24 ay hapis cezasına çarptırılan Hans'ın bu ceza ile hapise girişi ilk değildir.
Duruşma sonrasında Hans'ın kararı sakin ve sessizce kabul etmesi ve hapishaneye giriş prosedürlerindeki aşinalığının yanı sıra 1945-1957 ve 1968 yılları arasında dolaşarak hikayesini anlatan filmin olay örgüsü Hans'ın yaklaşık yirmi yıldır aynı hapishanede mekik dokuduğunu bize göstermektedir.
Hans hapishane atölyesinde çarşaf dikerken, daha yaşlı olan bir mahkûmun dikkatini çeker ve ikisinin 1945'te hücre arkadaşı oldukları zamana kadar uzanan bir geçmişleri olduğu ortaya çıkar.
Geçmişe dönüşlerden öğrendiğimiz üzere; Hans hapise ilk düştüğünde onunla aynı hücreyi paylaşmak zorunda kalan hüküm giymiş bir katil olan Viktor, ilk başta bu "sapık"tan iğrenir, ancak Viktor, ürkek bir halde olan Hans'ın kolunda toplama kampından kalma bir numara olduğunu görünce ona karşı tavrı bir anda değişir.
Viktor en azından Hans'a kötü geçmişini hatırlatan bu numarayı silmek için sayılar üzerine farklı bir dövme yapmayı ona teklif ettiğinde, Hans bunu kabul eder ve bu sayede aralarında dostane bir bağ kurulur.
Bir süre sonra ise, başlangıçta birbirlerinden nefret etseler de iki mahkûmun karşılıklı tiksintisi birbirlerini iyileştiren bir sevgiye dönüşür.
Öyle ki Hans her serbest bırakıldığında, dışarıda yaşadığı yeni romantik ilişkiler nedeniyle meydan okurcasına hapse geri döndüğünde Viktor onu her seferinde desteklemek için orada yanında olur.
Ama elbette film Hans'ın hayatının üç farklı dönemini ele alırken, onun kendisini başkaları için nasıl feda ettiğini ve her şeye rağmen dünyasını kontrol etmenin nasıl bir yolunu bulduğunu da bize gösterir.
Nihayetinde direniş, direnç ve varolma özgürlüğü hakkında politik bir film olan Büyük Özgürlük, Alman Ceza Kanunu'un eşcinselliğe yönelik zulmüne ve erkekler arasındaki eşcinsel eylemlerini suç sayan bölümüne dair çarpıcı bir eleştiri getirirken, zamanla iki mahkûm arasındaki bağ güçlü ve unutulmaz bir aşk hikayesine dönüşür.
Bir direnç ve dayanıklılık öyküsü
Büyük Özgürlük; suç olmayan bir "sözde suçtan" dolayı hapis cezası almış olanların neler yaşamış olabileceğini incelikli bir şekilde ele alarak yıllar boyunca işlenen adaletsizliği öfkeyle eleştiren bir aşk hikayesi olmanın yanı sıra dikkat çekici bir karakter çalışmasıdır.
Sebastian Meise'nin inşası biraz zaman alan ama sabırlı izleyicisine sonunda beklediğinden fazlasını veren bu hapishane dramasının gücü, büyük ve iddialı bir prodüksiyonda değil, küçük ve ince ayrıntılarında saklıdır.
Büyük Özgürlük'ü bu kadar tatmin edici yapan şey ise büyük oranda Hans'ın cinselliğini sorgulamamasıdır; bu konuda o kadar kendinden emindir ki sevgilisinin ihtiyaç ve arzularının her birine, kendisiyle örtüşmeseler bile kusursuz bir şekilde uyum sağlar.
Daha da önemlisi bu direnç ve dayanıklılık öyküsünde Hans, eylemlerinden ve kararlarından asla utanmaz ve hiç kimsenin onu üzmesine izin vermez.
Böylesi bir duruşla, farklılığı suç haline getiren bir dünyada tekrar eden tutuklanmaları, onun "175'inci Madde" gibi bir yasanın ne kadar mantıksız olduğunu gösteren bir meydan okuma ve protesto eylemi görünümündedir.
Tüm bunların yanı sıra; duvarların ötesindeki dünyanın boşluğuna işaret eden ses mühendisliği ve herkese yarı ölü bir solgunluk veren ışık tasarımı ile filmin genel prodüksiyon başarısının yanı sıra, saç ve makyajla yapılan ince değişişikler, farklı zaman dilimleri arasındaki hikaye anlatımını zarif bir şekilde destekliyor.
Céline Sciamma'nın ilk filmlerini çeken Fransız görüntü yönetmeni Crystel Fournier, hapishane sahnelerine çarpıcı bir kompozisyon duygusu getiriyor; böylesi bir çevrenin katı kurallarının bilinçaltında yatan şeylerin bir tetikleyicisi olarak görünmesini sağlıyor ve karanlık köşelerde gizlice yaşanılanlar dışında orada anlamlı bir ilişkinin büyümesine izin verilmemesi ihtimallerini kusursuzca gözler önüne seriyor.
Aynı zamanda filmdeki tüm performanslar oldukça çarpıcı olsa da "Transit", "A Hidden Life" ve "Undine" gibi filmlerdeki rollerinden sonra günümüzün en heyecan verici oyuncularından biri olan Franz Rogowski varlığıyla filmi adeta şaha kaldırıyor ve ustalıkla sergilediği performansı ile filme muazzam bir incelik katıyor.
Öyle ki Franz Rogowski Hans karakterine, genellikle senaryoda yazılma ihtimali olmayan bir derinlik kazandırıyor ve hayatının bu kadar farklı dönemlerinde bir karakteri canlandırmayı ustalıkla başarıyor.
Sistematik baskının karşısında duygusal bağların şifa veren gücünü gösteren bu "yaraları sarma" ve "direniş" öyküsünde Avusturyalı yönetmen Sebastian Meise, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Alman tarihinin derin yaralarından birini deşerken, Franz Rogowski bu filmi ile bir kez daha unutulmaz bir performans sergiliyor.
Hem dünya prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali'nde hem de Saraybosna'da ödüllendirilen bu filmin sonunda Hans'ın elde ettiği mutluluğun bedeliyle ilgili metafor ise oldukça ağırdır ve izleyiciye bir tokattır ve hapsedilmenin öldürücü mantığının nasıl bir zihinsel hapishane yarattığııyla ilgili güçlü mesajı şahsen beni krediler akarken bile koltuğuma mıhlayacak derecede çelişkili bir duygusal durumda bırakmayı başarmıştır.
Haftanın diğer filmleri
Birbirinden farklı filmlere ev sahipliği yapan sinema salonları farklı türlerden merakla beklenen yerli ve yabancı filmleri sinemaseverlerin beğenisine sunarken çevrim içi dijital platformlar da vizyona girememiş en yeni filmleri izleyiciyle buluşturmaya devam ediyor.
Vizyonda yer alan filmlerin yanı sıra, "7", "Azaim: Cin Mezarlığı", "Çağrı", "Çıngırak", "Fantastik Canavarlar: Dumbledore'un Sırları", "Lanetli Tapınak", "Stardust", "Troll: Kuyruklu Macera" ve "Zalo" gibi filmler bu hafta vizyonda kendine yer buluyor.
7
Yönetmen: Buğra Kekik / Oyuncular: Reha Özcan, Ayşenil Şamlıoğlu, Hakan Bilgin, Selahattin Taşdöğen, Şevki Özcan, Berrin Arısoy, Kemal Başar / Süre: 121 dakika
Yedi farklı hikayenin anlatıldığı olaylar serisi…
Bu hafta sinemalarda izleyeceğiniz filmlerden biri olan 7 (Yedi); yedi farklı karakterin birbiriyle bağlantılı hikayelerini anlatıyor.
Ölmek üzere olan bir kadının son anlarındaki sözleri ile başlayan seride, kayıp bir kitabı arayan İngiliz bir kadın, eski sevgilisine zorbalık etmeye çalışan bir genç, yaşadığı kötü şeylerin üstüne aşık olan genç bir kadının karşılıksız aşkı, canlı bomba olarak kendisine yapılanlardan dolayı intikam almaya çalışan bir adam, oğlunun pisliğini temizlemeye çalışan bir anne-baba ve yıllar sonra cezaevinden çıkan bir kadının geçmişte yaşadıkları ve tüm bunların birbiriyle olan bağlantısı ele alınıyor.
Aşkım Bahardı
Yönetmen: Emir Khalilzadeh / Oyuncular: Alper Saldıran, Aslı Bekiroğlu, Serkan Kuru, Özlem Savaş, Kahraman Sivri, Hazım Körmükçü, Bengi Idil Uras, Hakan Eksen, İrfan Kangi, Tuncay Gençkalan, Fulya Batmanoğlu, Bülent Kay / Süre: 95 dakika
Birinci karşılaşmalar her zaman tesadüftür, ikinci karşılaşmalar ise duruma göre şans ya da şansızlık, üçüncü bir karşılaşma varsa ortada onun adı kaderdir, eğer dördüncü kez karşılaşıyorsan birisiyle işte o zaman buna alın yazısı denir…
Dizilerin gözde oyuncusu Aslı Bekiroğlu ve Alper Saldıran'ın başrollerini üstlendiği, beIN CONNECT'in Romantik Komediler kategorisinde gösterime giren Aşkım Bahardı adlı bu filmde; evlilik arifesindeki Levent'in hayatı, arkadaşının planladığı sürpriz bekarlığa veda partisinde Bahar'la karşılaşınca tamamen altüst olur.
Adana'nın ünlü restoran zincirinin patronu olan Levent, çocukluk arkadaşı Şeref'in habersiz olarak organize ettiği bekarlığa veda partisine zorunlu olarak gitmeyi kabul edince, partinin sonunda yaşanılanlar sonrası kendini hayatında hiç beklemediği bir döngünün ortasında bulur.
Fakir, teselli edilemeyen, bazı sorunları olan ve üç kağıtçı kardeşi ile birlikte yaşamak zorunda olan Bahar ile Levent'in yolları bu bekarlığa veda partisinde kesişir.
Bu serüvende hayatını değiştirecek olan Bahar'la yakınlaşan Levent, bir yığın sorun karmaşasından çıkmaya çalışırken hiç hesaplamadığı bir aşka doğru yelken açar.
Aşkın Ömrü
Yönetmen: Mustafa Uğur Yağcıoğlu / Oyuncular: İlker Aksum, Tuba Ünsal, Hacer Togay, Oğuz Okul, Seda Kırımlıoğlu, Kaan Songün, Duygu Mercan, Kerem Poyraz Kayaalp, Deniz Tuzcuoğlu, Yağmur Deniz Özay, Deniz Gök, Mesut Karakulak, Müslüm Korkut, Başar Ünsal, Zehra Güneş, Civan Mert Cabas, Sevinç Yağcıoğlu, Cazip Yağcıoğlu / Süre: 101 dakika
Aşkın ömrü gerçekten kaç yıldır?..
Sinemalardan önce beIN CONNECT'in Romantik Filmler kategorisinde gösterime giren Aşkın Ömrü adlı bu filmde; saf bir adam olan Anıl, bu zamana kadar kadınlar tarafından kullanılmıştır.
Anıl'ın en yakın arkadaşı olan Korkmaz, arkadaşını bu durumdan kurtarmanın yolunu ararken, eşi Melis'in dans okulundan tanıştığı arkadaşı Selen ile Anıl'ı tanıştırmaya karar verir.
Evliliklerde boşanma sürecinin zorluklarını en aza indirmek için sözleşmeli evlilik dönemine geçildiği bir düzende tanışıp bir ilişkiye başlayan Selen ile Anıl, bir süre sonra kendilerini nikah masasında bulur, ancak Selen'in bir yalanının ortaya çıkması her şeyin alt üst olmasına neden olur.
Azaim: Cin Mezarlığı
Yönetmen: Erdal Şimşek / Oyuncular: Lale Uçak, İbrahim Şentürk, Zeynep Sude, Tekin Cavit, Özer İsmail Şenel, Sedef Yıldız / Süre: 91 dakika
Karanlığa itaat eden insanların hayatlarındaki en zor sınavı…
Bu hafta sinemalarda izleyeceğiniz filmlerden biri olan Azaim: Cin Mezarlığı adlı bu film; kadim bir kitapta yer alan bilgileri aracılığıyla cinlerle iletişime geçen ve cinleri kendi dünyevi zenginlikleri için kullanan bir köy ahalisinin, eylemlerinin sonuçlarıyla karşılaşmasını konu ediniyor.
Uzun yıllar önce bir dağ köyünde yaşayan aç gözlü insanlar eski bir Arap bilginine dair bir kitap ele geçirirler ve bu kitap ile cinleri kullanarak çok tehlikeli büyüler yaparlar.
Zenginlerin isteklerini yerine getirip kendileri de zengin olmaya başlarlar, ama bu zenginliğin ağır bir bedeli olduğunu sonradan anlarlar.
Kullandıkları cinlerin büyüden sonra kendilerine musallat olma ihtimalini öğrenen köylüler bu ihtimali ortadan kaldırmak için kullandıkları bütün cinleri köy mezarlığına gömmeye başlarlar.
Ama onlar tehlikeyi yok ettiklerini zannederlerken, aslında tehlike uykuya dalar.
Üstelik köylülerin haberi olmadan bu tehlikenin bir tohumu da yıllar içinde büyümeye devam eder.
Beygir Gücü
Yönetmen: Manoj Leonel Jason, Shyam Sunder / Oyuncular: Kalaiyarasan, Aadhira Pandilakshmi, Anjali Patil, Anand Sami / Süre: 125 dakika
Tamil sinemasından kurallara meydan okuyan fantastik bir film…
Netflix'in Tamilce Filmler kategorisinde gösterime giren Kuthiraivaal adlı bu sürrealist, absürt ve psişik filmde; bir adam, garip bir rüyadan vücuduna bağlı bir at kuyruğu ile uyanır ve gerçeği hayalden ayırmak için akıl almaz bir yolculuğa başlar.
Alkolik bir banka çalışanı olan Freud günün birinde kendini garip bir gizemi çözmesi gerekirken bulur.
Bu uğurda başına gelenlerin ardındaki gizemi çözmek için rüyaları, illüzyonları ve birkaç tuhaf karakterle karşılaştığı anıları arasında bir yolculuğa çıkar.
Bu arada ortada, kurbanın ve failin kimliği bir bilmece olan vahşi bir cinayet olayı vardır.
Ses mühendisliği, kamera çalışması ve görüntü yönetmenliği ile övgüler toplayan film, tuhaflığı gündelik hayatın sıradanlığıyla birleştiren ve nihayetinde cevaplardan çok soruları gündeme getiren kafa karıştırıcı hikayesiyle dikkat çekiyor.
Çağrı: İslamiyet'in Doğuşu
Yönetmen: Moustapha Akkad / Oyuncular: Anthony Quinn, Irene Papas, Michael Ansara, Johnny Sekka, Michael Forest, Garrick Hagon, Damien Thomas, André Morell, Martin Benson, Robert Brown, Rosalie Crutchley, Bruno Barnabe, Neville Jason, John Bennett, Donald Burton, Earl Cameron, George Camiller, Nicholas Amer, Ronald Chenery, Michael Godfrey, John Humphry, Ewen Solon, Wolfe Morris, Ronald Leigh-Hunt, Leonard Trolley, Gerard Hely, Habib Ageli, Peter Madden, Mohamed Hassan Al Joundi, Abdellah Lamrani, Elaine Ives-Cameron, Mohammad Al-Gaddary, Ahmed Abdelhalim, Mohamed Basri, David de Keyser, Hassan Essakali, Salem Gedara, Richard Johnson, Mohamed Majd, Laurence Payne, Robert Rietty, Cyril Shaps, Meral Taygun, Vic Tablian / Süre: 177 dakika
İslam tarihçilerinin Cahiliye Devri olarak anmaktan hoşlandıkları döneme yeniden dönüş…
Kırk beş yıl önce, efsanevi film yapımcısı Moustapha Akkad, tüm dünyayı etkileyen bir sinematik etkinliğe imza attı; seyircileri ve kültürleri bir araya getirdi, Doğu'dan Batı'ya bir barış, kardeşlik ve hoşgörü mesajı iletti.
İslam'ın doğuş hikayesini anlatan anlatan The Message adlı bu film şimdi, Pamir Demirtaş'ın sahibi olduğu Pinema Filmcilik desteği ve Mustafa Akkad'ın oğlu Malek Akkad ve Trancas International'ın iki yıla yakın süren çalışmalarıyla yenilenen efsane yapım Türkiye'de ilk kez gösterime girişinden yaklaşık 45 yıl sonra yenilenmiş 4K versiyonuyla yeniden sinemalarda gösterime girdi.
Filmin kadrajına aldığı; altıncı yüzyılda şehrin ileri gelenlerinin Mekke'yi köleliğin, alkol ve uyuşturucu gibi maddelerin pençesinde yönettiği, kız çocukların yeni doğduklarında diri diri gömüldükleri rivayet edildiği, böylesi düzensiz bir zamanda, Hz. Cebrail tarafından ziyaret edilen Muhammed insanları tek bir Tanrı'ya tapmaya davet eder ve hükmedenlerin vahşi metotlarına karşı çıkar.
Allah'tan inen bir ayet, peygamberin silaha sarılmasını ve Mekke ordularına karşı direnmesini emreder ve Müslümanlar'ın ordusu tecrübesiz olduğu halde Bedir Savaşı'nı kazanır.
Uhud Savaşı'nın ardından ise on yıllık bir barışa evet diyerek arada geçen süreyi İslam'ı yaymak için kullanırlar.
Böylelikle Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğu, Allah'tan başka tanrı olmadığı haberi Arap yarımadasını hızla yayılmaya başlar.
En iyi müzik dalında Oscar'a aday olan film, Hz. Hamza rolündeki Anthony Quinn'in benzersiz oyunculuğu kadar, büyük bir prodüksiyon olması ve Hz. Muhammed'i göstermeden İslam'ın doğuş ve yayılışını anlatmadaki başarısıyla da tüm dünyadaki Müslümanlar'ın beğenisini toplamış bir yapım olarak tarihe kazınır.
2005 yılında kaybettiğimiz Suriye asıllı Amerikalı yönetmen Mustafa Akkad'ın İslam tarihi üzerine yapılmış en iyi film olarak kabul edilen filmin Türkçe seslendirmesinde de Agah Hün, Alev Koral, Ayşegül Devrim, Cüneyt Türel, Doğan Bavli, Esen Günay, Fuat İşhan, Güner Ümit, Kamuran Usluer, Levent Dönmez, Metin Serezli, Muhip Arcıman, Pekcan Koşar, Rıza Tüzün, Sadettin Erbil, Şener Şen, Tarık Gürcan, Timuçin Caymaz, Toron Karacaoğlu, Ünal Gürel, Zafer Önen gibi gelmiş geçmiş en büyük dublaj kadrosu yer alır.
Çıngırak
Yönetmen: Ralph Waldo / Oyuncular: Beren Demirkaya, Tarkan Yılmaz, Atilla Özdal, Murat Seviş, Şule Karakaya / Süre: 87 dakika
Cinci bir hocanın teybine kaydettiği sesler ve 2009 yılında gerçekleşmiş paranormal şeyler…
Bu hafta sinemalarda izleyeceğiniz filmlerden biri olan Çıngırak adlı bu film; illegal bir şekilde evlat edinen bir ailenin başından geçen paranormal olayları konu ediniyor.
Anne olmak için yanıp tutuşan Özge, eşini yasa dışı yollarla evlat edinmeye ikna eder fakat eve gelen bebekle birlikte hayatlarındaki her şey birden farklılaşır ve Özge'nin hayatı, cinler şiddetini arttırdıkça daha da korkunç bir hal alır.
Özge, yaşanan korkunç olayların cinlerle bağlantılı olduğunu söylese de beyin cerrahı eşi Hakan, genç kadına hiçbir zaman inanmayarak tüm aileyi amansız bir felakete sürükler.
Direniş: 1942
Yönetmen: Matthew Hill, Landon Johnson / Oyuncular: Cary Elwes, Jason Patric, Don Harvey, Judd Hirsch, Robbie Kay, Sebastian Roché, Mira Furlan, Gilles Marini, Greer Grammer, Ezra Buzzington, Corey Sorenson, Theo Nicholas Pagones, Mark Bramhall, Tim Fields, Raphael Corkhill, Fabrice Uzan, T.W. Leshner, John Churchill, Alex Demkin, Ray Bouderau, Nina Silver, Katie Eichler / Süre: 110 dakika
İkinci Dünya Savaşı zamanlarından bir inanç, umut, sevgi ve fedakarlık tasviri…
Sinemalardan önce beIN CONNECT'in Dramalar kategorisinde gösterime giren Burning at Both Ends adlı bu filmde; düşman hattında Naziler'den saklanan bir grup asker, kendileri gibi hayatta kalanlara umut aşılamak için radyoyu kullanmaya çalışır.
Fakat yine de film; tarihsel doğruluk ve gerçeklere ulaşmak için harcadığı düşük bütçesi, ortalamanın altında oyunculukları ve kötü senaryosu nedeniyle kendi türü içinde zaman kaybı yapımlardan biri olarak anılır.
Dost Kazığı
Yönetmen: Barış Erçetin / Oyuncular: Müjde Uzman, Ruhi Sarı, Cemal Hünal, Açelya Elmas, Serkan Kuru, Buket Akpunar, Eren Pekgöz, Büşra Karaağaç / Süre: 92 dakika
Marmaris'in doğasında romantik, komedi, korku ve dram türünü birbirbine harmanlayan eğlenceli bir film…
Sinemalardan önce beIN CONNECT'in Komediler kategorisinde gösterime giren Dost Kazığı adlı bu filmde; balayına giden bir çift, bu sırada yanlış anlaşılmadan dolayı ayrılmanın eşiğine gelen arkadaşlarını barıştırmaya çalışır, fakat bütün bunların altında başka bir sebep yatmaktadır.
Dönüşüm Noktası
Yönetmen: Riccardo Antonaroli / Oyuncular: Andrea Lattanzi, Brando Pacitto, Ludovica Martino, Chabeli Sastre, Claudio Bigagli, Marcello Fonte, Cristian Di Sante, Tullio Sorrentino, Filippo Contri, Max Malatesta, Robert Catrini, J.V. Martin, Bruno Pavoncello, Grazia Schiavo / Süre: 97 dakika
Her zaman büyük bir film izlemek zorunda değiliz, bazen sadelik yeterlidir…
Netflix'in İtalya Yapımı Dramalar kategorisinde gösterime giren The Turning Point (La svolta) adlı bu filmde; şans eseri bir karşılaşma, önceden öngörülemeyen bir dizi olayı harekete geçirir.
Ve nihayetinde çatışmadan nefret eden aylak bir adam, aniden hayatına girerek ona kendi yaşam tarzını dayatan tehlikeli bir haydutla beklenmedik bir dostluk kurar.
Fantastik Canavarlar: Dumbledore'un Sırları
Yönetmen: David Yates / Oyuncular: Jude Law, Cara Mahoney, Mads Mikkelsen, Eddie Redmayne, Katherine Waterston, Poppy Corby-Tuech, Maja Bloom, Ezra Miller, Paul Low-Hang, Alison Sudol, Callum Turner, Richard Coyle, Dan Fogler, Jessica Williams, Wilf Scolding, Kazeem Tosin Amore, Noor Dillan-Night, William Nadylam, Victoria Yeates, Manuel Klein, Aleksandr Kuznetsov, Oliver Masucci, Valerie Pachner, Ramona Kunze-Libnow, Dave Wong, Maria Fernanda Candido, Lucas Englander, Fiona Glascott, Jan Pohl, Matthias Brenner, Peter Simonischek, Jacqueline Boatswain, David Bertrand, Stefan Race, Jessica Cartledge, Radha Sthanakiya, Isabelle Coverdale, Dónal Finn, Jeremy Azis, Hebe Beardsall, Nick Davison, Emilia Karlsson, Tony McCarthy, Nick Owenford, Jag Patel, Richard Price, Sean Talo / Süre: 142 dakika
Eğer yeterince dikkatli dinlersen, geçmiş sana fısıldar…
Bu hafta sinemalarda izleyeceğiniz filmlerden biri olan, J.K. Rowling imzalı Fantastik Canavarlar serisinin üçüncü filmi Fantastic Beasts: The Secrets of Dumbledore adlı bu film; büyücülük dünyasını kontrol edip Mugglelar'ın sonunu getirmeyi planlayan Grindelwald'a karşı mücadele eden Albus Dumbledore, Newt Scamander ve arkadaşlarının hikayesini anlatıyor.
Profesör Albus Dumbledore, güçlü Karanlık büyücü Gellert Grindelwald'un büyücülük dünyasının kontrolünü ele geçirmek için harekete geçtiğini bilmektedir.
Dumbledore onu tek başına durduramayınca, büyücüler, cadılar ve cesur bir Muggle fırıncıdan oluşan gözüpek bir ekibin yönetimini Büyüzoolog Newt Scamander'a emanet eder.
Ekip, üstlendiği bu tehlikeli görevde, bir yandan eski ve yeni canavarlarla karşılaşırken, bir yandan da Grindelwald'un sayıları gittikçe artan müritleriyle çatışır.
Ama riskler böylesine büyükken, Dumbledore'un kenarda beklemesi daha fazla mümkün olmayacaktır.
İşin Rengi: Abercrombie & Fitch'in Yükselişi ve Düşüşü
Yönetmen: Alison Klayman / Oyuncular: Benjamin O'Keefe, Bobby Blanski, Ryan Daharsh, Sapna Maheshwari, Jennifer Sheahan, Alan Karo, Anthony Ocampo, Treva Lindsey, Carla Barrientos, Robin Givhan, Jose Sanchez, Moe Tkacik, Cindy Smith-Maglione, Charles Martin, Susan Berfield, Lindsey Rupp, Kelly Blumberg, Kjerstin Gruys, Savas Abadsidis, Patrick Carone, Mark Beard, Benoit Denizet Lewis, Christopher Clayton, Toya Spencer, Phil Yu, Tom Saenz, Jahan Sagafi, Todd Corley, Samantha Elauf, *NSYNC, Aaliyah, Penn Badgley, Anderson Cooper, Destiny's Child, Jeffrey Epstein, Tina Fey, Ernest Hemingway, Fran Horowitz, Mike Jeffries, Scarlett Johansson, January Jones, Colin Jost, Heidi Klum, Ashton Kutcher, Jennifer Lawrence, LFO, Kellan Lutz, Andrea Mandrick, Theodore Roosevelt, Morley Safer, Taylor Swift, Channing Tatum, Bruce Weber, Les Wexner, Olivia Wilde / Süre: 88 dakika
Bir zamanlar bütün havalı gençler oradan giyiniyordu…
Popüler kültürün fenomeni olan ve zulüm ve skandallarla beslenerek yüksek cirolar elde eden Abercrombie & Fitch'i kadrajına alan bu hikaye, Amerikan kültürünün nerede olduğunun bir göstergesi; onlar kötüyü ya da sınıf ayrımını icat etmediler, sadece bunları paketleyip insanlara sundular ve bunda başarılı da oldular, tabi ki sadece bir süreliğine.
Netflix'in yaşam tazlarıyla ilgili Sosyal ve Kültürel Belgeseller kategorisinde gösterime giren White Hot: The Rise & Fall of Abercrombie & Fitch adlı bu film; A&F'in 90'lı ve 2000'li yıllarda popüler kültüre yön veren gücünü ve ayrımcılıktan beslenen başarısını inceliyor.
"Belli bir karakterde değilseniz kıyafetlerimiz size göre değil" diyerek Amerikan yaşam tarzına yön veren Abercrombie & Fitch, 90'ların sonu ve 2000'lerin başında muhteşem modeller, ritmik kulüp müzikleri ve çarpıcı bir kokuyla alışveriş merkezlerinde fırtınalar estiriyordu.
Ve bu markanın bu kadar sevilmesinin bir sebebi vardı, çünkü dışlama toplumumuzun bir parçasıydı.
Ancak yakaladığı büyük başarıya rağmen pazarlama stratejilerinden işe alım süreçlerine varıncaya kadar her bir kademesinde ortaya çıkan ayrımcı yaklaşımının yol açtığı tartışmalar, markanın popüler "Amerikalı" imajını yerle bir etmeye başladı.
Lanetli Tapınak
Yönetmen: Metin Kuru / Oyuncular: Behice Maurer, İlhami Adsal, Nihat Demirel, Gülay Say, Abdullah Faruk Günaydın / Süre: 82 dakika
Ne kadar yakından bakarsan o kadar göremezsin…
Bu hafta sinemalarda izleyeceğiniz filmlerden biri olan ve binlerce yıllık büyük bir sır ile dönüşü olmayan gizemli bir yolculuğu kadrajına alan Lanetli Tapınak adlı bu film; Mısır Tanrısı İsis ile iletişime geçmeyi başaran Lily'nin hikayesini anlatıyor.
Mısır'ın en büyük tanrısı olarak kabul edilen İsis'le iletişim kurmayı başaran Lily, İsis'in muhafızları tarafından tapınağa götürülür.
Karşılaştığı hayalle gerçek arasında olaylar karşısında korkup geri dönmeye karar verir ama onun için artık çok geçtir.
Tören çoktan gerçekleşmiş, İsis yeni bedeninde yaşamaya başlamıştır.
Merhamet ve Metanet
Yönetmen: Sebastian Siegel / Oyuncular: Mena Suvari, Stuart Townsend, Frances Fisher, Rebekah Graf, Mariel Hemingway, Nick Stahl, Tara Subkoff, Brian McGovern, Richard Leacock, Michael Patrick McGill, Brian Epperson, Ross Forte, Steven Martini, Rosemberg Salgado, Bojesse Christopher, Amy Walker, Martha T. Newman, Marsha Henry, Valentina Izumi, Adam Gregor, Aylam Orian, Rick Schuler, Jaxy Boyd, Emily Kay Townsend, Tracey Silver, Ava Scarlett Brenner, Becki Hayes, Michael Farmer, Irit Starr, Mathew Pichardo, Tevy Poe, Glenn Edward, Zin Syed, Karla Weller, Jack Cutler, Francis O'Leary, Laurie Arnold, Rochelle Bell, Herve Gordon, Catherine Clark, Amanda Fredholm, Amanda Jones, Antasia Kharchenko, Bridie Latona, Dana Pestano, Elba Baumbach, Ella Glabicki, Emma Moore, Heather Deardorff, Julia Kellis, Kelem, Louise Danson, Michelle Roman, Natalie Ramos, Sheeba Alam, Albert John Sierra, Ben Orf, Brandon Lamberty, Erik Reedy, Eugene Huriev, Gavyn Straus, Kevin Nakamura, Koushik, Matthew Ray Ruggles, Misha Ryan, Nathan Rosado, Nick DiCola, Tyler Lofton, Widson Charlemont, Jasmine Karapetyan, Austin Paz, Adriana Trevino, Anton Nassif, Reut Fish, AprilAnn Dais, Mantha Balourdou, Erik Carrion, Angelica Mendoza, Feona King, David John Kernick, Karen Wright, Marta Gil, Deborah Wilson, Valerie Hall, Kat Sachett, Alex Stein, Jacob Godbey, Kai Cofer, Mark Leland, Alysa Beckner, Iran Melo, Danny Pardo, Thelma Gudmunds, Lydia Hearst, David M. Jackson, Molly Malin, Mark Motyl, Jose Rosete / Süre: 106 dakika
Bazen insan bilir, bazen incitir ve her ne olursa olsun bazen sadece sevgi yeterlidir…
Ken Wilber ve eşinin yaşadıkları zorlu süreci kaleme aldıkları bir kitaptan uyarlanan ve sinemalardan önce beIN CONNECT'in Biyografi Filmleri kategorisinde gösterime giren Grace and Grit adlı bu filmde; filozof Ken Wilber ile Treya, 1980'lerin ortalarında tanışırlar.
İlk dokunuşta birbirlerine aşık olan Ken ve Treya arasında güzel bir ilişki başlar ve beraberliklerini evlilikle devam ettirmek isteyen çift hazırlıkları geciktirmeden evliliğe adım atarlar.
Ancak evlenmeden kısa bir süre önce Treya'nın kanser olduğunu öğrenen çift, bu süreçte hastalıkla birlikte mücadele ederek maneviyata yönelirler.
Sırtımdaki Bıçaklar
Yönetmen: Janus Metz / Oyuncular: Goksin Erdemli, Kasia Madera, Chris Pine, Thandiwe Newton, Laurence Fishburne, Jonathan Pryce, Ahd, Jonjo O'Neill, Abdul Alshareef, David Dawson, David Bedella, Oscar Coleman, Cali Gayle, Joshua Lacey, Gala Gordon, Dar Dash, David Appleton, Barbara Appleton, Michael Shaeffer, Faton Gerbeshi, Derek Siow, Moe Idris, Todd Kramer, Karina Wiedman, Alexander Devrient, Abdi-Fatah Ali, Orli Shuka, Anna Jones, Angela Yeoh, Nasser Memarzia, Colin Stinton, Adrian Tauss, Corey Johnson, Absar Abbasi, Yassine Anaddam, Stuart Cooke, Ria Fend, Zafar Hashmi, Metin Hassan, Nasir Jama, Rick Klink, Gael Le Cornec, India Raqia-Walker, Alex Rose, Christian Sanderson, Necip Onur Sarıdağlı, Sinem Saıidağlı, Stella Stocker, Sue-Lynn, Richard Sutar / Süre: 101 dakika
Yaşananları tekrar gözden geçirmek bazen en önemli görevdir…
Amazon Prime Türkiye'nin yayın kuşağında gösterime giren All the Old Knives adlı bu gerilim yüklü casusluk filminde; iki CIA ajanı ve eski sevgili, başarısız bir kurtarma girişiminden yıllar sonra yeniden bir araya gelir ve küresel casusluk, ahlaki belirsizlik ve ölümcül ihanetle dolu sürükleyici bir macerada meslek ve tutku arasında bir çizgi çekmeye mecbur kalır.
Celia, ailevi nedenlerden dolayı CIA'den ayrılmıştır, Heny ise hala mesleğine devam etmektedir.
CIA, ajanlarından birinin 100'den fazla insanın hayatına mal olan bilgileri sızdırdığını öğrendiğinde emektar casus Henry Pelham'ı, CIA'in Viyana merkezindeki eski görev arkadaşları arasından köstebeği bulmakla görevlendirir.
Henry'nin soruşturması onu Avusturya'dan İngiltere'ye ve daha sonra bir zamanlar meslektaşı ve eski sevgilisi olan Celia Harrison ile tekrar bir araya geldiği Kaliforniya'ya götürür.
Eski sevgililerin yeniden bir araya gelişi bir tesadüf değil geçmişte birlikte çalıştıkları bir görevle ilgilidir.
Altı yıl önce tüm yolcuların ölümüyle sonuçlanan bir uçağın kaçırılması ile ilgili bir görevde yer alan şimdi ise küçük bir Amerikan kasabasında yıllar sonra bir akşam yemeğinde buluşan ikili, küresel casusluk, ahlaki belirsizlik ve ölümcül ihanetin bu sürükleyici hikayesinde meslek ve tutku arasındaki çizgiyi de bulanıklaştırır.
Stardust
Yönetmen: Gabriel Range / Oyuncular: Johnny Flynn, Marc Maron, Jena Malone, Derek Moran, Anthony Flanagan, Julian Richings, Aaron Poole, Monica Parker, Ryan Blakely, Gord Rand, Paulino Nunes, Richard Clarkin, Brendan J. Rowland, Jeremy Legat, Annie Briggs, Olivia Carruthers, Geoffrey McGivern, Lara Heller, Martin Askew, Dylan Roberts, Oliver Becker, James Cade, David Huband, Jorja Cadence, Gracie Robbin, Allie Dunbar, Tara Wink, Tanacia Reedon, Violetta Pioro, Milan Carmona, Roanna Cochrane, Myles Dobson, Kenzie Delo, Drew Moss, Liam Buckley, Damon Noble, Kyleigh Matera, Jennifer Murray, Eileen Beth Shapiro, Jimmy Star / Süre: 109 dakika
Müzik tarihinin en büyük ikonlarından biri; peki bu maskenin arkasındaki gerçek genç kimdi?..
Bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Stardust; 2016 yılında yaşamını yitiren, müzik tarihinin en büyük ikonlarından biri olan efsanevi müzisyen David Bowie'nin hayat hikayesini konu ediyor.
1971 yılında henüz yirmi dört yaşında olan David Bowie, Mercury Records yayıncısı Ron Oberman ile Amaerika'ya ilk yolculuğuna çıkar, ancak henüz kendisi için hazır olmayan bir dünyayla karşılaşır.
ABD'yi ilk kez ziyaret eden David Bowie, burada daha sonra alter ego karakteri Ziggy Stardus''a ilham olacak pke çok deneyim yaşar.
Şeytanın Mührü
Yönetmen: Evan Spiliotopoulos / Oyuncular: Jeffrey Dean Morgan, Cricket Brown, William Sadler, Katie Aselton, Cary Elwes, Diogo Morgado, Bates Wilder, Marina Mazepa, Christine Adams, Dustin Tucker, Gisela Chipe, Danny Corbo, Sonny Corbo, Michael Strauss, Madison LaPlante, Doria Bramante, Stephen Martin, Tim Estiloz, Ted Wayman, Andrea Athanassiou, Hannah Jane Doyon, Celeste Oliva, Chris Byers, Mere Davis, Dave Heard, Kiara Pichardo, Kevin Fennessy, Charlie Thurston, Mike Wendt, Lisa Gresci, Bill Thorpe, Lorna Larkin, Alexander M. Akerblom, Julia Bechler, Jeff Bouffard, Eliane Brick, Thomas Brogan, Chemi Che-Mponda, Kevin Daigneault, Maximo Duran, Janelle Feigley, Ian Dylan Hunt, Catherine Hunter, David Matthew Jenkins, Elbert Kim, Sebastian Lumpkins, Rob Lévesque, Derek Mellor, Benjamin Mohr, Cassidy Neal, Jonathan Neves, Stephen O'Neil Martin, Amber Sage, Matt Soscia, Nicholas Trotto, JJ Wright / Süre: 99 dakika
Kime dua ettiğinize dikkat edin…
James Herbert'ın aynı adlı romanında uyarlanan ve SinemaTV'nin Alacakaranlık Kuşağı'nda gösterime girerek ilk kez televizyon izleyicisi ile buluşan The Unholy adlı bu film; zor zamanlar geçiren bir gazetecinin hikayesini konu ediyor.
İşi ile ilgili yaşadığı sıkıntılardan kurtulmak için çabalayan adam, iyi bir hikaye bulabilmek için çalışmalara başlar.
Yaptığı araştırmalar adamı New England'da bir dizi garip olayın yaşandığı küçük bir kasabaya götürür.
Burada, Meryem Ana ile olan doğaüstü bir karşılaşma sonrası hastaları açıklanamaz bir şekilde duyabilen, konuşabilen ve iyileştirebilen Alice adında işitme engelli genç bir kızşa tanışır.
Bu olağanüstü haber yayılırken ve dünyanın yakın veya uzak köşesinden insanlar onun mucizelerine tanık olmak için akın ederken, düşüşte olan kariyerini yeniden canlandırmak isteyen gazeteci bu tuhaf olayı araştırarak kasabada yaşanan olayları kullanmaya karar verir.
Etrafta korkunç olaylar olmaya başlayınca, bu olayların Meryem Ana'nın eseri mi yoksa çok daha uğursuz bir şey mi olduğunu sorgulamaya başlar.
Tanrı Aşkına
Yönetmen: Bolanle Austen-Peters / Oyuncular: Akah Nnani, Osas Ighodaro, Atlanta Bridget Johnson, Dorcas Shola Fapson, Mawuli Gavor, Shawn Faqua, Bunmi Aboderin, Toluwalashe Adeleke, Boluwatife Aderogba, Eucharia Anunobi Ekwu, Jude Chukwuma, Patrick Doyle, Nelson Enwerem, Nifemi Lawal, Nkem Marchie, Ayo Mogaji, Mawuyon Ogun, Olumide Oworu, Kelechi Udegbe / Süre: 111 dakika
Herkesin olmanı istediği kişi ile Tanrı'nın adamı olma baskısı arasında Araf'ta kalma…
Netflix'in Afrika Yapımı Filmler kategorisinde gösterime giren Man of God adlı bu filmde; Samuel kendi hayatını yaşamak için sert dini eğitiminden vazgeçer ve katı dindar ailesini terk eder.
Ancak ruhu, gerçek dünya ile geride bıraktığı inancı arasında sıkışıp kalır.
Tatlı Melek
Yönetmen: Kamil Çetin / Oyuncular: Yunus Bülbül, Seda Tosun, Ayfer Çalgıcı / Süre: 100 dakika
Alaaddin'in Sihirli Lambası'ndan bu defa bir melek çıkar…
Ünlü 'Bücür Cadı' dizisinden esinlenerek çekilen ve sinemalardan önce beIN CONNECT'in Fantastik Filmler kategorisinde gösterime giren Tatlı Melek adlı bu filmde; başı talihsiz olaylardan kurtulamayan Abbas'a annesini bulmak isteyen bir şans meleği gönderilir.
Tina
Yönetmen: Daniel Lindsay, T.J. Martin / Oyuncular: Tina Turner, Carl Arrington, Ike Turner, Lejeune Richardson, Oprah Winfrey, Diana Ross, Mary Wells, The Temptations, Angela Bassett, Jimmy Thomas, Lucille Ball, Loretta Young, Kurt Loder, Rhonda Graam, Ike Turner Jr., Michael Turner, Craig Turner, Ronnie Turner, Katori Hall, Annie Behringer, Olivia Newton-John, Roger Davies, Toni Tennille, The Rolling Stones, John Carter, Terry Britten, Bucks Fizz, Erwin Bach, Zelma Bullock, Christine Baranski, Johnny Carson, Cher, Doris Day, Mel Gibson, Whoopi Goldberg, Grace Jones, B.B. King, Cyndi Lauper, David Letterman, Peter Marshall, Irish McCalla, Paul McCartney, Bernadette Peters, Julianne Phillips, Dinah Shore, Bruce Springsteen, Rod Stewart, Adrienne Warren / Süre: 118 dakika
Bazı zamanları hatrlamak zorunda kalmak can yakıcı oabilir, ama belli bir noktadaacı veren şeyleri bağışlamak belki de en iyisidir…
Pamuk tarlalarının ortasından çıkıp gelen Tina Turner, kariyeri boyunca kendisine öğretilmeyenleri öğrenmeye çalışarak ve zorluklarla mücadele ederek geçirdi.
Başlangıçta muhteşem Ike'in sahnesinde grubuyla birlikte dans eden Tina, sahne her ne kadar Ike'nin olsa da orada bir şekilde parlamayı başarıyordu, çünkü onun dans edişini görenler ondan gözlerini bir an olsun alamıyordu.
Bu performansları öncesinde sürekli prova yapardı, ilerlemek için daha fazla çalışması gerektiğinde ise üzerindeki baskılarla birlikte korkuları da artmıştı.
Üstelik taciz dolu bir hayatı vardı.
Bu süreç içinde Budizm onun için bir çıkış yolu olmuştu; böylelikle hayatında bir değişiklik yapması gerektiğini görmeye başlamıştı.
İlk önce boşanma davası açtı, bu boşanma sırasında ne ev ne para hiçbir talebi olmadı, tek isteği adını ve özgürlüğünü yeniden kazanmaktı.
Sonra geçinmek ve para kazanmak için her yerde sahne almaya başladı, hayali Stone gibi sahneleri dolduran ilk siyahi Rock'n'Roll şarkıcısı olmaktı.
Günün birinde çok satan bir plak anlaşması yapıp zirveye doğru yükselip başarılı olduğunda geçmişi yeniden ortaya çıktı.
Hikayesi, kendi sırlarını saklı tutmak zorundaymış gibi hisseden birçok insana ulaştı ve onun hayatının en zor dönemleri başkaları için bir ilham kaynağı oldu.
Sinemalardan önce beIN CONNECT'in Biyografi Filmleri kategorisinde gösterime giren Tina adlı bu film; daha önce yayımlanmamış arşiv görüntüleri, şarkıcının kendisi de dahil birlikte çalıştığı insanların röportajlarıyla, rock müziğin yaşayan efsanesi Tina Turner'ın hayatını kadrajına alıyor.
'Undefeated' belgeseliyle Oscar kazanan yönetmenler Daniel Lindsay ve T.J. Martin'in kamera arkasında yer aldığı yapıt, 73'üncü Primetime Emmy Ödülleri'nde "En İyi Belgesel" dahil 3 dalda aday gösterildi.
Troll: Kuyruklu Macera
Yönetmen: Kevin Munroe, Kristian Kamp / Oyuncular: Sonja Ball, Wyatt Bowen, Mark Camacho, Richard M Dumont, Elana Dunkelman, Angela Galuppo, Stefan Gauthier, Rick Jones, Adam Nethercott, Terrence Scammell, Shane P. Zhang / Süre: 90 dakika
Şrek ve Madagaskar'ın yaratıcı ekibinin ve Ninja Kaplumbağalar'ın yönetmeninin imzasını taşıyan eğlenceli ve macera dolu bir animasyon…
Bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Troll: The Tale of a Tail adlı bu animasyon; kaçırılan Kral Grom'u kurtarmak için kolları sıvayan kralın oğlu Trim ve arkadaşlarının hikayesini anlatıyor.
Kral Grom, ormandaki kötü kalpli bir düşman tarafından yakalanmış ve kuyruğu çalınmıştır.
Kralın sevimli oğlu Trim, arkadaşları Freya ve Yin-Yan ile beraber zorlu bir serüvene atılıp babasını kurtarmak ve böylece krallık halkının mutlu yaşamının devam etmesini sağlamak zorundadır.
Fakat bunu yapmak için sadece üç günleri vardır.
Uzay İstasyonundan Öyküler
Yönetmen: Clare Lewins / Oyuncular: George Abbey, Ken Bowersox, Cady Coleman, Samantha Cristoforetti, Frank L. Culbertson Jr., Michael Foale, Scott Kelly, Ginger Kerrick, Sergei Krikalev, Tim Peake, William M. Shepherd, Sergey Volkov, Koichi Wakata, Peggy Whitson / Süre: 127 dakika
Bu, Dünya'nın yörüngesindeki 450 tonluk gümüş rengi uzay mekiğinin hikayesi değil, bu içindekilerin hikayesi…
Tarih boyunca insanlığın ev dediği tek bir yer oldu: Gezegenimiz Dünya.
Ama yakın bir zamanda on altı ülkeden kadın ve erkek sınırsız gizem ve potansiyelin keşfedilmemiş denizine doğru yelken açtı.
Şimdi bu altı insan uzay yolculuğu yapabilen bir uygarlık olma ihtimalimizi güçlendirmek için, iki yüz elli mil üstümüzde, kozmoztaki evlerinde yaşayıp çalışıyorlar.
beIN CONNECT'in Belgeseller kategorisinde gösterime giren ve izleyicisinin Dünya'yı bambaşka bir perspektiften görmesini sağlayan The Wonderful: Stories from the Space Station adlı bu filmde; Uluslararası Uzay İstasyonu'nda çalışan astronotlar, deneyimlerini ve yaşam öykülerini çarpıcı bir dille aktarıyor.
Yaşamak İçin Oyna
Yönetmen: Toby Meakins / Oyuncular: Iola Evans, Asa Butterfield, Robert Englund, Angela Griffin, Ryan Gage, Eddie Marsan, Kate Fleetwood, Pete MacHale, Kayleen Aires Fonseca, Caroline Loncq, Delroy Atkinson, Ioanna Kimbook, Joe Bolland, George Hannigan, Silvana Montoya, Amelia Kinu Muus, Jesse Cescatti-McFarlane, Ellis Eyres, Logan Wong, Donna Peart-Johnson, Azahara Dorado Laguna, Ebony Skerritt, Andrea Garcia Londono, Yenifer Molina, Dervise Aziz, Lati Gbaja, Tara Edwards-Jones, Pragna Hay, Riccardo Mazzi, Foladara Ayeni, Aloaye Ayeni, Will White, Igor Ulanovs, Kieran O'Kane, Russell Muir, Joelle Koissi, Daniel Ezenyi, Imani Lewinson-Wilson, Geovan Bayya / Süre: 84 dakika
Lanetli ne kadar acı çekerse lanetleyen o kadar fayda sağlar…
Netflix'in Gerilim ve Korku Filmleri kategorisinde gösterime giren Choose or Die adlı bu sürükleyici film; ödül kazanma uğruna oynadıkları antika bir bilgisayar oyununun gerçeğe dönüşmesiyle hayatları kabusa dönen iki arkadaşın yaşadıklarını anlatıyor.
Parasız bir öğrenci, eğer hayatta kalmayı başarırsa ucunda büyük ödül olan yüz bin doların sahibi olacağı bir bilgisayar oyunundan haberdar olur.
1980'lerin hayatta kalma temalı kayıp bir korku oyununu yeniden canlandıran genç bir kodlayıcı, gerçekliği altüst ederek onu korkunç kararlar almak ve ölümcül sonuçlarla yüzleşmek zorunda bırakan gizli bir laneti ortaya çıkarır.
Sahipsiz bir para ödülünü kazanma sevdasına düşen iki arkadaş, bu gizemli video oyununu yeniden başlatınca dehşet dolu ve gerçeküstü bir dünyaya adım atar.
Bu süreçte bir dizi dehşet verici an yaşayan gençler, çok geçmeden artık büyük ödülü kazanmak için değil kendi hayatı için oynadığını fark eder.
Zalo
Yönetmen: Necati Aslan / Oyuncular: Sermiyan Midyat, Kıvanç Baran Arslan, Tuğçe Topçu, Ersel Şibil, Halil Kumova, Belma Mamati, Aslı Balcı, Zafer Kora, Zeynep Batur, Sanem Seyhan / Süre: 103 dakika
Bir Zamanlar Malatya…
Bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Zalo; zalimliğiyle nam salan Zalo Ağa ile yıllar sonra karşısına çıkan ikizinin hikayesini anlatıyor.
Zalimliğiyle nam salmış Zalo Ağa küçükken ikizini nehre atmıştır.
Evlenmek için başlık parası biriktirmeye çalışan Zalo Ağa'nın marabaları bir gün posta arabasını soymak isterken yanlışlıkla Malatya Vali'sini soyarlar.
Bu olay yüzünden Zalo Ağa ile ikizinin yolları yıllar sonra yeniden kesişir.
Flashback
Vakti zamanında kimi festivallerde, kimi sinemalarda kimi de ev videosu ve televizyon ekranlarında seyirciyle buluşan ama şimdi hem çevrim içi platformlarda hem de televizyon kanallarında bu hafta yeniden gösterime girecek olan 2022 öncesinde çekilmiş diğer filmleri sizin için derledim.
beIN CONNECT
Türkiye'nin ödemeli televizyon sistemi Digitürk'ün, izleyicilerine diledikleri zaman arzu ettikleri içeriklere ulaşma imkanı sağlayan dijital içerik platformu beIN CONNECT, baharın başlangıcıyla birlikte bu ay birbirinden güzel filmleri evinize getiriyor. Platformun zengin kütüphanesinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:
- Af (2020)
- Baba (The Father, 2020)
- Ben Ölmeden Önce (Before I Fall, 2017)
- Bir Daha Asla Kar Yağmayacak (Sniegu juz nigdy nie bedzie / Never Gonna Snow Again, 2020)
- DAU. Nataşa (DAU. Natasha, 2020)
- Fukuşima 50: Nükleer Felaket (Fukushima 50, 2020)
- Koca Çirkin (The Big Ugly, 2020)
- Şeflerin Şefi (2021)
- Tam Sayı (Full Count, 2019)
MUBI
200'den fazla ülkede, 12 milyon sinemaseveri çevrimiçi platformunda buluşturan MUBI, duayen yönetmen Martin Scorsese'nin kurucusu olduğu The Film Foundation ile "World Cinema Project" başlıklı restore filmler projesinde buluşuyor.
Bu proje kapsamında aralarında çok önemli klasiklerin bulunduğu on dokuz filmi, özenle yenilenmiş tertemiz kopyalarıyla şimdi MUBI'de izlemeniz mümkün.
Martin Scorsese, MUBI ile gerçekleştirdiği bu iş birliği özelinde "Restore edilen bu 19 film MUBI platformunda sinemaseverlerle buluşacağı için çok mutluyum. 30 yılı aşkın süredir, The Film Foundation olarak filmleri korumayı, restore etmeyi ve dünyanın her yerinden, sinema tarihinin tüm dönem ve türlerinden filmleri izleyicilerle buluşturmayı hedefledik ve bugüne kadar 925 filmi izleyicilerle buluşturduk. Sinema tarihine değer vererek dünyanın her yerinden izleyicilerle filmler aracılığı ile buluşmayı amaçlayan MUBI ile aynı misyonu taşıyoruz ve bu doğrultuda 'World Cinema Project' için en doğru partnerin MUBI olduğuna inanıyorum" yorumunda bulundu.
Bu programın yanı sıra, uzman ekiplerin festivalleri tarayarak bulup çıkardıkları birbirinden güzel, heyecanlı ve orijinal filmlerle hazırladıkları; özel kuşakları, yönetmen retrospektifleri, önde gelen film festivallerinden gösterimlerin yer aldığı yapımlar arasında bu hafta öne çıkan filmler şöyle:
- Arabacı (Borom sarret, 1963)
- Başkasının Çocuğu (Muna Moto / Somebody Else's Child, 1975)
- Bıçaklı Kadın (La femme au couteau / The Woman with the Knife, 1969)
- Çeneni Kapa ve Piyano Çal (Shut Up and Play the Piano, 2018)
- Dilenci (Accattone, 1961)
- Drella İçin Şarkılar (Songs for Drella, 1990)
- Gençlik Başımda Duman (Hjartasteinn / Heartstone, 2016)
- Hizmetçi (Hanyo / The Housemaid, 1960)
- Hudutların Kanunu (1966)
- Işığın Pençelerindeki Manila (Maynila sa mga kuko ng liwanag / Manila in the Claws of Light, 1975)
- İnat Hikayeleri (2003)
- Insiang (1976)
- İntikam (Mest / Revenge, 1989)
- Kara Kız (La noire de... / Black Girl, 1966)
- Kurt İni (La casa lobo / The Wolf House, 2018)
- Limit (Limite, 1931)
- Narın Rengi (Sayat Nova / The Color of Pomegranates, 1969)
- Oh, Güneş (Soleil Ô / Oh, Sun, 1967)
- Öğlenin Gizemli Objesi (Dokfa nai meuman / Mysterious Object at Noon, 2000)
- Pixote: En Güçsüzün Yaşam Savaşı (Pixote: A Lei do Mais Fraco, 1980)
- Rüzgarın Satrancı (Shatranj-e baad / The Chess Game of the Wind, 1976)
- Savaştaki Kadın (Woman at War, 2018)
- Sokağa Çıkma Yasağından Sonra (Lewat Djam Malam / After the Curfew, 1954)
- Susuz Yaz (1963)
- Titas Adında Bir Nehir (Titas Ekti Nodir Naam / A River Called Titash, 1973)
- Trances (1981)
Netflix
190'dan fazla ülkede 222 milyonu aşkın ücretli kullanıcının farklı türlerde ve dillerde diziler, belgeseller ve sinema filmleri izlediği, dünyanın eğlence odaklı lider yayın hizmeti sunan Netflix'in bu hafta kütüphanesinde öne çıkan filmler şöyle:
- Mükemmel Teklif: Çok Şey Bilen Yarışmacı (Perfect Bid: The Contestant Who Knew Too Much, 2017)
- One Piece Film Z (2012)
- Ölüm Alfabesi: Kötülüğün Başlangıcı (Ouija: Origin of Evil, 2016)
- Toprağın Güneşi (Sun of the Soil, 2019)
- Utah Kabin Cinayetleri (The Utah Cabin Murders, 2019)
SinemaTV
Türkiye'nin dijital dönüşümüne liderlik eden Türk Telekom'un dijital televizyon platformu Tivibu'nun yanı sıra, D-Smart, TV+ ve KabloTV platformları üzerinden de yayın yapan SinemaTV, yerli ve yabancı farklı türlerdeki kanallarında pandemiden dolayı sinemada gösterime girememiş aksiyon, macera, korku, komedi ve eğlence dolu en yeni filmleri ekranlara getirmeye devam ediyor.
SinemaTV'nin izleyicisine sunduğu komediden aksiyona, bilimkurgudan festival filmlerine uzanan geniş seçkisinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:
- 5 Kusursuz Sayıdır (5 è il numero perfetto / 5 Is the Perfect Number, 2019)
- Arkadaşım Benjamin (Benjamin Blümchen / Benjamin the Elephant, 2019)
- Çocuklarım İçin (Free Ride, 2013)
- General Yang'i Kurtarmak (Yang jia jiang / Saving General Yang, 2013)
- Hayatın Renkleri (Gabbeh, 1996)
- İnci Küpeli Kız (Girl with a Pearl Earring, 2003)
- İstasyon (1977)
- Kurtlar Kapıda (Wolves at the Door, 2016)
- Kurtuluş Son Durak (2012)
- Kutsal Kızlar (Our Ladies, 2019)
- Maça Kızı (Queen of Spades, 2021)
- Rambo: Son Kan (Rambo: Last Blood, 2019)
- Senaryo (Sexo fácil, películas tristes / Easy Sex, Sad Movies, 2014)
- Seni Seviyorum Hedi (Inhebek Hedi / Hedi, 2016)
- Sınırsız (Bedone marz / Borderless, 2014)
- Sihirbazın Balonları (Here Comes the Grump / A Wizard's Tale, 2018)
- Tenten'in Maceraları (The Adventures of Tintin, 2011)
- UglyDolls (2019)
- Yılın Öğretmeni (Teacher of the Year, 2014)
- Zeytin Ağaçları Altında (Zire darakhatan zeyton / Through the Olive Trees, 1994)
SPI International
Uluslararası medya kuruluşu SPI International bünyesinde aksiyon ve gerilim ağırlıklı filmlere ağırlık veren FilmBox Extra, en parlak yıldızları, aksiyon, gerilim, heyecan dolu sürükleyici öykülerle birleştiren filmlerle serüvenin temposunu ekranlara taşıyor.
Hilary Swank, Daniel Radcliffe, Benicio Del Toro ve Tommy Lee Jones gibi farklı jenerasyonlardan dünya yıldızları, birbirinden sürükleyici üç filmle FilmBox Extra ekranlarında gecelere heyecan katıyor.
Birinin günümüzde, diğer ikisi de 1940'larda ve 1800'lerde geçmesiyle birer dönem filmi olma özelliği de taşıyan bu heyecanlı filmler şöyle:
- Sevdiklerini Öldür (Kill Your Darlings, 2013)
- Soldado (2017)
- Yolcu (The Homesman, 2014)
Aksiyon filmlerini, kesintisiz ve HD kalitesinde FilmBox Extra ekranlarında izlemek isteyen sinemaseverler, kanala VodafoneTV 16. Kanal ve Türksat KabloTV 337. kanal üzerinden ulaşabiliyor.
FilmBox Extra içeriklerine ayrıca www.filmbox.com web sitesi ve FilmBox+ uygulaması kullanılarak bilgisayar, tablet ve mobil telefon ekranlarından da ulaşılabiliyor.
SPI International, FilmBox Extra'nın yanı sıra Türkiye'de yayın yapan diğer kanallarıyla da kaliteli yapımlar sunuyor.
SPI International bünyesinde, ülkemizin yanı sıra 25 ülkede 30 milyon kişiden oluşan geniş bir abone kitlesine ulaşan FilmBox, popüler TV dizileri, gişe rekorları kıran Hollywood filmleri, yılların eskitemediği klasikler gibi farklı türlerde içerik sunuyor.
SPI International kanalları arasında, canlı karşılaşma heyecanı da sunan dövüş sporu kanalı FightBox, adrenalin sporu yarışmalarını ekrana taşıyan Fast&FunBox, ödüllü belgeseller sunan DocuBox, dünyanın ilk HD moda kanalı olan FashionBox yer alıyor.
TRT 1 & TRT 2
Diziler, belgeseller, çizgi filmler ve özel gösterimlerle dolu yayın kuşağıyla seyircisine ulaşan TRT'nin en çok izlenen kültür sanat kanalları izleyenlerine sinema şöleni yaşatmaya devam ediyor.
Her akşam ödüllü ve prestijli filmleri orijinal dilleriyle sinemaseverlerle buluşturan ve birbirinden değerli yapımları ekrana getiren TRT 1 ve TRT 2'nin bu hafta yayın kuşağında öne çıkan filmler şöyle:
- Belalı Damat (Si può fare... amigo / It Can Be Done Amigo, 1972)
- Bunuel Kaplumbağaların Labirentinde (Buñuel en el laberinto de las tortugas / Buñuel in the Labyrinth of the Turtles, 2018)
- Bütün Saadetler Mümkündür (2017)
- Keşif (2018)
- Kör Talih (Przypadek / Blind Chance, 1987)
- Marie Curie (Marie Curie: The Courage of Knowledge, 2016)
- Müze (Museo / Museum, 2018)
- Odaklan Babaanne (Koncentrisi se, baba / Focus, Grandma, 2020)
- Poppie Nongena'nın Uzun Yolculuğu (Poppie Nongena, 2019)
- Sinema Tezgahı (Cinema Nimkat / Bench Cinema, 2016)
- Sosyete Şaban (1985)
- Yaz Saati (L'heure d'été / Summer Hours, 2008)
- Yıldızlararası (Interstellar, 2014)
Festival ajandası
Humanitarian Film Festival
Merkezine insanı ve insana ait değerler bütününü alan anlayışla ilerleyen TRT tarafından hayata geçirilen TRT World Citizen Humanitarian Film Festival (İnsani Film Festivali) projesinin 2020 ve 2021 yılı kazananları belli oldu.
Festivalde ödülleri veren TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, "Türkiye'nin kamu yayıncısı olarak bizler de insanı merkeze alan yayınlarımız, yapımlarımız ve etkinliklerimizle yok sayılanların, görmezden gelinenlerin dünyadaki sesi soluğu olmak için çaba sarf ediyoruz" ifadelerini kullandı.
26-27 Mayıs tarihlerinde Grand Pera Emek Sahnesi'nde düzenlenen festivalde, mültecilik, açlık ve savaş gibi konular ele alındı.
Türkiye, İran, Fransa, Kanada, İtalya, İspanya, Amerika ve Senegal gibi dünyanın farklı coğrafyalarından toplam 16 filme ev sahipliği yapan TRT World Citizen Humanitarian Film Festival'inde, 2020 ve 2021 senelerinin kazananlarına ödülleri takdim edildi.
2021 senesi birincisi "Mawbe" filminin yönetmeni Mame Selemane Dieye'ye ödülünü veren TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, etkinlikte katılım gösteren tüm yapımcı ve yönetmenlere teşekkürlerini iletirken, "Yeni küresel düzen tartışmalarının yoğunlaştığı bugün, insanlık adına daha adil küresel bir sistem için güçlü mücadelemizi, Türkiye olarak tüm kulvarda sürdürüyoruz. 'Misaller, meselelerin çözümünde anahtardır' düşüncesiyle her tür anlatımızda derinliği ve anlamı önceliyoruz. Çünkü biliyoruz ki değişim öncelikle insanların zihninde, kalbinde ve idrakinde gerçekleşebilir. İdrak seviyesi ise ancak derinlik ve anlamla söz konusu olabilir" ifadelerini kullandı.
Festivalde yer alan filmlerin önemini vurgulayan Sobacı, "Festivalimiz kapsamındaki tüm etkinliklerin idrak kapılarını aralamasını; yeni fikirlere ve yapımlara vesile olmasını temenni ediyorum. Etkinliğimizde gösterimi yapılan her bir yapımın, gerçekleştirilen her bir atölye ve söyleşinin, sergilediği insani bakış açısından dolaylı özel ve önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.
Sobacı'nın yanı sıra ödül veren isimler arasında TRT Genel Müdür Yardımcısı Fethi Fahri Kaya, İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, oyuncu Hülya Koçyiğit, yapımcı Birol Güven ile yönetmen Atalay Taşdiken yer aldı.
Atölyeler ve söyleşiler ile insani problemlere vurgu yapıldı
Festivalde, film gösteriminin yanı sıra yarı finalist filmlerin yönetmenlerinin yer aldığı söyleşiler ve Ensar Altay, Suat Köçer, Mehmet Bahadır Er gibi isimlerle gerçekleştirilen atölyelere de yer verildi.
"Ronaldo" filminin yönetmeni Raşit Algül, filmi ve yapım süreci hakkında "Bu hikayeleri sadece haberlerden ve gazetelerden takip edebiliyoruz. Ama bu olaylar çok kısa zaman önce Avrupa'da, Srebrenitsa'da yaşandı. Filmler, bizim sıkıntıları dile getirmemizin tek yolu" açıklamasında bulundu.
"Hava Gösterisi" filminin yönetmeni Maya Bastian ise festival için TRT'ye teşekkür ederek, "Harika bir festival. Çünkü dünyada insan haklarına adanmış çok az böyle festival var ve film yapımcıları, yönetmenler, oyuncular hepsi burada filmleriyle insan haklarına yatırım yapmış oluyor. İnsan hakları konusunun bu filmlerle daha iyi anlaşılması çok önemli bir nokta" ifadelerini kullandı.
TRT World Citizen Humanitarian Film Festival'inde dereceye giren eserler şöyle:
2020 Ödülleri
1. "Yüzleşme", Guillaume Darius Khodavesi (Fransa)
2. "Kasket", Osama Khaled (Yemen)
3. "Öteki", Ahmet Serdar Karaca (Türkiye)
2021 Ödülleri
1. "Mawbe", Mame Selemane Dieye (Senegal)
2. "Merhaba Afrika", Hasan Serin (Türkiye)
3. "Sarı", Sahar Mahmoudi (İran)
Kültür Yolu Festivalleri
Geçmişle geleceğin, sanatla hayatın tüm renklerini bir araya getirerek, oluşan eşsiz mozaiği tüm dünyaya takdim etmeyi hedefleyen "Beyoğlu Kültür Yolu Festivali" ve "Başkent Kültür Yolu Festivali"nden özel yayınlar TRT 2 ekranlarında izleyiciyle buluşuyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilen "Beyoğlu Kültür Yolu Festivali" ve "Başkent Kültür Yolu Festivali" 12 Haziran tarihine kadar İstanbul ve Ankara'da sanatseverleri ağırlamaya devam ediyor.
İstanbul'da Galata Kulesi, Emek Sineması; Ankara'da müzeler, kale bölgesi gibi iki kentin belleğine sanatla kodlanan mekanlar, farklı dallardaki kültür sanat kurumlarının temsilcilerini ve sanatçıları ağırlıyor.
Şehrin kültürel mirası olan binaları, sokakları ve tarihi mekanları, edebiyat, tiyatro, müzik, opera, gastronomi, resim ve sinema ile taçlandıran festivaller, TRT 2'den eş zamanlı olarak ekrana taşıyor.
Bu kapsamda, İstanbul'da Atatürk Kültür Merkezi'nden başlayıp Galataport'a uzanan ve Ankara'da Ulus ve çevresindeki tarihi ve kültürel mekanlarda düzenlenecek olan etkinlikler aynı zamanda özel yayınlarla TRT 2 ekranlarında seyirciyle buluşuyor.
Başkent Kültür Yolu Festivali'nde Mehmet Nuri Ersoy ve Özgül Özkan Yavuz'un konuk olacağı etkinlikler ile Beyoğlu Kültür Yolu Festivali'nden Beşir Ayvazoğlu, Derviş Zaim, Ahmet Misbah Demircan ve Nejat Çuhadaroğlu'nun katılacağı etkinlikler ve daha fazlasını TRT 2 ekranlarında izlemeniz mümkün.
Sinema tutkunları için film gösterimleri ve yeni kuşak sinemacılar buluşmaları
Beyoğlu ve Başkent Kültür Yolu Festivalleri'nde sinema rüzgarı eserken etkinlikler kapsamında, AKM Yeşilçam Sineması, film gösterimleri ve sinemacıların katılımıyla düzenlenen özel söyleşilerle sinemaseverlere kapsamlı bir program sunacak; festival kapsamında Türk Sinema Vakfı ile iş birliğinde Yeni Kuşak Sinemacılar buluşmalarında farklı yönetmenler ağırlanacak.
Sinemanın yıldızları Atlas Sineması'nda
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen ve bu yıl 12 Haziran'a kadar devam edecek olan Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında birbirinden ünlü oyuncu ve yönetmenlerle sinemaya dair pek çok şeyi konuşmak üzere bi araya gelmeye başladı.
Oyuncu ve İzleyici Olarak Sinema
Atlas 1948 Sineması'nda gerçekleştirilen söyleşilerin ilk konuğu ünlü oyuncu Kerem Bürsin oldu.
Ömür Sabuncuoğlu'nun moderatörlüğünde düzenlenen söyleşide Kerem Bürsin, "Oyuncu ve İzleyici Olarak Sinema" hakkında konuştu.
Söyleşi öncesinde salona sürpriz ziyaret yapan Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, söyleşiye katılan dinleyiciler ile kısa bir sohbet yaptı.
Başkan Yıldız, Kerem Bürsin ve Ömür Sabuncuoğlu'na, Beyoğlu Kültür Yolu Festivali'ne katılımlarından dolayı teşekkür ederek çiçek sundu.
"Aksiyon filmi severdim…"
Ünlü oyuncu, sinemaya ilk kez 7 yaşındayken Ankara'da gittiğini belirterek, "Sinema izleyen bir aileydik. Küçükken aksiyon filmlerini çok severdim. Jean-Claude Van Damme'ın büyük hayranıydım. Robert De Niro, Tom Hanks'e büyük hayranlığım var" diye konuştu.
Ortaokul dönemlerinde de sinemaya büyük ilgi duyduğunu anlatan Bürsin, tek film alıp, birçok filme girdiğini söyledi.
"Yeşilçam filmlerinin yeri dolmuyor…"
Kerem Bürsin, eski Yeşilçam filmlerini de çok sevdiğini belirterek, "Türk sineması, Yeşilçam sıcaklığını yakalayamadı. Sinemamızı fazlasıyla ticarete kattık. Sinemadan daha çok dizilerde başarılı oluyoruz" dedi.
"Bu sektörden ekmeğimi kazanacağımı biliyordum…"
Oyunculuğa başlamadan önce de mutlaka sinema sektöründe çalışacağına inandığını belirten Bürsin, "Oyunculuktan olmasa da ekmeğimi mutlaka sinemadan kazanırım demiştim. Oyunculuğa lisede başladım. Üniversitede küçük bir piyasamız vardı. Öğrenciyken de TV ve sinemaya çok merak ediyordum. Bu nedenle son senem hep koşturmayla geçti" diye konuştu.
"Hepimiz no name idik…"
Yaşamının çoğu Amerika'da geçmiş olan ünlü oyuncu Amerika ile Türkiye'deki farklılıkları; "Onlar daha disiplinli ve profesyonel. Oradaki çalışma koşulları daha güvenli ve ekibi daha çok düşünüyorlar" diye açıkladı. Ayrıca ülkemizdeki kadın oyuncuların şartlarının daha zor olduğunu, kadınlardan beklenen performansın her zaman daha fazla olduğuna da değinen Bürsin "Gençlere de olanak tanınmalı. Sonuçta bir dönem hepimiz, No Name idik" dedi.
"Emmy'de güzel işler çıkarıyoruz…"
Kerem Bürsin, son dönemde özellikle biyografi hikayelerin anlatıldığı filmlerin büyük başarı kazandığına işaret ederek, "Bizim biraz daha sinema sihrine girmemiz lazım. Sinemada hep birinin hayatını yapıyoruz. Evet, ülkemizde de anlatılacak çok insan hikayesi var fakat başka şeylere de yönelmeliyiz" diye konuştu. Ünlü oyuncu, film ödülleriyle ilgili olarak "Oscar Türkiye'ye gelmese bile adaylık gelsin çok isterim. Emmy'de ise güzel işler çıkarıyoruz" dedi.
Yerelden Evrensele Nasıl Koşulur?
Sinema Söyleşileri'nin ikincisi ise "Yerelden Evrensele Koşan Gençler" başlıklı oturumda Oscar Academy jüri üyesi, yapımcı Zeynep Atakan ile uluslararası ödüllü yönetmen Nisan Dağ'ın katılımı ile gerçekleşti.
İki usta kadın sinemacının, gençlere ilham veren bu sohbetinde gençlerin sinema üzerindeki rolü ve etkisine değinildi.
Söyleşide senarist, yönetmen ve yapımcı Esra Saydam ile Deniz Seviyesi filmi ile kendisini tanığımız Bir Nefes Daha filmi ile de adından sıkça söz ettiren ödüllü yönetmen Nisan Dağ akademik kariyerinden, başarılı işlerinden, yönetmenlikten ve başarılı işlerinden bahsetti.
"Ben bu işe Colombia Ünivrsitesi'nde animasyon yaparak başladım, sonra oyuncularla çalışmaya geçtim. Deniz Seviyesi hayata geçmeye başlayınca Türkiye'ye döndüm. 'Deniz Seviyesi' başarılı olunca 'Bir Nefes Daha' projesine başladık. Bu çalışmamız da çok beğenildi. Ardından Bağımsız Sinema'dan çıkıp Emre Şahin ile Pera Palas'ta Bir Gece Yarısı'nı birlikte yürüttük, oldukça güzel dönüşler alıyoruz" dedi.
"Oyuncu her şeyi sezer…"
Filmlerinde oyuncu yönetiminin çok başarılı bulunduğu Nisan Dağ; "Lise dönemimde iki üç yıl kadar oyunculuk yaptım, hocamız Onur Saylak'tı. Onun etkisi olabilir diye düşünüyorum. Ayrıca oyunculuğa çok büyük saygım var. Seçtiğim kişilerle önce sohbet edip sonra deneme çekimleri yapıyorum. Karşımdaki oyuncuyla mutlaka empati yaparım. Bir de işe ne kadar hakimseniz onu oyuncuya hissettirdiğimize inanıyorum" şeklinde konuştu.
"İngiliz yapımı polisiye geliyor…"
Şimdilerde, bir polisiye olan İngiliz yapımı "Turkish Detective" ile karşımıza çıkacak olan Nisan Dağ birçok projelerle sinema ve dizi severlerinin karşısında olacağını söyledi, ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.
Türk Sinemasının Dünyadaki Yeri
Sinema Söyleşileri'nin üçüncü gününde "Türk Sinemasının Dünyadaki Yeri" konusu ele alındı; söyleşide sinema yazarı ve televizyoncu Alin Taşçıyan'ın konukları usta yönetmen Derviş Zaim, yapımcı Gülin Üstün, İKSV Film Festivali Direktörü Kerem Ayan oldu, katılımcılar, Türk sinemasının dünü ve bugününü değerlendirdi.
"Sinemacılar arkeolojiden inanılmaz hikayeler çıkarabilir..."
Düzenlenen programa sürpriz ziyaret yapan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, söyleşiyi takip eden gençlerin arasına oturdu; arada söz alan Bakan Yardımcısı Demircan, insanlara kültür nedir diye sorulduğunda yarısının yanıt veremediğini belirterek, şöyle konuştu:
Yüzde 50'si de Zeki Müren diyor mesela... Aslında kültür, hayatımızın her anıdır. Toplum bir arada yaşar, yaşadığı yer şehirdir şehrin yemesi içmesi binaları, estetiği, hayat tarzı, anlayışı bütün hikayeleriyle birlikte kültürü oluşturur. Sinemaya gelince; Sinemada bizi eğlendirecek filmlerle bir yere kadar varabilirsiniz, alanının çok genişlemesi gerekiyor.
Bu geçmişte ne yaptık bizim tarihimizi anlatan filmler ortaya çıkınca hem toplum bunu merak ediyordu hem dünya bunu merak ediyordu. 'Vatanım Sensin', 'Muhteşem Yüzyıl' gibi yapımlar bir merak uyandırdılar, çünkü ihtiyaçtı. İşin tarih tarafı, belgesel tarafı önemsiz gibi duruyor ama bunun nasıl takdim edildiği çok önemli. Buradan baktığında sinema bir aktarım aracı; kültürün gastronomisi, tarihi, belgeselleri, şehirleri, oradaki hikayeleri, medeniyetler bunların felsefeleri bunların yoğun bilgi bombardımanında değil ama bir aşk filminin içerisinde, bir şehir filminin içerisinde, bir aksiyon filminin içerisinde derinlikli anlatabilmek…
Eğer bunu başarabilirsek o zaman sinemada yine bir numara olmaya devam ederiz. Ben oradan baktığımda bizim sinemacıların arkeoloji başta olmak üzere oradan başlayarak eğer oralara bakarsa inanılmaz hikayeler yakalayabileceğini ve oradan doyumsuz efsane filmler çıkarılacağını görüyorum.
"Sinema tarihi bir filmin nasıl yapılacağını öğretir, öğretmiştir, öğretecektir…"
"Tabutta Rövaşata", "Filler ve Çimen", "Paralel Yolculuklar", "Çamur", "Cenneti Beklerken", "Nokta", "Gölgeler ve Suretler" gibi başarılı filmlere imza atan ünlü yönetmen Derviş Zaim, bir sinema filminin sürecini şöyle anlattı:
Şimdilerde Kültür Bakanlığı'nın destekleri var, o zamanda çok cılızdı yok denilecek kadar azdı. O zamanlar film izleme platformları da yoktu. 'Tabutta Rövaşata' bana şunu öğretti her film kendi dengesini kurmak zorunda. Kendi dengenizi, filmin spesifik özelliklerini kurmak ve yeniden tanımlamak zorundasınız. Sinema tarihi bir filmin nasıl yapılacağını öğretir, öğretmiştir, öğretecektir. Bunları bileceksiniz ama bunlar yetmez! Her spesifik filmin sizden nasıl bir metod istediğini de bileceksiniz.
"Doğru bir perspektif yapılması lazım…"
Türk Sinemasının oyun planının olmadığını ve bunu oluşturmanın bilinçli bir perspektifle olabileceğini belirten Derviş Zaim; "Biz bu planı Ankara ve İstanbul'un beraber oluşturacakları oyun planı ile başarıya ulaşabiliriz. Bu perspektifin de bağımsız, bütün dünyadaki olanın farkında olunan, somut bir şey olması lazım. Bütün dünyayı bilen, Türkiye'yi bilen, Türkiye'deki artları bilen swot analizle ortaya çıkmış bir perspektif yapılması lazımdır. Bizim güçlü ve zayıf taraflarımızı göz önüne sererek, bundan 15 sene sonra, 30, 50 sene sonra Türk sinemasını nasıl görmek istiyoruz ve dünya ödüllerinin bize faydası nedir bunu bilmeliyiz" diye konuştu.
"İyi bir planlama artık yapılıyor…"
"Film yapma işi aslında sadece filmi çekmek değil filmin reklamını yapmak yolculuğunu kurgulamakla da devam ediyor" diyen Köprüdeki Buluşmalar'ın direktörü, yapımcı Gülin Üstün, "Sinemacının ve yapımcının işini yapmaktan başka bir görevi yok çünkü artık iyi bir planlamayla bir yönetmen filmini iyi bir şekilde sunabiliyor" dedi.
"Bizden kent değil, kasaba istiyorlar…"
İKSV Film Festivali Direktörü Kerem Ayan, "Türk filmleri ve yönetmenleri zaman ilerledikçe, platfomlar ve teknoloji arttıkça kendini daha çok kişiye duyurabildi. Bunun en büyük örneği Nuri Bilge Ceylan'dır. Cannes Film Festivali ödül törenine Türkler bu sayede gidebildi. Yurt dışına giden filmlerden Avrupa ağırlıklı ülkelerin bizden beklediği 'Taşra Hikayesi'. Bizden kent değil, kasaba istiyorlar. Yalnız Türk sineması oldukça değişti yeni nesil fantastik, gerilim gibi filmler çekmeye çalışırken yine de taşra etkisindeyiz" şeklinde düşüncelerini aktardı.
200'den fazla kişinin izlediği söyleşinin sonunda gençler, hayran oldukları isimlerle fotoğraf çektirdiler.
Beyaz Perdeden Dijitale Sinemanın Geleceği
Söyleşi programının dördüncü gününde son dönemde sinema dünyasının kalbinin attığı dijital platformlar ele alındı.
Televizyon ve beyaz perdede yaptıkları yapımların yanı sıra dijital platformlar için ürettikleri sinema filmleri izlenme rekorları kıran iki ünlü yapımcı; Timur Savcı ile Onur Güvenatam dijitale doğru evirilen sinemanın geleceği hakkında gelişmeler üzerine bir konuşma gerçekleştirdi.
İki ayrı oturum halinde düzenlenen söyleşilerde ünlü isimler özellikle sinema öğrencilerinin sorularını yanıtladı.
Söyleşiye sürpriz ziyaret yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ahmet Misbah Demircan öğrencilerden büyük alkış aldı.
Gazeteci Funda Karayel'lin ilk konuğu, başta "Muhteşem Yüzyıl", "Bir Zamanlar Çukurova", "Suskunlar", "Kavak Yelleri", "Maraşlı" gibi büyük dizilerin, "Cinayet Süsü", "Ölümlü Dünya", "Kardeşim Benim 2" ve "İkimizin Yerine" başta olmak üzere birçok başarılı sinema filmin yapımcısı TİMS, TIMS&B Productions ve TAFF Pictures'ın Yönetim Kurulu Başkanı Timur Savcı oldu.
"Eğer fikriniz, elinizdeki iyi ise mutlaka para bulursunuz…"
Başarılı olmanın en büyük sırrını "Başarılı olmak için ya yaptığınız işi çok seveceksiniz sonradan aşık olacaksınız ya da aşık olduğunuz işi yapacaksınız" şeklinde açıklayan Timur Savcı, işe reklam setine konuk olarak başladığını, sonra boş zamanlarında part time setlere gittiğini, ardından prodüksiyon macerasını girdiğini anlattı.
Kendini "kreatif yapımcı" olarak tanımlayan Savcı, "İçeriğin her şeyi ile ilgileniyorum. Ben zengin bir ailenin çocuğu değildim. Devlet okulunda okudum. Tepeden inme yapımcı olma şansım olmadı ama hayallerim ve fikirlerim vardı. Sonra bu dizi ve film endüstrisinde asistan olarak çalıştım. Oralardan başlayıp kademe kademe yöneticilik pozisyonuna yükseldim. Deneyiminiz olunca insanlar size güvenmeye başlıyor, sonra organizasyon yeteneğiniz gelişiyor ve siz artık bir yapımcı oluyorsunuz. Anlıyorsunuz ki illa kendi paranızın olmasına ihtiyacınız yok. Eğer fikriniz, elinizdeki iyi ise mutlaka para bulursunuz. Doğru hikayeyi yakalamak ve aktif hale getirmek için doğru yetenekleri, doğru mesleklerle bir araya getirmek, doğru sunmak ve seyirciyle buluşturmak gerekir" diye konuştu.
"Pandemide çok çalıştık…"
Sektörün pandemiden olumlu etkilendiğini belerten Timur Savcı, "İnsanlar evlerine hapsolunca yapacakları çok bir şey kalmadı ve bir şeyler izlemeyi tercih ettiler bizler de çok yoğun çalıştık. Bir şeyler yetiştirmekle uğraştık. Rekabet yükseldi. Biz Türkiye'nin büyük şirketlerinden olduğumuz için, talep arttıkça pastadan en büyük payı alan daha avantajlı oluyor" dedi.
"Dünyada sinema gelişiyor ve yeni deneyimler sunuyor…"
"Sinemanın dünyada hiçbir zaman öleceğini düşünmüyorum" diyen Timur Savcı, şöyle devam etti:
Sinemanın deneyimi çok farklı. İki saat ortak zevk alacağın, aynı zamanda ciddi bir sosyal aktivitedir. Sinemaya vakit ayıracaksınız, gideceksiniz, biletinizi alacaksınız, her şeyiniz kapalı olacak. Fakat dijital programdan bir şey izlemek ise, elinizin altında, yolda bir yere giderken bile izleyebilirsiniz.
Bunun en büyük seçeneği ekonomik koşuldur. Ayda 50 TL verip dijital platformda bir ay boyunca bir sürü içerik izlerken sinema izlemek için daha ciddi paranızın olması gerekiyor. Bence bu bir handikap. Sinemanın hiçbir zaman öleceğini düşünmüyorum hatta dünya sineması gelişiyor ve yeni deneyimler sunacak. Mesela bir filmi izlemeye gittiğinizde o mekanın kokusunu, havanın esintisini alabileceksiniz. Kısacası sinema daha özel bir noktada kalacak.
Timur Savcı, herkesin merakla çıkmasını beklediği dijital platform dizisi "Şahmeran ve Sıcak Kafa"nın çok yakında bizlerle olacağının, "Yarım Kalan Aşklar" dizisinin de ikinci sezonuna başlayacaklarının müjdesini verirken "Dünyayı Değiştiren Ayten" filminin de geleceğini söyledi.
İkinci Konuk: Onur Güvennatam
Funda Karayel'in diğer bir konuğu ise; "Atiye", "Camdaki Kız", "Kırmızı Oda", "Yakamoz Masumlar Apartmanı", "Doğduğun Ev Kaderindir", "İstanbullu Gelin", "Vatanım Sensin" gibi başarılı dizilerinden, "Kağıttan Hayatlar", "Aşıklar Bayramı" gibi sevilen filmlere büyük başarılara imza atan OGM Pictures Yönetim Kurulu Başkanı Onur Güvenatam oldu.
Başarının arkasındaki sırla programa başlayan Onur Güvennatam, her şeyin başının çalışmak olduğunu söyleyerek, "Önce kendinize inanacaksınız, bahaneler yaratmayacaksınız. Siz kendinize inandığınız sürece, oluyor. Bütün mesele vazgeçmemekte. Doğru projenin bir matematiği yok, ki olsaydı herkes yapardı. Ben her zaman gerçek hayat hikayesi filmlerinden ilham alırdım. Bu filmleri nasıl izliyorsam dizilerimde de bu bakış açısıyla yaklaştım. İnsanlara dokunsun istedim" dedi.
"Ülkemizde bihaber olduğumuz yerler var…"
Filmlerin, şehirlerin ya da kültürlerin tanıtımında büyük rolü olduğunu söyleyen Onur Güvennatam, "Biz Atiye'yi yapmadan önce Göbeklitepe'yi bilmiyordum. Hatta Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy'un bakanlığının ilk dönemleriydi, kendisi bu sene 'Göbeklitepe yılı olacak' demişti. Ben de araştırma yaparak Göbeklitepe'de kadın yolculuğundan esinlenerek Atiye'yi yaptık. Ülkemizde çok önemli, bihaber olduğumuz yerler, yapıtlar var. Bunları insanlarla kavuşturma niyetiyle buluşturduğunuz zaman, eğrisi doğrusuyla denk geliyor ve çok güzel hikayeler çıkıyor" diye konuştu.
"Dizi işi fantastik bir şey…"
Dizilerin dijital platformla kıyaslanması hakkında, "Dizi işi çok zor. Neredeyse 40 hafta boyunca sürüyor. Bir senaryo yüz sayfa ve o senaryonun beş günde yazılması, beş günde çekilmesi inanın çok fantastik şeyler. Dijital platform dizilerin bir bölümü en fazla 40 dk. sürüyor on beş günde çekiliyor. Biz 120 dk'yı 5 günde çekiyoruz. Bu da her hafta bir sinema filmine denk geliyor" dedi.
"Aaahh Belinda geliyor…"
1986 yılında fantastik komedi filmi olarak karşımıza çıkan "Aaahh Belinda"nın yeniden bizlerle buluşturacak olan Onur Güvenatam, "Gerçekten müthiş bir film Aaahh Belinda ve o dönemlerde o şartlarda nasıl çıkmış nasıl yapılmış akıl almıyor. Bizde Aaahh Belinda'yı günümüze uyarlayarak izleyicilere sunacağız. Bence de o döneme de hakkını vererek çıkaracağız. Şu anda da seti sürüyor. Neslihan Atagül başrolde olacak ve çok da güzel gidiyor, çok güzel olacağına eminim" şeklinde konuştu.
"Hem oyuncu hem yönetmen büyük isimler var…"
Başta Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan ve Şahan Gökbakar gibi büyük başarılara imza atmış hem oyuncu hem yönetmenlere örnek veren Güvenatam, kendisinin oyunculuk konusunda çok yetenekli olmadığını belirterek "keşke olabilsem" dedi.
Aynı başlıklı söyleşi bir kez de CSO Ada Ankara Mavi Salon'da, BluTV'nin İçerik ve Ticari Direktörü Deniz Şaşmaz Oflaz ile dijital platformların önde gelen yapımcısı Bülent Turgut'un katılımıyla gerçekleşti.
"Açık kanallardan ayrışmak için yola çıktık…"
Beyaz perdenin dijitalleşmesi hakkında konuşan Deniz Şaşmaz Oflaz; "Dijital platformlar prematüre bir noktadayken, bu dönemin tümüne fayda sağladığını düşünüyorum. Bu ara dönemde bu da bir değişime yol açtı. Sinemaya çıkan işleri sinemaya çıkarmak için daha seçici olmaya itti. Bizim çıkış noktamız Türkiye'de üretim. Birçok ülkeye göre hali hazırda çok fazla hikaye üretiyoruz ve TV'lerde her akşam bir dizi var. Bu sebeple açık kanallardan ayrışmak için yola çıktık. Birazda genç nüfusa hizmet veriyoruz. Lokal bir platformuz. Global yayın gibi bakılmaması lazım" dedi.
Z kuşağının çabuk tükettiğini belirten Deniz Şaşmaz Oflaz, "Gençler biraz ezber bozan bir kitle, bizim için de onlar için içerik üretmek oldukça heyecanlı ve keyifli" şeklinde konuştu.
"Türkiye'nin de süper kahramanları olacak…"
Söyleşinin ikinci bölümünde konuşmacı olarak katılan Bülent Turgut, dünyada 130 ülkeye içerik sattıklarını belirterek; "6-7 yıllık çalışma sonrasında Türkiye'nin ilk süper karamanını yarattık. Temmuz ayında 7-8 süper kahramanla 'Altay' dizisi çatısı altında harekete geçeceğiz. Birkaç ay sonra fragmanları görebileceksiniz. Bu coğrafya da kendi süper kahramanlarını bulacak ve genç kitlenin çok seveceğini düşündüğüm bir dizi herkesi bekliyor" dedi.
"Dijital platformları yapmak her anlamda daha konforlu" diyen Bülent Turgut, Türkiye'de gelecekte fantastik hikayeler, bilim kurgu, süper kahramanlar türünde daha çok içerik üretileceğini belirterek gençlerden bu yönde talep olduğunu belirtti.
Hülya Koçyiğit'ten Star Olmanın İncelikleri
Başkent Kültür Yolu Festivali'nin en önemli konuklarından biri olan Yeşilçam'ın büyük ismi Hülya Koçyiğit, "Sinemada Star Olmak" söyleşisini gerçekleştirecek.
Reis Çelik'in moderatörlüğünde gerçekleşecek söyleşide, duayen sanatçı Hülya Koçyiğit Star olmanın inceliklerini anlatacak.
CSO Ada Ankara Mavi salonda yapılacak olan program, saat 14:00'de başlayacak.
Usta Oyuncu Selda Alkor ve Anıları
Atlas Sineması'nın tarihi atmosferinde gerçekleşen Sinema Söyleşileri kapsamında usta oyuncu Selda Alkor da "Türk Sineması'nda Anılar/ Anlatılar" söyleşisi ile sinemaseverler ile buluştu ve Yeşilçam anılarını anlattı.
İlk sinemaya girme macerası ile söyleşiye başlayan Selda Alkor, "Ses Dergisi yarışmasında birinci olarak sinemaya girdim. İlk olarak 'Cumartesi Senin Pazar Benim' filmi ile de ilk oyunculuğuma başladım" dedi.
"Biz büyük zorluklarla filmimizi çekerdik…"
Türk Sinemasında bu zamana kadar 100'e yakın filmde yer alan, "Asmalı Konak", "Çemberimde Gül Oya", "Böyle mi Olacaktı", "Parmaklıklar Ardında" gibi oldukça yüksek seyirci kitlesi olan dizilerin en önemli karakteri olan Selda Alkor, geçen zamanı şöyle değerlendirdi:
Biz çok zor şartlarda çalıştık, gerçekten imkanlarımız çok kısıtlıydı. Giyinme odalarımız asistanlarımız yoktu. Eğer kıyafetlerimizin ıslandığı bir film çekilmişse o kıyafetlerin suyunu sıkıp tekrar giyerdik. Erkek oyuncular çok kibardı. Eğer kavgalı bir senaryo varsa canını acıttım mı diye sorarlardı. Ayhan Işık, Tanju Gürsu, Erol Taş, Fikret Hakan, Hulusi Kentmen… Onlar aslında aramızdan ayrılmadılar. Halen yüreğimizdeler.
Oyunculukta ilk kıstasının senaryo olduğunu söyleyen usta oyuncu "Önce senaryoya, senaryodaki kadına bakarım, oyunculuk ve diğer faktörler sonra gelir" dedi.
Sinema yaşamındaki anılarıyla herkesi duygulandıran usta sanatçı Selda Alkor, büyük alkışlarla söyleşisini bitirdi.
Kamera Arkası Sergisi'ndeki Selda Alkor'un söyleşisine katılan başarılı oyuncu Talat Bulut, söyleşinin ardından Kamera Arkası Sergisi'ni ziyaret etti.
Serginin küratörü, usta yönetmen Reis Çelik'le sergi üzerine konuşan Talat Bulut, söyleşiye katılan öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.
Blockhainden Sinemaya
8 Haziran Çarşamba günü ise son dönemlerin en çok konuşulan konularından blockchain teknolojisinin sinema sektörüne yansıması konuşulacak.
Saat 14.00'te gerçekleşecek olan söyleşide Bülent İpek'in moderatörlüğünde ünlü oyuncular Engin Altan Düzyatan, Birand Tunca ve Umut Tanyolu "Blockhainden Sinemaya" dair konuşacak.
Sinemada Star Olmanın Sırları
11 Haziran saat 15.00'te ise Sinema Söyleşileri kapsamında ünü Türkiye sınırlarını aşan, dünyanın birçok yerinde hayran kitlesi bulunan oyuncu Meryem Uzerli, Sinema Söyleşileri'nde Ömür Sabuncuoğlu'nun konuğu olacak ve sinema sektöründe star olmanın ipuçlarını anlatacak.
Sinemanın her yönünün ele alındığı Sinema Söyleşileri, birbirinden değerli konuklar ve farklı konularla 12 Haziran'a kadar devam edecek.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish