Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ekonominin dümenine geçtikten bir süre sonra yaptığı açıklamada, "Sen maaş alıyorsun, en fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin; ama ben bu iş düzelmezse eğer 1000 çalışanımla beraber bütün varlığımı kaybederim, bunu göze alır mıyım?" diyerek 'dar gelirli' küçümsedi.
Fakat mal varlığını kaybetmediğini tüm Türkiye'ye gösterdi.
Hayata geçirilen kur korumalı TL vadeli mevduat hesabıyla kendisi gibi parası olanların servetlerine servet katmasını sağlayan uygulamayı hayata geçiren Hazine ve Maliye Bakanı olarak kayıtlara geçti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyor"
Nebati, ekonomik model tercihiyle kimlerin kaybettiğinin itirafında da bulundu.
AK Parti'nin kapında sunum yapan Bakan Nebati, "Dövizi düşürmek için yüksek faiz artışı yapabilirdik. Ama o zaman üretim bundan olumsuz etkilenirdi. Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyor. Çarklar dönüyor" dedi.
Bakan Nebati'nin bu sözleri hararetli bir tartışmaya yol açtı. Zira Nebati'nin uygulanan ekonomik modelde dar gelirlilerin kurban edildiği itirafında bulunduğu vurgulandı.
Birçok ekonomist, yüksek enflasyonun bilinçli tercih edilerek dar gelirlilerin daha da fakirleştirildiğini ve orta sınıfın da yok edildiğini söyledi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'nin "dar gelirliler hariç" diyerek Türkiye'de işlerin yolunda gittiği iddiasının gerçekleri yansıtmadığı rakamlar net bir şekilde ortaya koyuyor.
"Mutlu azınlık" kazanırken yoksulluk derinleşiyor
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Ocak 2022 verilerine göre 13 milyon 536 bin 984 kişi ücretli çalışıyor.
Devletin belirlediği en düşük ücret ise 4 bin 500. Ancak bu rakamın altındaki ücretle çalışanların sayısı da oldukça fazla. Çiftçilik yapan ve hayvancılıkla uğraşan ise kan ağlıyor.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) "Asgari Ücret Gerçeği 2022" raporuna göre Türkiye'de 10 milyon kişi asgari ücretle çalışıyor. 3 milyon 400 bin kişi ise asgari ücretin altında bir rakamla hayatını sürdürme mücadelesi veriyor.
Yine TÜİK'in verilerine göre ise 13 milyon 600 binden fazla kişi emekli. Türkiye'de en düşük emekli ücreti ise son zamlarla birlikte ancak 2 bin 500 liraya yükseltildi.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (TÜRK-İŞ) Nisan 2022 araştırmasına göre ise açlık sınırı 5 bin 323 lira oldu. Yoksulluk sınırı ise 17 bin 340 liraya ulaşmış durumda. Başka bir ifadeyle 17 bin 340 lira elde edemeyen aile yoksul olarak kabul ediliyor.
Ancak daha önce toplumun büyük bir kesimini oluşturan "orta sınıf" vardı. Bu orta sınıfın da yoksullaştı ve "dar gelirli" duruma düştü.
Dolayısıyla Nebati'nin "dar gelirliler hariç" diyerek küçümsediği kesim Türkiye'nin yüzde 70'ine tekabül ediyor.
"Bu 'zengini daha zengin, fakiri daha fakir yaptık' itirafıdır"
Prof. Dr. Şenol Babuşcu'ya göre "büyüme odaklı" olduğu iddia edilen modele ilişkin açıklama bir itiraftan ibaret.
Ekonomik açıdan gelecekteki günlerin, geçmişteki günleri çok aratacak gibi göründüğüne dikkati çeten Prof. Babuşcu, "Bu 'zengini daha zengin, fakiri daha fakir yaptık' itirafıdır. Açık ve net bir şekilde 'fakirden aldık zengine verdik' diyor" yorumunda bulundu.
Babuşcu gibi düşünen birçok ekonomist ve iktisatçı var. Onlardan biri de Uğur Gürses.
Gürses, Twitter hesabında durumu iki cümleyle özetledi: "Kitleleri geçim sıkıntısına iterek yoksullaştırmanın siyasi bir tercih olduğunu açıkça söylemiş… İktisat politikası bir tercihtir; 'biz enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik' 'Faiz düşürüldüğünde kim kar eder 101' dersi..."
"40 bin liradan az kazanan kişi orta gelirli değil"
Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu ise "dar gelirli hariç" denilerek Türkiye'nin büyük kesiminin fakirleştirildiğinin kabul edildiğini söyledi.
Uzunoğlu'na göre Türkiye'de orta sınıf kalmadı. Yoksulluk sınırı bile 20 bin liraya dayandığı bir dönemde 40 bin liradan daha az kazanan kişi orta gelirli değil.
Eskiden orta gelirli kişinin, aracını kasko, ailesi için özel sağlık sigortası yaptıran, çocuğunu özel okulda okutan ve sıkıntı yaşamadan hayatına devam eden birey olduğunu hatırlatan Uzunoğlu, "Bugün bunu yapan kaç kişi var?" diye sordu.
"Vatandaş da hükümet de yüksek enflasyondan şikayet ediyor"
Birilerinin geliri sürekli artıyor, geniş halk kesimleriyse devamlı olarak fakirleşiyor" diyen Uzunoğlu, "Öyle ki 'dar gelirli' diye tabir edilen insanlar en temel ihtiyaçlarını gidermekte bile büyük sorunlar yaşıyor. Ekonomi bilim işidir. Lafla olmaz. Özellikle de yüksek enflasyonla sözle mücadele edilemez. Bugün itibarıyla öğreniyoruz ki hükümet, yüksek enflasyon yolunu tercih etmiş. Sonuçlarını da hep beraber görüyor ve yaşıyoruz. Hangimiz şikayet etmiyor ki. Bırakın insanları hükümet temsilcileri dahi yüksek enflasyondan şikayet ediyorlar. Bundan ısrar edilmesi çok daha büyük bedelleri olacaktır" diye konuştu.
"Bunun adı fakirleşerek büyüme"
Uzunoğlu'na göre Türkiye'deki ekonomik model başka bir şey. Bunun adı: Fakirleşerek büyüme.
Düşük gelirlilerin artık beslenmek için değil sadece doymak için yemek yediğini vurgulayan Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, "Bu sebeple de gelecekte çok ciddi sağlık sorunları ortaya çıkacak. Artık 20 bin TL geliri olan bir aile yoksul bir ailedir" dedi.
"Türkiye'de enflasyon yüzde 120 ise, ben yüzde 100 zam almış olsam bile aldığım zam her ay hızla eriyor" ifadelerini kullanan Uzunoğlu, "Zengin denilen insanlar bile marketini değiştiriyor. Çok pahalı bir market yerine, aynı ürünleri daha ucuza almak için daha alt bir markete gidiyor. Toplam talep daraldıkça sizin büyümeniz riske girer, büyüyemezsiniz. Veya büyürsünüz ama vatandaş bunu hissetmez. Özellikle de mavi yakalılar, hatta beyaz yakalılar…" değerlendirmesinde bulundu.
"Enflasyonun sadece yüzde 20'si yurtdışı, geri kalanı hatalarımızdan kaynaklı"
Artık 25 bin lira geliri olan dört kişilik bir ailenin orta sınıf olarak adlandırılması çok da doğru bir yaklaşım olmadığını aktaran Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu rakamın daha yüksek seviyelere çekilmesi lazım. Yani en az 40-50 bin lira girecek ki bir eve, 'orta sınıf' diyebilelim. Bu da şu anda üst düzey yöneticilerin aldığı maaştır. Enflasyonun sadece yüzde 20'si yurtdışı, geri kalan bizim hatalarımızdan kaynaklanıyor. Dolayısıyla sorunu dışarıdan aramamak lazım."
"Dar gelirliler hariç herkesi ihya ettiler"
Ekonomist Kerim Rota, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin açıklamalarına "Büyümenin getirilerini toplumun tüm kesimlerine böyle mi yansıtıyorsunuz?" Kim inanır adaletinize?" diye tepki gösterdi.
Rota, "Dün itiraf ettiğiniz gibi bu sistemde dar gelirliler hariç herkesi ihya ettiniz. Dar gelirlilerin oylarıyla iktidara gelip, onlara sırtınızı döndünüz!" dedi ve şunları vurguladı:
"'Bakan dar gelirliler ezildi ama iş dünyasına çok kazandırdık' diyerek politikalarının amacını ve taraflarını parti kampında açıkça belirtmiş. Enflasyonla mücadele etmediklerini, sadece takip ettiklerini de anlatmış. Dar gelirliye de 3-5 kuruş atarsınız olur biter değil mi?"
© The Independentturkish