Twitter'ın geleceği ve ifade özgürlüğü

İroni şu ki, belirli çevrelerden gelen erken tepkiler, kamuoyunun kararlarına jüriden daha hızlı ulaşmasına yardımcı olabilir

Fotoğraf: AA

18'inci yüzyıldan bir İngiliz atasözü, "Jüri hala müzakere aşamasında" der. Bunun anlamı, yargıda bulunmak için acele edilmemesidir. İngiliz yargısındaki jüri (on iki vatandaş) geleneği, 12'nci yüzyıla kadar uzanmaktadır.

Savcı ve savunma avukatının tartışmasından ortaya çıkan sonuçlar ve deliller jürinin müzakere odasına taşınır.

Orkestra şefi olarak yargıcın rolü, davanın gidişatını düzenlemek ve kamuoyu temsilcileri olan jüri üyelerine yasal anlamda anlaşılmaz noktaları açıklamaktır.

Jüri, müzakere sırasında dış faktörlerin etkisinden uzak kalsın, adil ve tarafsız bir karara varsın diye izole edilir.

Hem Avrupa demokrasilerinde hem de küresel olarak teknoloji dünyasının öncüsü ve yenilikçi milyarder Elon Musk'ın Twitter'ın hisselerin çoğunu kontrolüne alma gücü karşısında verilen tepkiyi tanımlamak için "Jüri hala müzakere aşamasında" atasözü uygun bir ifadedir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Twitter, siyasete doğrudan müdahalesi ve platformunda bazı önemli isimlerin tweet atmasını engellemesi ile defalarca tartıştığımız çeşitli soruları gündeme getirdi.

Bunlar arasında en ünlü olanı, ABD'nin 45. Başkanı Donald Trump'ın (2017-2021) hesabını dondurmasıdır.

Çoğumuz, tweetlerin silinmesini veya hesapların dondurulmasını sağlayan, belirli kelimeleri ve ifadeleri seçen algoritmalarla çalışan programın nasıl işlediğine dair sorular soruyoruz.

Mekanizmanın nasıl bu karara vardığını ve bu kararda insan unsurunun rolünün ne olduğunu kimse tam olarak bilmiyor.

Twitter, 300 milyondan fazla kullanıcısı için anlaşılabilir bir şekilde bu soruları şeffaf olarak yanıtlamıyor.


Musk, özellikle "kontrol" veya çeşitli ifadelerin "yayın düzenlemesi" ile ilgili olarak, Twitter'ın algoritmalarının işleyişinin şeffaflığını sağlamak için programlamayı yeniden düzenlemeye söz verdi.

Ancak bu pratikte sansür veya yayın yasağı anlamına geliyor. Profesyonel gazetecilik açısından, "Jüri hala müzakere aşamasında" anlayışını benimsiyoruz.

Birçok kişinin gözünde tartışmalı bir figür olan Musk'ın Twitter'da karar sürecini değiştirmesinin ne anlama geldiğini değerlendirmek için henüz çok erken.

İroni şu ki, belirli çevrelerden gelen erken tepkiler, kamuoyunun kararlarına jüriden daha hızlı ulaşmasına yardımcı olabilir.

Yani, Twitter'ın Musk'a devredilmesinin, platformun ortalama kullanıcısı için iyi bir şey olup olmayacağına dair yargıya kamuoyu daha hızlı olabilir.

BBC, liberal sol basın, Avrupa Birliği, Demokrat Parti, Biden yönetimi ve solcu siyasiler gibi büyük kamuoyu oluşturucular, memnuniyetsizliklerini (büyük bir rahatsızlıkla) dile getirdiler.

Haber programları hızlı bir şekilde Musk'a yönelik saldırıya geçtiler ve birdenbire Twitter gibi bir platformun tek bir gücün veya kişinin tekelinde bulunmasının ifade özgürlüğü ve demokrasi için varoluşsal tehdit oluşturduğunu ifade ettiler.

Neden?

Musk'ın müdahalesi, Başkan Trump'ın hesabının yeniden açılmasını ve böylece siyasi görüşlerini ifade etmesini sağlayabilir!

Bu arada Fourth Estate ile İngiliz siyaset kurumu arasında bir kasırga patlak verdi. Westminster, 10 yıl önce News of the World'ün kapatılmasına sebep olan telefon casusluğu skandalından bu yana böyle bir şey görmedi.

Gazeteciler parlamento, adli ve polis soruşturmalarına maruz kaldı, sabah saatlerinde evleri ve ofisleri arandı.

O sıra ifade özgürlüğü savunucuları sol kurumları ve medyasını, "tabloid" basınının vatandaşın endişelerini soruşturmasını engellemeye çalışmakla suçladı.

The Mail on Sunday geçen hafta ana muhalefet İşçi Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısı Angela Rayner'ın tartışma yaratan bir fotoğrafını Amerikalı aktris Sharon Stone'un fotoğrafıyla birlikte paylaştı. Hükümet partisinden bir milletvekili, Rayner'i (sanayi bölgelerindeki işçi sınıfıyla olan bağlantısına dayanarak partiye liderlik etmek istiyor) 20 önceki bir Hollywood filminde oynayan aktristin oturuşunu taklit ederek, muhafazakâr Başbakan Johnson'ın dikkatini dağıtmak ve parlamento oturumlarındaki odaklanmasını etkilemekle suçladı. 

Bu hikâyenin manşette yer alması bir tartışma dalgasını da beraberinde getirdi. Sol akımlar ve feminist hareketler haberi protesto ederek, kadın düşmanlığı yapıldığı ve gazetecilik ahlakının çöktüğü yönünde suçlamalarda bulundular.

Amerikalı bir aktris ve oynadığı filmin konusu ile muhalif bir siyasi ve onun siyasi hileleri arasında bir karşılaştırmayı içeren haber pek çok kişi tarafından görgü kurallarına aykırı olarak değerlendirdi.

Profesyonel açıdan iyi bir gazeteciliğin unsurları bir araya gelince tirajın artmasına katkı sağladı.

Biri diğeri olmaksızın var olamayan iki uç arasındaki geleneksel rekabet (hükümet ile muhalefet, erkek ile kadın, kadınları kısıtlayan ataerkil zihniyet ile onları özgürleştirme hareketi) çekici bir aktrisin fotoğrafları ve tartışmalara yol açan bir filmiyle bir araya gelince okuyucuların dikkatini çekti.
 


İngiltere Avam Kamarası Başkanı Sir Lindsay Hoyle, kendisini, sol basın ve feminist hareketler tarafından başlatılan bir kasırganın ortasında buldu.

BBC'nin spikerleri röportajlarında, bilgiyi edindiği milletvekilinin adını açıklamadığı takdirde konuyu gündeme getiren kadın gazetecinin parlamento çalışma izninin geri çekilmesini önerdiler.

Bu, Bakan Chris Philp'in yayın sırasında BBC sunucusunu, gazetecinin kaynaklarını açıklamadığı konusunda uyarmasına neden oldu.

Bu arada meclis başkanı, söz konusu gazetenin yazı işleri müdürü David Dillon'dan, gazetesinde yayınlanan haberin ahlaka aykırı olduğunu öne sürerek görüşme talep etti.

Ancak David Dillon bu talebi reddetti ve siyaset kurumunu "Fourth Estate'yi" sindirmeye ve kısıtlamaya çalışmakla suçladı.

Hukukçular tarafından yapılan uzun araştırmalardan sonra demokratik parlamentolar tarafından çıkarılan belirli kanunların aksine ahlak standartları, zamandan zamana, toplumdan topluma ve hatta aynı ailenin üyeleri arasında değişkenlik gösterir.

Dolayısıyla Twitter'ın mülkiyetinin Musk'a devredilmesine yönelik olumsuz tepkiler ile Westminster kasırgasını birbirine bağlayan şey, genellikle kişilerin çıkarlarını ve inançlarını içeren birtakım koşullar dışında ifade ve basın özgürlüğünü reddeden siyasi ve toplumsal bir ruh halinin varlığıdır.

Bir gazetecinin ya da platformun zevkinin bozukluğu, denetimi ve sansürü haklı çıkarmaz. Öte taraftan yasalar, gazetecilik hataları nedeniyle çıkarları zarar görenleri korur. İfade özgürlüğüne ve basına verilen zarar ise döner demokrasiyi vurur.

Düşünürlerin ders vermesini engelleyerek non-platforming olgusunu icat eden, üniversiteleri müfredatı değiştirmeye, heykelleri yıkmaya ve tarihi yeniden yazmaya zorlayan akımlar, kendisini ifade özgürlüğü konusunda "radikal" bir savunucu olarak gösteren Musk'ın elinde Twitter'ı bekleyen akıbet için çığlık atanlarla aynıdır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU