Para birimleri savaşı ve doların geleceği

ABD bu meydan okumaya nasıl karşılık verecek?

Fotoğraf: AA

Dolar, tartışmasız olarak egemen uluslararası para birimidir ve yaklaşık 77 yıldır, yani 1944'te Bretton Woods Anlaşması'na katılan ülkeler doları rezervlerinin resmi para birimi olarak kabul ettiğinden beri, böyledir.

Uluslararası raporlara göre, bugün dünya döviz rezervlerinin yüzde 59'u dolar, yüzde 20'si euro, yüzde 6'sı Japon yeni ve yüzde 5'i İngiliz sterlini cinsinden tutulurken, Çin yuanının (veya renminbi) payı hala yüzde 3'ten azdır.

Bazı ülkeleri ABD dolarına alternatif aramaya iten jeopolitik gerilimlerin yanı sıra, ekonomik güç dengesindeki değişimler ve Çin'in Amerika Birleşik Devletleri'ne güçlü bir rakip olarak ortaya çıkması, dijital finansal işlemleri kolaylaştıran teknik dönüşümler, kripto para birimlerinin yükselişi nedeniyle doların egemenliği yıllardır tartışılıyor.

Konuyla ilgili tartışmalar nihayet Ukrayna savaşı ve ABD ile Batılı ülkelerin Rusya'ya uyguladığı sert yaptırımlarla yeniden gündeme geldi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu yılın ocak ayının sonuna kadar Rusya'nın döviz rezervlerinin 469 milyar dolar olduğu tahmin ediliyordu.

Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2014 yılında Kırım'ı işgalini müteakip aldığı dersten sonra, bu rezervin ülkesi için herhangi bir Batı yaptırımının etkilerine karşı bir güvence olacağını ummuştu.

Ancak hesapları tutmadı zira, bu kez yaptırımlar daha sertti ve Rusya Merkez Bankası'nın yurtdışında bulunan rezervlerini de içeriyordu.

Yaptırımlar, Moskova'yı döviz rezervlerinin yarısından mahrum etti ve uluslararası ticaretine ciddi engeller koydu.


Bu durum sadece Rusya'ya yansımadı, aynı zamanda diğer ülkelere de sinyaller gönderdi.

Ukrayna savaşını ve sonuçlarını yakından izleyen, kendisi ile Washington arasında küresel ekonomide nüfuz ve liderlik pozisyonu için yaşanan şiddetli mücadelenin gölgesinde gelecekte ABD yaptırımlarının hedefi olabileceğinin farkında olan Çin de bu ülkelerden biri. Rusya'nın döviz rezervlerinin dondurulması, bu rezervlerin güvenli bir liman sağlamadığı anlamına geliyor.

Dolayısıyla diğer ülkeler de döviz rezervlerini çeşitlendirmenin, tüm yumurtalarını dolar sepetine koymaktan daha fazla güvence sağlayacağını düşünebilirler.

Aslında doların egemenliği uzun zaman önce sorgulamalarla karşı karşıya kalmaya başladı; bazı ülkeler fiilen euro, sterlin, yen ve son olarak yuan ile parasal rezervlerini çeşitlendirme yoluna gittiler.

Doların bu yüzyılın başında küresel döviz rezervlerinde yüzde 70'lerde olan payı geçen yılın sonunda yüzde 59'a düştü.

Ancak şu ana kadar doların yerini aldığı söylenebilecek bir alternatif bulunmuyor.

Çin'in muazzam ekonomik gücüne bağlı olan yuan bile, çoğu küresel finans çevrelerinin gözünde bir alternatif oluşturmuyor.

Nedeni, Pekin'deki merkezi otoritenin doğasının, para birimi dalgalanmalarına yol açan kararlar alabileceği anlamına geldiğine dair geleneksel korkuların yanı sıra şeffaflık unsurunun eksikliğidir.


Dolara karşı en büyük meydan okumanın gelecekte dijital para birimlerinden gelebileceğine inananlar var.

Şu anda dijital para kullanma olasılığını düşünen 100 ülke var ve bu ülkeler dünya gayri safi yurtiçi hasılasının yaklaşık yüzde 90'ını temsil ediyor.

Dünyanın en büyük dört merkez bankası (Avrupa Merkez Bankası, İngiltere Merkez Bankası, Japonya Merkez Bankası ve ABD Merkez Bankası FED) arasında ABD, dijital dolar projesini benimsemeye yönelme konusunda geride kalmış gibi görünüyor.

Bunun nedeni, siyasi ve finansal çevrelerdeki anlaşmazlıklar, düzenleyici engeller ve bunların küresel finansal sistem üzerindeki etkisidir.


Ancak ABD'li karar vericiler, dünyanın değiştiği ve er ya da geç dijital para birimlerine yöneleceğinin farkındalar.

Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca, finansal işlemler dünyası, Bitcoin gibi resmi olmayan kripto para birimlerinin hızlı büyümesi, yeni nesillerin elektronik ödeme sistemlerini benimsemeleri, yavaş yavaş kağıt ve madeni paradan uzaklaşarak, cep telefonlarını ve dokunmatik sistemleri kullanarak ödeme yapmayı tercih etmeleri doğrultusunda dijital bir devrime tanık oldu.

Şu anda hakim olan görüş, eğer merkez bankaları bu değişikliklere ayak uydurmak için harekete geçmezlerse insanların alternatif, gayri resmi sistemlere, özellikle de kripto para birimlerine yönelebilecekleri yönündedir.


ABD'yi endişelendiren bir diğer husus da, Çin'in dijital yuanı piyasaya sürmesi, diğer ülkelerle ticari ilişkilerinde benimsenmesinin ilk adımı olarak vatandaşları arasında kullanımını yaygınlaştırmaya çalışarak kripto para birimine geçiş yapmasıdır.

Bu değişikliklerin ışığında, ABD Kongresi kripto para birimleri konusuna artan bir ilgi göstermeye başladı.

FED, ocak ayında, kripto para birimleri ve dijital dolar hakkındaki iç tartışmalar hakkında bir makale yayımladı.

Makalede, ödeme sistemlerini kolaylaştırmak, finansal kurumlara maliyetlerini azaltmak, doların küresel finans sisteminde önemli bir para birimi olarak konumunu korumak gibi resmi bir dijital para birimi fikrinin potansiyel faydalarından bahsetti.

Bununla birlikte, böyle bir adımın parasal ve finansal istikrar üzerindeki olası etkileri konusunda bazı çekincelerini ve endişelerini de gündeme getirdi.


Dolara meydan okuyan ve onu küresel rezerv para birimi konumundan etmeye çalışan yeni bir dijital para birimi veya para birimleriyle ilgili konuşmalar yeni değil.

Bu, kaynağında mutlaka ABD'nin, Çin ve Rusya gibi hasımlarının ve rakiplerinin olduğu bir bakış açısı da değil.

Sözgelimi eski İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney de 2019'da ABD'nin Jackson Hole şehrindeki küresel merkez bankası yöneticileri toplantısında yaptığı konuşmada, ABD dolarının para rezervlerinin "resmi" para birimi olarak küresel finansal sistem üzerindeki egemenliğine son verilmesi çağrısında bulundu.

Bu egemenliğin, sürdürülebilir bir küresel ekonomik toparlanmanın önünde engel oluşturduğu bir aşamaya ulaştığını söyledi.


Carney bu sözleri ile dünyadaki birçok ülkenin çalkantılı zamanlarda kendilerini güvenceye almak için büyük miktarlarda dolar nakit rezervini elinde tuttuğuna, bunun da küresel ticaret ve ekonomik döngüde kullanılabilecek çok miktarda paranın bir kenarda tutulması anlamına geldiğine atıfta bulunuyordu.

Ayrıca uluslararası ticaret faturalarının en az yarısında ödeme sistemi olarak doların kullanıldığına ve bunun sonucunda birçok ülkenin ABD ekonomisindeki ve doların değerindeki dalgalanmaların dolaylı yansımalarına karşı savunmasız hale geldiğine işaret ediyordu.
 


Carney, dolar yerine farklı ülkelerdeki merkez bankaları tarafından benimsenecek küresel bir dijital para biriminin kullanılabileceğini düşündüğünü ve bu dijital para biriminin "ABD dolarının küresel ticaret üzerindeki baskın etkisini azaltabileceğini" de söyledi.

Bu yeni dijital para biriminin ticari faturalarda payının artması halinde, ABD içinde meydana gelen şokların (diğer ülkeler üzerinde) daha az güçlü etkileri olacağını belirtti.


Ayrıca, büyük bir grup ülke tarafından desteklenen küresel bir dijital para biriminin, hükümetlerin şu anda dolar cinsinden muhafaza ettikleri parayı çalkantılı zamanlarda bir sigorta poliçesi gibi dolaşıma sokmalarını sağlayacağını da ekledi.

Dolardan yeni bir küresel dijital para birimine geçişi, 100 yıl önce İngiliz Sterlini'nin küresel finans piyasalarındaki egemenliğinin sona ermesine benzetti.

Carney'nin geniş ilgi uyandıran konuşmasından bu yana, birçok kişi kripto para birimleri ve ABD dolarının geleceği hakkında konuştu.

Şubat ayının başında, IMF (Uluslararası Para Fonu) Genel Direktörü Kristalina Georgieva, Washington'daki bir düşünce kuruluşu olan Atlantik Konseyi’nde paranın geleceği ve dijital para kavramının yükselişi hakkında bir konuşma yaptı.

Çin ve İsveç gibi bu alanda atılımlar yapan ülkelere atıfta bulunarak, dünyanın dijital para birimleri fikrini tartışma aşamasını geçerek deneme aşamasına geldiğini söyledi.


Bilhassa uluslararası nüfuz mücadelesinin yoğunlaşması, önümüzdeki dijital para birimleri döneminde doları bekleyen hedef almalar, ortak ticari işlemlerini ruble, yuan ve rupi cinsinden yürütmek için harekete geçen Rusya, Çin ve Hindistan dahil olmak üzere birçok ülke arasında bu yönde artan hareketlenmelerle birlikte, uluslararası para sisteminin geleceğine ilişkin tartışmalar durmayacaktır.

Burada soru şu; ABD bu meydan okumaya nasıl karşılık verecek?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU