Kürtaj yasaları, Latin Amerika'yı kasıp kavuruyor

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Nathalia Angarita/NYT

Kolombiya Anayasa Mahkemesi, 'hamileliğin ilk 24 haftasında kürtajın yasal' olduğuna karar verdi. 5'e karşı 4 oyla alınan karar sonrası Kolombiya Anayasa Mahkemesi önünde kutlamalar düzenlendi.

Bu karar ile Kolombiya, Latin Amerika'da Meksika, Arjantin ve Ekvador'un ardından kürtaj yasağını kısmen kaldıran son ülke oldu.

Kolombiya'da daha önce hamilelerin hayatı ve sağlığı için bir risk oluşturması durumunda veya tecavüz halinde izin veriliyordu.


Latin Amerika'da kürtaj hakları için dönüm noktası Arjantin'de yaşandı. Ülkede kürtaj, Aralık 2021'de yasallaştırıldı. Böylelikle Arjantin'de hamileliğin ilk 24 haftasında kadınlar, kürtaj yapabilme hakkını elde etti.

Seçim kampanyasında kadınlara bu konuda söz veren ve yasallaştıran Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernández, tasarıyı imzaladı. 
 

 

Latin Amerika'da kürtajın yasal olduğu ülkeler Uruguay, Küba, Guyana ve Meksika'nın bazı bölgeleriydi. Arjantin'in ardından Ekvador ve son olarak da Kolombiya'da geçen hafta kürtaj kısmen de olsa serbest bırakıldı. 

Bu bağlamda Meksika'da da doktorlara ve hastanelere vicdani ret gerekçesiyle kürtajı reddetme konusunda geniş haklar tanındı.

Buna rağmen El Salvador, Haiti, Dominik Cumhuriyeti, Nikaragua ve Honduras'ta kürtaj tamamen yasaklanmıştı. 

Bu ülkelerde gebeliklerini sonlandırmakla suçlanan kadınlar, hem kürtaj hem de cinayetten yargılanabilir ve onlarca yıl hapis cezasına çarptırılabilmektedir.

Latin Amerika'nın en büyük ülkesi olan Brezilya'da, kürtaj yalnızca annenin hayatını kurtarmak için ve hamileliğin tecavüz veya ensest sonucu oluştuğu durumlarda yasaldır.

Latin Amerika'da muhafazakar politikacılar, evanjelikler ve katolik kilisesi kürtaj ve eşcinsellik konularında benzer refleksler geliştirmektedir.

Örneğin Arjantinli Papa Francis 2018'de yaptığı bir konuşmada, "Bir sorunu çözmek için bir insan hayatını ortadan kaldırmak adalet midir?" ifadelerini kullandı.
 

app.jpeg
Fotoğraf: AP

 

Papa Francis, "Bir sorunu çözmek için bir suikastçı kiralamak adalet midir?" şeklindeki sözleriyle kürtaja karşı çıktı.

Son zamanlarda kürtaj ile ilgili alınan bir dizi yasal karar, dünyanın en sert kürtaj karşıtı yasalarından bazılarına sahip Latin Amerika'daki kısıtlamaları gevşetmeye başladı.

Buna karşı üreme sağlığı hizmetleri için daha az mali yardım yapıldı. Kürtaj, neredeyse teşvik edildi. Bu yüzden üreme ve doğum klinikleri kapandı veya personel sayısı azaltıldı. 

Kürtaj ve kamuoyu hakkındaki verilerin üretimi, genellikle akademik kanallar aracılığıyla değil; temelde medya aracılığıyla, siyasi bölünmeler üzerinden gerçekleşiyor.

Dolayısıyla toplum kürtajı, siyasi vehçelerle değerlendiriyor. Bu değerlendirme siyaset, kültür, din ve insan ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesine hatta çeşitli toplumsal bölümleri beraberinden getiriyor.
 

Nathalia AngaritaNYT.jpg
Fotoğraf: Nathalia Angarita/NYT

 

Kolombiya'da yargıçlar gösterilerden çekindi

Kolombiya Anayasa Mahkemesi'nin 5'e karşı 4 oyla aldığı kararla ülkede kürtaj serbesiyetini yasallaştırdı. Buna göre, yaklaşık 50 milyonluk ülkede kadınlar, hamileliğin ilk 24 haftasında kürtaj yapabilme hakkını elde etti

Dolayısıyla alınan kararla, fetüs canlı olmadığında, annenin hayatı tehlikede olduğunda, hamilelik tecavüz veya ensest gibi bir suçun işlenmesi gibi gerekçeyle gerçekleştiğinde kadınlar kürtaj yaptırabilecek.

Kolombiyalı yargıçlar, kürtaj tartışmalarını ülke gündemine getiren ve kanunları değiştiren güçlü bir toplumsal hareketin zemininde kararlarını verdiler.

Son yıllarda Latin Amerika başkentlerinin sokaklarında yeşil mendil sallayan on binlerce kadın, yasa koyucuları ve yargıçları dünyanın en acımasız kürtaj yasalarını meclisten/mahkemeden çıkarmak için mitingler ve gösteriler düzenledi.
 

yeşil.jpg
2019'daki yeşil mendilli protesto

 

Medyayı agresif bir şekilde kullandı. İstisna olayları genel kabulü için ciddi bir algı kampanyası yürüttüler.

Ek olarak yükselen laiklik; sağ-milliyetçi hükümetlerin baskıcı, kısıtlayıcı ve otoriter yönetimleri ve Katolik Kilisesi'nin azalan etkisi ile birleşince, Latin Amerika ülkeleri birbiri ardına kürtaj serbesiyetini gerçekleştirdiler. 

Kürtaj meselesi ve kiliseler üzerine yapılan tartışmalar 4 ana eksene odaklanmaktadır:

  • Kürtaj politikalarına karşı muhafazakar dini aktivizmin tepkisi: Kürtajın yasallaştırılmasına ve suç olmaktan çıkarılmasına karşı dini cemaat/aktörlerin söylemleri siyasi aktörleri etkilemektedir.
     
  • Cinselliğin siyasallaşmasında feminist, kadın ve LGBT hareketlerinin etkisi ve muhafazakar dindarların tepkisi: Kiliselerin Latin Amerika'da siyasi arenadaki etkisi ve kamu politikalarının tasarımına katılması; dini kaide/kuralların sivil topluma da nüfuz alanını içine alarak etkiliyor. Böylelikle kürtaj yanlısı politikalara karşı kiliseler ve dini liderler ciddi bir muhalefet oluşturuyor.
     
  • İnsanların kürtajla ilgili tutumları ve görüşlerine karşı dindarlığını şekillendirme biçimleri: İnsanlar günlük yaşamlarında cinsel ve üreme haklarına ilişkin konumlarıyla ilgili kendi bireysel inançlarını ifade ediyorlar. Böylelikle toplumun hangi görüşe ve yaşam tarzına evrildiği de anlaşılıyor.
     
  • Dini politikalar ile kürtaj politikaları arasındaki sınırlar ve laiklik: Devletlerin aldığı kararların dini sebepleri/etkileşimi nasıl haklı çıkardığı; ya da dini değerlerin anayasayı/devleti nasıl kilitlediğine odaklanıyor.
     
w.jpg
Fotoğraf: Wikipedia

 

Feministler, cinselliği siyasallaştırıyor

Latin Amerika'da feministler, kadın ve LGBTİ hareketlerinin öne çıkardığı yeni paradigmaların tetiklediği cinselliğin siyasallaşması muhafazakar dini kesimlerin tepkisini çekiyor.

En gelenekçi dini aktörler bile; cinsellik ve üreme haklarının tanınmasını engellemek için siyasi figür haline geldiler. Siyasi arenada varlıklarını, görüşlerini ve stratejilerini ifade ettiler. 

Hatta bir siyasi aktör olarak kiliseler ve dini cemaatler; kürtaj meselesiyle ilgili olarak insan hakları ve biyoetik dilini kendi görüşlerine dahil ettiler.

Bu yüzden de Katolik Kilisesi ihtiyaca cevap vermemeye başlayınca; Evanjelikler gibi koyu dindar bir yapı güçlü ve hızlı bir şekilde büyüdü.

Bazı sivil toplum kuruluşları ve kilise liderleri kürtaj meselesinde "hayattan yana" veya "aileden yana" adı altında örgütlendiler.

Muhafazakar ve dindarların aksine, cinsellik, kürtaj ve üreme haklarını destekleyen örgütlü gruplar da var. Hatta LGBT ve kürtaj yasalarına destek veren kiliseler ve cemaatler, kürtajla ilgili tıbbi ve hukuki gerekçelerde hemfikir. 

Bazı kiliseler de, aile planlaması ve kürtaj politikalarıyla bağlantılı ekonomik refah fikrini desteklemektedir.

Ayrıca kürtaj hakkını açıkça savunan muhalif dini gruplar; Latin Amerikalı feminist teologlar, İncil metinlerine toplumsal cinsiyet perspektiflerini dahil ederek muhafazakar yorumlara meydan okuyorlar. Yani kürtaj meselesini güçlü bir şekilde destekliyorlar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak Latin Amerika'da dindar olmayanlar, kendilerini daha çok kürtaj lehinde ifade etseler de kendilerini bir dine özellikle Katolikliğe bağlayan ve kürtajın en azından belirli nedenlerle suç olmaktan çıkarılmasını destekleyen; ancak kendilerini kürtaj meselesinden uzak tutan önemli bir kitle var. 

İşte bu kitle Latin Amerika'da 2015'den 2020'ye kadar birçok ülkede aşırı sağ veya muhafazakar sağ siyasi parti/liderin seçim kazanmasını sağladı.

Brezilya'da Bolsonaro, Arjantin'de Macri, Şili'de Pinera, Kolombiya'da Duque, El Salvador'da Bukele, Paraguay'da Abdo, Uruguay'da Pou ve Ekvador'da Moreno… gibi siyasi aktörler Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı. 

2020'den beri yapılan seçimlerde de bu görüşe savunan aktörler; koronavirüs pandemisi, Kovid-19 aşısı ve ekonomik kriz gibi nedenlerden ötürü toplumsal desteklerini kaybetseler de savundukları "muhafazakar düşünce akımı", LGBT ve feminist karşıtlığı hemen hemen tüm ülkelerde ciddi bir toplumsal zemin oluşmasına neden olmaktadır.

Dolayısıyla da dini nedenlerden ötürü kürtajın serbestleştirilmesi süreçlerine karşı yasama, yürütme ve yargı erkiyle bağlantılı olarak ulusal kimlik ve siyasi meşruiyet açısında Katoliklik tahayyülüne göre tutum belirliyorlar. 

Ancak kürtaj, LGBT, esrar kullanımı, eşcinsellik gibi uygulamaları insan hakları, hukuk, özgürlük ve yaşam adına savunan ve dikta eden de ciddi bir kitlenin de alan kazandığını vurgulamamız gerekir.

Bu bağlamda seküler yaşam ve kültürel Marksizm, muhafazakar ve aşırı sağ-milliyetçi hükümetlerin başarısız ekonomi yönetimleriyle birleşince 2019 ve 2020'den beri 10 ülkede solcuların Şili, Peru, Bolivya, Arjantin, Meksika, Honduras, Guetemela'da genel seçimleri kazanmasına neden oldu.

Kuvvetle muhtemel Brezilya ve Kolombiya'da 2022'de yapılacak seçimlerde de benzer sonuçlar alnıcaktır.

Dolayısıyla laiklik ve seküler değerlere dayalı bir siyasi kültür inşasına karşı, kiliseler ve dini gruplar kendi aralarında birleşti. Buna rağmen, siyasi ve kültürel anlamda nüfuz etme açısından ciddi bir toplumsal çatışma ve bölünme yaşanmaktadır.

Bu yüzden de seçmenler ve siyasi partiler üzerindeki etkisi göz önüne alındığında; kürtaj serbesiyetine destek verenler ile karşı çıkan adaylar arasında seçim süreçlerinde önemli bir yarış yaşanmaktadır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU