"Ukrayna'daki herhangi bir ABD'li, mümkün olan en kısa sürede ya da 24 ile 48 saat içinde ülkeyi terk etmeli. Açıkçası geleceği tahmin edemiyoruz, tam olarak ne olacağını bilmiyoruz. Ancak Ukrayna'da işgal riski artık yeterince yüksek ve tehdit artık yeterince yakın." (12 Şubat 2022, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan.)
İstihbarat raporlarına göre Rusya çekiliyormuş gibi yapıyor. Rusya'nın Ukrayna saldırısı birkaç gün içinde başlayacak. (18 Şubat 2022, Washington Post'a konuşan ABD'li istihbarat yetkilileri.)
"Rusya'nın gelecek haftalarda saldıracağına inanmak için nedenlerimiz var. 2,8 milyon masum insanın yaşadığı Ukrayna'nın başkenti Kiev'in de hedef alınacağına inanıyoruz" (19 Şubat 2022, ABD Başkanı Joe Biden.)
ABD istihbaratı, Rus liderlerin Ukrayna işgalini başlatmak için emir aldığı bilgisine ulaştı (20 Şubat 2022, CBS News.)
Rusya'nın, 17 milyon 130 bin kilometrekarelik federasyonun dört bir yanından getirdiği 100 binden fazla askerini Ukrayna sınırlarına yığması, Soğuk Savaş yıllarından bu yana Doğu Avrupa'daki en büyük askeri krizlerinden birine zemin hazırladı.
Büyük oranda Rus kökenli Ukrayna vatandaşlarının yaşadığı Donbass bölgesindeki Donetsk ve Lugansk kentlerinde milislerin ayaklanarak buralarda özerk devletler kurduğu, Kırım'ın Rusya tarafından işgal edildiği 2014'ten bu yana bölgeye kapsamlı bir Rus akını ihtimali her zaman diriydi.
Kimi analistler, Rusya'nın Donetsk ve Lugansk'tan Kırım'a doğru inen ve Karadeniz'e ulaşan bir koridorun Rusya tarafından kapatılmak istendiğine vurgu yapıyor, kimileri ise eski bir Sovyet ülkesi olan Ukrayna'nın tamamen Rusya işgaline uğrama ihtimali üzerinde duruluyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ukrayna'nın komşu ülkeleri olan Slovakya ve Romanya'nın 2004 yılında NATO'ya dahil edilmesiyle eski Sovyet bloğu ülkelerinin birçoğu NATO üyesi olmuştu.
Bunu bir güvenlik tehdidi olarak algılayan Rusya, Ukrayna'nın da NATO'ya alınmasına şiddetle karşı çıkıyor ve bunu "Kırım'ı zorla geri alma girişimi" sayacağını belirtiyor.
NATO'nun Rusya'ya karşı Doğu sınırını korusa da NATO üyesi olamayan Ukrayna'nın üyelik başvurusu da hala masada.
Şimdi, "NATO henüz Ukrayna'yı bünyesine almadan bir Rus işgaline uğrar mı sorusu" başkentlerin öncelikli gündemlerinden biri.
Savaş boruları çalmak üzereyken Washington, "istihbarat birimlerine" dayanarak Rusya işgalinin her an başlayabileceğini açıklıyor. Ancak Washington'dan gelen açıklamalara rağmen ufak-tefek ihlaller dışında herhangi bir savaş ilanı olmadı.
ABD bu açıklamaları gerçekten Moskova'dan sızdırdığı bilgileri analiz ederek bir istihbarata dönüştürüp mü açıklıyor yoksa bu ABD'nin bir taktiği mi?
Gelen açıklamaların ardında yatan daha derin ve çetrefilli meseleler ne?
Bu soruları alanında uzman üç isme, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) eski müsteşar yardımcısı emekli büyükelçi Abdurrahman Bilgiç, Türkiye'nin Kiev Büyükelçiliğini de yapmış emekli büyükelçi Ahmet Bülent Meriç ve Genelkurmay İstihbarat Dairesi'nin önceki başkanlarından Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin'e sorduk.
İşte cevapları:
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı emekli Büyükelçi Abdurrahman Bilgiç: Savaş potansiyeli Avrupa ölçeğine ulaşabilir
Donbass bölgesi, "gri bölge ihtilafı" denilen bir ihtilafa konu. Ağır silahlı milislerin bulunduğu bir bölgeden bahsediyoruz. Rusya, boydan boya burayı kuşatmış durumda. Tatbikat ve savaş oyunları üzerinden on binlerce Rus askeri de Belarus'a da yığıldı. Rusya, bir yandan da Karadeniz'e gemiler çıkardı. Kara ordusunun yüzde 60'ını buraya angaje etmiş durumda. Böyle bir ortamda Ukrayna, NATO'dan ve ABD'den güvenlik garantileri talebinde bulundu. Bu, Avrupa ölçeğinde bir güvenlik krizine dönüştü. Bu yığınak dolayısıyla ateşkes hattında da son günlerde yoğunlaşan ihlaller de var. Sahada potansiyel savaş tehlikesi var. Bu potansiyel Ukrayna'yı aşıp Avrupa ölçeğine ulaşabilir hatta uzak bir ihtimal de olsa dünya çapında bir savaş potansiyele bile dönüşebilir.
"II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'nın en büyük güvenlik krizi ama şimdilik diplomasiye alan açıldı"
Bu, II. Dünya Savaşı'ndan bugüne kadar olan dönemde Avrupa ölçeğinde en büyük güvenlik krizi ama özellikle 20 Şubat'tan itibaren bir hava değişimi gözlemliyoruz. Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un maraton telefon trafiği başlattığını görüyoruz. Bütün ilgili ülkelerin lideriyle görüştü. Bunun sonucunda ABD ilke mutabakatını bildirdi ve işgal olmadığı takdirde Biden ile Putin arasında bir zirve olmasını kabul etti. Herhangi bir işgal olmazsa 24 Şubat'ta ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Putin-Biden zirvesinin alt yapısını hazırlamak üzere görüşecek. Her şey yolunda gider, bir kaza, provokasyon, sahte bayrak operasyonu gibi bir gelişme yaşanmazsa sorunun diplomasiye doğru evrildiğine yönelik işaretler var. Bunun dünya piyasalarına yansıdığını da görüyoruz. Güncel durumda diplomasi için bir şans doğdu. Avrupa'da yeni bir güvenlik ve barış düzeni oluşturmaya dönük düzenlemelerin de masaya yatırılacağı bir sürecin başlayacağı görülüyor. Bu, Türkiye açısından da olumlu bir gelişme. Çünkü herhangi bir savaş durumu Türkiye'yi de çok yakından etkileyecek.
Bölgede aynı zamanda bir enformasyon savaşı da yaşanıyor. Epey bir zamandır var. İstihbarat örgütleri de devrede ve bir savaşı ya da herhangi bir "sahte bayrak" operasyonunu engellemek için de kullanılıyor. Önce "Sınırlı bir savaş mı olur yoksa ülkenin tamamına yayılır mı" konusu konuşuldu. Zamanla kriz tırmandı ve "Bu güç Ukrayna'yı işgal etmeye yeter" diye öngörüldü. Ama bu tartışmalar şimdilik geride kaldı ve diplomasiye alan açıldı. Tabii ki enformasyon savaşları devam ediyor. Çünkü bir savaş çıkacaksa taraflar kendi kamuoylarında da dünya kamuoyunda da haklı durumda olmak ister. Bu haklılıklarını da istihbarat ve enformasyon yöntemleriyle ve uluslararası hukuk temelinde ispat etmek isterler. Aksi takdirde gereksiz maliyetler üstlenmek zorunda kalırlar.
Türkiye'nin önceki Kiev Büyükelçilerinden Ahmet Bülent Meriç: Rusya'nın hedefi Avrupa güvenlik mimarisini değiştirmek
Bir diplomat olarak her zaman diplomasiye şans vermek isterim. Macron, bir arabuluculuk çalışması içine girdi. Hem Washington'la ilişki içindeydi hem de Moskova ve Kiev'e gitti. Böylece hem Ukrayna'nın hem de Rusya'nın rızasını alarak tam anlamıyla bir arabulucu rolü oynadı. Bunda da başarılı olduğu söylenebilir. Şimdi önümüze çıkan konferans seçeceği bence bir açılım fırsatı doğurmuştur. Fakat meselenin özüne bakmak gerekiyor. Ukrayna gerilimi sadece Rusya'nın fetih yoluyla toprak kazanma amacı değil. Daha büyük hedef, Avrupa güvenlik mimarisini değiştirmek. Rusya şu anda NATO'nun Orta ve Doğu Avrupa'ya genişlemiş olmasından rahatsızlık duyuyor. NATO'nun bir ileri adım daha atmasından endişeli. Endişe edilen bu ileri adım, Ukrayna ve Gürcistan'ın da NATO üyesi yapılması. Her iki ülkeye de 2008 Bükreş Zirvesi'nde verilmiş bir söz var. Orada liderler, Ukrayna ve Gürcistan'ın zamanı gelince NATO'ya üye olacaklarını belirtti. Bu iki ülkeye de kapıyı açık tutuyor. Rusya, Ukrayna üzerinden bu parametreleri değiştirmeye çalışıyor. NATO'ya, "Sen Doğu sınırına kuvvet yığmayacaksın, orayı eskisi gibi benim için bir tampon olarak bırakacaksın, aynı zamanda Ukrayna ve Gürcistan'ı NATO'ya almayacaksın" diyor. Batı buna "Hayır, ben bunu kabul edemem" dedi. Orada bir Transatlantik görüş birliği oluştu. Rusya'ya, "Bize karışamazsın, NATO bağımsız karar alma özgürlüğüne sahiptir. Rusya bize kendi iradesini empoze edemez" diye bir cevap verildi. Bu cevap şimdilik gizli tutuluyor ama bu cevabın da verilmiş olduğu anlaşılıyor.
"NATO'nun geri adım atmayacağı ama Rusya'nın endişelerini karşılayacak yaratıcı bir diplomasiye ihtiyaç var"
Esas olan şu: Macron'un arabuluculuğunda toplanacak konferansta ortak bir nokta bulunabilecek mi? NATO'nun geri adım atmayacağı ama Rusya'nın da güvenlik endişelerini karşılayacağı bir formül bulmak gerekiyor. Konferansın başarısını bu tayin edecektir. Dolayısıyla yaratıcı bir diplomasiye ihtiyaç var. ABD bu süreçte bir algı operasyonu yürüttü. Evet, Rusya 120 ile 140 bin arasındaki askerini bölgeye yığdı, bu bir orduya tekabül ediyor. Rusya için Ukrayna'nın ele geçirilmesi çok zor bir şey değil. Bir yıldırım harekâtıyla ülke işgal edilir. Ama bana göre Putin gibi bir strateji üstadı böyle bir hata yapmayacak. Ukrayna'nın işgali bir gerilla savaşını da başlatır. Rusya, bir yıpratma savaşının hedefi haline gelir. Ukrayna meselesinde Transatlantik ilişkilerde tam bir harmoni yakalanamadı. Bazı Avrupa ülkeleri, özellikle enerji alanında Rusya'ya bağımlı vaziyetteler. Ukrayna konusunda Rusya'yı tamamen karşılarına almak istemiyorlar. Daha diplomatik yaklaşımlar sergilemeyi tercih ettiler. ABD ise tam bir caydırıcılık sağlamak, Rusya'ya karşı kesin ve kuvvetli mesajlar vermek istiyor. Bunu sağlayabilmek için de bu olayın parametrelerini büyüttü. Tehdidin çok yakın olduğu izlenimini vermeye çalıştı. Bir algı yönetimi içerisine girdi.
Eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı İsmail Hakkı Pekin: Washington'dan gelen açıklamalar enformasyon savaşının bir parçası
Washington'dan bu yönde gelen açıklamalar enformasyon savaşının bir parçası. ABD, bu açıklamalarla Rusya'yı "sıkıştırarak" Ukrayna'ya girmesini önlemeye çalışıyor ve tamamen bir istihbarat taktiği. En son, 'Rusya, taarruz etmeyi planladığı bölgelere birliklerini yaklaştırdı' şeklinde bir bilgi paylaşıldı. Dezenformasyona, enformasyon savaşına dayalı. Amaç kamu diplomasisi yöntemiyle Rusya'yı baskı altına almak. Bazı yorumcular, bu açıklamaların ABD'nin Rusya içindeki casusluk kapasitesinin büyüklüğüne işaret ettiğini söylüyor. Mutlaka içeride casusları vardır ama sonuçta uydular vasıtasıyla görüntüleri çekiyorlar zaten. Rus birlikleri nerede, ne durumda bunların hepsini görüyorlar.
© The Independentturkish