Küresel dayanışma gerçek mi, efsane mi?

Bugünün liderlerinin, bu derslerden yararlanmaya çalışmaları, gelecekte böyle bir salgınla mücadele etmek için hazırlıklarını yeniden gözden geçirmeleri ve felaketler karşısında kendi kendine yetebilen uluslar inşa etmeleri gerekiyor

İllüstrasyon: Stephan Schmitz/Folioart

33. Dünya Sağlık Asamblesi, çiçek hastalığına karşı bir aşı geliştirildikten yaklaşık 200 yıl sonra 1980 yılında dünyanın bu hastalıktan kurtulduğunu ilan etti.

Birçok kişi 10 kişiden üçünün ölümüne neden olan bu hastalığın ortadan kaldırılmasını uluslararası halk sağlığı alanında elde edilmiş en büyük başarı olarak görüyor.


Bugün dünya, 2019 yılının sonunda ortaya çıkan Kovid-19 salgınına neden olan virüsün, yani 'SARS-CoV-2'nin ortaya çıkmasıyla çiçek hastalığından farklı özelliklere sahip yeni bir virüs tehdidi ile karşı karşıya.

Bu pandemiyi sona erdirmeye yönelik ilk iyimserlik emaresi, uluslararası iş birliğinin kısa sürede ve yüksek etkiye sahip yeni bir tekniğe dayalı aşının geliştirilmesi ile ortaya çıktı.

Ancak bu büyük bilimsel keşfin ardından yaşananlar, pandemiyi bitirecek olan şeyin, sadece etkili bir aşı geliştirmek olmadığını, bu aşının dünyanın her yerinde aynı hızla ihtiyacı olan kişilere ulaştırılması olduğunu gösterdi. Ancak öyle olmadı.

Birçok ülkede hastalığa yakalananlara sağlık hizmeti sunumunda ve yasadışı nüfusun yani göçmenlerin, yerinden edilmiş kişilerin ve evsizlerin aşılama oranlarında açık bir fark vardı.

Zengin ülkelerde nüfusun yüzde 70'i aşan aşılama oranı, yoksul ülkelerde nüfusunun yüzde 10'u geçmiyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Göçmenlerin, yerinden edilmiş kişilerin ve evsizlerin ölüm oranı, birçok ülkede nüfusun geri kalanını aştı.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) eşitlik ve adalete dayalı oldukça önemli üç aşılama girişimi çağrısında bulundu. İlk girişim, 'SARS CoV-2'ye karşı bir aşıya itimat edilmesinin işaretiyle oldu.

Dünyanın tüm ülkelerinde hastalığa karşı en savunmasız olanları ve enfeksiyon yüzünden ölme potansiyeli en yüksek olanları eşit olarak aşılamak, sağlık hizmeti sunucularına öncelik verilmesi ve Eylül 2021'in sonuna kadar bu iki grubun yüzde 10'unun aşılanmasında küresel bir göstergeye sahip olmak için ülkelere dayanışma çağrısı yapıldı.

Ancak 50'den fazla ülkede bu hedefe ulaşamadı. WHO, uluslararası dayanışma çağrısında bulunmaya devam etti ve 2022 yılının Temmuz ayı sonuna kadar tüm ülkelerde nüfusun en az yüzde 40'ının ve 2022'nin sonuna kadar da en az yüzde 70'inin aşılanmasına ulaşılması şeklinde iki hedef daha belirledi.

Bugün en az 35 ülke, vatandaşlarının yüzde 10'unu aşılamayı başaramadı. Bu, virüsün yayılmasına, mutasyonların devamlılığına ve çok sayıda sağlık hizmeti sağlayıcısının enfeksiyona karşı savunmasız kalmasına zemin hazırlıyor.


İkinci girişim, DSÖ'nün başka üç ortakla birlikte önerilen hedeflere ulaşmak için gerekli aşı dozlarının alınmasını sağlayan fonların ve aşıların yoksul ülkelere bağış yoluyla tedarik edilmesi için COVAX sisteminin oluşturulmasına katkısıdır.

Uzun vadede en önemli olan üçüncü girişim ise, aşıların fikri mülkiyetinden vazgeçmenin kabul edilip uygulamaya ve aşı üretim teknolojisinin, dünyanın her yerinde üretimi garanti edecek ve tüm ülkelere aynı anda ve aynı hızla aşılamayı sağlayacak merkezlere taşınmasını sağlamaya yönelik çağrıdır.


Bu önerileri uygulayarak salgını kontrol altına alma şansı daha yüksek olabilirdi.

Ancak ekonomik ve toplumsal baskılar yüzünden birçok zengin ülke, toplumlarının tüm kesimlerine başlangıç ​​ve hatırlatma dozları vermeyi ve normal hayata geri dönülmesine, yerel düzeyde ekonominin ve refahın geri kazanılmasına öncelik vermeyi tercih ediyor.
 


Bu, aşılama oranlarında zengin ve fakir ülkeler arasındaki farkı artırdı. Küresel aşı üretiminin zayıflığının ve COVAX sistemini destekleyecek yeterli aşı dozlarının bulunmamasının yanı sıra, birçok yoksul ülkede aşılama operasyonlarını yapacak altyapı olmadığından, yoksul ülkeler, aşılama programlarını benimseme konusundaki bu yerel eksikliğin ve gereken dozları COVAX platformu üzerinden ulaştırmaya yönelik küresel dayanışmadaki eksikliğin kurbanı oldular.

Aşıların fikri mülkiyetinden vazgeçme girişimine ve teknik bilgiyi diğer ülkelere aktarma girişimine gelince, Güney Afrika'nın bu girişimi benimseyen ilk ülke olacağına dair bir umut ışığıyla bu girişim yavaş yavaş gelişti.


Bu salgından çıkarılan temel dersler var. Bu derslerin en önemlileri arasında aşı geliştirme ve üretiminde bağımsızlık, araştırma ve inovasyona destek, bu tür krizleri sorunsuz bir şekilde çözme ve yönetme becerisine sahip çeşitli kadroların eğitilmesi yer alıyor.

Bugünün liderlerine gelince, bu derslerden yararlanmaya çalışmaları, gelecekte böyle bir salgınla mücadele etmek için hazırlıklarını yeniden gözden geçirmeleri ve felaketler karşısında kendi kendine yetebilen uluslar inşa etmeleri gerekiyor. Çünkü küresel dayanışma hala bir efsane.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU