Afganistan'da geçen ağustos ayı itibarıyla yönetimi ele geçiren Taliban, toplumsal ve kamusal alanla ilgili yasakları her geçen gün artırıyor.
Kadınların sosyal yaşamdaki görünürlüğünü ve eğitimdeki kısıtlamaları sıkılaştıran Taliban'ın süren bu baskısı ile açlık ve fakirliğin derinleşmesi ülkede olan göçün artmasına neden oluyor.
Yaz aylarından bu yana binlerce Afgan, ülkelerini terk ederek İran üzerinden Türkiye'ye geldi. Van, sınır kenti olması sebebiyle devam eden Afgan göçünün Türkiye ayağındaki ilk durağı.
Göçmenlerin çoğu kenti transit geçerken, bir kısmı ise kentte kalarak yaşamlarına Van'da devam ediyor. Kentte kalan göçmenler ekonomiden eğitime, sosyal uyumdan sağlığa birçok sorunla mücadele veriyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Van'da kalan Afgan göçmenler; kağıt toplayarak, inşaatlarda veya kafe, lokanta gibi sektörlerde çalışarak yaşamlarını idame ediyor.
Çalışan göçmen kadınlar aynı zamanda kentteki yaşama uyum sağlamaya çaba gösteriyor. Çalışmayan kadınların sosyal yaşama olan uyumları ise oldukça yavaş ilerliyor.
Van'da 2007 yılında kurulan İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği, hayata geçirdiği "Mülteci Engelli Danışmanlık, Eğitim ve Farkındalık Projesi'' kapsamında, kentte bulunan engelli ve kadın göçmenlere okuma yazma kursları ile değişik iş kolları için mesleki eğitimler veriyor.
Farklı dönemlerde Van'a gelmiş kadınlar, dernekte hem okuma yazma öğreniyor hem de kurslara gelen diğer göçmenler ve kent sakinleri ile bir araya gelerek sosyalleşiyor.
Dernek, göçmen kadınların yanı sıra, engelli göçmen ve Türkiye vatandaşlarına dönük de bir dizi çalışma yürütüyor.
Yaşları 20-60 arasında değişen kadınların neredeyse tamamı Taliban'ın kadınlara yönelik baskıcı uygulamaları ve ekonomik yetersizlik nedeniyle okula gidememiş.
Ülkede tekrar hakimiyet sağlayan Taliban'ın,yeni dönemde kadınların hak ve özgürlüklerini tanıyacağına şüphe ile bakan Afgan kadınlar, öğrenmeye oldukça meraklı.
Dernek yöneticileri, bu yüzden kadınların çoğunun kısa sürede okuma yazma öğrendiğine dikkati çekiyor.
"Ülkemde okul vardı; ancak kadınlar için değildi"
Afganistan'daki zorlu şartlardan kaçtık. Ülkemde hiç okula gidemedim, bu yüzden bir şey bilmiyordum. Çünkü Afganistan'da okumak kadınlar için imkansızdı. Okul vardı; ancak kadınlar için değildi. Savaş vardı ve birçok şeyi Taliban engelliyordu. Zaten hayatım boyunca Taliban'ın baskısı ve savaş hiç eksilmedi. Kadınlar için problemli bir yer orası. Hayatımda ilk olarak burada elime kalem aldım, çok mutluyum
Bu sözler 52 yaşındaki Rukiye'ye ait. 4 yıl önce Van'a geldiğini söyleyen Rukiye, burada da sorunlarının olduğunu ancak yine de memnun olduğunu söylüyor.
Kocası ve çocukları çalışan Rukiye, bir ay önce başladığı kursta dersleri kaçırmamaya gayret gösteriyor.
Okuma yazmayı yeni yeni öğrenen ve derneğe gelmeden önce dışarıyla bağlantısı neredeyse olmayan Rukiye, ilk Türkçe kelimeyi çocuğundan öğrenmiş.
Kursa gelen bir başka Afgan kadın Rahime, 7 ay önce Taliban'ın ülkede tam hakimiyet sağlamasının ardından terk etmiş topraklarını.
Daha önce gittiği İran'da 3 yıl boyunca bir merkezde okuma yazma kursuna giden Rahime'nin öğrenme süreci tekrar Afganistan'a dönmesiyle sona ermiş.
Taliban'ın ailesine olan baskısı karşısında tekrar göç yoluna koyulan Rahime, ailesi ile beraber bu kez Türkiye'ye gelmiş. Henüz birkaç cümle Türkçe öğrenen Rahime, kısa süre önce başladığı kursta okuma yazmayı da öğrenmeye başlamış.
"İsimlerini ilk defa tahtaya yazıp okuttuğumda çok mutlu oldular"
Dernek bünyesinde çalışan eğitmenlerden Serap Pişkin, kadınların okuma yazma öğrenmesi karşısında duyduğu mutluluğu şu cümlelerle tarif ediyor:
Türkçe öğretmek bana farklı deneyimler yaşattı. Çoğu Afgan ve İranlı olan kadınlara önce okuma yazma, sonra Türkçe öğretiyorum. İsimlerini ilk defa tahtaya yazıp okuttuğumda çok mutlu oldular. Gözlerindeki o ışıltıyı gördüm. Kendi ülkelerinde okula gitmek istemiş ancak gidememiş bu insanların mutluluğu beni de mutlu ediyor.
Göçmen kadınların kentte yaşadıkları sosyalleşme sorununa değinen Pişkin, dil öğrenmelerinin sorunun aşılmasına katkı sunduğunu düşünüyor;
Ders verdiğim kadınların Türkiye'ye yeni geldiklerini düşünüyordum. Çünkü hiç Türkçe bilmiyorlardı. Ancak bazı öğrencelerim 6-7 yıl önce Türkiye'ye gelmelerine rağmen Türkçe öğrenememiş. Bunun sebebini sorduğumda kimseyle konuşmadıklarını söylediler. Kapı komşularıyla bile konuşmayacak kadar sosyalleşme sorunu yaşamışlar. Bu yönüyle, buraya gelmeleri okuma yazma öğrenmenin yanı sıra sosyalleşmelerini de sağlıyor.
"Dil öğrenmeleri kentteki uyum sürecini de olumlu etkiliyor"
Son olarak konuşan dernek temsilcisi Filiz Yörükoğlu da 15 yıl önce kentte çalışmalara başladıklarını söylüyor.
Hayata geçirdikleri proje ile engelliler başta olmak üzere, göçmenlere farklı alanlarda eğitimler verdiklerini kaydeden Yörükoğlu, şöyle devam ediyor:
15 yıldır Van ve ilçelerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Başlattığımız bu yeni projede Taliban'dan kaçmış kadınlar için okuma yazma kursları açtık. Milli Eğitim İl Müdürlüğü desteğiyle yaptığımız bu çalışma gayet iyi gidiyor. Çalışmalara ev sahibi toplulukları da dahil ediyoruz; sosyal uyumu gerçekleştirebilmek için. Gayet iyi bir iletişim oluştu aralarında.
"Bizler laik bir ülkede yaşayan kadınlarız. Taliban'dan kaçan kadınların çoğu okuma yazma bilmiyor. Şeriat düzeninden kaçan bu kadınlar ciddi şiddet ve istismara maruz kalarak Van'a ulaşıyorlar. Burada okuma yazma öğrenmeleri bizi mutlu ediyor. Kendilerine güvenmeleri de kadın olarak bizleri mutlu eden bir başka konu" diye konuşan Yörükoğlu, sözlerini şöyle tamamlıyor:
Dil öğrenmeleri kentteki entegrasyon sürecini de olumlu etkiliyor. Her ne kadar geçiş güzergâhı da olsa Van'da kalan göçmenler var. Kalanlar yerel halkla iyi ilişkiler kurmuşlar. Şimdiye kadar kurumda da kent halkından da ön yargılı yaklaşıma şahit olmadık.
© The Independentturkish