Türk Lirası'nın döviz karşısında değer kaybetmesi, ekonomisinin büyük çoğunluğu dövize endeksli Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) de derinden etkiledi.
Döviz krizinin ardından KKTC Hükümeti tarafından açıklanan ekonomik tedbir paketi, giderlerin çoğunlukla dövize endeksli olduğu ülkeyi rahatlatmaya yetmedi.
Ekonominin ithalata dayalı yapısı; TL'de yaşanan değer kaybıyla vatandaşın alım gücünü iyice düşürdü.
Erken seçim sürecindeki ülke euroya geçişi tartışıyor
KKTC'de siyaset, 23 Ocak 2022'de yapılacak erken genel seçimler için bir hazırlık sürecinde. Seçim hazırlığına girilen ülkede, siyasilerin gündemini ağırlıklı olarak ekonomi oluşturuyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Giderlerin büyük çoğunluğunun dövize endeksli olduğu ülkede euro kullanımına geçiş tartışılıyor.
KKTC'de euro kullanımı tartışmaları, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman'ın 23 Ocak seçimlerinden sonra euroya geçiş meselesini konuşacaklarını söylemesiyle başladı.
Kuzey Kıbrıs'ta normal muhasebenin artık euro üzerinden hesaplanması gerektiğini savunan Erhürman, "Bu, piyasada euroya geçmek değil. TL ile elde ettiğimiz kazançlarımız, euro üzerinden hesaplanmalı" sözleriyle, parti olarak bu konuda çalışmalara başladıklarını söyledi.
Türk Lirası'ndan vazgeçip euroya geçişi; "gerekli düzenlemelerle mümkün" bulanlar olduğu gibi, bunu "teknik olarak olanaksız" görenler de var.
Peki, KKTC'de euroya geçiş mümkün mü?
Bakan Atun: Euroya geçiş ile para emisyonunu yönetebilmek mümkün değil
Independent Türkçe'ye açıklamalarda bulunan KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, "Biz şu anda euroya geçebilecek bir sahada değiliz. Bir Türk devletiyiz ve Türk Lirası kullanıyoruz" dedi.
Euroya geçişin "teknik olarak mümkün olmadığını" savunan Bakan Atun, euroya geçiş konusunu tartışanların iki noktayı çözmeleri gerektiğine işaret etti;
Birincisi, biz anavatan Türkiye'den önemli düzeyde dış yardım alıyoruz. Euro olarak düzenlediğiniz bir bütçede, Türkiye'nin dış yardım öngörüsünde bulunabilmemiz mümkün değil. Bu da ortaya öngörüsüz ve sağlıksız bir bütçe çıkarır.
İkincisi, euroyu tek taraflı kullanmanız teknik olarak mümkün değil. Zaten Avrupa Birliği Merkez Bankası'nın temel kuralları hangi devletlerin, euroyu nasıl kullanacağını da düzenliyor. Haliyle, bu şekilde para emisyonunu yönetebilmeniz mümkün değil.
"Ne teknik olarak mümkün, ne de biz bunu arzularız"
Bu iddiayı ortaya atanların, 'döviz artışlarından dolayı halkın artan kaygılarından siyaseten menfaat sağlamaya çalıştıklarını' ifade eden Atun, "KKTC'de genel seçimlere 40 gün kadar bir süre kalmışken, bu devlete karşı bugüne kadar hiçbir mesuliyet taşımamış, taşıyamamış. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni benimseyememiş bazı muhalefet partileri, fırsatçılıkla 'bu durumdan da ne çıkarabilirim' diye düşünerek euro kullanımını ortaya koydular. Bu ne teknik olarak mümkün, ne de biz bunu arzularız. Çünkü biz bir Türk devletiyiz ve Türk Lirası bölgesindeyiz" ifadelerini kullandı.
"Türk pazarı ürünlerinin, KKTC'ye TL'den satılması için çalışmaları sürdürüyoruz"
Euroya geçişin suni gündem olduğunu savunan Bakan Atun, "Önemli olan, KKTC ekonomisine katılan unsurların ortaya koymuş olduğu kur riskini asgariye indirebilmektir. Esas elde etmemiz gereken, anavatan Türkiye'de üretilip, Türk pazarına Türk Lirası olarak satılan ürünlerin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne Türk Lirası olarak satılmasıdır. Biz bunu sağlamalıyız" değerlendirmesinde bulundu.
Kur riskini asgariye indirebilmek için yapılan çalışmalar hakkında da bilgi veren Bakan Atun, şunları kaydetti:
Bunun için çalışmalar yapıyoruz. Bunu 2018'de Ekonomi Bakanı iken anavatan Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı ile yaptığımız ortak ekonomik anlaşma kapsamında gündeme almıştık. Şu anda mevkidaşım Sayın Mehmet Muş ile bu konuyu istişare ettik. Sayın Bakan da bu konunun arkasındadır. Yakın zamanda kendisiyle bir toplantı yapıp, bu konuyu sonuçlandıracağımıza inanıyorum.
Özgür: Devlet oluşum süreci devam eden KKTC, mali disiplini öğrenmek zorunda
Independent Türkçe'ye konuşan KKTC'nin eski maliye bakanlarından, akademisyen Birikim Özgür'e göre, öncelikli olarak Kuzey Kıbrıs'taki kamu reformu ve kamunun mali sürdürülebilirliği meselesinin çözülmesi gerekiyor.
"KKTC devlet oluşum süreci devam eden genç bir devlet olarak mali disiplini öğrenmek zorunda" diyen Özgür, KKTC'nin kamu ağırlıklı bir ekonomik rejimden, reel sektör odaklı bir ekonomik rejime geçişi tamamlamak zorunda olduğunu savunuyor.
Bu yapısal reformların "gecikmiş hamleler" olduğunu söyleyen Özgür, "Bunları yaptıktan sonra birtakım başka konularda eliniz güçlenir ve adım atma şansınız doğabilir. Aksi takdirde şu anda öngördüğünüz şekilde alım gücünü korumak adına yapacağınız herhangi bir hamlede finansman konusu gelip karşınıza dikilecektir. Devlet şu anda alım gücünü korumak için gerekli adımları atarken, finansman noktasında oluşacak yükü de karşılayabilecek pozisyonda değildir. O nedenle ekonominin önünü açıp, alım gücünü korumaya ve istikrarı sağlamaya dönük yapılacak hamleleri bütünlüklü bir paket şeklinde gündeme getirmek, bana göre en doğrusudur" şeklinde konuştu.
"Stabil bir para birimi kullanmak Kıbrıslı Türklerin hakkıdır"
Gerek pandemi süreci gerekse TL'de yaşanan değer kaybı nedeniyle halkın alım gücünün "dramatik şekilde" düştüğünü ve "ciddi bir fakirleşme yaşandığını" dile getiren Özgür, şu görüşleri paylaştı:
Burada önemli olan halkın alım gücünü koruyabilmektir. Stabil bir para birimi kullanmak Kıbrıslı Türklerin hakkıdır. Türkiye'de birtakım ekonomik modeller deneniyor olabilir ama adil değildir Kıbrıslı Türklerin bunun mağduru pozisyonuna düşmeleri… Dolayısıyla stabil para birimine geçiş tartışmalarını doğru pencereden; yani haksız bir mağduriyeti ortadan kaldırma çabası gibi de değerlendirmek gerekir.
"Euroya geçiş de dahil olmak üzere farklı alternatiflerin konuşulmasında hiçbir sakınca yoktur" diyen Özgür, "Fakat mevzu, popüler bir tartışmaya indirgenip 'Euroya geçelim mi, geçmeyelim mi', 'mümkün mü, değil mi' noktası değildir. Önemli olan mali disiplin ve yapısal reformlarla birlikte halkın alım gücünü koruyacak politika müdahalelerini ciddiyetle masaya yatırabilmektir. Mali disiplin konusu ikinci planda tutulur; hatta küçümsenirse, kaş yapayım derken göz çıkartmış olursunuz. Bir faydası olmaz, bilakis halk daha da fakirleşir" tespitini yaptı.
"Cesur birtakım ekonomik açılımlara yönelmezsek, euroya geçmenin de bir anlamı olmaz"
Özgür'e göre Kuzey Kıbrıs'ta devlet, ekonominin sırtında bir kambur. Bu kambur var olduğu sürece, döviz krizi yaşansa da yaşanmasa da siyaset; yani hükümetler, ekonomiye gerekli desteği sağlayamayacak.
Özgür, bu konudaki tezini de şu şekilde gerekçelendirdi:
Kamunun ekonomi üzerinde bir yük teşkil ettiği durumu ortadan kaldırmazsak, yapısal düzenlemelerle ekonominin önünü açmazsak, kısa ve orta vadede ülke gelirlerini artırmamıza katkı sağlayacak cesur birtakım açılımlara yönelmezsek, euroya geçmenin de çok bir anlamı olmaz, havanda su döveriz. Fikirsel tartışmanın ötesine hiçbir zaman geçilemez.
"En doğru politika kendi sınırlarımız içerisinde TL'nin dolaşımını artırmaktır"
KAMU-İş Sendikası Başkanı Ahmet Serdaroğlu, Kuzey Kıbrıs'ta euroya geçişin pek mümkün olmadığını düşünenlerden.
"Bugün euronun sahibi belli; sahibiyle konuştular da izin mi verdi? Euroya bu dönemde geçmenin mümkün ya da doğru olacağını düşünmüyorum" diyen Serdaroğlu, şu önerisini dile getirdi:
Rum kesimi euroya geçmeden önce Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Kıbrıs Lirası (KL) kullanılıyordu. Kendi sınırları içerisinde hiçbir şekilde ne İngiliz Sterlini, ne başka bir para birimi kullanılırdı. Döviz bürosu bile yoktu, sınırları içerisinde sadece kendi para pirimi olan KL dolaşımı vardı. Bugün bana göre KKTC'nin de anavatan Türkiye'nin de izleyebileceği en doğru politika, kendi sınırlarımız içerisinde kendi para birimimiz TL'nin dolaşımını artırmaktır. TL, piyasada ne kadar fazla döndürülebilirse o kadar kârdır. Bu mücadelenin, bir nebze başarı ile giderilmesinin ancak bu şekilde mümkün olabileceğini düşünüyorum.
KTAMS Başkanı Güven Bengihan da euroya geçiş için tedavüldeki para akışının sağlanması gerektiğine dikkati çekti.
"Sistemi kurmuş olsanız dahi, bu sistemin işleyebilmesi için finansman, kaynak olması gerekir" ifadelerini kullanan Bengihan, tedavülde olacak paranın bulunması durumunda euro kullanımına geçişin mümkün olabileceğini ileri sürdü.
"Tek taraflı euro kullanımını uygulayan Karadağ, Kosova örnekleri var. Önemli olan kaynak meselesidir. Paranız, kaynağınız varsa euroya geçebilirsiniz" ifadelerini kullanan Bengihan, son olarak şunları kaydetti:
Ama şu anda biz ekonomik olarak AKP iktidarına bağlandık, kaynak akışının durması durumunda bile maaşların ödenmesi noktasında sıkıntılar yaşıyoruz. Bu bir gerçek. Kıbrıslı Türklerin hedefi bu değildir. Biz, kendi ayakları üzerinde duran, kendi kendini yöneten, bağımsız bir ülke istiyoruz. Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte dayanışarak, dostça; diplomatik teamüller çerçevesinde saygılı bir şekilde hareket etmemiz gerekir. Ancak bu demek değildir ki siz bizim içişlerimize karışacaksınız. Bir ulusa, bir millete, bir insana yapılabilecek en büyük kötülüktür bu.
© The Independentturkish