Adnan Hüseyin Cüneyd, geçici koruma statüsünde Türkiye'de yaşayan bir Suriyeli.
Adnan Hüseyin, Ebu Ahmed, yani Ahmed'in babası olarak biliniyor.
Anlattığına göre Ebu Ahmet, 2011'deki Suriye iç savaşa kadar Halep'te kendine ait evi, arabaları, işyeri ve 10'larca işçisi olan bir patrondu.
Ülkedeki iç savaş nedeniyle birçok akrabası ve yakın arkadaşını kaybetti.
Çatışmaların yoğun yaşandığı 2011-2014 yılları arasında ailesini korumak için neredeyse 2-3 ayda bir yer değiştirdi.
Ağır şartlara daha fazla dayanamadı ve ailesini yanına alarak 2014'te Kilis'ten Türkiye'ye geçti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Türkiye'ye girişinin ikinci gününde üçüncü çocuğu dünyaya geldi.
Ebu Ahmed, Kilis'ten sonra İstanbul'a göç etti. Bağcılar'a yerleşti.
Ailesini geçindirmek için günlük-yevmiyelik işlerde çalıştı.
Kazandığı para ailesine yetmeyince 'daha ucuz' diye 2017'de İstanbul'dan Adana'ya göç etti.
Bir sene kadar Adana'da kaldıktan sonra tekrar İstanbul'a döndü.
Aylık çalışmayı denedi ama çalıştığı 2-3 işyerinden de hakkını alamadı.
Sonunda çareyi hurda, kağıt ve plastik toplamakta buldu.
Ebu Ahmed'in söylediklerini onu tanıyan başkaları da teyit ediyor.
Independent Türkçe'nin yerel kaynaklardan edindiği bilgilere göre Ebu Ahmed daha önce yanında işçi çalıştıran bir iş adamıydı.
Onun gibi iç savaştan ötürü göçüp İstanbul'a gelen ve Bağcılar'da çalışan bir başka Suriyeli de Ebu Ahmed'in kendine ait iş yeri olduğunu ve yayında birçok insan çalıştırdığını ifade etti.
Ailesinden bazılarının Halep ve Şam'da kaldığını ve onların başına bir olumsuzluk gelmemesi için adının yazılmasını istemeyen Suriyeli, "Sadece Ebu Ahmed değil, birçok iş insanının hayatı allak bulak oldu" dedi.
"Günlük 50 TL kazandığımda öpüp başıma koyuyorum"
Önceleri bir iş adamı olan şimdilerde ise İstanbul'da hurda toplayarak geçinmeye çalışan Ebu Ahmed'in yaşadıklarını anlattı.
Ebu Ahmed, her sabah çuvalını sırtlayıp sokak sokak çöplerde kağıt, demir ve plastik benzeri hurda topladığını söyledi.
Günlük 20 ile 40 Türk Lirası (TL) arası para kazandığını ifade eden Ebu Ahmed, "50 lira kazandığım gün elimi öpüp başıma koyuyorum" dedi.
Türkiye'de 4 çocuğu daha dünyaya gelen Ebu Ahmed, en büyüğü 12 ve en küçüğü 1,5 yaşında olmak üzere 6 çocuk babası.
Küçük büyük fark etmeksizin kişi başı her ay Kızılay'dan aldığı 155 TL dışında hiçbir yerden yardım almadığını belirtti.
Baba Ebu Ahmed'in tek derdi geçim sıkıntısı değil, daha büyük sıkıntısı çocukların hastalığı.
"Parasızlıktan ilaç alamadığım oldu"
Çocukların idrar kaçırma, astım, bronşit ve gelişim bozukluğu rahatsızlıkları nedeniyle ayda 3-4 defa hastane kapılarında.
Bunları anlatırken "Parasızlıktan ilaç alamadığım çok oldu" dedi Ebu Ahmed.
8 yaşında olmasına rağmen kızının 4 yaşındaki çocuk gibi göründüğünü söyleyen Ebu Ahmed, "Normalde 25-26 kilo olması gerekirken, şu an 14 kiloda. Çünkü yeterli beslenemiyor. Doğrusu diğer çocuklarım durumu da farklı değil" ifadelerini kullandı.
"Kira parası gecikince ev sahibi hemen çıkın diyor"
Maddi imkansızlıklar nedeniyle çocuklarını gerektiği gibi tedavi edemeyen Ebu Ahmed, "Kızılay'dan aylık toplamda bin 240 TL yardım alıyorum. Kağıt ve plastik gibi hurdalardan da bin ile bin 500 arası para elime geçiyor. Bu parayla kira mı ödeyeyim, ev mi geçindireyim ya da çocuklarımı mı tedavi edeyim?" diye konuştu.
Faturaları ödeyemediği için birçok defa elektriğinin kesildiğini kaydeden Ebu Ahmed, "Mesela kiranın üzerinden 3-5 gün geçince ev sahibi hemen 'çıkın' diyor. Birkaç defa çıkmaya niyetlendim ama 2 bin 500'den aşağı kira yok. Ayrıca kiralık ev ararken Suriyeli ve 6 çocuğumun olduğunu öğrenen ev sahipleri kapıyı yüzüme kapatıyor" diyerek dert yandı.
"Tek derdim çocuklarımın geleceği"
Türkiye'ye geldiği 2014'ten beri maddi anlamda hayatında hiçbir değişiklik olmadığını aktaran Ebu Ahmed, ülkesindeyken kendi işinin patronu olduğunu şu sözlerle dile getirdi:
"3 tane arabamız, evimiz, kendimize ait işyerimiz ve onlarca çalışanımız vardı. Halimizden gayet memnunduk. İç çatışmadan sonra 3 sene boyunca neredeyse her 2-3 ayda bir ailemin güvenliği için yer değiştirdim. Sonunda çaresizlikten Buralara gelmek zorunda kaldık. Burada aileme bakmak için her gün çuvalımı sırtıma alıp çöplerden kağıt ve plastik topluyorum. Durumumu anlatan sözcükleri kullanırken bile utanıyorum ama bu da gizlenmez ki. Elbette böyle olmasını istemem ancak başka çarem yok. Tek derdim çocuklarımın geleceği. Onlar için güzel bir gelecek temin etmek istiyorum."
"Her gün umutlu haber gelir diye güne başlıyorum"
Türkiye'de yaşadığı 7 yıllık süre içinde hiç kimse ile bir sorun yaşamadığını dile getiren Suriyeli sığınmacı Ahmed'in babası Adnan Hüseyin Cüneyd, sözlerini şöyle tamamladı:
Memleketimdeyken de kimse ile bir problemim olmazdı. 7 yıldır Türkiye'deyim çok şükür burada da hiç kimse ile bir problemim olmadı. Bırakın davalık olmayı karakolluk dahi olmadım. Yaklaşık 3 yıl önce ABD, Kanada, Avustralya ve Avrupa Birliği ülkelerine resmi yollardan gitmek için Birleşmiş Milletlere başvurmuştum. Doğrusu sabah her kalktığımda belki bugün umutlu bir haber gelir diye güne başlıyorum. Ancak gece olunca bugün de umutlu bir haber alamadık diyorum kendi kendime.
© The Independentturkish