Türkiye'de her ilde açılan yükseköğretim kurumlarıyla birlikte üniversite sayısı 129'ü devlet, 74'ü vakıf olmak üzere 203'e ulaştı.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) verilerine göre, ülke genelinde bu kurumlarda 3 bin 238'i devlet, 829'u vakıf üniversitelerinde, 5'i vakıf meslek yüksek okullarında olmak üzere toplam 4 bin 72 uygulama ve araştırma merkezi bulunuyor.
Peki, bu birimlerde araştırmalar istenilen seviyelerde yapılabiliyor mu? Ne tür sorunlar yaşanıyor?
Bütçeleri nasıl? Misyonları ne?
Uluslararası araştırmalar yapılmasında ne kadar etkililer?
Bu soruların yanıtlarını araştırdık…
Sağlık, fen-mühendislik ve sosyal bilimler alanlarında faaliyet gösteren birimlerin kuruluş amacına göre araştırma ve incelemeler yapmak, projeler üretmek, kültürel değerleri gelecek kuşaklara aktarmak gibi misyon veya amaçları bulunuyor.
Özellikle ihtiyaçlarına göre bütçe, kadro sorunları yaşayan merkezler görevlendirmelerle sürekliliği sağlayamıyor. Bağımsız projelerde bütçe bulmakta zorlanan merkezler TÜBİTAK, Avrupa Birliği destekleme projeleri, Doğu Anadolu Kalkınma Programı gibi yerlerden katkı alabiliyorlar.
Örneğin Erzurum'da bulunan Atatürk Üniversitesi'nde 45 uygulama ve araştırma merkezi faaliyet gösteriyor. Bunlar arasında Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi de var Halı Kilim ve El Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi de.
Hakkari Üniversitesi'nde Seyyid Taha İslami İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi de, Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi de faaliyet gösteriyor.
Aralarında diğer yükseköğretim kurumunda olmayan veya yöreye özgü olarak Iğdır Üniversitesi bünyesinde çalışan Ağrı Dağı veya Caferilik Uygulama ve Araştırma Merkezi gibi daha spesifik birimler de bulunuyor.
Misyonu ilmi etkinliği zinde tutmak
Atatürk Üniversitesi Hali Kilim El Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Mevlüt Kaplanoğlu, "Kar amacı gütmeyen, rektörlüğe bağlı, Türk halı sanatını yaşatmak, tarihsel araştırmalar yapmak amacıyla kurulan bir birim. Burada İŞKUR işbirliği ile kadınlara, dar gelirli ailelerin eğitim almamış dezavantajlı bireylerine gelir olanağı sağlanıyor. Böylece üretilen ürünlerle halı sanatı da yaşatılıyor" diyerek kurumun işleyişine yönelik bilgiler veriyor.
Sempozyumlar, kitap çalışmaları, kongreler gibi etkinlikler düzenleyen Hakkari Üniversitesi Seyyid Taha İslami İlimler Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin misyonu ise 'üniversitede ve il genelinde ilmi ve kültürel etkinlikleri zinde tutmak' olarak belirtiliyor.
"YÖK'ün bütçe ve kadro vermesi ile sorunlar aşılabilir"
Kocaeli Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şerif Barış ise şu bilgileri veriyor:
Biz depremleri araştırmak, sorunlara çözüm üretmek amacıyla çalışıyoruz. Bu birimlerde faaliyet yoksa kapanabiliyor. Üniversitelerde merkezlerin yıllık belli bir bütçesi ve kadrosu yok. Akademisyenler ücret almadan bu birimlerde çalışıyorlar. Avrupa Birliği, TÜBİTAK projelerinden destek alabiliyoruz. YÖK'ün bütçe ve kadro vermesi ile sorunlar aşılabilir. Bu ülkenin eğitim politikasının masanın üzerine konulup geliştirilmesi önemli, kalkınma politikası ile ilgili bir durum.
Pasif durum raporlara yansıdı
Ayrıca, birimlerdeki pasif durum 2020 Sayıştay raporlarına da yansıdı. Gazi Üniversitesi'nde yapılan incelemeler neticesinde Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi, Proje Koordinasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Çocuk Gelişimi Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin 2020 yılında herhangi bir faaliyette bulunmadığı tespit edildi.
Uşak Üniversitesi'ne yönelik 2020 Sayıştay Denetim Raporu'nda önceki yıla yönelik izleme tablosunda 'üniversite bünyesinde fiilen aktif olmayan uygulama araştırma merkezlerinin bulunması' ifadesiyle bulgu paylaşıldı.
"Sorun yok"
nedeniyle de çalışamadılar
Sinop Üniversitesi'ne yönelik raporda da 'Üniversite bünyesindeki uygulama ve araştırma merkezlerinin birçoğunun fiilen aktif olmaması' şeklinde 2019 yılı izleme bulgusunun sonraki dönem için kısmen yerine getirildiği ancak 2020 yılında pandemi nedeniyle bu birimlerin aktif olarak çalışamadığı tespiti yapıldı.
© The Independentturkish