AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi Mücahit Birinci'nin 5 bin liralık atkısının sosyal medyada yayılması, küllenen bir tartışmayı tekrar alevlendirdi.
Birinci, son olarak Louis Vuitton marka ve 330 pound değerinde olduğu aktarılan atkısı üzerinden eleştirilmiş ve ekonomik kriz yaşanırken böyle bir atkı takması üzerinde durulmuştu.
Birinci, bu eleştirilere kişisel Twitter hesabından yanıt verdi.
"Asıl sıkıntı şu" dedi Birinci ve tepkisini şöyle gösterdi:
"Biz kimiz de o atkıyı takabiliyoruz dimi? Mütedeyyinler, maneviyata sahip insanlar kim ki? Dünyanın meşru nimetlerinden tek, azınlık ama egemen düşüncenin kurşun askerleri faydalanır. Bu azgın azınlığa göre biz, 'Bizimkiler' dizisindeki kapıcılarız."
Villa, cip, atkı
Muhafazakar ve zenginlik tartışması uzun yıllardır zaman zaman gündeme geliyor.
AK Parti iktidarının ilk dönemlerinde bu tartışma gösterişli cipler üzerinden gündemdeydi.
Başörtülü kadınların ve mütedeyyin erkeklerin lüks ciplere binmelerinin doğru olup olmadığı bizzat muhafazakarlar tarafından tartışılmıştı.
Düşünür Cemil Meriç'in kızı Prof. Dr. Ümit Meriç, 2007 yılında Vatan gazetesine konuşmuş ve "Bir Müslümanın bu kadar aç insanın olduğu bir ülkede bilmem kaç milyarlık cipin tepesinde dolaşmaya hakkı yok" demişti.
İktisatçı Mustafa Özel, 2011 yılında Yeni Şafak'ta yayınlanan bir röportajda markaları cahiliye devrindeki putlara benzetmiş ve "Kendisine sahip olamayacağımız zaman 'adam olamayacağınız' duygusu veren ürünlerin Lat ve Uzza'dan (İslamiyet öncesi Arabistan'daki iki büyük put- Independent Türkçe) ne farkı var" diye sormuştu.
Şimdilerde AK Parti Genel Başkanvekili olan Prof. Dr. Numan Kurtulmuş da cip metaforu üzerinden lüks ve gösterişe karşı olduğunu dile getiriyordu.
Aradan geçen yıllar tartışmayı bitirdi. Lüks ve muhafazakarlık meselesi entelektüel tartışma olmaktan çıktı.
Derinleşen ekonomik kriz ve artan enflasyon, gözleri AK Parti'nin ekranlardaki görünür yüzlerinden Birinci'nin omuzlarından sarkan pahalı atkıya çevirdi.
"Neye göre yaşamalıyız" kaygısı
Kimi muhafazakarların "Onlar en pahalı markaları kullanıyor biz neden kullanmayalım" sorusunun "aşağılık kompleksinden" kaynaklandığını ileri süren İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, "Müslümanın servetle malla, mülkle ilişkisinin ve sınırlarının ne olması gerektiğini dert etmiyorlar. Bununla ilgili ayetler üzerinde düşünmüyorlar. 'Neye göre yaşamalıyız kaygısı' taşımıyorlar. Kur'an'ı sadece ölülerinin arkasından okuyorlar. Lazım olduğunda Arapçasından dinleyip hüzünleniyorlar. Bu bilinçten bir şey çıkmaz" dedi.
"'Müslümanım' diyorsan onu takamazsın, infak etmek zorundasın"
Kur'an'dan 3 ayeti örnek gösteren Eliaçık, Necm Suresi 2. ayette "Bilsin ki insan için, kendi çalışmasından başka bir şey yoktur" denildiğini aktararak, "Bir Müslümanın emeksiz hiçbir kazanca el sürmemesi, mal sahibi olursa da buna ne kadar emek verdiğini kanıtlaması gerekiyor" ifadelerini kullanarak şunları söyledi:
"Bakara Suresi'nin 219. ayetinde 'Sana neyi infak edeceğini sorarlar, de ki ihtiyaçtan fazla olanı' denilir. Yani biri ihtiyaçtan fazlasını üzerinde tutmamalı. İhtiyacın ne olduğu evrensel ölçütlerle belirlenmiş durumda. Dinini ciddiye alan bunu araştırır. Meariç Suresi 25. ayette ise yoksulların zenginlerin üzerinde hakkı olduğundan bahsediliyor. İhtiyaçtan fazla mala sahipsen zengin sayılırsın. Peki yoksulların bu zenginlikte hakkı olduğunu kabul ediyor musun etmiyor musun? Asgari ücretle geçinenlerin o atkıda hakkı vardır. Müslümanım diyorsan onu takamazsın, ayetten haberin varsa infak etmek zorundasın. Haberin yoksa da söylüyorum. Peygamberin izinden gidiyorsan o atkıyla dolaşamazsın."
Allah, nimetlerini kulunun üzerinde görmek mi ister?
Tartışmada zaman zaman "Allah, nimetlerini kulunun üzerinde görmek ister" hadisi ortaya atılıyor ve bu hadis lüks yaşam için bir meşruiyet kaynağı olarak görülüyor.
İlahiyat profesörü İlhami Güler, "Allah neyini görecek? Allah, fazla olan malı, aç olan, yoksul olan kardeşinde görmek ister. Ferrari ya da köşk olarak senin altında değil" dedi.
Bunu söylerken "Sosyalist bir teoriden" bahsetmediğini belirten Güler, "İslam'da özel mülkiyet ve zekat esastır. İkincisi ise infaktır. İnfak ise gönüllüdür. Hadisin bağlamından koparılarak aktarılması basitlik" ifadelerini kullandı.
"İslami açıdan terbiyesizlik"
Zenginliğin 'insani' bir şey olduğunu belirten Prof. Güler, şunları kaydetti:
"Ama İslam israfı yasaklıyor. Kur'an'ın toplamında özel mülkiyet kabul ediliyor ama birinci derecede onu paylaşmak emrediliyor. Bir ülkede, toplumda, şehirde, mahallede, ailede, mağdurlar, mazlumlar, fakirler varken insanın kendi hazzını düşünmesi asla tasvip edilecek bir şey değildir. Etrafta mağdur ve fakir insanların olduğu bir yerde, aşırı derecede lüks eşyalar, evler, arabalar, takılar kullanılmasını İslami açıdan terbiyesizlik olarak görürüm."
© The Independentturkish