Tuncelili olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ailesi, Aleviler arasında çok bilinen ve saygı duyulan ocaklardan "Kureyşanlılara" mensup.
Ocaklar, Aleviler arasında Hz. Muhammed'in soyundan geldiğine inanılan "Seyyid" kabul edilen büyük ailelere verilen isim.
Bir kişinin Alevi dedesi kabul edilebilmesi için bu ocaklardan birinin mensubu olması gerekiyor.
Kılıçdaroğlu'nun memleketi olan Tunceli Nazimiye merkezli bir ocak iken Kureyşanlılar zamanla Erzincan, Elazığ, Bingöl, Sivas, Gümüşhane, Adıyaman, Gaziantep gibi illere de yayılmışlar.
Tabii günümüzde artık büyükşehirlerde, yurtdışında da yaşıyorlar ve sayıları binlerce kişiden oluşuyor.
Kılıçdaroğlu, ilk genel başkan olduğunda ailesinin de ocağı olan Kureyşanlılara ve menşeilerine dair haberler yapılmıştı.
Gazeteci yazar Soner Yalçın'ın 23 Mayıs 2010 tarihli bir köşe yazısında Kureyşanlıların Anadolu'ya İran'ın kuzeyindeki Hazar Denizi kıyılarındaki geçmişte Deylem olarak adlandırılan bölgeden geldiği öne sürülürken, Kılıçdaroğlu ise bugünkü İran'ın kuzeydoğusu, Afganistan'ın büyük bir kısmı ve Türkmenistan'ın güneyini tarihte tanımlamak için kullanılan Horasan'dan geldiklerini söylemişti.
Ortak ata İmam Ali Rıza mı?
"Horasan'dan geldik" iddiası yalnızca Kureyşanlıların değil bütün Alevi ocaklarının ortak tezi.
Gerekçe ise Hz. Ali'nin torunları arasında yer alan ve 12 İmam'dan sekizincisi kabul edilen İmam Ali Rıza'nın sağlığında bugünkü Irak dolaylarından ailesiyle birlikte Horasan'a göç ederek yaşamını burada sürdürmesi.
M.S. 818 yılında (9. Yüzyıl) bugünkü İran'ın Horasan eyaletine bağlı Meşhed şehrinde öldüğü iddia edilen İmam Ali Rıza'ya ait türbe halen bu şehirde bulunuyor.
Alevi dedeleri, soylarını İmam Ali Rıza üzerinden ehlibeyte (Hz.Muhammed'in ailesi) dayandığını öne sürüyor.
İddialara göre İmam Ali Rıza'nın torunları zaman içerisinde bu bölgedeki Türkmenlerle karıştılar.
Eski Türk ve İran inançlarının etkisindeki Horasan'daki topluluklara Hz. Ali, ehlibeyt sevgisini aşılayarak günümüzde Alevilik olarak tanımlanabilecek inancın doğmasına katkı sağlayan bu kişiler, Moğol istilasının yaşandığı 13. yüzyılda Türkmenler ve birlikte yaşadıkları diğer kimi topluluklarla birlikte Anadolu'nun yolunu tuttular.
Önce Horasan Erenleri sonradan Anadolu Erenleri adı verilen bu kişiler inançlarını Anadolu ve ardından Rumeli'de de yaymayı sürdürdü.
1228 yılında geldi, Selçuklu Sultanı Keykubat ile görüştü
Moğol istilası sürecinde Anadolu'ya geldiğine inanılan ve ehlibeyt soyundan geldiği iddia edilen kişilerden biri de Kureyşan Ocağı'nın atası kabul edilen "Kureyş" veya "Kureyş Baba" lakaplı Seyyid Mahmud-ı Kebir idi.
Kureyş kelimesinin Hz. Muhammed'in de mensup olduğu Kureyş Kabilesi'nden esinlendiği öne sürülse bile bu kabul gören bir sav değil. Kelimenin kökeniyle ilgili farklı iddialar mevcut.
Kureyş Baba'nın aşireti ve Baba Mansur ile birlikte M.S 1228 gibi Anadolu'ya giriş yaptığı, bu tarihte Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat tarafından bugünkü Muş Varto'da kabul edildikleri, ehlibeytten gelip gelmediklerine dair adeta sınava tabi tutulan Kureyş Baba ve Baba Mansur'un "Keramet" göstermesinin ardından sultanın onların "Seyyid" olduklarına inanarak Anadolu'ya yerleşmelerine izin verildiği öne sürülüyor.
Bu iddiaya destek olarak Keykubat tarafından verildiği öne sürülen ve adına "Şecere" verilen bazı eski belgeler de bulunuyor.
Anadolu'ya yerleşme izni alan Kureyş Baba ve aşireti, önce Tunceli'ye ardından Gaziantep, Adıyaman gibi illere yerleşirken bir kısmı Konya ve Karaman taraflarına göç ediyor.
Kılıçdaroğlu: Dedemin türbesi Akşehir'de
Kılıçdaroğlu, 2011 yılındaki Dersim katliamı tartışmaları sırasında kökeniyle alakalı bir gündem açan dönemin AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'e yanıt olarak 3 Aralık 2011 günü dönemin Milliyet yazarı Fikret Bila'ya şu açıklamayı yapmıştı:
Sayın Çelik'e önerim şu, gitsin Akşehirlileri sorsun. Benim dedemin türbesi Akşehir'de, şimdi ben bunu yok mu sayayım? Gitsin araştırsın. Dedem Seyit Mahmud Hayranî'dir. Biz Horasan'dan gelmiş bir Türkmen boyuna mensubuz. Horasan'dan gelip Konya‘nın Akşehir'ine yerleşmişler. Sonra Yavuz Sultan Selim-Şah İsmail savaşı olunca da Dersim'e göç etmişler. Türkmen boyundan geliyorlar. Kürt değiller. Ama ben etnik kökenle ilgili biri değilim.
Nasreddin Hoca da Kureyşanlıydı iddiası
Kılıçdaroğlu'nun "dedem" dediği Seyyid Mahmut Hayrani, 1268 yılında Konya Akşehir'de ölmüş olan dönemin bilinen bir bilginiydi.
Mevlana ile de tanıştıkları belirtilen Hayrani'nin babasının Mesut adında bir Selçuklu veziri olduğu öne sürülüyor.
Soner Yalçın'ın yazısında 13. yüzyılda Konya'da yaşadığına inanılan mizah ustası, halk kahramanı Nasreddin Hoca'nın da Hayrani'nin öğrencileri arasında olduğu dolayısıyla onun da Kureyşanlı olabileceği öne sürülmüştü.
Kimi kaynaklar "Kureyş Baba" olarak bilinen Seyyid Mahmut-ı Kebir ile Seyyid Mahmut Hayrani'nin aynı kişi olduğu veya baba oğul olduklarını iddia ediyor.
Bu iddialara göre Kureyş Baba, Tunceli, Gaziantep, Adıyaman dolaylarından sonra Konya tarafına göç etti.
Muhtemelen Kılıçdaroğlu'nun Akşehirli Hayrani'yi "dedem" olarak nitelendirmesi bu iddiaya dayanıyor.
"Hayrani'nin Kılıçdaroğlu'nun dedesi olması zor"
Akademisyen Dr. Kibar Taş, 2019 yılında yayınlanan "Kureyşan Ocağı" adlı kitabında alışıla gelmiş bilgilerin dışında farklı iddialara yer verdi.
Taş, kitabında bu iddiaları da kimi zaman karşılaştırarak inceliyor ve vardığı sonuç Kureyş Baba ile Seyyid Mahmut Hayrani'nin aynı kişi veya baba oğul olmadıkları, Hayrani'nin sadece Konya, Karaman tarafına giden Kureyş ocağı mensuplarından biri olduğu yönünde.
Tunceli başta olmak üzere doğu illerinde yaşayan Kureyşanlılar ise daha çok Kureyş Baba'nın ve onunla birlikte kalanların soyundan geliyor.
Dolayısıyla Mahmut Hayrani, bu durumda Kılıçdaroğlu'nun atası olmasından ziyade ocaklarının geçmişteki mensuplarından sadece bir tanesiydi.
Horasan'dan değil, Kirmanşah'tan geldiler
Yine Taş kitabında Kureyşan'ın ocağının kökeninin İran'ın kuzeyindeki Deylem veya kuzeydoğusundaki Horasan olduğu iddiasından farklı olarak bugün yine bir İran eyaleti olan Kuzey Irak ile komşu Kirmanşah bölgesi olma ihtimalinin daha güçlü olduğunu iddia etti.
Kitaba göre geçmişte bir dönem Türkmenler'in de ikamet ettiği iddia edilen Kirmanşah'ın günümüzde nüfusunun çoğunluğu Kürt. Bunlar içerisinde Anadolu Aleviliği ile benzer birçok özelliği olan Yaresanlık inancına bağlı çok kişi var.
Taş, kitabında Kirmanşah'ın bugün Kürt yoğunluklu bir bölge olmasına karşın o yıllarda bölgede yaşadıkları iddia edilen bazı Türkmen topluluklarının adını sayarak Kureyşanlıların da bunlardan biri olabileceğini öne sürüyor.
Alevi ocaklarının genel olarak kökenlerini Horasan'a dayandırmalarından dolayı Taş'ın Kirmanşah iddiası yeni bir bilgi.
Taş, birçok yeni iddiayı içeren kitabına dair sorularımızı yanıtladı.
Mensubu olduğu ocağı araştırdı
Öncelikle kendiniz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?
Tunceli/Dersim doğumluyum. Hem anne hem de baba tarafından Kureyşan ocağına mensubum. İlk olarak Hacettepe Kamu Yönetimini bitirdim. Ancak ailede çocukluğumdan beri anlatılan şifahi bilgileri yazılı kaynaklarda araştırmak için, üniversitede tarih okuyup, yüksek lisans ve doktora yaptım. Kitabı yazmaya, ikinci üniversiteye başlamadan önce karar vermiştim. Yüksek lisansta genel olarak Dersim'deki aşiretleri ve ocakları çalıştım. Doktora'da ise kendi aşiretim olan Kureyşan ocağını araştırdım.
"Dersimlilerin kendilerine Kurmanç demelerinin nedeni Kirmanşah'tan göçetmeleri"
Geleneksel olarak Kureyşan ve Dersimli Alevi ocaklarının Horasan veya Deylem'den geldiği iddialarının tersine, yeni bir bilgiye yer vererek Kirmanşah'tan geldiğini öne sürüyorsunuz. Vardığınız sonuçlara göre Kirmanşah'tan gelmiş olma ihtimalleri daha mı güçlü görünüyor
Evet, daha güçlü. Çünkü bugün de Dersimlilere, geçmişte olduğu gibi Kurmanc denir. Hatta konuştukları dile de Kurmanci ismi verilmiştir. Bunun sebebi de, 13. asırda Kirmanşah'tan göç etmeleridir. Kimileri, Dersimlilerin Kirman'dan geldiğini de söylemiştir. Ancak güçlü sözlü anlatılara göre geldikleri yer olduğu söylenen Kirmanşah, daha mantıklıdır. Çünkü yine sözlü anlatılara göre, Kerbela vakasından sonra yaklaşık üç yüz derviş, Dersim yöresine gelip yerleşir. Yine Arap yarımadasını terkedenlerden bir kısmı da Kirmanşah'a yerleşir ve burada zamanla çoğalıp bir aşiret haline gelir. İşte bu aşiret Kureyş adlı aşirettir. Ve üyeleri arasında Bugünkü Kureyşan ocağının atası olan Seyyid Mahmud-ı Kebir'den (Kureyş) başka, Baba Mansur, Seyyid Savun, Seyyid Mahmud Hayrani de vardır.
"Kirmanşah'taki Yaresanlar birkaç özellik dışında Aleviliğe benzemektedir"
Kirmanşah, bugün Alevilik ile benzerlikleri olan Yaresan inancına sahip Kürtlerin yoğun olduğu bir yer. Bu açıdan bakılınca, Dersim Alevileri ve Kureyşanlılar, Yaresan inancının Anadolu içlerindeki uzantıları mı? Hali hazırda orada olan insanların akrabaları mı?
Bugünkü Kureyşan ocağı mensupları ile diğer Dersim ocakları İmam Hüseyin soyundan gelen seyyidlerdir. Oradaki seyyidler hariç, diğerleriyle akrabalık bağları yoktur. Evet, bugün Kirmanşah'ta Yaresan/Ehl-i Hak inancını süren Kürtler yaşamaktadır. Bu inanç da birkaç özellik dışında Aleviliğe benzemektedir. Yine bugün bu bölgede seyyidler de yaşamaktadır. Yani Yaresan/Ehl-i Hakların pirleri olan seyyidler bulunmaktadır ve bunlar aracılığıyla inançlarını bugüne kadar devam ettirmişlerdir. Bunlar, 13. asırda yaşadığı söylenen Sultan Sahak'ın yolunu devam ettiriyorlar.Sultan Sahak'ın da İmam Hüseyin soyundan geldiğini söylerler.
"Kureyşan Ocağı'na göre Alevilik Hz. Muhammed tarafından getirilen son inanç yoludur"
Görüştüğünüz Kureyşanlılar kendilerini ve ocaklarını nasıl tanımlıyor?
Bütün tasavvuf kolları Alevilik'ten doğmuştur ve farklı isimler almıştır. Daha iyi anlaşılması için şunu söylemekte fayda var. Dersim'de yaşayan Kureyşanlılara göre Alevilik inancının tanımı şöyledir: Bu tanımı yapmadan önce şunu söylemek gerek. Bugün kopyaları var olan ve Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubad ile Osmanlı padişahlarının mühürlediği "şecere"de de yazdığı üzere; Keykubad, gerçek bir seyyid olup olmadığını test etmek için, Dersim/Mazgirt yöresinde, Seyyid Mahmud-ı Kebir'in (Kureyş), yanan fırına girmesini ister. Fırından yanmadan çıkınca da Kureyş'in seyyidliğini kabul eder. Elindeki "şecere"ye mührünü basar ve istediği yere yerleşebileceğini söyler. Bugünkü Kureyşan ocağı mensupları bu atadan gelirler. Ve asırlar boyunca gerek tarihsel, gerekse inanç ile ilgili bilgileri babadan-oğula aktararak bugüne getirmişlerdir. İşte bu soydan gelen Kureyşan ocağı mensuplarına göre Alevilik, bizzat Hz. Muhammed tarafından getirilen son inanç yoludur.
"Aleviliğin kelime anlamı..."
Alevilik, iddia edildiği gibi Şiiliğin bir kolu mu?
Şöyle ki; Hz. Muhammed, Arapları cahiliye dönemlerinden çıkarmak için Yüce Hakk tarafından gönderildiğinde, öncelikle bu insanlara temel ahlak ilkelerini (eline, diline, beline sahip olmayı) yani kul hakkından uzak durmayı içeren Müslühanlığı (kelime anlamı, "Bu Han'a (Alevilik) layık") yani zâhiri bilgileri anlatmıştır. Bu ilkeleri gerçekten yerine getirenlere de Aleviliği (kelime anlamı "Ali evi", geniş anlamı ise "medeniyet" demektir. Temeli adalettir. Aynı zamanda Bâtın ilmidir,) öğretmiştir. Yani bu "yol", Peygamberden sonra 12 İmam ile onlardan sonra da evliyalar, pirler ve dervişler aracılığıyla canlı tutulmuş ve günümüze kadar gelmiştir. Bütün bu sebeplerden Aleviliğin, sonradan başka inançlarla karışarak oluşmasına ya da Şiîlik içinde yer alan bir inanç olmasına imkân yoktur. Yine bâtın özelliğinden dolayı bütün tasavvuf kolları da Alevilik'ten doğmuştur.
"Dersim'de konuşulan dili Kureyşanlılar getirdi"
Kitapta, Kureyşanlıların Türk mü Kürt mü olduğu konusunda tarafların görüşleri var; ancak konuşulan bir de Zazaca dili var. Kureyşanlılar, Zazacayı burada mı öğrendi, yoksa biliyorlar mıydı?
Bu ocak mensupları, yukarıda da anlattığım gibi seyyidler. Bugün Dersim'de konuşulan dil, bu ocak ile buraya gelmiştir.
"Nasreddin Hoca, Sivrihisar'da doğmuşsa Kureyşanlı değil"
- Nasreddin Hoca'nın Kureyşanlı olduğu iddiası doğru mudur?
Çeşitli kaynaklarda, Nasreddin Hoca'nın 13. asrın başında Sivrihisar'da doğduğu, sonra da Akşehir'e gidip Seyyid Mahmud Hayrani'den ders aldığı yazmaktadır. Ancak Nasreddin Hoca'nın kim olduğu hakkında yazılı kaynaklarda kesin bir bilgi yoktur. Eğer kesin olarak 1208 tarihinde Sivrihisar'da doğmuş ise, Kureyşanlı değildir.
Soner Yalçın, Kadıköy'e ismini veren Kadı Hızır Bey'in de Kureyşanlı olduğunu iddia ediyor. Bu yönde bir bilgi var mı?
Kadı Hızır Bey'in, Nasreddin Hoca'nın torunlarından olduğu çeşitli kaynaklarda yazmaktadır. Sanırım yukarıda bunun cevabını verdim. Nasreddin Hoca ile ilgili yukarıda yazdıklarıma ek olarak şunu söyleyebilirim. Sözlü kaynaklara göre, Nasreddin Hoca oldukça zeki bir insan. Eleştirilerini de mizahi olarak yapardı. Tek bir yörede yaşamadı. Köroğlu gibi sürekli gezdi. Bu sebepten bugün hem Köroğlu hem de Nasreddin Hoca Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan ve diğer Türki devletlerde iyi tanınmaktadırlar.
"Konya ve Akşehir'e gidenler asimile oldu"
Konya ve Karaman'a, diğer batı bölgelerine giden Kureyşanlılara ne oldu? Asimile mi oldular?
Evet çoğu asimile oldu. Bir kısmı da Balkanlara göç ettirildi. Çünkü sonraki asırlarla ilgili arşiv belgelerinde, Balkanlarda da Kureyş isimlerine rastlanılmaktadır.
"Kureyşanlı dedeler ateşe girebiliyordu"
Kureyşan ocağına atfedilen özellikler vardır. Şifacı oldukları ya da durugörü özelliklerinin yüksek olduğuna dair… Bu ocağın en bilinen özellikleri nelerdir?
Bu ocağın atası olan Kureyş'in (Seyyid Mahmud-ı Kebir) ateşe girmesinden dolayı, bu soydan gelen dedeler ateşe girebiliyorlardı. Yani Dersim yöresinde ateşe girenler sadece Kureyşan ocağı mensuplarıydı. Diğer ocak mensuplarında bu tür bir keramet yoktur. Elbette ocak mensupları içinde farklı kerametleri olanlar da vardı.
"Siyasetle ilgim yok"
Bu kitabı Kemal Kılıçdaroğlu'na sunacak mısınız? Kendisinin, mensubu olduğu Kureyşan Ocağı'na ilgisi var mı?
Bu kitap 2019 yılında çıktı. Benim siyasetle bir ilgim yok. Tek amacım, mensup olduğum ocak ile ilgili gerçek bilgilerin ortaya çıkması. Çünkü son yıllarda bu ocak ile ilgili oldukça bilgi kirliliği yaşanmaktadır.
© The Independentturkish