Birleşmiş Milletler 76. Genel Kurulu'nda bölgesel aktörlerin sözleri

BM 76. Genel Kurulu’nda liderlerin konuşmaları, çok taraflılığa bağlılıklarında ve uluslararası ilişkilerde, bölge liderlerinin arzularının BM liderliğiyle uyumlu olduğunu gösterdi

Fotoğraf: AA

Son yazımda, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'in, BM 76. Genel Kurulu'nda yeni bir Soğuk Savaş korkusunu dile getirdiği konuşmasını ele almıştım.

Guterres, Afganistan, Etiyopya, Yemen, Myanmar ve Suriye gibi dünyanın çeşitli yerlerinde çözüme kavuşturulmamış dosyalara dikkat çekerek uluslararası birliğin yokluğunun tehlikelerinden, jeopolitik bölünmelerin uluslararası iş birliğini baltaladığından ve Güvenlik Konseyi'nin gerekli kararları alma kabiliyetini sınırlandırdığından söz etti.

Yazımda, ABD-Çin ilişkilerinde hâkim olan gerilimi gözden geçirdim ve iki dev arasındaki bu gerilimin üçüncü bir dünya savaşının çıkmasına neden olabileceği yönündeki korkuları dile getirdim.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Burada, Birleşmiş Milletler 76. Genel Kurulu'na video bağlantısı aracılığıyla katılan Kral Selman bin Abdülaziz'in konuşması üzerinde duracağız.

Kral Selman, İran'la ilk görüşmelerinin somut ve güven artırıcı sonuçlara yol açacağına yönelik umudunu dile getirdi.

Ayrıca bu görüşmelerin, uluslararası ilke ve kararlara bağlılık, egemenliğe saygı ve içişlerine karışmama temelindeki bir iş birliğine dayalı ilişkiler kurmanın yolunu açacağını umduğunu söyledi.

Aynı zamanda Ortadoğu'yu tüm kitle imha silahlarından arındırmanın önemini vurgulayarak Suudi Arabistan'ın aşırılıkçı ideoloji ve terörle mücadeleye devam ettiğine dikkat çekti.


Kral Selman, Yemen'deki Suudi barış girişiminin çatışmayı ve kan dökülmesini sona erdirebileceğini ve Yemen halkının acılarına son verebileceğini belirttiği konuşmasında, terörist Husi milislerinin barışçıl çözümleri halen reddetmeye devam ettiğinden ve askeri seçenek dışında bir alternatife kapı aralamayarak günlük olarak sivillere saldırdığından söz etti.

Bunun yanı sıra Krallığın maruz kaldığı saldırılar karşısında meşru savunma hakkını saklı tuttuğunu ve iç işlerine müdahaleleri kategorik olarak reddettiğini vurguladı.


Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'le Riyad'da ekim ayı başında bir araya geldi.

Düzenlediği basın toplantısında, Suudi Arabistan'ın İran ile yürüttüğü görüşmeleri "keşif amaçlı" olarak nitelendirdi. Söz konusu görüşmelerin iki taraf arasında çözüm bekleyen sorunların ele alınması için bir temel oluşturması yönündeki umudunu dile getirdi.

Aynı bağlamda İran merkezli Mehr Haber Ajansı geçen ay, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantılarının oturum aralarında, Suudi yetkililerle ve diğer Körfez ve Arap ülkelerinden yetkililerle bir araya geldiğini bildirmişti.


Öncesinde Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri, Irak ve Yemen dışişleri bakanlarının da katılımıyla geçen eylül ayı ortasında gerçekleşen toplantıda yeni İran cumhurbaşkanının, ülkesi ile Körfez ülkeleri arasındaki gerilimi azaltmada ve güven inşa etmede olumlu bir rol oynayacağına ilişkim umutlarını dile getirmişlerdi.

Yemen Cumhurbaşkanı Aburrabbu Mansur'un -her yıl olduğu gibi- bu yıl da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşma yapması bekleniyordu. Fakat bunun yerine, New York'a gitmek ve konuşma yapmak için Dışişleri Bakanı'nı görevlendirmeyi tercih etti.

Bakan, önceki ve şimdiki oturum başkanlarını tebrik ederek başladığı konuşmasında, Husi darbesinden bu yana geçen yedi yıllık sürede yaşanan savaşın meşruiyete yönelik yansımalarından ve Birleşmiş Milletler'in 2011'den bu yana Yemen'deki siyasi geçiş sürecinde oynadığı rolden bahsetti.

Ayrıca Griffiths veya Suudi Arabistan Krallığı tarafından Husi darbesini sona erdirmeyi amaçlayan girişimleri ve önerileri kabul ederek son altı yılda verdiği tavizlere dikkat çekti. Bütün bu çabaların, terörist Husi milisleri tarafından baltalandığını vurguladı.


Konuşmada, Yemen'in içerisinde bulunduğu ekonomik ve insani koşulların yanı sıra acil bir mali destek paketine olan ihtiyacına da değinildi.

Öncelikli olarak Yemen ekonomisinin ve ulusal para biriminin daha fazla çökmesini önlemek için Merkez Bankası'na mali mevduat sağlanmasının gerekliliği dile getirildi.

Konuşmanın sonunda, Birleşmiş Milletler'in oturumunun başarılı olması, insanlığa ve onun mutluluğuna hizmet etmede daha fazla gelişme ve etkinlik dilekleri ifade edildi.

Fakat Yemen Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde yaptığım aramada, Dışişleri Bakanı'nın New York'tayken gerçekleştirdiği herhangi bir görüşmeye veya toplantıya rastlamamam gerçekten büyük bir talihsizliktir.

Oysa tüm üye devletlerin temsilcilerinin varlığından yararlanarak ülkelerinin sorunlarıyla ilgili ülke temsilcileriyle yan toplantılar düzenlemek âdettendir.


Şimdi, Arap liderlerinin BM Genel Kurulu oturumundaki konuşmaları arasından Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi'nin yaptığı önemli açıklamalardan bazılarını gözden geçirelim.

Cumhurbaşkanı Sisi, Arap milletinin temel davası olan Filistin meselesinde adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme ulaşılmaksızın Ortadoğu'yu istikrara kavuşturmanın bir yolu olmadığını vurguladı.

Sisi ayrıca, Ortadoğu'nun benzersiz stratejik konumunun yanı sıra dünyanın en çalkantılı bölgeleri listesinde ilk sırada yer aldığını belirterek bölge ülkelerinin karşı karşıya olduğu ortak küresel zorluklara dikkat çekti.

Aynı zamanda güçlü bir ulus devlet kavramının, özünde çeşitli bölünme ve parçalanmaları içeren çok sayıda unsur tarafından tehdit edilmekte olduğunu söyledi.

Sisi bu unsurların dini, siyasi ve etnik karakterde olabileceğine dikkat çekti ve doğal kaynakları, tarihi ve eski uygarlıkları açısından zengin bir ülke olan Irak'ı, kültürüyle, dini ve etnik çeşitliliğiyle Lübnan ve Suriye'yi, kaynakları ve zenginliğiyle Libya'yı ve stratejik konumu dolayısıyla Yemen'i örnek olarak gösterdi.

Diğer yandan aynı ulusun fertleri arasında ayrım yapmayan kapsamlı bir ulusal devlet kavramının yüceltilmesi ve Arap işlerine müdahalenin önlenmesi gereğinden bahsetti. Sisi, Mısır'ın Afrika ile ilişkisinin coğrafi konumundan kaynaklanmadığını, bütünüyle organik olduğunu vurguladı.


Birleşmiş Milletler (BM) 76. Genel Kurulu'nda liderlerin konuşmaları, çok taraflılığa bağlılıklarında ve uluslararası ilişkilerde, bölge liderlerinin arzularının -dünyayı yeni bir Soğuk Savaş'a ve insanlığı yıkıma sürükleyebilecek büyük devletlerin liderlerinin aksine- BM liderliğiyle uyumlu olduğunu gösterdi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU