İskoçya ve İngiltere arasında oynanan FIFA Kadınlar Dünya Kupası maçı izleyici için muhteşem, sporun tanıtımı için de harikaydı.
Ama aynı zamanda bunun çok çok ötesindeydi.
Futbol oynamaya bayılan bir çocuk olarak kendime bir takım forması aldırana kadar ailemin başının etini yemiştim. Ama tabii benim kızlara özgü heyecanımı komik ya da uygunsuz bulmayan pek az kişi vardı.
6 milyon seyircinin, iki takımın önceki nesillerin ancak hayal edebileceği aktivitesini izlemeye değer bulduğunu görmek, bu yüzden kalbimi ısıttı.
Ve bu his, içi boş bir iyimserlik değildi.
1972’de İngiltere’de, ardından 1974’te İskoçya’da kadınlar ligi yasağı kaldırıldığından beri, futbol sahasında pek çok ilerleme oldu. Ama elli yıllık dizginsiz cinsiyetçilik hala sürüyor.
Ve beklenmedik yerlerde kendini yeniden gösteriyor.
Eski meslektaşım Hazel Irvine gibi gazetecilerin, kadın spor sunucularının öncüleri olarak tanınmasının üzerinden çok geçmedi. Gerçi bu hafta BBC, maçı tartışan kadronun tamamının kadın uzmanlardan oluşması nedeniyle cinsiyetçilikle suçlandı.
BBC’nin futbol konusunda kadınları teşviki ve oyuna tamamı kadınlardan oluşan bir kadro sunacak kadar saygı duyması takdire şayan. Alex Scott gibi BBC uzmanları, her gün iğrenç tacizlere katlanmaya çalışırken futbol izleyicisi kız ve oğlan çocukları için harika bir rol model oluşturuyor.
Mesele sadece temsiliyetle ilgili değil. Dünya kupasının ödülü bu yıl 3,1 milyon sterlin olacak. Bu rakam, 2015’de ABD’nin kazandığı ödülün iki katı. Tek başına değerlendirildiğinde bu, devasa bir sıçrama. Ama geçen yıl erkekler bunun neredeyse on katını aldı.
Eleştirmenler, kadın futbolunun erkeklerin standardının çok gerisinde olduğunu savunarak bu farkın adil olduğunu iddia ediyor. Ancak kadın takımları, daha fazla destek görmedikleri sürece, erkeklerle aynı oyun, antrenman ve seyahat koşullarından mahrum olmaya devam edecek.
İşte bu nedenle, kadınların harekete geçmesi şaşırtıcı değil.
ABD’deki Kadınlar Dünya Şampiyonları Time’s Up (Zaman Doldu) Hareketi’nin yardımıyla ABD Futbol Federasyonu’na karşı cinsiyet ayrımcılığı davası açıyor.
Hareket, tüm meslek ve kesimlerden kadınlar için mücadele etmek için kuruldu ve şimdi Amerikan takımı için adalet sağlamayı hedefliyor. ABD’nin kadınlar takımı uzun yıllardır dünyadaki en iyi kadın futbol takımı. Takım son 11 yılın 10’unda FIFA’nın bir numarası oldu ve erkek futbol takımlarından daha fazla para kazandı. Ancak buna rağmen, oyuncuları açık ara daha az maaş alıyor.
Bu sporcular, dünya şampiyonluğunu korumak için mücadele ederken, yalnızca turnuvaya odaklanma lüksüne sahip değil. Çünkü bir yandan da hakları için savaşmak zorundalar. Tıpkı Billie Jean King, Kathrine Switzer ya da Serena Williams gibi kadın atletlerin sahaya çıkmaya başladıkları günden beri yaptığı gibi.
Nihayet eşit kazancın zamanı geldi. Umarım Nike, Budweiser ve Lucozade gibi markalar yatırım yaptıkça standartlar yükselecek, görünürlük artacak ve hedefe ulaşılacak.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/sport
Independent Türkçe için çeviren: Sena Çenkoğlu
© The Independent
