İstanbul sarı iskelelerin ardında yeniden can buluyor

Beton grisiyle boğulmuş ama hala dünyanın gözdesi olabilmek anca İstanbul’a kısmet olurdu şu dünyada. Cümle alemin gözünü alamadığı 1600 yıllık kentin barındırdığı kültürel miras alanları sarı iskelelerin ardında yeniden can buluyor

"İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul'dasın

Havada kaçan bulutların hışırtısı

Karaköy çarşısından geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor

Yenicami, Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler

Hiç kımıldamıyorlar

Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor

***

İnsanlar sokak sokak çarşı çarşı ev ev

İnsanlar sırt sırta omuz omuza verip durmuşlar

Boyunları bükük

Yorgun asabi kederli kindar

Yığın yığın olmuşlar hepsi köprünün açılmasını bekliyor

Bir anda şehrin dört bucağına akacaklar

Bir anda iki ayrı kıtadaki insanlar gibi

Fatihliyle Beşiktaşlı sarmaş dolaş olacak"

Yıllar geçti İlhan Berk'in İstanbul'dan satırlarının üzerinden. İstanbul'da hiçbir şey değişmedi. Aynı kurşini kubbelerin altında hatta gittikçe daha da kirlenen bir göğe yaslanarak geçip gidiyoruz bu kentte. Kiminin Anadolu'nun bağrından kopup ne ümitlerle geldiği kiminin göbeğinde doğup büyüdüğü "büyük şehir"de hep bir yere yetişme telaşı içinde koşturarak yaşıyoruz. Büyük şehirde yaşamanın zevk olmaktan çıkıp bir eziyet gibi üzerimize çöktüğü anlarda eski zamanlardan kalma bir güzellik göz kırpıyor arada bize. Bazen küçük bir sokaktan bazen tam şehrin ortasından. Kimimizin kırgın, kimimizin kızgın olduğu hepimizi yoran bu kentle barıştırıyor yeniden bizi o güzellik. Asırlara meydan okumuş halleriyle bir umut salıyor İstanbullunun içine. Bazen bir surun burcunda buluyor İstanbullu kendini bazen çeşmesinden akan suyun aşındırdığı mermerinde… Gülümsüyor bir an için. Yorgunluklar, öfkeler, kırgınlıklar diniyor. "Vay be" diyor içinden elini taşına koyuyor, hiç acımayan zamana bir kez daha iç geçiriyor.

Bizleri kim kurtarır bilemiyorum ancak o iç geçirdiğimiz güzellikleri İBB Miras kurtaracak. Şu sıralar o güzelliklerden bazılarının önü sarı brandalar ve sarı iskelelerle kapalı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Daire Başkanlığı'na bağlı İBB Miras ekibi, tespit ettikleri 40 bin kültürel miras için çalışma başlattı. Bir süredir uzaktan takip ettiğim çalışmalara bir de yakından bakmak isteyince İBB Kültür Varlıkları Koruma Kurulu Daire Başkanı Oktay Özel'in kapısını çaldım.

ÇEŞMEE.jpg

 

2019'dan bu yana 40 bin kültürel miras noktasını tespit ettiklerini söyleyen Özel, kentteki kültürel mirasların mevcut durumunu envanter fişlerinden bildiklerini ve bir sonraki aşamada kültürel mirasa yönelik nasıl bir iş-strateji planı oluşturduklarını anlattı. Özel ve ekibinin çalışmaları sonucunda İBB Miras'ın stratejisinde "önleyici koruma" planı ortaya çıkıyor:

"Önleyici koruma biraz kültürel miras alanlarındaki tahribatları azaltmak adına önemli bir adım. Restorasyon ihtiyaçlarını daha uzak zaman yayabilmeye yönelik bir operasyondu. Şehrin tamamında cerrahi müdahale gerektiren, seneler süren restorasyonlar yerine küçük küçük müdahalelerle bu uygulamalarla İstanbulluları da katarak "nasıl bir rehabilitasyon yapabiliriz" düşüncesiyle İBB Miras'ı kurduk."

Özel, "İBB Miras'ın gerçek sahibi İstanbullular" diyor ve çok önemli bir ayrıntının altını çiziyor:

"Çünkü İstanbullular kültürel miras noktalarına sahip çıkarsa ancak öyle gerçek korumayı sağlayabiliriz. Kamu görevlilerinin ya da teknik insanların yürütecekleri koruma faaliyetleri sınırlı sayıda kalacaktır. Mahalleliyi, sokaktaki insanı, gönül vereni bu sürece dahil etmezsek gerçek korumayı sağlayamayız"

İBB Miras ekibi zaman zaman kapsamlı restorasyon yapıyor, bazen arkeolojik bir kazı, bazen tarihi bir ibadethanede temizlik faaliyetleri yürütüyor, bazen de sanat eserlerinden konservasyon çalışmaları...

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yaklaşık 200 kişilikten oluşan İBB Miras ekibini "çok yönlü" olarak tanıtıyor Özel:

"Çok yönlü bir ekibimiz var. Ekibimiz bu çalışmaları yaparken düzenli olarak da takibi devam ettiriyor. Yapmış olduğumuz restorasyonların durumu ya da vandalizm kaynaklı durumlarda müdahleler için düzenli bir çalışma var.

Ekibimizin bir kolu da farkındalık çalışmalarını hazırlıyor. Filmler ya da belgesellerle kültürel miras noktalarını insanlara tanıtmak ya da hatırlatmak için yoğun bir şekilde çalışıyorlar.

İBB Miras yaklaşık 200 kişilik bir ekipten oluşuyor. Bunların yaklaşık 60 tanesi Restratör, arkeolog, konservatör, sanat tarihçiyi içeriyor. 100 kişi kadar da 39 tarihi camiinin temizlik faaliyetini yürüten temizlik personeli. Geriye kalan da sahada 7/24 kültürel miras noktalarında tespit çalışması yürüten, konservasyon yapan, restrasyon işçisi, konservatörlerden oluşan saha ekibi. Bir 5 kişilik de medya ekibimiz var. Onlar da restorasyon çalışmalarımızı belgeliyor."

"Botter'in yok oluşunu izleyemeyeceğimiz için bir restorasyon çalışması başlatmak istedik"

İBB Miras yalnızca kendi bünyesindeki kültürel mirasları değil, İstanbul'da bulunan birçok kültürel mirasa da imzaladığı çeşitli protokollerle elini uzatabiliyor:

"Kamudaki ihale mevzuatı gereği ilgili kurum kendi mülkiyeti dışında herhangi bir mülkiyete maddi bir harcama ya da uygulama yapamaz. İBB bünyesinde daha önce yapılmış bazı protokoller vardı. Özellikle tarihi çeşmelerde yaptığımız restorasyon çalışmaları da bu kapsamda yapıldı. Tarihi çeşmelerin yaklaşık yüzde 80'i Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne aittir. VGM ile İBB arasında geçmiş dönemde yapılan bir protokol var. Tarihi çeşmelerin bakımının İBB tarafından üstlenilmesi üzerine. Ayrıca bizim İBB mülkü gibi alanlar var. Surlar, kaleler, çeşmeler gibi…

Ayrıca yakın zamanda bazı özel mülklerde de çalışma yürüttük. Burada tamamen gönüllülük usulüyle çalışma yürütüyoruz. Bazı kişilerden ya da restorasyon firmalarından destekler ve bağışlar geliyor.  Özel mülkiyette çalışmalarımızın da kapsamını bu belirliyor."

İstanbul Beyoğlu'nda Art Nouveau üslubunun en güzel örneklerinden biri olan Botter Apartmanı ve bir dönem kentin tadı tuzu olan Markiz Pastanesi'nin dış cephe konservasyonu İBB Miras'ın özel mülkiyet kategorisindeki çalışmalarından. Peki, özel mülkiyetlerde mülk sahipleri ne kadar katılımcı? Özel bu sorunun yanıtını şöyle veriyor:

"2863 sayılı Koruma Kanunu gereğince mülk sahipleri özellikle tarihi tescilli yapıların restorasyonunu ve bakımını yapmak zorunda. Bu kapsamda Kültür Bakanlığı'nın konunun takipçisi olması gerekiyor düzenli şekilde denetimleri yaparak. Botter ve Markiz'de ne yazık ki yapılmamış. Uzun yıllardır takip ediyorduk. Biz de İBB Koruma, Uygulama, Denetim Bürosu aracılığıyla birçok kere mülk sahiplerine uyarılarda bulunduk. Bu şekilde bir geri dönüş alamadık. Daha fazla da özellikle Botter'in yok oluşunu izleyemeyeceğimiz için bir restorasyon çalışması başlatmak istediğimizi ilgililerle paylaştık. Duyarlı insanların desteği ile de cephe çalışmasını başlattık. Yakın zamanda da iskelemizi de kurduk. Alanında uzman isimler çalışıyor."

Bir de kendi bünyesine kattığı kültürel miras eserleri de var. O da adını son zamanlarda sık duyduğumuz Bulgur Palas. Özel, Bulgur Palas'ın alınmasıyla yalnızca bir yapının alınmadığının, İstanbul kültürel miras alanlarına yönelik bir farkındalık yaratmış oldukları iddiasında. Özel, "Kimsesiz, bakımsız kalmış, İstanbul ile özdeşleşmesi gereken yapılar için biz bir ışık yakmış olduk" sözleri anlatıyor Bulgur Palas'ın hikâyesini:

"O yapılar tüm İstanbulluya ait. Başkanımız alınması yönünde uygun gördü ve İBB'nin tüm iştirakleri birleşerek almış olduk. Önümüzdeki günlerde restorasyon çalışmasına başlıyoruz."

Karasurları_2.png
Kara Surları

 

"Büyükada Rum Yetimhanesi'nde koşulsuz desteğe hazırız"

Kolları sıvayıp yardıma koştukları bir başka özel mülkiyet ise Büyükada Rum Yetimhanesi. Dünyanın ikinci Avrupa'nın tek büyük ahşap yapısı olan yetimhanenin dijital rölövesinin sponsorluğunu İBB üstlendi. Özel, "Büyükada Rum Yetimhanesi'nin İstanbul için çok değerli bir kültürel nokta" olduğunu üstüne basa basa anlatıyor ve ekliyor:

"Dolayısıyla bizim gözümüz gibi bakmamız gereken mülkiyeti kime ait olursa önemi olmaksızın hepimizin üstüne titremesi gereken yapı."

Yetimhane projesine katılma süreçlerini de anlatan Özel, "koşulsuz desteğe hazırız" diyor:

"Başkanımız Büyükada'yı ziyaretinde Rum Yetimhanesi'ne de gitti ve oradaki sıkıntılı durumu görmüş oldu. Burada bir rölöve yapılacağı çalışması bize de geldikten sonra başkanımızın talimatıyla biz dijital belgelenmesine sponsor olduk ve yapıp teslim ettik. Daha sonra yetkililer belediye iştiraki BİMTAŞ ile proje sözleşmesini yaptılar. Bu bizi ayrıca mutlu etti. İBB eliyle bu yapının proje süreçlerinin ilerletilmesi. Rölöveler onaylandı, resisyon, restorasyon, malzeme raporları hazırlanıyordu. Malzeme raporları da KUDEB laboratuvarlarında yapıldı ve geçen gün teslim ettik Koruma Kurulu'na. Yakından takip ediyoruz ve koruma projelerinin onaylanmasını bekliyoruz. Sonra takipçisi olacağımız konu da yetimhanenin gerekli güvenlik önlemlerinin alınması ve restorasyonunun yapılması süreçleri olacak. İBB Miras olarak, yetimhaneye yönelik yürütülen bütün çalışmalara koşulsuz destek vermeye hazırız."

Yedikule Gazhanesi de yeniden hayat bulacak

İBB Miras şu anda 15 ayrı alanda restorasyon projesi yürütüyor. Üstelik bunların içerisinde kapsamlı restorasyonu içeren projeler de mevcut. Özel bunlarda en önemlisinin İstanbul Kara Surları olduğunu söylüyor ve projeleri sıralıyor:

"UNESCO Kültür Mirası listesinde yer alıyor. İki ayrı noktada 8 ayrı burçta restorasyon çalışması yürütüyoruz. Başka bir önemli çalışma da Bukaleon Sarayı. Sultan Ahmet'in altında yer alan, Marmara Denizi'nin kıyısında bir Bizans sarayı. Arkeolojik kazı çalışmalarıyla birlikte restorasyonunu yürütüyoruz. Orada bir açık hava müzesini hazır hale getireceğiz. Yerebatan Sarnıcı'nın tamamlamak üzereyiz. Bu yıl sonunda açmayı hedefliyoruz.

Feshane'de tasavvuf kültür müzesi açmayı hedefliyoruz. Oradaki çalışmalarımız devam ediyor. Büyükada Taş Mektep, Boğaz'ın incileri Anadolu ve Rumeli Hisarları, Ceneviz Surları…

Yine İstiklal'de Tünelhan var. İstanbul'da yeni bir kamusal alan hazırlıyoruz. Bu hafta sözleşmesini imzaladığımız Hasanpaşa Gazhanesi'nin kardeşi Yedikule Gazhanesi'nde restorasyon çalışmasını başlatıyoruz."

Böylelikle yeni projenin de haberini ilk ağızdan almış olduk. Özel o projenin detaylarını anlatıyor:

"Yedikule Gazhanesi çok özel bir alan. İçinde tarihi yapılar var. İmar gereği yeni yapılacak yapılar da var. Burası kara surlarının başlangıç noktası. Mermer Kule'nin hemen arkasında yer alıyor. Kara Surları ziyaretçi merkezi planlamamız var. İçerisinde yine müze gibi kültür alanları ve sosyal alanlar yer alacak."

Seçim vaatleri arasında yer alan İBB'nin Saraçhane binası kütüphaneye dönüştürülmesiyle ilgili proje de yaklaşık 1 yıllık bekleyişten sonra Koruma Kurulu tarafından onaylandı.  Özel, önümüzdeki günlerde çalışmaları başlatacaklarını söylüyor.

İBB Miras, 2020 yılı içerisinde 40 tarihi çeşmede restorasyon. 57 tarihi mezar alanında da bakım, onarım, temizlik çalışması, 3 türbede de restorasyon yaptı.

Bu çalışmaları şeffaflık çerçevesinde yaptıklarının altını çiziyor Özel:

"Bu çalışmaları yaparken de kapılarımız herkese açık. Kapalı kapılar ardından yürütmüyoruz hiçbir çalışmayı. İstanbulluya ait mekanlarda İstanbullunun da katılacağı restorasyonlar yürütüyoruz."

Özel yaptıkları restorasyonların takipçisi de olduklarını vurguluyor:

"İBB Miras'ın 3 kamyoneti var. 3 bölgede dolanan bu kamyonetler 1200 sabit noktaya haftalık rutinler içerisinde uğruyor ve denetim faaliyetleri yürütüyor. Bazen musluğu çalınmış çeşmeye musluk takıyor, ya da çöp varsa etrafında temizliyor, tahribata uğramışsa belgeliyor. Bu ekip sayesinde kültürel miras alanlarına İBB Miras ekibinden birisi uğramış, dokunmuş, restorasyon yapmış oluyor. Kültürel miras alanlarındaki bilgimizi de düzenli olarak güncellemiş oluyoruz."

WhatsApp Image 2021-08-19 at 09.03.17.jpeg
Oktay Özel - Melike Çapan

 

"Tasarruf sonucunda İBB Miras ortaya çıktı"

Restorasyon projelerinin önemli bir kısmını bütçe ayağı oluşturuyor. Özel, İBB Miras'ın tasarruf sonucunda ortaya çıktığını söylüyor:

"İBB Miras kendi bütçesi kendi oluşturmuş oldu. Önceki dönemden kalan bir hizmet vardı tarihi camii temizlenmesine yönelik. Önceki dönemde ihale edilerek bir şirket aracılığıyla hizmet alımı yapılmış. Ciddi de hizmet bedeli oluşturan bir kalemdi. Bu konuyu değerlendirdiğimizde temizlik meselesinin restorasyonun bir ön fazı olduğu sonucuna vardık. Bu kapsamda konuyu Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı bünyesine aldık. İhale ile hizmet alımından vazgeçtik. Belediye iştiraki aracılığıyla kendi bünyemizde oluşturacağımız teknik ekibimizle bu işi yapabilir miyiz diye baktık ve belediyenin bir iştirakiyle sözleşme imzaladık. Kendi bünyemizde bu çalışmayı yürütmeye karar verdik ve yaklaşık 70 milyon lira tasarruf ettik. 39 camiinin bakım ve onarımını tamamladık. Çok ciddi bir tasarruf sonucunda İBB Miras ortaya çıktı. Tüm restorasyon çalışmaları son derece ekonomik ama olması gerektiği gibi yürütülüyor."

Tüm süreç elbette ki bu röportajdaki kadar keyifli ve kolay geçmiyor. Özel, Koruma Kurulu süreçlerinin zorlu olduğunu söylüyor:

"Koruma kurulları İstanbul'un kültürel miras açısından zengin olmasından dolayı çok yoğun tempolu çalışıyor. Süreçlerin çok da hızlı ilerleyemediği kurumlar. Biz de zaman zaman sıkıntılar yaşıyoruz. Kurul süreçleri takip etme konusunda yoğun çaba sarf ediyoruz. Koruma Kurulu'ndaki üye arkadaşlarımızın çalışmalarını kolaylaştıracak her türlü alanda destek olmaya çalışıyoruz. Hala 1.5 yıl geçmesine rağmen onaylamayan projelerimiz var. Sıklıkla hatırlatıyoruz. Ancak duyarlılığa davet etme çok işe yarayan bir konu özellikle kültürel miras alanlarında. Biz bunun örneğini kara surlarında yaşadık. Bizden önceki dönemde projeleri hazırlanmıştı ve her önünden geçtiğimiz de içimiz burkuluyordu hallerine. Bir film hazırlayarak duyarlılığı arttırmak istedik. Herkesin elini taşın altına koysun yoksa kara surları yok olacak dedik. Karşılığını gördük, kısa sürede projeleri onaylattık.

Zaman zaman kamuoyunun da desteğini alarak mücadeleyle hatırlatıyoruz. Yerebatan Sarnıcı'nda olduğu gibi. Bazı projelerde hızla karar alınması gerektiği ve herkesin sorumluluk alınması gerektiğini hatırlatıyoruz."

"Cenevizlilerin yaptığı bir kule vakıf yoluyla meydana getirilmiş olamaz"

İBB'nin kültürel miras konularında en sık gündeme geldiği konu Galata Kulesi oldu. İBB bünyesinden alınan kule, Kule-i Zemin Vakfı'na devredildi. Özel, bu konunun siyasi olmakla birlikte bir hukuki atlığa oturtulmaya çalışıldığından bahsediyor. Vakıf Kanunu'nun 39. Maddesi'ne atıf yapan Özel, "Bazı mülklere İBB ya da başka bir kurumların elindeki mülklere el konularak VGM'ye kaydedilmeye çalışılıyor. Bu yakın zamanda özellikle İBB'nin el değiştirmesi sonucunda hızlanmış durumda" diye durumu özetliyor.

Galata Kulesi'nin çok trajik de bir örnek olduğunu söyleyen Özel, şöyle devam ediyor:

"Çünkü Vakıf Kanunu gereği el değiştirme işlemi için temel nokta öngörülmüş. Vakıf yoluyla meydana getirilmiş olması ya da vakıf kültür varlığı olması şeklinde. Cenevizliler tarafından yapılmış bir yapının vakıf yoluyla meydana getirilemeyeceği gayet ispatlanabilir bir konuyken hukuk tersini söyledi. Dava süreçleri devam ediyor yine de henüz sonuçlanmış değil."

Sarı iskeleler artık rengi beton grisine dönmüş ihtiyar kente yeniden renk katarken, yorgun kentlilerine de aidiyetlerini hatırlatıyor. Üstelik kimse uzaktan bakmak zorunda değil, İBB Miras ekipleriyle irtibata geçerek restorasyon süreçlerini yakından takip edilebilir, kültürel miras alanları ziyaret edilebilir. İstanbul'un yeniden özüne kavuşması zor olsa da içindeki güzellikleri parlatarak, kenti geri kazanmak mümkün.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU