Hacettepe Üniversitesi'nden Doç. Dr. Sinan Ateş, 22 kentte Z kuşağından 2 bin 471 kişinin katıldığı "Türkiye Gençlik Araştırması"na imza attı.
Araştırma kapsamında gençlere, "Hayatınızı en anlamlı kılan şey nedir", "Hayattan memnuniyet durumunuz nedir", "Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz", "Geleceğe yönelik en önemli beklentiniz nedir", "Türkiye ve dünya gündemini takip eder misiniz", "Bir savaş çıkacak olsa ülkeniz için savaşır mısınız", "Siyasi kimlik tanımlamanızı yapar mısınız", "Ülkesi yanlış şeyler yapsa da insan ülkesini desteklemeye devam etmeli mi", "Geçtiğimiz yıllarda sizi en çok etkileyen olay hangisidir", "Bugün Türkiye'yi yönetseniz el atacağınız sorun ne olurdu", "Sizce Türkiye'deki gençliğin en önemli sorunu nedir" gibi sorular yöneltildi.
Yüzde 27,64 hayatından memnun değil
Araştırmaya katılanların yüzde 28,98'i hayatından memnun olduğunu belirtirken, yüzde 35,09'u "Hayattan ne memnunum ne de değilim" yanıtını verdi.
Yüzde 27,64'lük kesim hayatından memnun olmadığını söylerken, yüzde 8,30 bu konuda bir fikrinin olmadığını beyan etti.
Hayatı en anlamlı kılan şeyler: İdealler ve aile
Hayatı anlamlı kılan şeylerin neler olduğu sorusuna verilen cevaplarda ise "idealler" ve "aile" ilk iki sırada yer aldı.
Yüzde 10,08'lik kesim ise hayatının anlamsız olduğunu söyledi.
Hayatta sizi en çok ne rahatsız eder?
"Hayatta sizi en çok ne rahatsız eder?" sorusuna ise katılımcıların yüzde 25'i "haksızlığa uğramak" yanıtını verdi. İkinci sırada "hayvanlara eziyet edilmesi", üçüncü sırada ise "özgürlüklerin kısıtlanması" yer aldı. Milli ve dini değerlere hakaret, adaletsizlik ya da çevreye verilen zararlar sıralamada daha altlarda yer buldu.
Gençler, dini ve siyasi gruplara dahil olmak istemiyor
Katılımcılara, hangi gruba dahil olmayacakları da soruldu.
Yanıtlar arasında dini gruplar, siyasi gruplar, taraftar grupları, sosyal medya grupları, sosyal aktivite grupları ve hayran grupları yer aldı.
Yaklaşık yüzde 27'lik kesim siyasi gruplara, bir o kadarı da dini gruplara katılmayacağını söyledi.
Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz?
Katılımcıların boş zamanlarını nasıl değerlendirdikleri sorusuna verdikleri cevaplarda ders çalışmak ve bilgisayar / internet kullanmak ilk iki sırada yer aldı.
"Sevdiklerimle vakit geçiririm", "gezerim" ya da "dinlenirim" diyenlerin oranı da neredeyse eşitti.
Katılımcıların büyük bölümünün geleceğe yönelik beklentisi, "iyi bir kariyer yapmak". Her beş katılımcıdan birisi de öncelikli olarak yurtdışına gitme motivasyonuna sahip.
Bir savaş çıkacak olsa ülkeniz için savaşır mısınız?
Anketin en dikkat çekici bölümlerinden biri de "Bir savaş çıkacak olsa ülkeniz için savaşır mısınız?" sorusuna verilen yanıtlar.
Katılımcıların yüzde 70'i, bir savaş çıkması durumunda gönüllü olarak savaşa katılacağını beyan ederken, yüzde 20'den fazlası "mecbur kaldığı takdirde" ülkesi için savaşacağını belirtti.
"Kesinlikle savaşmam" diyenlerin oranı yüzde 10'un altında kaldı.
Siyasi kimlik
Katılımcıların yaklaşık yüzde 55'i kendisini Atatürkçü ya da milliyetçi olarak tanımladı.
İmkânınız olsa yurtdışında yaşama ister misiniz?
Yüzde 50'ye yakın kesim, imkânı olsa yurtdışında yaşamak istediğini belirtti.
Sizce Müslüman olmak ne kadar önemli?
Katılımcıların yaklaşık yüzde 75'i ise Müslüman olmalarının çok önemli olduğu görüşünde.
Her 4 katılımcıdan neredeyse biri, başka bir ülke vatandaşlığını Türk vatandaşlığına tercih edeceğini beyan etti.
Ülkesi yanlış şeyler yapsa dahî bireyler, ona destek vermeye devam etmeli mi?
Katılımcıların yaklaşık yüzde 45'i ülkesi, yanlış yapsa dahi ona destek vereceğini belirtti.
Bugün Türkiye'yi siz yönetseniz ilk el atacağınız sorun hangisi olurdu?
Yolsuzluk/rüşvet, eğitim sistemi/ okullar ve işsizlik, katılımcıların yönetimde sorumluluk almaları halinde çözmek istedikleri ilk üç sorun olarak yer aldı.
Doç.Dr. Ateş: Gençler öfke duyuyor
Araştırmayı düzenleyen Doç. Dr. Sinan Ateş, ulaştığı sonuçları Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
"Gençler öfke duyuyor" diyen akademisyen Doç Dr. Ateş, bu durumun ana nedenleri arasında ekonomik krizin etkisiyle işsizliğin artması, yaşanan istikrarsızlıklar sonucu gelecek kaygısının çoğalması gibi faktörleri sıraladı.
"Gelirin avantajlı gruplar arasında bölüştürüldüğü inancı var"
Yaşanan pek çok olay nedeniyle gençlerin memnuniyetinin azaldığını, öfkelerinin arttığını ve bazı kişilerin ülkeden gitme isteği duyduğunu savunan Sinan Ateş şunları ekledi:
15 Temmuz darbe girişimi, dini grupların liyakati alt sıralara atması gibi nedenler de gençlerin öfke duymasında etkili oldu. Gençler, baskıya, ümitsizliğe, düzensiz göçe öfkeliler. Emeklerinin karşılığını alamıyorlar. Bölüşüm rejimi, geleneksel yapıların ortaya çıkardığı ilişkiler ağına göre şekilleniyor. Hiyerarşik örgütlemeler kabul görmüyor, gençler ast-üst ilişkisini reddediyor. Bu ülkede adalet olmadığını düşünenlerin sayısı çoğalıyor. Refah azalıyor. Gençler referanssız bir yere girebileceğini düşünmüyor. Gelirin avantajlı gruplar arasında bölüştürüldüğü inancı var. Yaşananlar nedeniyle vatandaşlar arasında eşitlik, adalet ortadan kalkıyor, toplumsal mutabakat zarar görüyor.
"Yurtdışına gitme isteği, müreffeh bir hayat arayışı"
Yüzde 20'lik kesimin iyi bir kariyer beklentisinden ziyade daha müreffeh bir hayat arayışı nedeniyle yurtdışına gitmek istediğini kaydeden Ateş, gençlerin hayattan memnuniyet oranı düşük olsa da ideallerini ve ailelerini, "hayattaki en anlamlı şey" olarak görmesinin, toplumsal yapının geleneksel niteliklerini de koruduğunu ifade etti.
"Z kuşağı apolitik değil, depolitik"
Sinan Ateş, "Aşağıdaki gruplardan hangisine dahil olmazsınız?" sorusuna verilen yanıtlarda dini ve siyasi grupların ilk sıralarda yer almasına ilişkin olarak ise şöyle konuştu:
Dinî cemaatlerin devlet içindeki kadrolaşmalarının, bu durumun yarattığı hak ihlallerinin büyüklüğü düşünüldüğü, katılımcıların haksızlığa karşı tepkisi, aynı zamanda bir liyakat talebidir. Her dört katılımcıdan birinin siyasi gruplara kesinlikle dahil olmayacağı beyan etmesi, siyaset kurumuna bakış açısının değişimi ile ilgili. Bu husus salt z kuşağının otorite karşıtlığı ile ilgili olmasa gerek. Bu yaş grubu apolitik değil, depolitiktir. Mevcut politika yapma biçimlerini reddediyorlar.
"İttifaklar dönemi Türkiye'sinde siyasal kimliklerin kuşatıcılığı aşındı"
Katılımcıların yaklaşık yüzde 55'inin kendisini "Atatürkçü" ya da "milliyetçi" olarak tanımlamasını "bazı durumların milliyetçi refleksi seküler tonda artırıyor" şeklinde yorumlayan Sinan Ateş şunları söyledi:
Bu oranlar, ülkenin gelecekteki siyasal yönelimi bakımından temel motivasyonun müdafaa-i hukuk çizgisi olduğunu gösteriyor. Mülteci meselesi, ülke içinde belirli cemaat ya da siyasi oluşumların imtiyazlı varlığı, eşitlik güdüsünü zedelemiş görünüyor. Bu duruma karşı oluşan refleks, seküler bir tonda milliyetçi refleksi artırıyor. Tarihsel ve toplumsal nedenlerle sınıfsal refleksler sınırlı. Bir diğer ilginç husus ise neredeyse her 10 katılımcıdan birinin kendisini siyasal bir kimlik ile tanımlamayışı. Bu husus, ittifaklar dönemi Türkiye'sinde siyasal kimliklerin kuşatıcılığının aşındığını gösteriyor. Ayrıca, yüzer gezer oy miktarının da arttığının göstergesi olabilir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Ulus-devlet düşüncesi ve millî kimlik aidiyetinin ilgili yaş grubunda da çok yüksek olduğu görülüyor"
Ülkenin alacağı pozisyondan bağımsız bir şekilde katılımcıların çok yüksek oranda ülkesi için savaşacağını söylediğini de hatırlatan Ateş, "Ulus-devlet düşüncesi ve millî kimlik aidiyetinin ilgili yaş grubunda da çok yüksek olduğu görülüyor. Söz konusu düşünce ve aidiyet, bu kuşağın siyasal tercihlerine damga vuracak gibi. Kariyer planı olarak yüksek oranda başka ülkede yaşamak isteyen, fırsat bulduğu takdirde başka bir ülkede yaşamayı yüksek ölçüde talep eden katılımcılar, aynı zamanda ülke için savaşacağını ifade ediyor" dedi.
"Terk edilmek istenen Türk kimliği değil"
Yüzde 25'lik kesimin başka bir ülke vatandaşlığını Türk vatandaşlığına tercih edeceğini söylemesini de değerlendiren akademisyen Ateş, burada terk edilmek istenen Türk kimliği olmadığını, başka ülke vatandaşlığının gençler tarafından "kendini gerçekleştirme olasılığı" olarak görüldüğünü ifade etti. Sinan Ateş, vatandaşlık tercihindeki bu durumun "artan postmateryalist taleplere" işaret ettiği görüşünde.
Ateş, katılımcıların yüzde 45'ine yakınının ülkesi yanlış bir şey yapsa bile onu desteklemeyi sürdüreceğini belirtmesi, "millî kimliğin devlete bağışık şekilde varlığını güçlü şekilde koruduğunun" göstergesi.
"Gençlere meşru protesto yöntemleri sunulmazsa…"
Gençlerin kendilerini ifade edebilecekleri bir düzlem oluşturulmasının şart olduğunu söyleyen Ateş, fikirlerin özgürce açıklanamaması ya da meşru protesto yöntemlerinin sunulmaması durumunda eylemlerin kriminalleştirilebileceğini ve bunun toplumsal patlamalara yol açabileceği uyarısı yaptı.
"Partiler gençleri siyasetlerine eklemek dışında kaygı gütmüyorlar"
Sinan Ateş'e siyasi partilerin gençlere bakışını ve gençlikle ilgili planları da sorduk.
Partilerin gençleri "oy deposu" olarak gördüğünü ve onları kendi siyasetine eklemek dışında kaygı gütmediğini savunan Doç. Dr. Ateş, gençlerin his ve tutumlarının incelenmediğini öne sürerek, "Gençler ülke meselelerine duyarlı. Siyasi tutumları var. En kuşatıcı kimlikler, ulus ve inanç temelli kimliklerdir. Ulus-devletin rehabilitasyon ile normal işlevine dönebileceğine inanç var" dedi.
Ancak tüm olumsuzluklara rağmen, gençlerin karamsar olsalar dahi ülkeye dair ümitlerinin bulunduğunu söyleyen Ateş, Y kuşağı, Z kuşağı gibi ayrımlar yapmaktansa onların sorunlarının dikkate alınıp çözüm üretilmesi gerektiğini kaydederek, "Gençleri kazanıp ülkeyi daha yaşanır hale getirmek bizim elimizde" ifadelerini kullandı.
© The Independentturkish