Taliban'ın Afganistan'ı ele geçirmesinin ardından sosyal medyada görüş beyan eden birçok kişi, bu olayın özellikle farklı İslam ülkelerinde ideolojik sonuçları olacağını savundu.
Akademisyen Özgün Emre Koç, 16 Ağustos 2021 Pazartesi günü Twitter hesabından yaptığı paylaşımda "Taliban'ın Afganistan'da iktidarı ele geçirmesi bölgede IŞİD'den sonra yeni bir dini radikalleşme dalgası başlayacak endişesi doğurdu. Türkiye için tam tersi olacağını düşünüyorum. Dini radikalleşmeye tepki artacak ve ülke (bu iktidar değil) kendini yeniden konumlandıracak" ifadelerini kullandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Koç, attığı ikinci tweete de "Liberaliyle solcusuyla Atatürk'ün, laikliğin değerine vurgu yapan, bu değeri bugün daha iyi anladığını ifade eden tweetler okuyorum. Türkiye'de radikal örgütlerle ilişkilenmemiş ortalama bir tarikat mensubu bile Taliban karşısında buz kesilir. Bu tepkisellik yükselecek" dedi.
Emekli asker, DEVA Partisi kurucularından stratejist Metin Gürcan da 15 Ağustos 2021 Pazar günü attığı tweetinde, "Afganistan'da bir devrin sonu. Ve başta Gani olmak üzere Afgan hükümet yetkilileri ülkeyi terk ediyor. Artık ülke 'Afganistan İslam Emirliği. Taliban'ın sahadaki ve masadaki zaferi bölgesel radikal akımları güçlendirecek ve bunun harareti illa ki Türkiye'yi etkileyecek" şeklindeki görüşlerini paylaştı.
Benzer açıklamaları artırmak mümkün.
Peki Taliban'ın kazanması dünya genelinde devleti ve ülkeyi zorla ele geçirme hayalleri kuran radikal dini hareketler açısından yeni bir motivasyon kaynağı olabilir mi?
Taliban, 1979'daki İran İslam Devrimi'nden sonra yönetime gelen mollaların devrimi farklı ülkelere ihraç etme çabasının benzerine girer mi?
Bu ve benzeri soruları farklı alanlarda çalışan uzmanlara sorduk, değişik cevaplar aldık.
İlk önce sorularımızı bir dönem güvenlik bürokrasisinde üst düzey görevlerde bulunmuş iki isme eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ile eski Genelkurmay Elektronik İstihbarat Komutanı (GES) Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin'e yönelttik.
"İran İslam Devrimi gibi dünyada etki yapabilecek bir yapıya sahip değil"
Cevat Öneş, Taliban'ın Afganistan'daki zaferinin farklı İslam ülkelerindeki radikal hareketlerin güçlenmesine yol açmayacağını söyledi.
"Taliban olayı Afganistan'ın tarihsel sürecindeki ekonomik, siyasi, etnik ve kültürel yapısının sonucu" diyen Öneş, "Rusya ile başlayan ABD ile devam eden işgallerin ve bunun sonucunda radikal dini hareketlerin gelişiminin de bu süreçte rolü var. Ancak Taliban, 1979 İran İslam Devrimi gibi dünyada etki yapabilecek bir siyasi, sosyal kültürel yapıya sahip değil" dedi.
"Afganistan'dan gelenlerin içindeki radikal unsurların yerli unsurlarla birleşmesi risk yaratabilir"
Afganistan'ın coğrafi konumu ve enerji kaynaklarının yolları üzerinde olması nedeniyle büyük devletler açısından önemini korumaya devam edeceğini ve bundan sonraki gelişmelerin biraz da bu devletler ile Birleşmiş Milletler'in ve Avrupa Birliği'nin alacağı tavırla orantılı olduğunu söyleyen Öneş, şunları kaydetti:
"Afganistan'dan gelen göç ve özellikle ABD ile bağlantılı çalışanların bölge ülkelerine özellikle ülkemiz içine dağılımı göz önüne alındığında bunlar içindeki radikal unsurların yerli unsurlarla birleşmesi ve muhtemel kullanım durumları dikkate alındığında riskler yaratacak mahiyettedir."
"Taliban zaferi, radikal dini hareketler için çok ciddi motivasyon"
İsmail Hakkı Pekin ise Öneş'ten farklı olarak Taliban'ın zaferinin İslam ülkelerindeki diğer radikal dini hareketler için örnek teşkil edebileceğini ve onlar için çok ciddi motivasyon olduğu düşüncesinde.
Taliban'ın özellikle zaman içerisinde Pakistan açısından risk yaratabileceğini öne süren Pekin, "Afganistan, bir terör çiftliğine dönüşebilir. Tıpkı İran devriminin ilk yılları gibi çevreye yayılmak suretiyle faaliyetlerde bulunabilirler. İslam ülkeleri için ciddi tehdit. ABD ve batı ülkeleri, kendilerine göç gelmesini engellemek için Afganistan'da eğitilen unsurların farklı İslam ülkelerine yönelmelerini, oralardaki yönetimlerini değiştirmelerine çalışabilir" diye konuştu.
"El Kaide bağlantılı gruplara moralmen katkısı oldu"
Dini ve cihatçı akımlar üzerine yayınlar çıkaran Osman Akyıldız'a göre Taliban'ın iktidarı ele geçirmesi farklı coğrafyalarda özellikle IŞİD hariç, El Kaide bağlantılı gruplar arasında moral katkısına neden oldu.
Akyıldız buna karşın Taliban'ın Afganistan'ı ele geçirmesinin İslam dünyasının genelinden ziyade ancak çevresine zaman içerisinde belki etkisi olabileceğini öne sürerek, "O da kısa sürede olacak iş değil. Taliban başından beri Afganistan dışında faaliyetten kaçındı. Ancak bir komşusu ona saldırırsa belki o ülke içinde faaliyet yapabilir. Taliban, 20 yıldır sabırlı bir direniş gösterdi. Pakistan'ın onca aleyhinde hareketine karşı bile onlara karşı bir şey yapmadı" ifadelerini kullandı.
"Suriye'deki savaştan umudu kesen bazı yabancı savaşçılar Afganistan'a gitmek istiyor"
Akyıldız, Taliban'ın kazanmasının özellikle Suriye üzerine olası etkisiyle ilgili önemli bir iddiada bulundu.
Suriye'de savaş bölgelerindeki bazı muhacir gruplar (Muhaliflerin saflarında savaşan yabancı savaşçıları adlandırmak için kullanılıyor) Afganistan'a gitmek istiyorlar. Bunu seziyoruz. Çünkü Suriye'deki savaştan ümitlerini kesmiş durumdalar. İdlib'deki durum iyice Türkiye ile Rusya'nın vekalet mücadelesine dönmüş durumda.
"Gidecek yeri olmayan muhacirleri barındırır ama yeniden örgütlerin merkezine dönüşmez"
Akyıldız, pek çok kişinin tersine Afganistan'ın yeniden örgütlerin barınma ve saklanma merkezine dönüşmeyeceği düşüncesinde.
İddiasını şu sözlerle dillendirdi Akyıldız:
Taliban, uzun zamandır muhacirleri istemiyordu. 2011 Arap Baharı'yla Suriye ve Irak'a gitmeleriyle rahatlamıştı. Çünkü onları korumak ve uğraşmak zorunda kalıyor. Ancak şunu yapabilir. Artık gidecek yerleri ülkeleri olmayan muhacirleri ülkesine kabul edebilir. Örneğin Suriye'deki Doğu Türkistanlılar, Özbekler gibi. Ama onları ön plana çıkarmaz. Çünkü Taliban'ın zaten halk da desteği çok ve savaşçıya da ihtiyacı yok.
"İhvan bile başarısız olduğu için Taliban'ın başarılı olması zor"
Peki ilahiyatçılar bu konuda ne düşünüyor?
Bu soruyu da üç ayrı isme Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, Prof. Dr. İsrafil Balcı'ya ve ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık'a sorduk.
Her üç isimde Taliban zaferinin İslam ülkelerindeki radikal dini hareketleri etkilemesinin zor olacağını öne sürdü. Gerekçeleri ise farklı.
Kırbaşoğlu, Taliban zaferinin etkisinin diğer İslam ülkeleri açısından etkisi olsa bile bunun cılız kalacağını öne sürerek, "Çünkü Taliban bölgesel cılız bir hareket. İslam dünyasında en yaygın hareket olan İhvan bile başarısız olduğu için onun başarılı olması zor. Negatif yönlerinin dünya genelinde ön planda olması nedeniyle kitleler nezdinde destek alması kolay değil. Afganistan'da baskı ortamı kalksa serbest seçim olsa Taliban bile yönetimde duramaz. Halkın isteğiyle değil baskıyla geldi" değerlendirmesinde bulundu.
"Kitleleri temsil edecek bir söyleme, umuda sahip değil"
Prof. Dr. İsrafil Balcı ise İran İslam Devrimi'nin inanca dayalı bir temel olduğunu bir alternatif sunduğunu ancak Taliban'ın dünya ölçüsünde böyle bir etkiye sahip olmadığını öne sürerek, şöyle devam etti:
Taliban'ın yönetimi ele geçirmesinin diğer ülkelerdeki radikal örgütleri etkileyebileceği düşüncesinde değilim. Taliban daha çok Afganistan'ın kendi sosyolojik ve tarihsel dokusuyla özdeşleşmiş bir yapı. Her ne kadar muhalif bir yapı olarak çıksa bile kitleleri temsil edecek bir söyleme, alt yapıya ve umuda sahip değil. Ondan dolayı dışarı etkisinin olacağını sanmıyorum. Sonuç olarak hepimiz biliyoruz ki Taliban, dışarıdan beslenen büyütülen bir yapı. Başarısı kendilerinden ziyade diğer aktörlerin sahayı bırakmasıyla ortaya çıktı. Dolayısıyla doğuşu gayri meşru olduğu için sonradan iktidarı ele geçirdiği için çok etkili olacağını sanmıyorum..
"İslamcıların kendilerini gösterebilecekleri yer kalmadı. Teker teker döküldüler"
İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık da Taliban'ın din anlayışının çok geri olduğunu iddia ederek İslam ülkelerine örnek olmasının mümkün olmayacağı görüşünde.
Ayrıca Taliban zaferinin diğer İslam ülkelerindeki dini hareketlere de etki yapmayacağını iddia eden Eliaçık'ın gerekçesi ise farklı.
Diğer İslam ülkelerindeki dini hareketlerin birçoğunun devrimler veya seçimler yoluyla iktidara gelmelerine veya ortak olmalarına karşın neredeyse hepsinin süreç içinde "döküldüklerini" öne süren Eliaçık, şöyle devam etti:
İran'da halk devrimiyle geldiler molla diktatörlüğüne dönüştüler. Mısır'da 60 yıllık muhalefetin ardından seçimle iktidara geldiler. İktidarlarının birinci ayında 9 yaşında çocuğun evlenebileceğine dair yasa çıkarmaya çalışınca çağdaş Mısır kamuoyundan büyük tepki gördüler. Tunus'ta Nahda Hareketi'nin başındaki Gannuşi en ılımlıları olmasına rağmen tabandaki radikallerin baskılarıyla işler sarpa sardı. Türkiye'de Ak Parti, dini baskılara girmedi ama yolsuzluk, hukuksuz, adaletsizlik mahvetti. Kısaca İslamcıların bir yere gelip de kendilerine gösterebilecekleri bir yer kalmadı. Teker teker döküldüler.
"Taliban, Afganistan sosyolojisinden kaynaklanan hareket. Başka yere etkisi olmaz"
Sosyolog yazar Müfid Yüksel de Türkiye'deki dini akımları iyi tanıyan bir isim. O da Taliban'ın Afganistan'ın sosyolojisinden kaynaklanarak ortaya çıkan bir hareket olduğunu aynı zeminin başka ülkelerde olmadığı düşüncesinde.
Türkiye'nin yapması gerekenin Pakistan'la çalışmak olduğunu söyleyen Yüksel, "Taliban'ın ipi Pakistan'da. Bu nedenle Pakistan'la işbirliği yapılarak Taliban yumuşatılmalı. Taliban aslında Nakşibendi kökenli bir hareket. Zaman içerisinde Selefiliğin etkisiyle radikalleşti. İsmailağa cemaati tarzı gibi biraz şekilciliğe de kapıldılar. Ancak devlet yönetmek zordur. Taliban yumuşamak zorunda. Aldığımız bilgilere göre El Kaide'nin orada barınmasına artık göz yummayacağı sözünü verdiği anlaşılıyor" şeklinde konuştu.
© The Independentturkish