Ankara'nın Altındağ ilçesinde Suriyelilere yönelik kontrollü bir saldırı yapılıyor.
Anlaşılan bir noktada kontrol kaybediliyor ama tekrar kontrol altına almak için herhangi bir çaba da gösterilmiyor.
Saldırgan güruh Suriyelilerin dükkanlarını dağıtıyor, evlerini basıyor ve yakıyor. Ölüm yoksa da çok sayıda yaralanmalar var.
Suriyelileri korumak, olayları durdurmak için dışarıdan mahallelere girme çabası var mı, ne kadar var bilemiyoruz ama sonuçta mahallelere girilemiyor.
Suriyeli sığınmacılara yönelik olarak yapılan saldırı İzmir'de Deniz Poyraz'ın katledilmesi ile başlayan, Konya katliamı ile devam eden Kürtlere yönelik saldırı dalgası ile beraber düşünülmeli.
Saldırı bir pogrom.
Bu memleketin bu tür olaylar bakımından ziyadesiyle deneyimli olduğu göz önüne alındığında, yaygınlaşmaya başlayan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve linç ortamının devam edeceğini söyleyebiliriz.
Toplumsal olaylar kışkırtılmaya devam ediliyor. 1970'lerde olduğu gibi ülkenin istikrarsızlaştırılması oyununu oynanıyor...
Bugün Suriyelilere saldırılması yanıltmamalı, hiç şüphesiz yarın HDP ve Kürtlerle devam edilecek. Çünkü ülkenin istikrarsızlaştırılmasında ana hedef HDP ve Kürt halkının mücadelesi.
Demokratik halk güçleri de pasifize edilerek bir şekilde kontrol altına alınmak, HDP ve Kürt halkı yalnızlaştırılmak isteniyor.
Suriye'de milyonlarca insanın evini, barkını, ülkesini bırakarak Türkiye'ye göç etmesinin sorumlusu kim?
Sığınmacılar mı suçlu?
Hiç şüphesiz Suriye'de sürdürülen savaş ve işgal politikaları…
Mültecileri ucuz emek deposu haline getirme politikaları.
Milyonlarca insanı AB ülkeleri karşısında güç ve siyasi hareket elde etmenin aracı haline getirme politikaları…
Ve AB ülkelerinden şantaj üzerinden maddiyat elde etme politikaları…
Bu haksız ve hukuksuz politikalar sonucu, milyonlarca Suriyeli ülkelerinden kopup, zorunlu olarak göçmen sığınmacı haline geldi.
“Suriyeliler geldiler” ama bu kez bu kez milliyetçi/ırkçı, yabancı düşmanlığı politikalarının siyasi rant elde etme oyuncağı oldular.
Çözüm:
Savaş ve işgal siyasetine karşı çözüm, başka ülkelerin iç işlerine karışmama ve barış siyasetidir.
Mültecilik ya da zorunlu göç hali 'ülkesi tarafından korunamayan ya da bizzat ülkesi tarafından tehdit edilenlerin başka ülkelerden koruma talep etmesi oluyor.'
Mülteci sorununun çözümü evrensel insan hak ve özgürlükleri siyasetidir.
Yabancı düşmanlığına, ırkçılığa, linç politikalarına karşı çözüm toplumsal demokratik yaşam idealidir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish
