Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Habertürk'te katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'deki göçmen tartışmalarına değinen Babacan, "Şu anda Türkiye'nin karşı karşıya olduğu mesele sınır güvenliği sağlanamaması ve bir de göçmen politikasının olmaması" dedi.
Afgan göçmenlerinin Türkiye'ye gelmesiyle ilgili de Babacan şunları söyledi:
Bu kadar nasıl elini kolunu sallayarak gelebiliyor. ABD ve Kanada'da yapılan açıklama 'Türkiye'den vize için başvurun biz size yardımcı olacağız' sözü bu konudaki kuşkuları arttırıyor. Sayın Erdoğan ile Biden'ın yaptığı konuşma marjında bunları yaşıyoruz biz. Türkiye'nin Kabil havaalanını koruması bizim milli çıkarlarımız açısından ne olacak? Türkiye ile Afganistan arasında çok ciddi kardeşlik var ama bizim havaalanını korumakla ilgili milli çıkarımızı birisi çıkıp açıklamalıdır. Türkiye'nin ABD ile yaptığı görüşme acaba başka bir şeylerin pazarlığı mı, S-400, Halkbankası meselesi de var mesela. Surye'den gelenlerde sivil ağırlıklı bir görüntü vardı. Afganistan'dan gelenlerde böyle bir görüntü yok. Bu işi ortada bırakmak hükümetin yapacağı bir iş değil. Olan bizim ülkemize, vatandaşlarımıza oluyor. Bu göç meselesine asla ve asla ırkçılık, yabancı düşmanlığı çerçevesinde bakamayız. Uluslararası hukuk çerçevesi ve insani reflekslerle bakmalıyız.
"Suriye'deki sıkıntıda Türkiye'nin bir miktar payı var"
Türkiye'deki Suriyeli göçmenlerin durumuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Babacan, "Şu an Türkiye'nin hiçbir politikası olmadığı için. Kimi zaman 'muhacir-ensar' diyorlar kimi zaman sınırlara gönderiyorlar. Bir strateji, politika, tutarlılık yok. Bu kadar insan varsa şu anda bunun asli sorumlusu şu anda Türkiye'yi yöneten hükümettir" dedi.
"Suriye'de bu kadar sıkıntı varsa Türkiye'nin bir miktar payı var herhalde" diyen Babacan şöyle devam etti:
Burada geniş bir popülizm ve istismar alanı var. Bugün niye hala Afgan vatandaşı İran sınırından niye geçiyor? Bu niye engellenemiyor. Hükümet diyecek ki, 'Ben sınır güvenliğini sağlayamıyorum' diyecek ya da 'Biz bir söz verdik, bu söz kapsamında geliyorlar' diyecek ABD ve Kanada vize için başvururlarsa veririz dediler. Burası insanların yığılacağı bir istasyon mu. Bizi tampon ülke görüyorlar. Biz dış politika perspektifimizde öncelikle siyasi diyalog, istişare, diplomasi, sorunların barışçıl yöntemlerle çözümünün öncelenmeşi var. Başka ülkelerin iç siyasetleri biz taraf olmamalıyız. Türkiye başka ülkelerin iç meselelerinde, seçimlerinde alenen taraf olmaya başladı. Bu adeta bayrak sallayarak övünç kaynağı haline geldi. Biz o kadar güçlüyüz ki demek istediler. Bu çok yanlış.
"O uçağın maliyetine 50 tane söndürme uçağı alabilirsiniz"
Orman yangınları ve THK'ya ait yangın söndürme uçaklarının kullanılmamasıyla ilgili tartışmalara da değinen Babacan, Türkiye'nin yangın söndürme uçakları olduğunu, daha önce kullanıldığını ve hatta kendi Dışişleri Bakanlığı döneminde Yunanistan'a gönderildiğini aktardı.
Babacan şunları söyledi:
Bunlar koskoca devlet için para değil. Yangın söndürme uçağı filosu kaç para ki? Cumhurbaşkanlığı için özel yaptırılan bir uçak var. Onun maliyetine tam 50 tane yangın söndürme uçağı alırsınız. Yangın söndürmeden sorumlu kim? AFAD mı? Direk Cumhurbaşkanlığına mı bağlı? Türkiye'nin yangın söndürme uçağı alamaması tamamen kötü yönetimdir.
"Her partinin genel başkanı doğal cumhurbaşkanı adayıdır
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşüp görüşmedikleriyle ilgili gelen bir soruya cevap veren Babacan, "Partimiz kurulduktan sonra sayın Abdullah Gül ile 3 kez bir araya geldik. En son 2-3 ay önce ailecek bir akşam yemeğinde biraraya geldik. Sayın Gül, DEVA Partisi'nin kurulmasını kamuoyunda açıkça destekledi. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı görevi bittiği zaman aktif siyasette yer almayacağını söylemişti. Bizi teşvik etti, destekledi. Kendisinin birikimini, tecrübesini dinlemek bizim için çok faydalı oluyor" dedi.
Cumhurbaşkanı adaylığı konusuna da yanıt veren Babacan şunları kaydetti:
Varsayımlarla hareket etmek siyasette biraz zor iş. Adaylık konusunda kendi adayımızı mı çıkarırız, yoksa ortak adaylık modeli mi olur? Bu konudaki kararlarımızı seçim kararı alındığında partimizin yetkili kurullarını toplar karar veririz. Her bir siyasi partinin genel başkanı hem teşkilatı için hem de seçmen tabanı için doğal bir Cumhurbaşkanı adayıdır. Doğal adaylıktan daha farklı tercihler de oldu. Bunları tartışmak için biraz erken olduğunu düşünüyorum.
Eski bakanlardan Mehmet Şimşek'in ortak cumhurbaşkanı adayı olacağı iddialarıyla ilgili ise Babacan, "Biz sayın Mehmet Şimşek'le ara ara konuşuyoruz. Eski arkadaşım. Londra'da çalışırken sayın Erdoğan'la ben tanıştırmıştım. Hatta Merkez Bankası Başkanı yapmak istemişti. Kendisinin şu anda herhangi siyasi partiyle organik ilişkisi yok" dedi.
"Sayın Cumhurbaşkanı gençlere tahammül edebilmeli"
Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CNN Türk'te katıldığı programda "Ben sosyal medyaya hiç olumlu bakmıyorum. Sosyal medyaya yönelik bir çalışmanın yapılması gerektiğine inanıyorum" sözlerini de yorumladı.
Babacan şunları kaydetti:
Ülkeyi yöneten zihniyetin hangi noktaya geldiğini gösteriyor. Twitter'a bedel ödetmeler, ekşi sözlükle ilgili ifadeler. Sayın Cumhurbaşkanına seslenmek istiyorum. Gençleri rahat bırakın. Gençlere tahammülü olmak lazım. Eleştirel bakanlar olabilir. Dolayısıyla Türkiye'yi yöneten insanın demokrat ve farklı görüşlere saygı duyması lazım. Sosyal medyayı tutmak o kadar kolay değil. Devletin imkanlarıyla bazı medya kurumlarını tutabilirsiniz. Amna sosyal medya çok hızlı gelişen bir aday. Şu anda Cumhurbaşkanının bu işleri bırakıp ülkeyi iyi yönetmesi lazım.
Independent Türkçe