Son yıllarda sayıları hızla artan üniversitelerin özellikle belli bölümlere ağırlık vermesinden dolayı kimi meslek gruplarında ihtiyaçtan fazla mezun verilmeye başlandı.
Bu da beraberinde bu bölümleri okuyan öğrencilerde gelecek kaygısını artırdı ve beraberinde meslek gruplarında gerek işsiz sayısının yükselmesine gerekse kazanılan gelirin düşmesine neden oldu.
Gazetecilik, halkla ilişkiler, hukuk ve öğretmenlik branşları bu sorunu en yakından yaşayan bölümler.
Tepkilere ve eleştirilere karşın eğitim sektöründe bu sorunu giderecek önlem alınmaması ve yeni bölümlerin açılmaya devam etmesi benzer sorunların daha önce bunu yaşamayan branşlara da sirayet etmesine neden oldu.
Bunlardan biri de diş hekimliği.
İstanbul Diş Hekimleri Odası'nın (İDO), Konda araştırma şirketi için yaptırdığı anketin sonucuna göre diş hekimlerinin yüzde 78'i işiyle alakalı olarak geleceğinden endişe ederken, bu oran 29 yaşın altındaki genç diş hekimlerinde ise yüzde 93'e yükseliyor.
Araştırmaya göre diş hekimlerinin yüzde 65'i meslekte artan işsizliğin en önemli nedeni olarak diş hekimi sayısının artmasını gösteriyor.
19 yılda diş hekimliği fakültesi sayısı 17'den 105 çıktı
Araştırmayla alakalı olarak görüşlerine başvurduğumuz İDO Başkanı Diş Hekimi Tarık İşmen, yaşanan sorunun en temel nedenini sayısı kontrolsüz bir şekilde artan yeni fakültelere ve öğrenci sayısındaki artışa bağladı.
2002'de 17 diş hekimliği fakültesi olduğunu ve bunların yılda iki bin mezun verdiğini ifade eden İşken, "Bu tarihten sonra vakıf üniversitelerinin artması ve kamunun olur olmaz yerde üniversite açmasıyla şu an diş hekimliği fakültesi sayısı 102'ye ulaştı, üç tane de açılma hakkı kazandı. Onlar da eklenince 105 olacak" dedi.
Birçok üniversitede yeterli olmayan kadrolarla eğitim veriliyor
Açılan fakültelerdeki en büyük sıkıntının akademik kadroların oluşturulması ve yetiştirilmesi olduğunu aktaran İşmen, şu iddiada bulundu:
Birçok fakültede ne yazık ki yeterli olmayan kadrolarla eğitim verilmeye çalışılıyor ve bu eğitim verdikleri gençlerimize de insan sağlığını emanet etmemiz bekleniyor. Buradaki sıkıntı o. Yeterli kadrosu, teknik yeterliliği, klinikleri, laboratuvarları olmadan fakülte açılıyor. Bunlar hepsi diş hekimliği açısından ciddi handikaplar.
İşmen, sözlerini "İşte bütün bunlar gelecekte ülkenin ağız sağlığını emanet edeceğimiz hatta bu ağız sağlığından sağlık turizminden para kazanacağımız alanı bize zehir edecek gibi görünüyor" diye tamamladı.
Gelecek kaygısını en çok yaşayan genç diş hekimlerinden biri Alper Özmen de olup bitenden şikayetçi.
Özmen, "İnsan gücü planlaması diye bir kavram vardır. Bir ürüne ne kadar talep olabilir, hizmet üretimi için ne kadar insana ihtiyacımız var sorularına cevap aranarak planlama yapmak gerekir. Türkiye'de bu kavramlar ifade edilir ama önemsenmez. Bırakın gereğinin yapılmasını tamamen tersi işler yapılır" ifadelerini kullandı.
"Ciddi sayıda işsiz diş hekimi olacak"
"Diş hekimliği fakültesi sayısı 100'ü geçti" hatırlatması yapan Özmen, şöyle konuştu:
Ayrıca buna komşu coğrafyadaki ülke diş hekimliği fakültelerinden ve KKTC'deki diş hekimliği fakültelerinden mezun olanları da eklemek gerekir. Bu da her yıl yaklaşık altı bin diş hekiminin mezun olması demek. Ancak bu kadar diş hekiminin mezun olduğu ülkede insanların diş hekimliği hizmeti alabilmesinin iki tane yolu var. Ya insanların ağız sağlığı bilinci güçlenecek ya da insanların satın alma gücü artacak. Bu ikisinin bir arada olması mümkün değil. Sonuç olarak ciddi sayıda işsiz diş hekimi olacak, ya da emeğini ucuza satacak.
"Anne baba parasına bağımlı, eğitimli, işsiz ev gençleri diye bir kitle çıktı"
Diş hekimlerinin yaşamaya başladığı bu sorun bilindiği gibi birçok branşta var.
Bu konuda görüşüne başvurduğumuz eğitim uzmanı Ali Taştan, Türkiye'de halihazırda 207 üniversite bulunduğunu anımsattı.
İktidarın "Her kente bir üniversite" politikasını uyguladığını bunun sonucunda ise birbiri ardında fakülte ya da bölüm açıldığını vurgulayan Taştan, "Bunun sonucunda binası, hocası olmayan üniversiteler türedi. Bu da beraberinde niteliksiz, akademik eğitimin verilmediği durum çıkardı. Türkiye'de her yıl 2 milyon 400 bin öğrenci sınava giriyor, 500-600 bin civarı kayıt yaptırıyor. Üniversiteler her yıl yüzbinlerce öğrenci mezun veriyor. Ancak istihdam olmadığı için bu çocuklar 'okumuş işsizler' oluyor. Ev gençleri diye evinde annesinin babasının verdiği parayla yaşamaya çalışan bir kitle çıktı" değerlendirmesinde bulundu.
"İşletme ve iktisatta da 500 bin işsiz var"
Eskiden okuyan gençlerin bir şekilde iş bulduğunu ifade eden Taştan, talebe bakmadan açılan bölümler nedeniyle oluşan sıkıntıya düşen branşlarla ilgili örnekler vermeye başladı:
Hep öğretmenlerden bahsediyoruz ama işletme ve iktisat alanlarında 500 bine yakın işsiz var. Çok fazla hukuk fakültesi açılınca binlerce avukat adayı mezun olmaya başladı. Sonuç olarak birçok avukat arkadaşımız asgari ücretle çalışmaya başladı. Çünkü çok fazla avukat var.
İlahiyatta da sıkıntı var, atama bekleyen öğretmen sayısı 2023'te 1 milyonu aşacak
Pek bilinmemekle birlikte ilahiyat fakültelerinde de benzer sıkıntıların olduğunu kaydeden Taştan, bunu şöyle anlattı:
Din kültürü öğretmenlikleri kapatılarak bu alan ilahiyat mezunlarına açılarak mezunlara bir nebze de olsa iş sahası açılmaya çalışıldı. Ancak ihtiyaçtan fazla ilahiyat ve eğitim fakültesi var. 93-94 tane eğitim fakültesi var. Her yıl 44 ile 50 bin arası öğretmen mezun veriyoruz. Oysa şu an öğretmen açığımız 109 bin. Bu yıl ataması yapılanların sayısı 20 bin. Bu da ne yapıyor sürekli atama bekleyen öğretmenlerin sayısı biriktikçe birikiyor. Atama bekleyenlerin sayısı 700 bine ulaşmış durumda 2023'te bu sayı 1 milyonu aşacak. Plansız programsız politika yürütülüyor.
Taşra üniversitelerinden mezun sayısalcılar da işsiz, sadece tıpta sorun yok
Aynı branşta ihtiyaç fazlası fakülte açılmasından dolayı sıkıntının sadece sözel bölümlerde olduğu sanılmasın. Benzer durum bazı teknik alanlarda da yaşanıyor.
Taştan, ODTÜ, Boğaziçi Üniversitesi gibi üniversitelerden mezun olan sayısal bölüm mezunlarının iş bulmasına karşın taşra üniversitelerinden mezun olanların tamamının işsiz olduğunu iddia ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
Mesala makine mühendisliği. Birr ODTÜ'den mezun olan makine mühendisi ile bir Şanlıurfa'daki üniversitedeki bölümden mezun olan makine mühendisi eş değil. Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) vardı. Bunları öngörüyordu. Şu an için sadece doktora ihtiyaç olduğundan tıp fakültelerinde sıkıntı yok.
© The Independentturkish