Bilim dünyasındaki yaygın görüşe göre insanların keşfedilmemiş boş alanlara ve özellikle de adalara yerleşmesi, genellikle habitat kaybıyla ve diğer türlerin yok oluşuyla sonuçlanıyor. Ancak yeni bir araştırma, bu durumun tüm insan türleri için geçerli olmadığını gösterdi.
Hakemli bilimsel dergi PNAS'ta yayımlanan araştırmada bilim insanları, dünyanın dört bir yanındaki adalardan elde edilen kanıtları inceledi. Bunun sonucunda eski insan türlerinin, adalardaki hayvanların neslini tükettiği görüşünü çürüttü.
Eski insan türleri, son Buz Devri diye bilinen Pleistosen'in (2,6 milyon ila 11 bin 700 yıl önce) henüz başlarında adalara yerleşmişti. Yeni araştırma işte bu adalardaki yok oluşların büyük ölçüde Holosen Devri'ne, yani ancak 11 bin 700 yıl öncesine tarihlendiğini ortaya koydu.
Bilim insanları işte buradan hareketle modern insanın binlerce yıl önce yaşayan akrabalarının, büyük yok oluşlardan sorumlu olmadığı sonucuna vardı.
Araştırmacılara göre ada yaşamıyla tanınan ve Endonezya'nın küçük Flores adasından dışarı çıkmayan Hobbitler (Homo floresiensis) bile ada ekosistemine zarar vermedi.
Bilim insanları neden adaları inceledi?
Adalar çeşitli hayvanların neslinin tükendiği örneklerle dolu. Avustralya'daki Griffith Üniversitesi'nden araştırmacıların liderliğindeki ekip, "yok oluşlara eğilimli olduğu için" adalara odaklandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu eğilim, adalardaki hayvanların genetik çeşitliliğinin daha az olması, nüfusun azlığı sebebiyle hayvanların akrabalarıyla çiftleşmesi, ada ortamının rastgele meydana gelen doğa olaylarından daha fazla etkilenmesi ve yeniden kolonizasyona daha az fırsat sağlamasından kaynaklanıyor.
Araştırmacılar, adalardaki yok oluşların homininlerin (modern insanlar, ataları ve yakın kuzenlerine verilen isim) gelişiyle aynı zamana denk gelip gelmediğini öğrenmek için aralarında Britanya, Tayvan ve Tazmanya'nın da bulunduğu 32 ada grubunu inceledi.
Bunun sonucunda modern insanların aksine, eski insan türlerinin işgal ettikleri adalarda yok oluşa sebebiyet vermediği ortaya çıktı.
"Eski insanlar, hayvanlarla birlikte yaşayabiliyordu"
Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nden araştırmacı Ross MacPhee'ye göre verilerin çoğu Asya anakarasının doğusundaki adalardan geliyordu. Buralarda mamut gibi büyük hayvanların neslinin tükendiği Kuzey Amerika'yı etkileyen türde iklim değişikliğine yönelik kanıt bulunamadı.
Ekip ilk homininlerin de modern insanlar gibi hayvanları avladığına dair kanıtlar gösterdi. Ancak onların, söz konusu hayvanları yok edecek şekilde aşırı avlamadığı anlaşıldı.
MacPhee, "Aksine tıpkı doğada farklı türlerin her zaman yaptığı gibi, onlarla bir arada yaşayabildiler" diye konuştu:
Kanıtlar tekrar ve tekrar gösterdi ki bu eski versiyonlarımız, kolonize ettikleri adalarda yok olma olaylarını artırmadı.
Araştırmacılar, özellikle Hobbitlerin yaşadığı Flores adasını örnek gösterdi. 1 metrelik boyu nedeniyle takma ismini J. R. R. Tolkien'in kitap serisindeki kurgusal insanlardan alan bu türle yakından ilişkili hiçbir yok oluş tespit edilemedi. Aynı şey, Sardunya'da yaşamış homininler için de geçerliydi.
Modern insanlar olumsuz bir tablo yaratıyor
Öte yandan araştırmacılar, Latince ismi Homo sapiens olan modern insanın yaklaşık 13 bin yıl önce Kaliforniya'daki Kanal Adaları'na ulaştığını ve bunun ardından birçok türün yok olduğunu ortaya koydu.
Modern insanın gelişinden sonraki 5 bin yıl içinde Kolombiya mamutunun (Mammuthus columbia), cüce mamutun (Mammuthus exilis) ve bir tarla faresinin (Microtus miguelensis) nesli tükenmişti.
Aynı şekilde 13 bin yıl önce modern insanın yerleştiği İrlanda'da kısa süre içinde dev bir geyik (Megaloceros giganteus) ve bir lemming (Dicrostonyx torquatus) türü yok olmuştu.
Üstelik Hobbitlerin yaşadığı Flores adası da bundan etkilenmişti. Homo sapiens'in adaya gelişinden kısa bir süre sonra birçok hayvan türü yok olmuştu.
Bu hayvanlar arasında bir leylek (Leptoptilos robustus), bir akbaba (Trigonoceps), bir ötücü kuş (Acridotheres) türü ve fil benzeri stegodon hayvanı (Stegodon florensis insularis) vardı.
Livescience'a konuşan MacPhee, "İnsanlar son birkaç yüzyıldır adalardaki yüzlerce kayıptan doğrudan veya dolaylı olarak sorumlu. Ancak bu iz, zamanda geriye gittikçe silikleşiyor" dedi:
Çünkü eski akrabalarımızın etkisi önemsizdi. Oysa bizimki öyle değil ve uzun süredir felaketlere neden oluyor.
Independent Türkçe, Livescience, Mirage News
Derleyen: Çağla Üren