Türkiye, gece yarısı yayımlanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararıyla tam adı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı.
Resmi Gazete'de yayınlanan kararda, İstanbul Sözleşmesi'nden 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 3. maddesi gereğince ayrılındığı belirtildi.
15 Temmuz 2018'de yayınlanan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 3. maddesinde şu ifadeler yer alıyor:
Milletlerarası antlaşmaların onaylanması, bunların feshini ihbar etmemek suretiyle yürürlük süresini uzatma, Türkiye Cumhuriyetini bağlayan bir milletlerarası antlaşmanın belli hükümlerinin yürürlüğe konulması için gerekli bildirileri yapma, milletlerarası antlaşmaların uygulama alanının değiştiğini tespit etme, bunların hükümlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme, Cumhurbaşkanı kararı ile olur.
Bir milletlerarası antlaşmanın veya Türkiye Cumhuriyeti'ni bağlayan bir milletlerarası antlaşmanın belli hükümlerinin Türkiye Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe girdiği, bir milletlerarası antlaşmanın uygulama alanının değiştiği, uygulanmasının durdurulduğu ve sona erdiği tarihler; cumhurbaşkanı kararı ile tespit olunarak Resmî Gazete'de yayımlanır. Bir milletlerarası antlaşma, yürürlük tarihinin tespitine dair cumhurbaşkanı kararında belirtilen yürürlüğe giriş tarihinde kanun hükmünü kazanır.
İtiraz: TBMM'nin onayladığı sözleşmeden "Cumhurbaşkanı Kararı"yla çıkılamaz
Gece yarısı Resmi Gazete'de yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı'nın ardından, tartışmalar da başladı.
Ev içi şiddet, taciz amaçlı takip, tecavüz dahil cinsel şiddet, cinsel taciz, zorla evlendirme, kadınların sünnet edilmesi, kürtaja ve kısırlaştırmaya zorlama gibi suçları içeren İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına yönelik itirazlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) onayıyla girilen bir sözleşmeden, Cumhurbaşkanı Kararı'yla çıkılamayacağı konusunda yoğunlaşıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Temmuz ayında çekilme kararı yürürlüğe girmiş olacak
İstanbul Sözleşmesi'nin 80. maddesinde yer alan fesihle ilgili hükümlerde, "Taraflardan herhangi biri Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'ne yapacağı bildirimle, herhangi bir zaman bu sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmenin feshi, konuya ilişkin bildirimin Genel Sekreter'e ulaştırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin bitimini izleyen ayın birinci gününde yürürlüğe girecektir" deniyor.
Bu maddeye göre, Türkiye'nin temmuz ayının başında İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı yürürlüğe girmiş olacak.
Sözleşmeden çıkılmasına yönelik itirazlar ise, anayasanın 90. maddesinde yer alan "Temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalara kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır" hükmüne dayandırılıyor.
Prof. Günday: 6284 sayılı kanun kaldırılmadan İstanbul Sözleşmesi feshedilemez
Independent Türkçe'ye konuşan Prof. Metin Günday, dayanağını İstanbul Sözleşmesi'nden alan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un halen yürürlükte olduğunu belirtiyor ve ekliyor:
İstanbul Sözleşmesi, 2011 yılında TBMM tarafından onaylandı ve yürürlüğe konuldu. Dayanağını İstanbul Sözleşmesi'nden alan 6284 sayılı yasa da halen yürürlükte. Bu yasa yok sayılarak Cumhurbaşkanı Kararı'yla sözleşmeden çıkıldı. 6284 sayılı yasa kaldırılmadıkça, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmemesi gerekir. Aksi durumda yürütme, yasamanın yetkisini gasp etmiş olur.
"Bir sabah uyandığımızda AİHS'ten de çekilmiş olabiliriz"
Resmi Gazete'de yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı'nın, 15 Temmuz 2018'deki 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 3. maddesine dayandırıldığına işaret eden Prof. Günday, "Bana göre, Türkiye'nin yürürlüğe soktuğu, iç hukukunun parçası haline getirdiği İstanbul Sözleşmesi, temel hak ve özgürlüklere ilişkin. Cumhurbaşkanı Kararı'yla temel hak ve özgürlüklere dokunulamaz. Aksi takdirde bir sabah uyandığımızda, tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden de çekilmiş olabiliriz. İstanbul Sözleşmesi, anayasadaki temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir milletlerarası antlaşma. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Kararı'yla bu antlaşmadan çıkılmaz.
"AYM'ye dava açılamaz, Danıştay'a açılabilir, uygun görülürse AYM'nin önüne gider"
Bundan sonraki sürecin nasıl işleyebileceğini de anlatan Prof. Günday, şunları söyledi:
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne iptal davası açılması için geçerli süre 60 gündü. Bu kararnamenin 2. ve 4. maddelerine iptal davası açılmıştı ve reddedilmişti. Ancak 3. maddenin iptaline ilişkin bir dava açılmadı. Kararname yayınlanalı neredeyse 3 yıl olduğu için ve 60 günlük süre de geçtiği için Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açılamaz. Ancak Danıştay'a dava açılabilir. Bu davanın sonunda Danıştay yaptığı incelemenin ardından davayı kabul ederse Anayasa Mahkemesi'ne gönderebilir. Anayasa Mahkemesi böylece iptal ya da ret yönünde karar verebilir. Eğer Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmasına yönelik Cumhurbaşkanı Kararı Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirse, Türkiye tekrar İstanbul Sözleşmesi'ne dönebilir.
"Türkiye'deki her bir kadın, dernekleri ve vakıfları kararın iptali için dava açabilir"
Günday, Türkiye'de yaşayan her bir kadının Danıştay'a başvurup Cumhurbaşkanı Kararı'nın iptali için dava açabileceğini de sözlerine eklerken, kadın dernekleri ve vakıflarının da dava açmakta ehliyet sahibi olduğunu belirtti.
"Fesih anayasamız açısından imkansızdır"
İstanbul Milletvekili, TBMM Anayasa Komisyonu CHP Grup Sözcüsü ve Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Kaboğlu, "Kadınların yaşam hakkına ilişkin olan İstanbul Sözleşmesi'nin Cumhurbaşkanlığı Kararı'yla feshi, anayasamız açısından imkansızdır. Hukuken yok hükmündeki karar Cumhuriyeti'n 100. yılına giderken demokratik cumhuriyetle tek kişi yönetimi arasındaki tercihte safların belirlenmesidir" ifadelerini kullandı.
AK Parti'li Şahin: 244 sayılı kanun cumhurbaşkanına yetki veriyor
AK Parti'nin hukukçularından partinin Genel Sekreteri ve Ankara Milletvekili Fatih Şahin ise, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 1963 yılında kabul edilen 244 sayılı Bazı Antlaşmaların Yapılması İçin Cumhurbaşkanına Yetki Verilmesi Hakkında Kanun'un, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a milletlerarası antlaşmalardan çekilme yönünde yetki verdiğini belirtti ve İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının uluslararası hukuk ile iç hukuka uygun olduğunu ifade etti.
Şahin ayrıca, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin 1969 tarihli Viyana Sözleşmesi'ndeki 54. ve 56. maddelere uygun olduğunu da sözlerine ekledi.
© The Independentturkish