TBMM Başkanı Mustafa Şentop, milletvekilliğinin nasıl kazanılacağının hukukla belirlendiği gibi nasıl sona ereceğinin de yine Anayasa'yla, kanunlarla belirlendiğini belirterek, "Milletvekili seçilirken, milletvekili sıfatını taşırken Anayasa'nın, kanunların verdiği çerçeveyi bir hak olarak görenler, milletvekilliği Anayasa'ya göre, kanunlara göre sona erdiğinde de hukukun gereğine razı olmak mecburiyetindedirler" dedi.
Şentop, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Hukuk Fakültesinin açılış töreninde, 100. Yılında İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Sempozyumu'nun açılış programına katılmayı planladığını ancak çok kıymetli tarihçi, alim, mütefekkir Mehmet Genç'in cenaze merasimine gittiğini söyledi.
Merhum Genç'in kendisini ilme, medeniyet tarihine, Osmanlı'nın tarihine vakfetmiş bir insan olduğunu anlatan Şentop, "Akademik unvanlar, makamlar, mevkiler gözünde yoktu. 87 yaşındaydı, 1,5 yıldır da kanser tedavisi görmekteydi. Ona rağmen yakın zamanlarda bir ay öncesine kadar bile elinde bazı arşiv belgeleri ile yazdığı makaleleri tekrar gözden geçirerek, yeni makaleler çalışmalar yayınlamak için gayret eden, gayet gösteren büyük bir alimdi" diye konuştu.
Şentop, Yalova'daki evinde 91 yaşında hayatını kaybeden Arap dünyasının önde gelen alimlerinden Muhammed Ali es-Sabuni'ye de Allah'tan rahmet diledi.
"Hukuk bizim yaşadığımız hayatın görünmeyen yüzüdür"
Tekirdağ'da hukuk fakültesinin açılmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Şentop, şöyle devam etti:
Hukuk bizim yaşadığımız hayatın görünmeyen yüzüdür. Tabiri caiz ise bir madeni para düşünürsek bu madeni paranın tura tarafı yaşadığımız hayatın kendisidir, yazı tarafı hukuktur. Bunu biz ancak o tabi madeni para ters döndüğü zaman anlıyoruz, hukukçu olmayanlar özellikle. Hayatımızın her alanı aslında hukuk tarafından düzenlenmiştir. Sabah kalkıp ekmek alacağımız zaman aslında hukuka göre alım satım akdi, sözleşmesi yapmış oluyoruz. Gazete almak aynı şekilde, buradan toplu taşıma aracına bindiğinizde bilet attığınızda bir taşıma sözleşmesi yapmış oluyorsunuz. Başka bir şehre gittiğinizde, uçağa bindiğinizde aynı şekilde o bilet bir sözleşmenin bir işaretidir.
"Milletvekili seçilmek Anayasa'ya, kanunlara göre gerçekleşen bir husustur"
Somuttan soyuta doğru gittikçe hayat içinde hukukun öneminin daha fazla ortaya çıktığını vurgulayan Şentop, şunları söyledi:
Siyaset yapıyoruz, milletvekili oluyoruz. Neye göre milletvekili oluyoruz. Mesela ben burada 100. Yıl Mahallesi'nde evim var. Bahçeye bir sandık kursam beni isteyenler buraya yazıp atsınlar desem ve Tekirdağ'da diyelim ki 50 bin kişi ismimi yazıp atsa milletvekili seçilmiş olur muyum, hayır. Nasıl olurum Anasaya'da belirlenen milletvekilliği ile ilgili bir statü var. Buna dair kurallar var. Milletvekili Seçilme Kanunu var. Bununla ilgili Yüksek Seçim Kurulu'nun ortaya koymuş olduğu bir çerçeve var, bunlara göre seçiliyoruz.
"Milletvekili seçilmek Anayasa'ya, kanunlara göre gerçekleşen bir husustur. Elde edilen bir statüdür." diyen Şentop, şöyle devam etti:
Milletvekilliğinin nasıl kazanılacağı hukukla belirlendiği gibi nasıl sona ereceği de yine Anayasa ve kanunlarla belirlenmiştir. Milletvekili seçilirken, milletvekili sıfatını taşırken Anayasa'nın, kanunların verdiği çerçeveyi bir hak olarak görenler, milletvekilliği Anayasa'ya göre, kanunlara göre sona erdiğinde de hukukun gereğine razı olmak mecburiyetindedirler. Milletvekili seçilirken 'ne güzel ben seçildim oh milletvekili oldum' deyip, Anayasa'ya göre düşürüldükten sonra 'hayır ben bunu tanımıyorum' demek bir kere kendi bulunduğu statünün ne olduğunu anlamakta bir acziyet ifade eder.
"Bunların hepsi hukuk cehaletinin örnekleridir"
Bu konuyu, bir milletvekiliyle ilgili Yargıtay'da kesinleşmiş mahkeme hükmünün meclisin genel kurulunda bildirilmesi, milletvekilliğinin düşmesi sebebiyle söylediğini vurgulayan Şentop, şunları kaydetti:
Mahkeme kararları şüphesiz eleştirilebilir. Herkes eleştirebilir bazı eleştiriler haklı olur, bazıları haksızdır. Buna kimsenin diyeceği bir şey yok. Ama sonuç itibarıyla Meclis Başkanı'nın mahkeme kararlarından beğendiklerini uygulama, beğenmediklerini uygulamama gibi bir lüksü yoktur. Anayasa gereği kesinleşen bir mahkeme kararı Meclis Genel Kurulu'nda okunur, okunmasıyla hangi milletvekili hakkındaysa o milletvekilinin milletvekilliği sona erer. Anayasa'ya ve kanunlara göre kazanılan milletvekilliği yine Anayasa'ya, kanunlara göre sona erer. Burada birçok husus dile getiriliyor, bekletiliyor vesaire gibi. Bunların hepsi hukuk cehaletinin örnekleridir. Anayasanın 84. maddesi açıktır. Bu maddenin 2. fıkrasında 'kesin hükmü genel kurula bildirilen milletvekilliği düşer' der. Dönem sonuna bırakılır gibi hikayeler vardır. Bunlar okuduğunu anlamakta acziyet yaşamayan bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının anayasanın 84. maddesini bütün olarak okuduğunda anlayabileceği bir husus. Cezanın ifası dönem sonuna bırakılır demiyor. 'Milletvekilliği yani parlamento üyeliğinin sona ermesine' bırakılır diyor. Sona ermesi de işte ikinci fıkrada kesin hüküm okunduğu zaman sona erdiği için infaz gerçekleşebilir hale geliyor. Dolayısıyla dönem sonuna bırakmak gibi bir şey ne Anayasa'da ne başka bir kanunda mevcut değildir. 'Bugüne kadar hep olmuştur' diyenler de var bu da bir cehalet örneğidir.
Şentop, şu ifadeleri kullandı:
Bunu söyleyen bazı eski meclis başkanları da var, çok eskilerden. 1995'te yapılmış bir Anayasa değişikliği, burada hukukçular da var onun için biraz daha bunun altını çizeyim. 1995 yılına kadar Anayasa'da kesin hüküm milletvekili ile ilgili geldiği zaman bu meclis genel kurulunda oya sunuluyordu. Halbuki 95'te yapılan bir değişiklikte oya sunma hususu kaldırılmıştır, kesin hüküm sadece okunur, okunmasıyla da milletvekilliği düşer. O tarihten bu yana kesin hüküm sebebi ile milletvekilliğinin düşmesine dair Meclis'e gelen bütün hükümler, kararlar vaktinde okunmuştur. Bekleme, bekletme söz konusu değildir. 26. Dönem yani bundan bir önceki dönem 1 Kasım 2015 seçimleri ile başlayıp 24 Haziran 2018 seçimlerine kadar devam eden dönemde 8 milletvekilinin milletvekilliği kesin hükmün genel kurula bildirilmesi ile düşmüştür. Bunlar ne kadar süre içerisinde okunmuştur, en erken okunanı üç gün içinde en geç okunanı da 56 gün içinde olmuştur. Gerekli incelemeler yapılır, Meclis'in toplantı günleri vardır. O günler hesaba katılarak en fazla 56 gün bekleme olmuştur, onun da Meclis'in tatilde olması hasebiyle bazı kesintiler sebebiyle, bazı hususlar vardır. Ama onun dışında 8 milletvekilliği düşmüştür.
4 Haziran 2020'de 3 milletvekili ile ilgili kesin hükümler okunduğunu ve bu milletvekilliklerinin düştüğünü anlatan Şentop, şunları söyledi:
Bunlardan birisi Sayın Enis Berberoğlu konusunda tartışmalar vardı ama diğer iki milletvekillİyle ilgili hiçbir tartışma yaşanmadı. Son milletvekilliği düşen arkadaşımızın konusu ise Sayın Berberoğlu dosyasıyla alakası yoktur. Ona hiç benzemez. Çünkü Sayın Enis Berberoğlu meselesi Anayasa'nın geçici 20. maddesiyle ilgili dokunulmazlığın topluca kaldırıldığı bir düzenlemeyle ilgiliydi. Tartışma o noktaydı. Halbuki son milletvekili arkadaşımızın durumu Berberoğlu ile beraber milletvekilliği düşen iki HDP'li milletvekilinin durumuyla aynıdır. O Anayasa'nın 14. maddesindeki hususlarla ilgi ilgili, dokunulmazlığın kazanılamayacağı durumlarla ilgilidir. O ayrı bir tartışma konusudur. Dolayısıyla bu tür kıyaslamaları doğru bulmuyorum. Milletvekilliği Anasaya ve kanunlara göre kazanılır, Anayasa ve kanunlara göre sona erer. Herkesin bunu aklına sokması lazım.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop daha sonra fakültenin sınıflarını gezerek NKÜ Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin'den bilgi aldı.
AA