Evlilik yolundaki kimi ilişkiler nikah aşamasına varmadan nişan veya sözlülük aşamasında bozulabiliyor.
Nişanlılık sürecinde işin içine aileler de girdiğinden normal bir sevgililik sürecindeki ayrılıklardan daha sancılı geçebiliyor.
Bunlar çoğunlukla sorunsuz sadece can sıkıntısı ile bitse bile kimi zaman tarafları karakolluk, mahkemelik hatta hastanelik bile edebiliyor.
Bozulan bir nişanın ardından en sık yaşanan sorunlardan biri de takılara ne olacağı konusu.
Medeni Kanun 122. maddesine göre; eğer nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.
Bu hüküm net olsa bile özellikle nişanın karşı tarafın yanlışı yüzünden bozulduğuna inanan ve bu nedenle mağduriyet yaşadıklarını düşünen kız tarafları, çoğu zaman takıları bir nevi tazminat olarak görüp vermemeye yanaşabiliyor.
Bu durumda kız tarafını haklı görüp gelenek diyerek sesini çıkarmayıp susanlar olduğu gibi itiraz edenler de olabiliyor.
"Rezalet çıkarırım dediğini kabul etti"
İşte bu itirazı yapanlardan birisi, sesini fazla yükseltip işi "Takıları vermezseniz düğünlerinizde rezillik çıkarırız" diyerek abartınca bu ifadeleri tehdit kabul eden kız tarafı konuyu mahkemeye taşıdı.
2016 yılında açılan davada yerel mahkeme tehdit unsurunun oluşmadığına hükmedince kız tarafının avukatı konuyu Yargıtay'a taşıdı.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2020/3346 sayılı kararında beraat kararını bozarak, ifadenin sair tehdit kapsamına girdiğine hükmetti.
Karar metninde sanığın oğlu ile kızının bozulan nişanının ardından karşı tarafın ailesinden altınları istediği; verilmediği taktirde düğünlerinde rezalet çıkaracağını söylediğini kabul ettiği hatırlatarak, "sanığın bu sözlerinin sair tehdit suçunu oluşturduğu görüldüğü halde verilen beraat kararının uygun olmadığı" belirtilerek, dosyanın yeniden görüşülmesi için mahkemeye geri gönderilmesine karar verildi.
Eyleme dönüşmeyen tehdit suç kabul edilir mi?
Peki eyleme dönüşmemiş sadece lafta kalmış bir ifade tehdit kabul edilebilir mi?
Söz konusu kararla ilgili görüşünü sorduğumuz avukat Begüm Gürel, "Tehdit suçu kişinin, bir başkasını, kendisinin veya bir yakının, vücut bütünlüğüne zarar vereceğine ilişkin beyanda bulunmasıyla oluşur. Haksız bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bir kimseye söz veya davranış yoluyla bildirilmesiyle meydana gelir" dedi.
Avukat Gürel, "Mağduru korkutmak amacıyla işlenen bir suç olduğundan, failin tehdit teşkil eden söz ve davranışı ile somut bir zarar meydana getirip getirmemesinin herhangi bir önemi bulunmamakta olup, failin suça konu söz veya davranışta bulunması yeterlidir" diye konuştu.
"Yerinde bir karar"
"Suçun meydana gelmesi için ağır ve haksız bir zarara uğratılacağının mağdura bildirilmesi, bildirilen beyanın mağdurun karar verme ve özgür hareket etme özgürlüğünü kısıtlayacak, mağdurun iç huzurunu bozacak ve onu endişeye sevk edecek nitelikte olması gerekmektedir" diyen Gürel, sözlerini şöyle tamamladı:
Bu nedenle de Yargıtay tarafından verilen, tehdit suçunun oluştuğu ve beraat kararının bozulması gerektiğine dair verilen karar yerinde ve doğru bir karardır.
© The Independentturkish