Türkiye'de ne kadar Kürt'ün yaşadığı hep tartışma konusu olsa da nüfusun 3'te 1'inin Kürtlerden oluştuğu ifade ediliyor.
Ülkede kaç milyon Kürt vatandaşın yaşadığı net olarak bilinmese de milyonlarca insanın Kürtçe'yi konuştuğu bilinen bir gerçek.
Devlet kurumları tarafından Kürtçe'nin görmezden gelindiği meselesi uzun süredir tartışılan bir konu.
Daha önce Sağlık Bakanlığı'na bağlı 'Uluslararası Hasta Destek Birimi ve Çağrı Merkezi'nde Kürtçe'ye yer vermedi.
Bu konu uzun süre tartışılırken geçen günlerde de Milli Eğitim Bakanlığı da Kurmanci ve Zazaki lehçeleri için sadece 3 öğretmen kontenjanı ayırdığını duyurarak eleştirilerin hedefi oldu.
Uygulamada Kürtçe'ye yer verilmedi
Emniyet Genel Müdürlüğü, dün (7 Mart 2020 Pazar günü) sosyal medya hesabından Kadın Acil Destek (KADES) uygulamasının 6 dilde hizmet vermeye başlandığını duyurdu.
KADES uygulamasında Türkçe, Farsça, Arapça, İngilizce, Rusça ve Fransızca'ya yer verilirken, Kürtçe görmezden gelindi.
Uygulamada Türkiye'de en çok konuşulan ikinci dil olan Kürtçe'ye yer verilmemesi tepkilere neden oldu.
Sosyal medyayı kullanan birçok aydın, entelektüel ve sanatçı, Kürtçe dil seçeneğinin niçin eklenmediğini sordu.
Konuyla ilgili Independent Türkçe'ye açıklamalarda bulunan siyasilerde uygulamada Kürtçe'nin yer almamasına tepki gösterdi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
DEVA Partisi: Yapılan ayrımcılıktır
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Elif Esen, devletin kurumlarının vatandaşları arasında ayrım yapmadan muamele yapmak ve hizmet sunmakla sorumlun olduğunu hatırlattı.
Türkiye'de bugüne kadar herkesi kucaklayan bir vatandaşlık anlayışının hayata geçirilememesi hem Kürtlerin hem de diğer bazı toplumsal grupların kendilerini dışlanmış hissetmelerine yol açtığını belirten Esen, "Yapılan tam deyimiyle 'ayrımcılık'tır. Devlet vatandaşına ayrımcı bakış açısı ile muamele edemez. DEVA Partisi olarak Kürt vatandaşlarımıza yapılan bu ayrımcılığı asla doğru bulmuyoruz" dedi.
Kürt sorununu çözüme kavuşturmuş bir Türkiye'nin demokraside ilerleyeceğine, kaynaklarını ihtiyaç duyduğu alanlarda kullanarak ekonomisini güçlendireceğine, hukuki standartlarını yükselteceğine, dış politikada hareket alanını genişleteceğine ve sosyal dokusunu kuvvetlendireceğine dikkat çeken Esen, devamında şunları kaydetti:
"Bu bağlamda öne çıkan en önemli konu, bırakın bakanlıklar tarafından Kürt vatandaşlarımızın hizmet alımında yoksun bırakılmasını anadilin korunması, kullanılması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Vatandaşlarına resmi dili öğretmek ve kullanmalarını sağlamak, her devletin hem hakkı hem de görevidir."
Demokratik devletlerin vatandaşlarının anadillerine yönelik taleplerine cevap üretmekle yükümlüğü olduğunu aktaran Esen, "DEVA Partisi olarak bu yükümlülüğün yerine getirilmesinin hem toplumsal çoğulculuğun ve barışın muhafazasını sağlayacağına hem de vatandaşların ülkelerine olan aidiyet duygularını pekiştireceğine inanıyoruz" ifadelerine yer verdi.
HÜDA-PAR: Kürtçe'nin yok sayılması kabul edilemez
Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) Eğitim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Şahin, Anadolu'nun en eski halklarından Kürtlerin, Türklerle beraber Cumhuriyet'in asli kurucu unsuru olmalarına rağmen yıllardır dilleri ve kültürlerinin yok sayıldığını söyledi.
Şahin, Türkiye'de eğitim alanında yabancı dillere ilkokuldan itibaren önem verilirken, ülke nüfusunun1/4'inden fazlasını teşkil eden Kürtlerin dilleri olan Kürtçenin eğitim ve devlet kurumlarında görmezden gelinmesini anlamakta zorlandıklarını ifade etti.
"Tabii ki bu tutumun bir tek nedeni vardır. O da yıllardır sürdürülen resmi ideolojinin Türkleştirme politikalarının aynen devam ediyor olmasıdır" diyen HÜDA-Par'lı Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu asla kabul edilebilecek bir durum değildir. Yıllardır bir arada kader ve tarih birliği yapmış Kürtler ve Türklerin bu beraberliğinin sağlanması için söz konusu yasaklar ve görmezden gelinmelere bir an önce son verilmelidir. Türkçe'ye verilen önemin Kürtçe'ye de verilmesi gerekmektedir. Bu müspet yaklaşım iki halkın bir arada yaşama azmini daha da kuvvetlendirecektir."
CHP: Kürtçe'ye yer vermemek halkı yok saymaktır
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır İl Başkanı Gönül Özer, Kürtçe'yi yok saymanın insanlara saygısızlık olduğunu söyledi.
Kürtçe'nin bir anadil olduğunu ve bunun yok sayılamayacağını söyleyen CHP'li Özer, "Uygulamada Fransızca, Farsça ve İngilizce var. Elbette bu diller de olsun ama burada Kürtçe bilen ve konuşan en az 6 milyon insan var" dedi.
Türkiye'de Kürtlerin de yaşadığına dikkat çeken Özer, şu ifadelere yer verdi:
"Sonuçta Türkiye'de bir Kürt halkı var. Bu dili kullanan bir halk var. Bu dili kullanan bu kadar insan varken Kürtçe'ye yer vermemek bu halkı yok saymaktır. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Bunun bir an önce düzeltilmesi gerekir."
Konuyla ilgili olarak görüşlerini almak istediğimiz iktidar partisi yetkilileri cevap vermemeyi tercih ederken Millet İttifakı'nın bir birleşeni olan İYİ Parti Eğitim Politkaları Başkanı Dr. Şenoy Sunalp ise konuya çok vakıf olmadığını söyledi.
Sunalp, Türkiye'de resmi dilin Türkçe olmasından dolayı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından böyle bir karar alınmış olabileceğini sözlerine ekledi.
© The Independentturkish