Ermeni Cemaati Bakan Süleyman Soylu'nun ziyaretini tartışıyor

Ermeni geleneklerine göre patrikten önce değabah seçilmesi gerekiyor. Ancak 29 Nisan'da Ruhaniler Meclisi'nin aldığı kararla bu gelenek ortadan kaldırıldı. İddiaya göre Bakan Soylu, patrikhane ziyaretini değabah seçilmesini sağlamak için yaptı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 13 Mayıs'ta Türkiye Ermeni Patrikliği'ni ziyaret etti / Fotoğraf: Independent Türkçe

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 13 Mayıs'ta Fener Rum Patrikhanesi ziyaret etti. Ziyaret, eski Patrik Mesrob Mutafyan’ın 8 Mart’taki ölümünün ardından bir ilk.

AGOS'ta yer alan iddialara göre Soylu, bu ziyaretinde Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan'a kilise geleneklerine göre Patrik seçiminin Patrik kaymakamı (değabah) ile gidilme yönünde bir uygulama olduğunu hatırlatarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da patrik seçiminden önce değabah seçimi yapılması yönünde bir görüşü olduğunu söyledi.

Süleyman Soylu'nun ziyaretinin ardından ise Ermeni toplumunda çok tartışılan ve yer yer tepkilere neden olan "patrik seçimi öncesi değebah seçimi yapılmaması" kararından vazgeçildiği duyuruldu. 

Ruhaniler Genel Meclisi'nin, değabah seçimi için 24 Haziran’ın ardından toplanacağı bildirildi.

Aynı meclisin 29 Nisan’da yaptığı toplantıda Ateşyan’ın talebiyle, Patrik seçimi öncesi değabah seçimi yapılmasına gerek görülmemiş ve süreci “Patrik Genel Vekili” sıfatıyla Aram Ateşyan’ın yürütmesi kararlaştırılmıştı.

"Şirinoğlu'nun temasları etkili oldu"

Değebah seçilmemesi kararı, Ermeni geleneklerine aykırı olduğu ve Ermeni toplumunun ileri gelenleri tepki gösterdiği halde yürürlükte kalmıştı.

Rahatsızlığın büyümesi üzerine devreye Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı Başkanı Şirinoğlu'nun girdiği ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun değabah seçiminin yapılmasını sağlamak üzere patrikhaneyi ziyaret etmeye karar verdiği iddia ediliyor.
 

 

Soylu, 1863 Ermeni Nizamnamesi'ne işaret etti

Bir diğer iddia ise Soylu'nun Patrikhane ziyaretinde 1863 Ermeni Nizamnamesi’ni hatırlatarak değabah seçiminin yapılması gerektiğini ifade etmesi oldu.

1862 yılında dönemin Osmanlı Hükümeti tarafından kabul edildikten sonra Osmanlı Padişahı II Abdulhamid tarafından onaylanan 99 maddelik nizamnamede İstanbul Ermeni Patriği’nin seçim esasları ortaya konulmuştu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu yaşananların ardından Türkiye Ermeni Patrikliği Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Sahak Maşalyan yazılı bir açıklama yaptı.

Maşalyan: Bu kuralı devletin hatırlatmasına mahal vermemeliydik

Açıklamada, patrik kaymakamı seçiminin gündeme alınmasının sevindirici olduğu vurgulandı ancak bu kararın kilisenin kendi iç dinamikleriyle alınması gerektiği belirtildi.

Maşalyan açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Bu ziyaret, şahsen bende ve pek çoklarında aynı zamanda hem sevinçlere hem de hüzünlere vesile oldu. Sevindik. Çünkü devletimizin en üst kademe yönetiminin patrik seçimleri için gösterdiği dikkat ve ihtimama tanık olduk. (…) Biraz da hüzünlüyüz. Çünkü sürecin değabah seçimiyle başlaması gerektiği kuralını devletin bize hatırlatmasına mahal vermemeliydik. Bu kural kilisenin iç dinamikleriyle ve sorumluluk bilinciyle uygulamaya koyulabilmeliydi.”

Vakıflararası Dayanışma Platformu Sekreteri ve Gedikpaşa Kilisesi Vakfı Başkanı Harutyun Şanlı ise Değabah seçiminin yapılmasına gerek duyulmayan ilk karara tepki gösterdi. “Aldıkları karar cemaatimizi hiçe saymak demekti” diyen Şanlı, “Fakat biz bu kararı hiç unutmayacağız. Çünkü, bu, toplumun hafızasıyla alay etmektir. Bu din adamları bizim çobanımız. Ben merak ediyorum bu din adamları bizim yüzümüze nasıl bakacaklar. Nasıl hiçbirşey olmamış gibi hayatlarına devam edecekler” ifadelerini kullandı.

Agos: Devleti sürecin ortasına kendimiz oturttuk

Konuyla ilgili Agos gazetesi de bir yazı yayımladı. “Agos’un merceğinden” köşesinde yayınlanan yazıda değabah seçiminin yapılmaması yönünde alınan ilk karara tepki gösterilse de “Peki sonuç iyi mi oldu” diye sorularak şöyle denildi:

“Sonuç belki eğabah seçiminin yapılmasının önünü açtı ama usul böyle mi olmalıydı? Devleti alıp sürecin tam ortasına kendi ellerimizle oturtmuş olduk. Bunda hiç şüphesiz en büyük pay Başepiskopos Ateşyan’ın. Israrla halktan ve kamuoyundan gelen taleplere kulaklarını tıkadı (…) Ateşyan belli ki Mutafyan hasta yatağında olduğu sürede Hükümet ile kurduğu temaslara güveniyordu ve bu yüzden kendi toplumu ile uzlaşmaz bir tutum içindeydi. Ve belli ki 29 Nisan’da değabahsız seçim kararı aldırmayı başardı. Sonuçta bu kararlarıyla devletin sürece müdahil olmasına zemin hazırladılar.”

 

Independent Türkçe 

DAHA FAZLA HABER OKU