Orman İşletme Müdürlüğü tarafından Demirciler köyünde yaşayan ve arazisi bulunan 700’den fazla yurttaşa dava açıldı.
Tarım arazilerinin orman vasfı taşıdığı iddiasıyla orman işletme tarafından açılan davalar 2019 yılından beri devam ediyor.
Orman İşletme Müdürlüğü’nün dava açtığı kişilerden birisi de, Borçka Demirciler köyünde doğan Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Anayasa Hukuku Profesörü İbrahim Özden Kaboğlu.
Kaboğlu’na göre Demirciler köyünde arazilerin ormana devredilmesi; Anayasa dışı ve gasp işlemi.
Konuyla alakalı açılan dava sayısı kadar köyde hane olmadığını belirten Kaboğlu, "Ormanlık değil de tapulu alana giren; tarla, bahçe, fındıklık ve tarıma elverişli arazilerin orman işletmesine geçirilmesi söz konusu. Burada bir yanlış uygulama söz konusu. Çünkü; esasen Anayasamız ve yasalar Türkiye’de çevrenin, doğanın ve ormanların korunmasına yönelik olarak uygulanmalıdır. Onların uygulanmasından ya da uygulanmamasından doğan dağ gibi sorunlar varken, bu sorunları aşmamız gerekirken; orada belki orman işletmesinden veya kamu görevinde bulunan birtakım işgüzarlar tarafından tam da ormanla bitişik olan köylerde kişilerin tapulu arazilerini ormanlık alana kaydırılması esasen mülkiyet hakkı açısından sorunludur. Bu alanların özel mülkiyet hakkından alınarak, ormanlık alana kaydırılması, ormanları koruyormuş görüntüsü verilmek suretiyle genel olarak ormanların korunmasına yönelik duyarlılığın azaltılması, ortadan kaldırılması tehlikesini yaratmaktadır" ifadelerini kullandı.
Ağaçları kesilmedi diye tapulu araziye el konulmak isteniyor
Kendi evinin olduğu mahalleden örnek veren Kaboğlu: "Benim fındık bahçem tam yamaçta ve evin bitişiğindedir. Ormanla hiç ilgisi yok. Ancak orada büyüyen kızılağaçlar ve çamlar fındıklarla karışmış. Hatta alan çeperlerle de örülmüştür. O çeper içerisinde kalan alanda, o ağaçlar kesilmediği için, büyütüldüğü için orman alanına dahil edilmesi söz konusu. Bilirkişi raporunda, esasen buranın ormanlık alandan açılmış bir alan değil tarım arazisi olduğu yani; fındıklık, kestane, üzümler olduğu belirtiliyor. Bunların bulunduğu bir arazi olduğu halde ağaçların büyütülmesi, meyve ağacı olmayan ağaçların çıkması ve onların kesilmemesinin bir yaptırımı olarak tapulu araziye el konulması söz konusu."
Anayasal dışı işlem söz konusu
"Burada resmi bir tahrifat daha var. Orman işletmesinin başvurusuyla mahkeme kararına bağlanan husus; bu diyor kadastro sırasında yapılan beyan sonucu tapu işlemiyle gerçekleştirilen kişisel mülkiyetle orman arazisinin birbirine karıştırılmasıdır şeklinde birtakım belirsiz ifadeler var. Oysa bizim arazimiz örneğinde olduğu gibi tapulu, hiç kadastroyla ilgisi olmayan, 2012/6 ile ilgisi olmayan, 1970’lere, 1940’lara kadar giden, tamamen dedelerden gelen yerler var. Burada bir tür Anayasa dışı işlem söz konusu. Bir gasp işlemi söz konusu. Bu açıdan mahkemeler yanlış kararlar vermiştir. Esasen mahkemelerin ve orman işletmesinin duyarlı olması gereken alan, Anayasa’nın gerekli maddelerine göre ormanlık arazilerin korunmasıdır. Ormanlık araziler üzerinde titiz davranılmasıdır. Kişilerin özel mülkiyetinde olan alanların, orada ağaç çıkmış bahanesiyle orman işletmesine devredilmesi değildir. Çünkü Anayasamız madde 169’da ormanların korunması ve geliştirilmesi, madde 170 ise orman köylüsünün korunmasını ön görüyor"
HES'lerle, tünellerle, yollarla mı kaplanacak?
"Kafamızda soru işaretleri doğmuyor değil. Acaba bizim oraları da HES’lerle kaplayacaklar? İnsanları kaçırmak mı istiyorlar? Oraları acele kamulaştırmaya tabi tutup, yoksa oradan mülk sahiplerinin izni olmadan yollar, tüneller geçirilecek de kamulaştırma bedeli ödenmesin diye bu şekilde orman işletmesi üzerinden, hukukun ve Anayasanın etrafından dolanarak; mülksüzleştirme suretiyle, bir tür devlet adına buralara el konmak mı isteniyor şeklinde soru işaretleri doğmuyor değil. Konu kendi arazimle ilgili bir şey değil, Anayasa hukukçusu olarak burada yurttaşların güvenliğine ve mülklerine yönelik bir gasp faaliyeti ve onun ötesinde rantiyeleri koruma, oralara müteahhitleri sokma ve oralarda henüz doğal kalmış alanların tamamen paraya çevrilmesi riski karşısında bunları dillendirmek ve Anayasal gerçekliği ortaya koymak bizim görevimiz"
"Demirciler köyü haritadan silinmek isteniyor"
Bütün arazilerinin işlenmiş ve bakımlı olduğu halde orman işletmesi tarafından kendisine dava açıldığını belirten Demirciler köyü yurttaşlarından Nurettin Koçal: "Dedemin zamanında buradan Hopa yolu geçti. Karayolları o zaman istimlak bedeli verdi. Yukarıda bulunan arazimde elektrik direkleri geçiyor. Oralarda da direk konulacak yerlere istimlak bedelleri verildi. Madem buralar ormandı, o zaman neden bunlar yapıldı. O zaman orman değildi de şimdi mi orman oldu? Bostan yaptığım arazime orman deniyor, 2000 ton fındık olan araziye orman deniyor. Köyümüzde davası olmayan kimse kalmadı. Orman işletmesinin şu durumda yaptığı şekilde Demirciler köyünde arazi kalmıyor. Duruşmaların birinde hakime hanıma; Demirciler köyünü haritadan silin de siz de rahat edin biz de rahat edelim dedim. Ancak yapılmak istenilen de bu" şeklinde konuştu.