Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu parti genel merkezinde ziyaret etti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Liderlere görüşmede, Saadet Partisi Siyasi İşler Başkanı Cafer Güneş, STK ve Halkla İlişkiler Başkanı Atik Ağdağ, Parti Sözcüsü Birol Aydın, Gençlik Kolları Başkanı ve Konya Milletvekili Abdülkadir Karaduman, DEVA Partisi Teşkilat İşleri Başkanı Sadullah Ergin, Yerel Yönetimler ve Şehircilik Politikaları Başkanı Mehmet Emin Ekmen, Sosyal Politikalar Başkanı Selma Aliye Kavaf ve Gençlik Politikaları Başkanı Doğa Şanlıoğlu eşlik etti.
Temel Karamollaoğlu ve Ali Babacan, görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı gerçekleştirdi.
Karamollaoğlu, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Bundan sonra bu görüşmeler devam edecek. Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntıları bildiğimiz için siyasi partilerin bu sıkıntılardan kurtulmak adına fikir alışverişinde bulunmalarını en tabi davranış olarak görüyorum” dedi.
“Siyasal şiddet tekrar günlük literatüre girdi”
Ali Babacan, "DEVA Partisi olarak bizim Saadet Partisi'yle yakın olmamız, istişare etmemiz büyük önem taşıyor. Biliyorsunuz Türkiye'de problemler her alanda büyüyor. Türkiye'de problemler her alanda büyüyor. İçeride bugünkü yönetimin artık ülkenin problemlerine çözüm üretemediği bir tabloyu görüyoruz. Siyasal şiddetin tekrar günlük literatüre girdiği bir dönemi yaşıyoruz. Türkiye'nin uluslararası itibarı önemli ölçüde zedelenmiş durumda ve içeride uzunca bir süredir devam eden, çözülemeyen ekonomik krizin tam ortasındayız. Ülkemizde yoksulluk hızla artıyor, ülkemizde işsizlik çok ciddi bir sorun olarak karşımızda. Aynı zamanda Türkiye'nin ciddi bir yönetim sistemi sorunu var, daha da ötesinde yönetim zihniyeti sorunu var" dedi.
Açıklamaların ardından iki lider gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Seçim sathı mailine girilmeden ittifak konuları gündemde olmaz"
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Ali Babacan’la görüşmenizde Cumhur İttifakı’nda yer alabileceğinize dair tartışmalar konuşuldu mu?” sorusuna, “Israrla tekrar tekrar söylüyorum. Seçim sathı mailine girilmeden ittifak konuları gündemde olmaz. Bu konuda fikir alışverişinde bulunulabilir ama ittifaklar bugünkü şartlarda seçim ittifakı olduğu için seçim sathı mailine girildikten sonra atılacak bir adımdır. Ama siyasi partilerin birbirleriyle daha yumuşak irtibat sağlamları, dirsek temasında bulunmaları tabiidir. Bundan dolayı da ben gerek muhalefet gerek iktidarın müspet adım atmalarını, söz düellosundan çok bir araya gelip ülke problemlerini birlikte mütalaa etmelerin daha faydalı olacağına inanıyorum” yanıtını verdi.
“Hükümetin görevi laf üretmek değil iş üretmek”
Gazetecilerin koronavirüs aşısı konusundaki “gelen aşı yeterli mi?” şeklindeki sorusuna ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kapanan iş yerleri ve işletmeler yok, her şey ortada. Birileri bundan nemalanmak istiyor” şeklindeki açıklamasının sorulmasın üzerine Karamollaoğlu, “Aşıyla ilgili endişeler biraz fazlaydı. Gelmesi ümit verici arkası da gelir diye umut ediyor. Ekonomiye gelince bu iktidarın herhalde en başarılı tarafı olanı görmemek. Görmeyince bir problem yok diye hissiyata kapılıp rahat ediyorlar. Onların rahatlığı vatandaşın rahatlığı anlamına gelmiyor” diye konuştu.
Ali Babacan ise, “Aşı konusunda başlamış olması sevindirici. Öte yandan gelen doz sayısı ülkemizin nüfusuyla mukayese edildiğinde gerçekten çok düşük. Türkiye'nin ihtiyacı olan doz sayısı 2021 için 200 milyon doz. Bu dozun altında kalınırsa bu toplumumuzun virüse karşı yeterince korunamadığını gösterecek. Hükümet de bir an önce bu miktarı tedarik etmek için daha çok çaba vermeli” dedi.
Babacan, Erdoğan’ın “kapanan işletme yok” açıklaması hakkında ise şöyle konutu:
“Bu Sayın Erdoğan'ın Türkiye'nin gerçeklerinden artık iyice uzaklaşmış olduğunu ilk ifadesi değil. Daha önce de 'Eve ekmek götüremiyorum' diyen bir vatandaşımıza 'abartma' ifadesini kullanmıştı. Şu anda esnafımız yakın tarihin en zor dönemini yaşıyor. Yüksek borçlar var, kira ödemekte zorlanıyorlar, fatura yükleri devam ediyor. Türkiye pandemiye zaten krizin içinde bir ülke olarak girdiği için destek sağlayamadı. Şu anda Türkiye'de 'Ben mutluyum, halim, keyfim iyi' diyen bir kesim yok. Türkiye'deki mutluluğu Merkez'in faiz artırımının ardından kısa vadeli Türkiye'ye para getiren o yüksek faizi kur farkıyla beraber cebine koyup giden insanlar yaşıyor şu an. Ülkenin gerçeklerini görsünler ondan sonra da bu sorunları çözmek için adım atsınlar. Hükümetin görevi laf üretmek değil iş üretmek”
“Askeri operasyonlarla terörü bitirmek mümkün değil”
SP lideri Karamollaoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın Bağdat ve Erbil ziyaretlerinden sonra IKBY ile PKK'ya yönelik operasyonun başlatılabileceği yönündeki açıklaması hakkında, “Bu beklenen bir gelişme gibiydi. ABD, Orta Doğu'daki politikasını yeniden şekillendirme yoluna girecek. Yeni hükümet nasıl bir politika izler bilmiyorum ama PKK ve PYD'yi orada birlikte mütalaa etme, o bölgede varlıklarını devam ettirmek için yeni bir oluşuma gidiyorlar düşüncesi var. Dikkatle izlenmesi gereken bir konu” değerlendirmesinde bulundu.
Babacan ise söz konusu ziyaretler ve açıklama için, “Türkiye'nin önceliği tüm komşularıyla olan ilişkilerini onarmak olmalı. Türkiye Erbil'le de Bağdat'la da görüşmek zorunda ve ortak hedefler çerçevesinde de iş birliği yapmak zorunda. Aksi halde bir ülkenin tek başına terör gibi sorunu çözmesi mümkün değil. Askeri operasyonlarla terörü bitirmek mümkün değil. Daha kapsamlı bir yaklaşım şart. Bütün ülkelerin bugün teröre kırmızı çizgi olarak yaklaşması gerekir. Bütün çabalar da değerlidir. Bunu ülkeye, duruma göre değişen bir yaklaşımla götürmemektir” değerlendirmesinde bulundu.
HDP'ye yapılan operasyonun görüntüleri
HDP Esenyurt İlçe Başkanlığı’na düzenlenen operasyonda ilçe binasından Abdullah Öcalan’ın posterlerinin çıkmasını nasıl değerlendirdikleri soru üzerine Karamollaoğlu, “HDP'nin ilçe teşkilatında Öcalan'ın fotoğraflarının olmasını garipsedim de hükümetin yaklaşımıyla nasıl bağdaştırılacak merak ediyorum. Biraz esef verici bu görüntüler” dedi.
Ali Babacan ise söz konusu görüntüler için, “Türkiye'deki siyasi yapılar üzerinde herhangi bir örgütün gölgesi olmaması gerekir. Osman Öcalan'ı devlet kanalına çıkaran bu yönetimin kendisiydi” dedi.
Independent Türkçe