Eski MHP'li Özcan Yeniçeri: Bahçeli kendi ikbalinin peşinde; saldırıya uğramaktan korkmuyorum, silahla geziyorum

Yeniçeri, Devlet Bahçeli'ye yönelik eleştirileri nedeniyle Selçuk Özdağ, Afşin Hatipoğlu ve Orhan Uğuroğlu'nun saldırıya uğramasını ve siyasetin gündemini Independent Türkçe'ye değerlendirdi

Özcan Yeniçeri / Fotoğraf: AA

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi eleştirenlerin saldırıya uğraması, siyasetin yeni modası oldu.

Geçmişte de örneği görülen saldırıların yeni muhatapları, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu ve KRT programcısı Afşin Hatipoğlu oldu.

Milliyetçi camiadan gelen üç ismin uğradığı saldırılar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından, "Komplo" olarak nitelendirildi. 

"Bahçeli'nin pozisyonunu değiştirmesinde 15 Temmuz yüzde 20 etkiliyse, ikbal kaygısı yüzde 80 etkili"

Yaşanan saldırıları, MHP'nin tutumunu ve siyasetin gidişatını eski MHP Milletvekili Özcan Yeniçeri ile konuştuk.

MHP'deki ayrışmayı ve İYİ Parti'nin kuruluş sürecini hatırlatarak sözlerine başlayan Yeniçeri, Devlet Bahçeli'nin AK Parti'ye yanaşmasının da parti içindeki iktidar savaşına bağlayarak "15 Temmuz'da herkes devletin yanındaydı. Bahçeli, aldığı pozisyonu meşrulaştırmak için, 15 Temmuz'dan sonra yaşanan süreçte 'Devletin yanında duruyoruz.' şeklinde açıkladı. Gelinen noktada 15 Temmuz yüzde 20 etkiliyse, ikbal kaygısı yüzde 80 etkili" dedi.

"Abdülhamid Han ne ise Erdoğan'ın sıfatı da odur"

Çözüm Süreci'nin sonlanmasının ardından AK Parti ile MHP'nin siyaset bir araya geldiğini ifade eden Yeniçeri, o süreçte zıt görüşlerde olan tabanların da yakınlaştığını belirtti ve şu tespitte bulundu:

Adalet ve Kalkınma Partisi gerçekleri gördü. Türk toplumu lider eksenlidir. Liderinin aldığı pozisyona bakar. 'Padişahım çok yaşa', 'Başbuğ Türkeş', 'Karaoğlan Ecevit', 'Türkiye seninle gurur duyuyor Erdoğan' şeklinde ilerleyen bir süreç var. Toplumun yaklaşımında hiçbir değişiklik yok. Abdülhamid Han ne ise, Sayın Cumhurbaşkanı'nın sıfatı da odur halk nezdinde.

"Atatürk de Abdülhamid de Erdoğan da bizimdir"

Yeniçeri, Osmanlı Devleti'nin 34. Padişahı 2. Abdülhamid'e "Kızıl Sultan" denildiğini de hatırlatmamız üzerine şunları söyledi:

Onu söyleyenler, bu işi bilmeyenlerdir. Abdülhamid'i eleştirebilirsiniz, biz de eleştiriyoruz. Ama Abdülhamid tam 33 sene bu ülkeyi yönetmiştir. Bu yüzden eleştirebiliriz ama başımızın üzerinde de tutarız. Kızıl Sultan diyenler, ülkeyle bağlantısını en aza indirenler olmuştur. Politikalarını yanlış bulabiliriz ama değerimizdir. Abdülhamid de Atatürk de Erdoğan da bizimdir.

"Cumhurbaşkanı lüzumsuz laf ediyor, Kılıçdaroğlu 'Sözde cumhurbaşkanı' diyor"

Şu anda iktidarın da muhalefetin de kullandığı dilin çok tehlikeli olduğunu ifade eden Yeniçeri, "Cumhurbaşkanı çıkıp bir yığın lüzumsuz laf ediyor ana muhalefet lideri hakkında. Ana muhalefet lideri de çıkıp 'Sözde cumhurbaşkanı' diyor. Bu kabul edilemez. İktidarın muhalefetle, muhalefetin de iktidarla savaşmak gibi bir görevi yoktur. İktidarın da muhalefetin de görevi, yoksulluğu ortadan kaldırmak, yolsuzlukla savaşmaktır" diye konuştu.

"Diyemezsin kardeşim"

Yeniçeri, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında kullandığı 'Sözde cumhurbaşkanı' ifadesine tepkisini şu sözlerle sürdürdü:

Siz seçilmiş, halkın oyunu almış bir cumhurbaşkanına 'sözde' diyemezsiniz kardeşim. İktidar ve muhalefet, birbirlerinin varlık nedeni olduğunu, düşman olmadıklarını anlamak zorunda. 

"Bir araya gelip el sıkışmıyorlar"

İktidarın muhalefete yüklenerek kendi kitlesi içinde birliktelik sağladığına yönelik tespitlerin olduğunu ve bu görüşe katıldığını söyleyen Yeniçeri, "Kitleni ne kadar konsolide edersen et. Bunun ülkeye bir yararı yok. Türkiye'deki siyaset toplumun gerisinde, bir siyasi gecikme söz konusu. Toplumda, dışarı çıkıldığında birbirini tanımayanlar bile el sıkışıyor. Ancak cumhurbaşkanı ile ana muhalefet lideri bir araya gelip el sıkışmıyor" dedi.

"Türk topları surları döverken, Bizans papazlarının meleklerin cinsiyetini tartışması gibi"

Siyasetçilerin git gide halktan uzaklaştığını söyleyen Yeniçeri, "Şu andaki durum, Türk topları İstanbul'un surlarını döverken, Bizans'taki papazların meleklerin cinsiyetini tartışmasına benziyor" derken, eleştirilerini iktidarın yanı sıra muhalefete de yöneltti.

"Muhalefet, kendi ayakkabı kutusunda dolar olmadığı için itiraz ediyor"

"İktidar işine geldiği zaman demokrasicilik oynuyor. Ama muhalefet de böyle. Muhalefetin de kaygısı demokrasi değil. Muhalefet, ayakkabı kutularında dolarların olmasına, yanlış olduğu, suç olduğu için değil, kendilerinin ayakkabı kutularında dolar olmadığı için itiraz ediyor." diyen Yeniçeri, milletvekili olduğu dönemde karşılaştığı bir örneği anlattı:

Sayın Davutoğlu Başbakan olduğu dönemde Dışişleri Bakanlığı'nın konutunda oturuyordu. Ben de bu konutun kirasını sordum. O dönem 56 bin 820 lira aylık kira verildiği söylendi. Milletin aylık 56 bin 820 lirasını harcamayın dedim. Bu örneği, iktidarın da muhalefetin de samimi olmadığını anlatmak için verdim. İktidarın da muhalefetin de derdi topluma katkı sağlamak değil. 

"Eleştiriden başka bir şey yapmadılar"

Yeniçeri, sözü tekrar eski partisi MHP'ye getirerek, Devlet Bahçeli'ye yönelik eleştirilerin ardından yaşanan saldırılara değindi.

"Bu süreci çok yanlış, tehlikeli ve demokrasiye aykırı bir yapılanmanın gündeme girdiğini görüyorum" diyen Yeniçeri, şunları söyledi:

Selçuk Özdağ benim arkadaşımdır. Orhan Uğuroğlu'yla aynı gazetede yazarız, çok yakın dostumdur. Onlar, kullandıkları ifadeler nedeniyle bu muameleyi görmemeliydi. Eleştiriden başka bir şey yapmadılar. Sözlerinde hakaret yoktu.

"Özdağ'ın söyledikleri, MHP'nin kampanyasıydı"

Devlet Bahçeli'ye 17 - 25 Aralık operasyonlarını hatırlatan tweetlerinden sonra saldırıya uğrayan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın kullandığı ifadelerin, bir dönem MHP'nin kampanyası olduğuna vurgu yapan Yeniçeri, şöyle konuştu:

Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, 17 - 25 Aralık'ı Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Haftası ilan etmiştik. Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Haftası'nı yakamızda gezdirmiştik. Yolsuzluğa ve rüşvete hayır demiştik. Selçuk Özdağ bunu soruyor. Buna çıkıp uygun cevabı verirsiniz. 'Biz 17 - 25 Aralık'ın bir darbe hevesi olduğunu gördük. Ayakkabı kutularından çıkan dolarlar da Merkez Bankası'na giden paralardı' dersiniz, bunun bir karşılığı olur. Bunu birtakım unsurların şiddetle yönlendirmesi enteresan. Ama tabii ben bu şiddetin MHP'yle ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Birileri durumdan vazife çıkarmıştır. Partinin saldırıya uğrayan arkadaşlara geçmiş olsun demesi ve saldırıyı düzenleyenlerin cezalandırılması için gerekenin yapılacağı yönünde bir açıklama yapması gerekiyordu.
 

yeniçeri 17 25.jpg
Özcan Yeniçeri, eski partisi MHP'nini 17 - 25 Aralık'ı "Yolsuzlukla Mücadele Haftası" ilan ettiğini hatırlatıyor ve o dönem bastırdıkları kartı, halen evinin kütüphanesinde sakladığını belirtiyor / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Allahtan başka kimseden korkmam, tedbirimi aldım, silahla geziyorum"

Yeniçeri, "AK Parti'ye MHP'ye yönelik eleştiri yöneltiyorsunuz. Saldırıya uğramaktan korkmuyor musunuz?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

Ben Allah'tan başka kimseden korkmam. Tedbirimi alıp ona göre hareket ediyorum. Silahla geziyorum ben. Üzerimde silah var. Dün birlikte olduğum insanlarla bugün karşıt görüşte olmam, benim ülkücü olmam sonucunu değiştirmiyor. Ben, MHP'nin bugünkü anlayışıyla sorun yaşıyorum, parti üyesi değilim. Ben doğal MHP'liyim, partidekiler resmi MHP'li. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU