Whatsapp’ın veri politikasını değiştirmesiyle sosyal medya platformları yeniden tartışmanın merkezine oturdu.
Kullanıcılar, kişisel verilerinin üçüncü taraflarla paylaşılıp paylaşılmadığını merak ediyor.
Bazı kamu ve özel kuruluşların, hakkında bilgi sahibi olmak istediği kişilerin sosyal medya hesaplarını adeta markaja aldığı da bu tartışmayla birlikte gün yüzüne çıktı.
Özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), usulsüz olarak aylık aldığına inandığı kişilerin tespiti için sosyal medya takibinden faydalanıyor.
Eşleriyle anlaşmalı ayrılıp babalarından kalan maaşla “Dul aylığı” alıyorlar
En çok takip edilen kişilerin başında, halk arasında “Dul aylığı” olarak da bilinen “Ölüm aylığı” alanlar geliyor.
Çünkü geçtiğimiz yıllarda özellikle bazı ileri yaşlı kadınların eşleriyle anlaşmalı olarak boşanarak babalarından kalan emekli maaşına dayanarak kendilerine “Dul aylığı” bağlattıkları tespit edilmişti.
Ancak bu kişilerin çoğunun ayrıldıkları eşleriyle birlikte yaşamaya devam ettikleri ve boşanma işlemini sadece kağıt üzerine yaptığı tespit edildi. SGK'yı aldatmaya çalışanlar hakkında yasal işlemler yapıldı.
SGK, ölen ilk eşinden dul aylığı alan kadının ilk eşiyle yaşadığını Facebook’tan tespit etti
Bu olaylar zaman zaman davalara konu olabiliyor.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/6431 sayılı kararında benzer ama içerik olarak biraz farklı olan bir olayda sonuca vardı.
Burada davaya konu olan kişi ise ölen eşinden dolayı ölüm yani dul aylığına bağlanan biri.
Karar metninde konu kısaca şöyle anlatıldı.
2009 yılında eşinden boşanan davacı kadın, 2011 yılında başka bir erkekle evlendi.
Ancak evlendiği kişinin 2012 yılında ölmesi üzerine davacıya ölüm aylığı bağlandı.
Fakat bir süre sonra sosyal güvenlik denetmeninin hazırladığı raporda ayrıldığı ilk eşiyle yeniden fiilen yaşamaya başladığı öne sürülerek buna kanıt olarak Facebook’ta birlikte çekilmiş yeni fotoğrafları gösterildi ve aylığın iptali istendi.
Denetmenin talebi doğrultusunda SGK aylığı iptal etti ve davacının kararın iptali amacıyla yapılmış başvurusunu da kabul etti.
Bunun üzerine yargıya başvurulan kişiye ilk mahkemeden de ret kararı verildi.
Buna itiraz amacıyla başvurduğu istinaf mahkemesinde de durum değişmedi.
Yargıtay, eksik inceleme nedeniyle davayı bozdu
Davacının avukatı bu defa temyiz talebiyle Yargıtay’a başvurdu.
Dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, Facebook fotoğraflarının delil olduğunu kabul etti ama bu fotoğrafların davacının eski eşiyle birlikte yaşadığının ispatı için tek başına yeterli olmadığını belirtti. Yargıtay kararında, bunun için mahalli birimlerin ve güvenlik kurumlarının da destek vereceği daha detaylı bir araştırmaya, bilgiye ve delile ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Yargıtay, eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle istinaf mahkemesinin kararını bozdu ve dosyayı daha kapsamlı araştırılması için davanın görüldüğü ilk mahkemeye geri gönderdi.
“Boşandığı halde birlikte yaşanıldığının tespiti halinde maaş kesiliyor”
Sosyal medya üzerine çalışmalar yapan bir hukukçu olan Avukat Rıdvan Yıldız, öncelikle SGK’nın uygulaması hakkında şu bilgiyi verdi:
Ülkemizde kadınlara, yaşlarına bakılmaksızın, evli ve çalışıyor olmamaları gibi şartlarla vefat eden eşlerinden, anne ve babalarından dolayı ölüm aylığı bağlanabilmektedir. Bu gibi durumlarda maaşın alınması için boşanıp birlikte yaşama, imam nikahı ile yaşama gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir. Boşandığı halde birlikte yaşanıldığının tespiti halinde bu maaş kesileceği gibi o ana kadar yapılan ödemeler de geri alınır. Yargıtay’ın kararında SGK tarafından sosyal medya üzerinden paylaşılan fotoğraflar göz önüne alınıp maaşın kesildiği görülmektedir.
“Bankaların kredi verirken sosyal medya hesaplarını incelediği iddia ediliyor”
Son olayda mahkemenin SGK’nın kararını doğru bulduğunu, Yargıtay’ın ise Facebook fotoğraflarını tek başına yeterli bulmadığı için daha kapsamlı araştırma yapması amacıyla kararı bozduğunu hatırlatan Yıldız, tespitlerini şöyle sürdürdü:
Bu da Facebook fotoğraflarının boşanılan eş ile birlikte yaşanıldığının tespitinde başlangıç noktası oluşturarak diğer delillere de ulaşılabileceğini göstermektedir. Sosyal medyada basit bir paylaşım gibi görünen şeylerin çok önemli sonuçları olabildiğini görmekteyiz. Bankaların kredi verirken, sigorta şirketlerin sigorta yaparken sosyal medya hesaplarını incelediği yönünde iddialar dahi bulunmaktadır. Örneğin icra borcu olan birinin sosyal medyada paylaştığı düğün davetiyesi tespit edilip alacaklı tarafından düğünde takıların haczi bile söz konusu olabilir.
“Sosyal medya hesabının bulunmaması da istihbarat açısından şüphe nedeni”
Bu örneklerin çoğaltılabileceğini söyleyen Yıldız, iddialarını şöyle tamamladı:
Bunun yanı sıra sosyal medya hesabı bulunmayanların dahi “gizli insanlar”, “olağan şüpheliler” olarak fişlenmesi istihbarat ya da resmi birimlerin takibine alınması söz konusu olabilir. Özetle sosyal medya kullansanız da kullanmasanız da artık bunun etkilerinden kaçışın mümkün olmadığı görülüyor.
© The Independentturkish