Cizira Botan Miri Bedirhan Paşa'nın torunlarından Mir Kamuran Bedirhan (Bedirxan), Kürt dili ve edebiyatı alanında birçok esere imza attı.
Kamuran Bedirhan'ın 1930'lu yılların sonunda yazdığı ancak bugüne kadar yayınlanmayan eserlerden biri de Kürtçe Kur'an'ı Kerim tefsiriydi.
Tefsirin birkaç bölümü 1941'de Hawar dergisinde yayınlandı.
İlk Kürtçe tefsir olma özelliği taşıyan Kur'an'ı Kerim, 336 sayfadan oluşuyor.
El yazısıyla yazılmış tefsir, 10 kişilik ekibin çalışmasıyla 7 yılda ve orijinaline sadık kalınarak hazırlandı.
Avesta Yayınları tarafından hazırlanan tefsirin dağıtımına başlandı. Ocak ayının ilk haftalarında tefsirin bir de özel baskısı çıkacak.
Avesta Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Abdullah Keskin, Kürtçe tefsirin hazırlama sürecini Independent Türkçe'ye anlattı.
"Kamuran Bey'in yazdığı orijinal metne sadık kaldık"
El yazma tefsirin 2013'ten beri ellerinde olduğunu ve 7 yıllık süreçte birçok kişinin denendiğini belirten Keskin, zorluğundan dolayı hazırlama görevi üstlenen birçok kişinin işi sonuna kadar götüremediğini söyledi.
1940'larda el yazısıyla yazılmış ve fotokopi olan metinlerin eskimiş, yıpranmış ve çizilmiş olmasından ötürü okunamayan ve anlaşılmayan birçok yerin olduğunu kaydeden Keskin, "Bu işin bir ekip işi olduğunun farkındaydık. Ekibin tefsir, İslami ilimlerin yanında Kürtçe'yi de çok iyi bilen insanlar olması gerekiyordu. Tüm bu meziyetleri bir arada bulunduran insanları bulmak çok zor. Birazda bundan gecikti" dedi.
Tefsiri hazırlama sürecinde yoğun bir mesai harcadıklarını ve sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini aktaran Keskin, "Kamuran Bey tefsir tanımı kullandığı için bizde o ismi kullandık. Eksik olduğu biliniyordu ama bundan emin olmak istedik. Elimizdeki metni Paris Kürt Enstitüsü ve Sinemhan'ın (Kamur Bey'in yeğeni) arşivindeki kopyası ile karşılaştırdık. Hepsinin aynı olduğundan emin olunca çalışmalara başladık. Hem dil hem de içerik açısından Kamuran Bey'in yazdığı orijinal metne tamamen sadık kalma konusunda fikir birliğine vardık. Metni olduğu gibi okurlara ulaştırdık" diye konuştu.
"Seküler birinin Kur'an tefsiri hazırlaması gayet normal"
Kamuran Bey gibi seküler birinin Kur'an tefsiri hazırlamasını çok normal karşıladığını ifade eden Keskin, şunları kaydetti:
"Kamuran Bey gençlik döneminde çok dindar bir insandı. Bunu ilk metinlerinden anlıyoruz. Tefsir yayınlandıktan sonra Sinemhan beni aradı ve amcası ile ilgili bir anekdot anlattı. Sinemhan, 'Vefatından önce yaptığımız sohbette din ile ilgili düşüncelerini sorma fırsatım da oldu. Gençliğinde çok dindar biriymiş. İstanbul'da bağnaz bir dindar ile çok kötü bir tartışması oluyor ve sonra dinden soğuyor' diye söyledi. Türkiye'deki uygulama ve tecrübelere baktığımızda Kamuran Bey'in tefsir hazırlaması biraz tuhaf geliyor ama normaldir. Kutsal metinlerin hepsi insanlığın ortak mirasıdır. Ayrıca birçok dil biliyordu. Tevrat ve İncil ile ilgili çalışmaları var. Derleme yapmış, dergi çıkarmış, şiir yazmış, gramer kitabı hazırlamış. Birçok alanda başarılı eserler vermiş dönemin aydın ve entelektüel isimlerden biriydi. Tüm bunları düşündüğümüzde tefsir yapması gayet normaldir."
Kamuran Bedirhan'ın vasiyeti
"Doğrusu tefsir ile doğrudan bir ilgisi yok ama birbirini tamamlıyor diye Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan'ın Kamuran Bey'in ölümünden çok kısa bir süre önce konuşmasından bir anekdot aktarmak istiyorum" diyen Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kamuran Bey ölümünden sonra cenazesinin tıp fakültesine bağışlanmasını ve öğrencilerin onu kadavra olarak kullanmasını vasiyet etti. Bunun üzerine Kendal Nezan, Kamuran Bey'e ‘Sonuçta Cizira Botan Mirliği'nin son temsilcilerisiniz. İnsanlar kabrinizin başına gelip bir dua okumak veya çiçek bırakmak ister. Neden böyle bir karar aldınız?' diye sorar. Kamuran Bey ‘Siyaseten yenildikten sonra Kürt dili ve kültürünü yok olmaktan nasıl kurtarırız? Buna katkımız ne olabilir? meselesine yoğunlaştık. Hayatımızı buna vakfettik. Kabrime gelip dua etmek veya çiçek bırakmak isteyenler, Kürt dili ve kültürü için bir şey yapsın çok daha fazla hayrı olur' diye cevap veriyor. Kamuran Bey böyle biriydi."
"Tefsir için özel baskı da hazırlandı"
Her yüzüncü sayıya özel bir kitap yayınladıklarını, Kamuran Bedirhan'ın Kur'an tefsirinin de 600'üncü kitap olarak yayınlamayı hedeflediklerini ancak bazı nedenlerden dolayı geciktiğini belirten Keskin, sözlerini şöyle tamamladı:
"Tefsiri çok önceden çıkarmayı planlıyorduk ancak hem siyasi atmosfer hem de karşılaştığımız ekonomik zorluklar yayını geciktirdi. Bir diğer önemli hususta tefsiri daha iyi yapma arzusuydu. Zaten yeterince gecikmişti, birkaç yıl daha gecikmesinin çok fazla bir şey değiştirmeyeceğini düşündük ve ancak yayına hazırladık. 2020 sonu itibariyle 730 civarında kitap çıkardık. Klasikler dahil 30'a yakın kitapta özel baskı yaptık. Tefsir için de özel baskı hazırladık. Mesela 700'üncü kitabımız Avesta'nın Kürtçe çevirisi olacak. İki ciltten oluşan Avesta'yı Farsça'dan çevirdik. Diğer klasikler gibi onun da özel baskısı olacak."
Mir Kamuran Bedirhan kimdir?
Cizira Botan Miri Bedirhan Paşa'nın torunu olan Mir Kamuran Bedirhan, 1985 yılında İstanbul'da dünyaya geldi.
Galatasaray Lisesi ve İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra, Almanya'da hukuk alanında doktora yaptı.
Sürgün edildikten sonra bir süre Şam ve Beyrut'ta ikamet etti.
Hawar, Ronahi ve Roja Nû gibi dergilerde makale, şiir ve siyasi analizler yazdı.
Kardeşi Mir Celadet Bedirhan ile Kürtçe'nin Kurmanci lehçesini Latin alfabesiyle bir düzene soktu.
Kürtlerin kurduğu parti ve derneklerde siyasi ve kültürel faaliyetlere katıldı.
1950'lerde Paris'e yerleşti ve Sorbonne Üniversitesi'nde Doğu Dilleri Bölümü'nde öğretim görevlisi oldu ve burada Kürtçe dersler verdi.
Kürtçe, Türkçe, Arapça, Osmanlıca, Almanca, Fransızca ve İngilizce bilen Bedirhan, 6 Aralık 1978'de Paris'te hayatını kaybetti.
Bedirhan, dil, gramer, çeviri, tarih ve edebiyat başta olmak üzere birçok esere imza attı.
© The Independentturkish